top of page

İnanç ve Değerler

Grup özelinde bakıldığında, değerler, grup içinde neyin "iyi" neyin de "kötü" kabul edileceğini; dolayısıyla da grup tarafından neyin kabul edilip onaylanacağını neyin ise hoş karşılanmayıp reddedileceğini belirler. Normlar ise, bu değerlere uygun davranış kurallarıdır. Normlara uygun olan "Normal", uygun olmayan "anormal"dir. Değerler ve normlar grubun ortak davranışını mümkün kılar; grup üyeleri arasında paylaşılır ve yeni üyelere de aktarılır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Toplum boyutunda bakıldığında, inanç ve değerler, toplumsal olarak paylaşılan, amaçlarımızı ve davranışlarımızı belirlemede bize neyin kabul edilebilir, neyin ise kabul edilemez olduğunu söyleyen standartlardır. Farklı toplumların değerleri de farklı olabilir. Örneğin, bir toplumda tevazu ve fedakârlık değerliyken, bir başka toplumda kendini gösterme ve bireysellik daha değerli görülebilir.

 

Her insan içerisine doğduğu evreni ve kendi var oluşunu açıklayabilmek ister. Her toplum bir inanç sistemi geliştirir. Bu inanç sistemi insanın temel varoluş sorularına tatmin edici yanıtlar vermek zorundadır. İnsanın bu sorularına tatmin edici yanıtları en başarılı şekilde vermeyi başaran inanç sistemi kurumsallaşır… kültür, bu bakımdan önce inançlar üzerine kuruludur.[1]

 

Sosyologlar, bir toplumun "kolektif bilinç" ini, üyelerinin ortak değerler ve inançlar grubu olarak adlandırır. Değer kısmında kolektif bilinç ahlaki ve sosyal normları, din ve politik ideolojileri içerir. İnanç kısmında, beyaz köle ticaretine ilişkin söylentilerden işsizliğin ararlarının zıt etkilerine kadar uzanan bir yelpazede, nedensel ilişkilerin yanı sıra olgulara ilişkin fikirleri içerir. [2]

 

Kültürün temelini oluşturan inanç düzlemi, tek başına bir toplum düzeni oluşturmak için fazla soyut bir anlatıdır. Köklerini inançlardan alan değerler inançları somutlaştırma eğiliminin bir sonucudur. Toplumsal ilişkinin devamını sağlayacak olan gelenek ve göreneklere dönüşecek olan değerler, ortak kurucu unsurlar olarak kabul edilir.[3]

 

İnsan eylemleri, iyi-kötü, doğru-yanlış, âdil olan-olmayan, hakkaniyet-haksızlık gibi ölçüler ekseninde somutlaşırlar. Köklerini inançlardan alan değerler, bu somutlaşma eğiliminin bir sonucudurlar. Toplu yaşam, var kalmak ve düzen içinde varlığını sürdürebilmek için, daima doğruyu, iyiyi, güzeli tanımlayan değerlere yaslanmak zorundadır. Bu amaçla toplumsal ilişkinin devamını sağlayacak, tekrarlanmasıyla gelenek ve göreneklere dönüşecek olan değerler, ortak kurucu unsurlar olarak kabul edilir. Kuşkusuz bu kabul ediş, hem toplumsallaşmayla aşamalı olarak öğrenilen, hem örtük (zımnî) bir şekilde varlığı benimsenen bir toplumsal uzlaşma durumudur. Değerler sayesinde toplumun bireyleri, doğrudan iletişime gerek kalmadan eylemlerin anlamlarını üretir, algılar, paylaşır ve yeniden üretirler. Örneğin; bayramlarda büyükleri ziyaret edip el öpmek doğru ve makbul bir davranış olarak kabul ediliyorsa, bu yönde değerlerin genel kabul görüyor olmasındandır.[4]

 

Değerler fazlasıyla psikolojiktir. Kluckhohn tarafından yapılan bir er­ken dönem tanımında, “değerler”, bir birey tarafından ya da kolektif şekilde bir grubun üyeleri tarafından arzulanan ve var olan alternatifler içerisinden eylem­lerin gerek araçlarının gerekse nihai durumlarının seçimini etkileyen kavramlar olarak tarif edilirler. Bu tanımı, daha sonra basitleştiren Hofstede, değerlerin “belirli durumları diğerlerine tercih etme yönündeki genel eğilim"  olduklarını söylemiştir.[5]

 

Değerler, insanların cazip, güzel ve iyi olanın ne olduğuna karar verirken kullandıkları kültürel olarak belirlenmiş standardarıdır. En genel anlamıyla değerler, sosyal yaşamın anahtarıdır. Bir kültürü paylaşan insanlar değerleri kullanarak, nasıl yaşayacaklarına ilişkin kararlar verir. Değerler, bir toplumun çoğunluğu tarafından paylaşılan, toplumun iyiliği ve gereksinimlerinin karşılanması açısından yararlı görülen ortak paylaşım ölçütleridir. Değerlerden bazdarını şu şekilde sıralamak mümkündür: Dürüstlük, adalet, özgürlük, saygı, çalışkanlık, diğergâmlık, yardımseverlik, alçak gönüllülük, namus, sadakat, iffetlilik, ahlakilik vb.[vi]

 

Değerler bir kültürde insanların neleri tercih ettiğini, neleri önemli ve ahlaki olarak doğru (ya da yanlış) bulduklarını göstermektedir… Hiç kuşkusuz, toplumun bütün üyelerinin toplum değerlerini aynı derecede paylaşıyor olması gerekmez. Birbiriyle çatışan fikirler ve yaklaşımların olması, toplum içinde farklılıklar olduğunun bir göstergesidir.[vii]

 

Dünya görüşü, bir kültürün dünyayı algılama, yorumlama ve açıklama yoludur[viii].

 

İdeoloji, bir grubun fikirlerinin kuramsal bir sistem olarak örgütlenmesidir. Bir dünya görüşünü ve o dünya görüşü ile ilgili davranışları açıklamaya ve haklılaştırmaya, yani sonuç olarak 'ideolojinin rasyonel ibir ifadesi olduğu zihniyeti oluşturan gerideki değerleri haklı göstermeye yarayan entellektüel bir yapıdır. [ix]

 

İnançlar, dünya hakkında paylaşılan fikirlerdir. Geçmişin yorumu olabileceği gibi, bugünün açıklaması veya geleceğin tahmin olabilir. Sağduyuyu, dini, bilimi ya da bunların karışımını temel alabilirler… Dini doktrinler birer inanç sistemidir. Ya da siyasal ideolojiler, siyasal arenada ne olması gerektiği konusunda, belli inançlara dayanırlar. Marksist inançlara bağlı bir insan, bir gün kapitalist sistemin yıkılacağını ve yerine toplumsal gruplar arasında eşitliğin olduğu sosyalizmin kurulacağı beklentisi içinde olacaktır[x].

 

Geçim yöntemleri, toplumun temel gereksinimlerini karşılamak için var olan kaynakların kullanılmasını da içerdiğinden kültürün bu boyutu “alt yapı” olarak bilinir. Ekonomik temellerin yanında, paylaşılan bir kimlik ve dünya görüşü de toplumu bir arada tutmaya yardımcı olur. İnsanların dünyayı ve bu dünyadaki kendi yerini anlamlandırmakta kullandığı görüşler, inançlar ve değerler bütünü “ideoloji” ya da “üst yapı” olarak adlandırılır. Din ve ulusal ideoloji de bu yapının içindedir. Bir toplumdaki insanların kendileri ve çevrelerindeki her şey hakkında sahip oldukları düşüncelerini yapılandırır ve yaşamlarına anlam ve yön verir[xi].   

 

Amerikalılar neden ayru fikirlere sahip olma eğilimindedir, çünkü benzer koşullar altmda yaşamaktadırlar: "Aynı koşullar altındaki insanlar... aynı açıdan gördükleri için, zihinleri doğal olarak paralel düşüncelere meyil­lidir ve her biri benzerlerinden ayrılıp kendilerine ait inançlar oluşturabilecekken hepsi farkında olmadan ve istemeyerek ortak bazı fikirleri paylaşır duruma gelmektedirler." Bir başka açıkla­ma, uyma baskısına dayanır: "Amerika'da çoğunluk düşünce etrafına aşılması güç bir bariyer kurar. Belirlenen sınırlar içerisin­de yazar özgürdür, ama bu sınırların ötesine geçmeye cüret eden acı çeker. İnfaz, edilme korkusu taşımasa da her tür tatsızlıkla ve ı günlük zulümle yüzleşmesi gerekir."[xii]

 

Değerler ile normlar arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır… Değer temel bir ilke, norm ise, bu temel ilkenin özel durumlara uygulanışını belirleyen özel bir kural niteliğindedir. Örneğin, bir kültür evlilik kurumuna önemli bir değer atfediyor ise, zinayı yasaklama ya da boşanmayı zorlaştırma konusunda ağır yaptırımlar (normlar) ortaya koyabilir.[xiii]

 

Normların temelinde değer yargıları bulunduğu gibi, değer yargılarının temelinde de tutum ve inançlar bulunur. Fertler, algıladığı olaylara ve nesnelere ait bir tutuma sahiptir.  Her tutum da olumlu ya da olumsuz bir psikolojik değer taşır. Bu değer yargıları iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, faydalı-faydasız, suçlu-suçsuz, günah-sevap şeklinde ortay çıkar. Tutum ferdidir ancak bir sosyal grup içindeki fertlerin ortak objelere karşı ortak tutumlarının oluşması durumunda grup tutumundan söz edilir. Böylece sosyal grup içerisinde ortak değer yargıları ve inançlar teşekkül eder. Ortak değer yargıları bir yaptırım gücü elde ederlerse uyulması gereken kural (norm) halini alırlar[xiv]. 

 

Sözkonusu referans, sistemi şeylerin belli bir biçimde görülmesini, dolayısıyla bu anlayışla uyumlu tepkiler ve davranışlar gösterilmesini olanaklı kılar. [xv]

 

Zihniyet algıda doğrudan yer alır. Zihniyetin oluşturduğu örtük referanslar sistemi sürekli olarak, alınan haberlerin şifresinin çözülmesinde ızgara rolü oynar. Uzun zamandan beridir algıda nesnellik olmadığı biliniyor.[xvi]

 

Her zihniyet, her ideoloji ele alınan şeyler üzerinde bir değer yargıları bütününü ifade eder. Değer, bir grubun, ideal ve saygın kabul edilen bir davranışının kaynağında yatan bir tür yasa, kural ya da genel ilkedir. [xvii]

İyi (toplumsal değer)

İyilik (ahlaki değer)

Kutsal (dini değer)

Doğru (kuramsal değer)

Güzel (estetik değer)

Adil (hukusal değer)

Kıt (ekonomik değer)

Güçlü (siyasal değer)

Hoş (duygusal değer)

Yararlı (pratik değer)

Sağlıklı (yaşamsal değer)

 

 

Tutum terimi herhangi bir şeye karşı genel psikolojik eğilimliliği ifade etmek için kullanılır. Bu eğilimlilik bir anlamda, sözkonusu nesne ile olan bütün etkileşimleri yönlendirir. [xix]

 

Zihrıiyet aynı zamanda, bir değerler sisteminden çok bir davranışlar bütünü, bir tutumlar bütünüdür. [xx]

 

 

Dipnotlar

[1] Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar, Anadolu Üniversitesi

[2] Sosyal Davranışı Açıklamak. Jon Elster. Phoenix:2010

[3] Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar, Anadolu Üniversitesi

[4]Kültür Sosyolojisi, Anadolu Üniversitesi

[5]Kültürlerarası Psikoloji. John W Berry Nobel: 2015

[vi] Sosyolojiye Giriş. Hayati Beşirli…Grafiker:2013

[vii] Sosyolojiye Giriş. Hayati Beşirli…Grafiker:2013

[viii] Antropoloji, Conrad Philliğ Kottak

[ix] Zihniyetler. Alex Mucchielli. İletişim: 1991

[x] Sosyoloji, Veysel Bozkurt

[xi] Kültürel Antropoloji, William A.Haviland

[xii] Sosyal Davranışı Açıklamak. Jon Elster. Phoenix:2010

[xiii] Sosyolojiye Giriş. Hayati Beşirli…Grafiker:2013

[xiv] Sosyoloji, Zeki Arslantürk

[xv] Zihniyetler. Alex Mucchielli. İletişim: 1991

[xvi] Zihniyetler. Alex Mucchielli. İletişim: 1991

[xvii] Zihniyetler. Alex Mucchielli. İletişim: 1991

[xviii] Zihniyetler. Alex Mucchielli. İletişim: 1991

[xix] Zihniyetler. Alex Mucchielli. İletişim: 1991

[xx] Zihniyetler. Alex Mucchielli. İletişim: 1991

bottom of page