Kültürün Bileşenleri
Toplumsal etkileşimi kuran şey iletişimdir ve iletişimin merkezinde de konuşma dili yer alır. Konuşma dilinden başlayarak geniş bir tahayyül dünyasına ve simgeler sistemine uzanan büyük bir iletişim alanı, toplumsal etkileşimin kurucu öğesidir. Bu kurucu öğe üzerine, o topluluğa mensup bireylerin kabul ettiği ve uyduğu ya da uyması beklenen bir değerler, normlar, kurallar alanı inşa edilmiştir. Ancak bunların hepsinin zemininde o topluluğun içinde yaşadığı çevreye uyarlanma zorunluluğu yatar.[i]
Kültür, iç içe geçmiş, birbirlerine işlevsel ve tarihsel bağlarla bağlanmış bileşenlerden oluşur. Kültürün temelinde bir toplumun varlık ve evren konularındaki açıklama şemalarını oluşturan inançlar vardır. Bu inançlar, belli toplumsal alışkanlıkları, sorun çözme yordamlarını biçimleyerek değerleri oluştururlar. Toplum düzeninin sağlanması, değerlerin yaptırım gücü kazanmaları, norm haline gelmeleriyle olur. Doğayı dönüştürme etkinlikleri, insanın bu amaçla ürettiği bilgi ve gereçlerle mümkün olur; buna teknoloji adını veriyoruz. Bütün bu etkinlik ve ifadeler, sonuçta kendilerinin soyut temsilleri olan simgeleri oluştururlar. Kültür, aynı zamanda ortak bir dilin paylaşımını da getirir. Kültür, bunların tümünün bileşimidir. [ii]
Evreni Açıklama Şemaları Olarak Mitler ve İnançlar
Her insan, kendi varoluşuyla ilgili soruları, küçük yaşlardan itibaren kendisine sormaya başlar; felsefenin temeli de bu sorulardır. İnsanın bu doğal sorgulaması, toplu yaşayışta kolektif olarak düzenlenmiş anlatılara dönüşür. Nitekim küçük avcı-toplayıcı gruplardan karmaşık sanayi toplumlarına kadar her türlü insan topluluğu, evrensel insanlık durumuna dair sorulara, belli bir şekilde yanıt veren açıklama şemalarını kullanır. [iii]
Toplumsalı İnşa Eden Ölçütler Olarak Değerler
Kültürün temelini oluşturan inanç düzlemi, tek başına bir toplum düzeni oluşturmak için fazla soyut bir anlatıdır. İnsan eylemleri, iyi-kötü, doğru-yanlış, âdil olan olmayan, hakkaniyet-haksızlık gibi ölçüler ekseninde somutlaşırlar. Köklerini inançlardan alan değerler, bu somutlaşma eğiliminin bir sonucudurlar. [iv]
Toplumsal ilişkinin devamını sağlayacak, tekrarlanmasıyla gelenek ve göreneklere dönüşecek olan değerler, ortak kurucu unsurlar olarak kabul edilir. Kuşkusuz bu kabul ediş, hem toplumsallaşmayla aşamalı olarak öğrenilen, hem örtük (zımnî) bir şekilde varlığı benimsenen bir toplumsal uzlaşma durumudur. Değerler sayesinde toplumun bireyleri, doğrudan iletişime gerek kalmadan eylemlerin anlamlarını üretir, algılar, paylaşır ve yeniden üretirler. Değerler, sadece kalan ve değişmeyen unsurları değil, değişmeye dair olanları da harekete geçirirler. Örneğin; bayramlarda büyükleri ziyaret edip el öpmek doğru ve makbul bir davranış olarak kabul ediliyorsa, bu yönde değerlerin genel kabul görüyor olmasındandır. [v]
Adalet ve Ahlâka Dair Ölçütlerin Kurumsallaşmış Hali Olarak Normlar
Değerler, kültürün önemli taşıyıcıları olmakla birlikte, toplumsal düzeni tam anlamıyla kurmak için gerekli olan dayatma gücünden yoksundurlar. Her ne kadar geleneğin egemen olduğu toplumlarda, geleneklerle taşınan değerler, cemaat yaşamını ayrıntılarıyla düzenleme ve bireylere kendini güçlü bir şekilde dayatma özelliğine sahiplerse de toplumsal düzen, ancak kurumsallaşmış kurallarla ayakta durabilir. Hele karmaşık ve modern toplumlarda, değerler ve gelenekler, tek başları-na baskı unsuru olamazlar. Modern yaşamda gelenekler, çoğu zaman uyulması tercihe bağlı seçenekler ya da alışkanlıklar olarak yaşanır. Değer ve geleneklerin somut kurallara dönüşmesi, normların belirginleşmesiyle olur. Norm, en basit tanı-mıyla yaptırımı olan toplumsal kuraldır. Adalet ve ahlâk, bu normların şekillenmesinde rol oynayan değerlerin, kurumsal anlamda izdüşümleridir. Normlar, yazılı olmak zorunda değildirler. Bir kuralın norm sayılabilmesi için, toplumsal düzeyde bir baskı unsuru olabilmesi, ona uyulmadığı takdirde de olumsuz bir karşılığı olmasıdır. [vi]
Doğayı Dönüştürme Yordam, Araç ve Bilgileri Olarak Teknoloji
Doğayı dönüştürme etkinliklerinin bilgisi (örneğin inşaat mühendisliği), sadece nesnelere şekil vermek ve gündelik yaşamda işlevsel kılmak için gerekli değildir. Teknoloji, elbette onu geliştiren toplumun içinde yaşadığı iklim, coğrafya ve tarih koşullarının kısıtlılıklarıyla belirlenmiştir. Örneğin; Mezopotamya’da icat edilen yazı, o bölgede ve o tarihsel koşullarda kil tabletlere sert metal ya da ahşap kalem uçlarıyla bastırılarak yazılmıştır. Aynı dönemdeyse Mısır’da, papirüs kâğıdı geliştirilmiş ve bitkilerden elde edilen mürek-keple yazı yazılmıştır. Her iki kültür bağlamı, kendi maddî koşullarıyla sınırlandıkları için (Mezopotamya’da daha ziyade kil, Mısır’da ise papirüs bitkisi daha çok bulunduğundan) farklı teknik donanımlar geliştirmişlerdir. Görüldüğü gibi, kültürün maddî koşulları, teknolojinin gelişimini yakından etkilemekte, ayrıca farklı toplumların farklı inanç ve değerleri, teknik nesne ve uygulamaların evrimini belirlemektedir. Teknoloji, kültürün vazgeçilmez bir parçasıdır; çünkü bi-zatihi kültür üretmek, doğayı belli bilgi, yordam ve araçlarla dönüştürmek demektir. Bu bilgi, yordam ve araçlarla onlara dair ideolojik tasavvurların toplamına teknoloji adı verilmektedir. [vii]
Kültür Üretiminin Soyut Temsilleri Olarak Simgeler
İnançlardan teknolojiye uzanan süreç, kültürün soyuttan somuta uzanan boyutunu ortaya koymaktadır. Bu sürecin sonunda ortaya çıkan somut ürünler (obsidyen taşından yontulmuş bıçak, papirüs kağıdı, kil tablet, ok ve yay, radyo, uzay mekiği, facebook, vb.) kültürün en çok görünür hale geldiği biçimlerdir. Bununla birlikte kültür, sadece bu somutlaşmış nesne ve kullanımlar düzeyinde kalmaz; bu üretimlerin soyut temsillerini de içerir. Kültür sonucunda ortaya çıkan üretimler, onlara dair söylem, fikir, değer ve yargıların soyut temsillere dönüşerek, her bir somut üretimin kendisi yerine, onun yerine geçen daha evrensel ve dolaylı göndermeleri haline gelirler. İşte bu soyut temsillere simge adı verilir. Bayrak nesnesiyle bayrak kavramı hem aynı şey değildir, hem birbirlerine bağlıdır. Diğer yandan, bayrak sözcüğü ya da imgesi, sadece onun nesnesini değil, ondan öte, çağrıştırdığı anlam dünyasının tamamını içerir. [viii]
Toplumsal Bağın En Genel Kültür Alanı Olarak Dil
Simgeler, belli bir çeşitlilik ve değişme arz etseler de ortak yaşamı sürdürmek için, bazılarının genel nitelikte olması gerekir. Dil, kültürün belli bir toplumsal düzeyde varlığını koruyabilmesi için vazgeçilmez önemde bir simge sistemidir. Dil, kendi başına anlamı olmayan ses birimlerinden oluşur. Sözcükler, ancak belli bir anlam bağlamında değer kazanırlar; dili konuşan bireyler arasında, sanki bir anlamları varmış gibi muamele görürler. İşte bu, aslında kendinde anlamı olmayan ses birimlerine, toplumsal olarak üzerlerinde uzlaşılmış anlamlar atfedilmesi, en yaygın simge sistemi olan dili ortaya çıkartmıştır. [ix]
Dileçliğil kültür olgusunu iki boyutlu analiz yerine üç boyutlu analiz ile incelemektedir; zihniyet dünyasını gösteren anlam kodlarının oluşturduğu bilişsel boyut, davranışlara ilişkin yazılı ve yazısız kuralları kapsayan normatif boyut ve her türlü somut araçları sunan maddi boyut. Bilişsel boyut, bireyin kendisi, başkaları ve çevresi hakkında sahip olduğu her türlü anlam, inanç, yorumlama, değerlendirme ve düşünme kalıplarıdır. Bir başka ifade ile zihniyet dünyasıdır. Kültürün maddi boyutunda yer alan nesneler ise, bilişsel boyutta içsclleştirilmiş olan anlam kodunun, yani amacın normatif boyutta şekillenmesini (dışsallaşmasını) yani tecessüm etmesini sağlayan maddi araçlardır.[x]
[xi]
Dipnotlar
[i] Aydın Suavi, vd. Antropoloji, Anadolu Üniversitesi:2007
[ii] Kültür Sosyolojisi. Levend Kılıç…Anadolu Ünv: 2011
[iii] Kültür Sosyolojisi. Levend Kılıç…Anadolu Ünv: 2011
[iv] Kültür Sosyolojisi. Levend Kılıç…Anadolu Ünv: 2011
[v] Kültür Sosyolojisi. Levend Kılıç…Anadolu Ünv: 2011
[vi] Kültür Sosyolojisi. Levend Kılıç…Anadolu Ünv: 2011
[vii] Kültür Sosyolojisi. Levend Kılıç…Anadolu Ünv: 2011
[viii] Kültür Sosyolojisi. Levend Kılıç…Anadolu Ünv: 2011
[ix] Kültür Sosyolojisi. Levend Kılıç…Anadolu Ünv: 2011
[x] Sosyolojiye Giriş. Hayati Beşirli…Grafiker:2013
[x] Sosyolojiye Giriş. Hayati Beşirli…Grafiker:2013