top of page

 Tarihte Büyük Adamların Yeri Nedir?

Tarih, büyük komutanların, siyaset adamlarının, düşünce adamlarının rolü nedir? Eğer, toplumların tarihinden bahsediyorsak, tarihi değiştiren toplumları ve toplumları değiştiren “büyük adamları” nasıl görmezden gelebiliriz?

 

Eski İngiltere Başbakanı David Lloyd George, "hünerli ya da kararlı bir kişinin genellikle, kaçınılmaz gibi görünen ve kendisi olmasa mutlaka patlak verecek bir felaketi yüzyıllarca ertelediğini" iddia etmişti. Diğer taraftan, Rus yazar Lev Tolstoy ise, "tarihi kişiliklerin zamanlarının ürünü, geçmiş ve güncel olayların bir sonucu olduğuna" inanıyor ve büyük adamların sadece "olaylara isim veren etiketlerden ibaret olduğunu düşünüyordu. İşte bu iki uç arasında, en temel tarihi sorulardan biri, bireylerin tarihi ne derece etkileyebileceği sorusu tartışılıyor. Bireyler, bütünüyle bağımsız özneler midir, yoksa geniş, uzun vadeli tarihsel güçlerin meydana getirdiği koşullara sıkışıp kalan mahkûmlar mıdır? Tarihsel belirlenmişliğin, "rastgele birbirini takip eden olaylar" fikrini ve kuramın anlatıyı karşısına aldığı bu tartışma, aslında en temel insani sorunlardan birinin ne derece özgür iradeye sahip olduğumuz sorusunun- tarihteki yansımasıdır.[iv]

 

Bir görüşe göre, "büyük adamlar, tarihin ve şartların ürünüdürler. Uygun şartlar, mutlaka uygun liderleri de çıkarır. Budha, Büyük İskender, Cengiz Han, Luther, Newton, Edison, Hitler, Atatürk doğmasaydı, onların yerine yine benzer işleri yapacak başka kişiler çıkardı. Toplumsal değişimin şartları oluştuğunda değişim kaçınılmazdır. Bu değişimi yönlendiren liderler sadece birer araçtan ibarettir."

 

Bu yaklaşımın değerlendirilebilmesi için, liderliğin doğasının anlaşılması gerekir. Liderin en basit tanımı “takipçileri olan kişi” şeklinde yapılabilir. Biraz daha açarsak, liderin liderlik yapması için takipçilerinin olması gerekir. Takipçileri lideri neden takip ederler? Takipçiler liderin kendilerini daha tercih edilebilir bir duruma götüreceği beklentisi ile hareket ederler. Sanıldığının aksine insanları hele büyük toplulukları bir durumdan başka bir duruma geçmeye ikna etmek oldukça zor bir iştir. Bu iknayı sağlayacak kişinin özellikleri kadar, iknayı gerekli kılan ortamın şartları da önemlidir.

Değişim, uygun şartların ve uygun liderliğin bir araya gelmesiyle mümkün hale gelir. Şartlar oluşmadan, liderlerin değişimi sağlaması mümkün olmaz. Cengiz Han yada İskender, Madagaskar’da doğmuş olsalardı yine aynı değişimi sağlayabilirler miydi? Bu yüzden tarihi liderlerin yaptığı görüşü, bir efsaneden ibarettir.

 

Hitler, örneğin, 1929-33 bunalımı ve Weimar Cumhuriyeti'nin devam eden krizi söz konusu olmasaydı, Alman siyasetinin çılgın sınırlarında önem verilmeyen bir sima olarak kalabilirdi. [v]

 

Diğer taraftan, uygun şartlar oluştuğunda değişimin kaçınılmaz olduğu doğru mudur? Tarihi, uygun şartlar oluştuğunda liderlerin çıktığı ve değişimi gerçekleştirdiği örneklerle dolu olması, şartların uygun liderleri çıkaracağı sonucuna varmamızı gerektirir mi? Tarihte, değişim için şartlar uygun olduğu halde, liderlik oluşmadığı için gerekli değişimin yaşanmadığı çok daha fazla örnek acaba bulunamaz mı? Biz şartları değerlendirerek mi uygun ortam olduğu kanaatine varıyoruz, yoksa değişimin gerçekleşmiş olması sonucundan yola çıkarak şartların uygunluğuna mı karar veriyoruz?

Tarihte, bir liderin çıkıp, şartlar imkânsız görünse bile hayal bile edilemeyecek değişimleri sağladığı örnekler de yok değildir. Cengiz Han gibi bir liderin çıkacağı, bir avuç moğolu bir araya getirip tüm İslam dünyasını yerle bir edeceği hangi şartlar içinde tahmin edilebilirdi? Ya da belki, 1. Dünya savaşında yenilen Alman toplumunun zaman içinde toparlanıp yine büyük bir devlet olarak ortaya çıkmasını beklenebilirdi ama Hitler gibi bir liderin çıkıp dünyayı fethetmeye kalkması hangi eğilim ile ya da hangi yasayla açıklanabilir?

 

 

 

Dipnotlar

[iv]Tarihin Büyük Soruları. Harriet Swain. Güncel Yayıncılık: 2005

[v]Tarihin Savunusu. Richard J. Evans. İmge: 1999

 

bottom of page