top of page

Kendi İçinde tutarlı Bir Sistem Olarak Kültür

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anlamlı olarak, tutarlı ve kavranılır bir bütün meydana getirmek üzere birleşmiş olan önermelerin toplamı, bir sistem teşkil eder. Matematik, mantıksal açıdan tutarlılığı çok ağır basan geniş bir anlamlı sistemdir, çünkü burada (sisteme) tutarsızlık getirmeden ve tutarlılığını yeniden kurabilmek için başka birçok denklem ve formüllerde değişiklik yapılmasını zorunlu kılmadan hiçbir önemli önerme değiştirilemez. Aynı şey, bir derece azalmakla birlikte, fizik, biyoloji ve toplum bilimleri için de doğrudur; onların da önermelerinin büyük çoğunluğu mantıksal olarak tutarlı bir bütündür. Bu, bütün büyük felsefi anlam sistemleri için de doğrudur. Platon'un Devlet'indeki ya da Kant'ın Salt Aklın Eleştirisindeki yahut St. Thomas'ın Hak Dininden Olmayanlara Karşı, Toplu Yapıt'ındaki önermelerin büyük çoğunluğu birbirleriyle karşılıklı olarak tutarlıdır. Bu, Hıristiyan ya da öteki büyük dinlerin, büyük ahlak sistemlerinin, hatta çoğu yasa toplamalarının inançları için de daha az doğru değildir. Ana önermelerinin çoğu birbirleriyle karşılıklı olarak tutarlıdır ve anlamlı bir birlik ya da sistem meydana getirirler. Ana önermelerini etkilemeden ve tutarlılıklarını yeniden kurabilmek için onların da değiştirilmelerini zorunlu kılmadan, hiçbir ana önermeleri köktenci bir biçimde değiştirilemez. Bu söylediklerim, salt anlamlı kümelerle anlamlı birlik ya da sistemler arasındaki derin farkı özetlemektedir. Anlamlı bir sistem meydana getiren bölümler ya da anlamlar, tutarlılık bağı ile bir sistem halinde birleşmişlerdir.  [i]

 

… bir anlam sistemi maddi taşıyıcılarla nesnelleşip de yalnızca ideolojik değil, aynı zamanda davranışsal ve maddi bir sistem olunca, böyle bir sistem toplumsal-kültürel dünyaya tamamıyla dayanır. Böylece, aynı zamanda da "nedensel/anlamlı bir sistem ya da birlik" olur. İdeolojik-davranışsal-maddi bir sistem meydana getirmek üzere, bölümlerini nedensel olduğu gibi anlamlı bağlar da birbirlerine bağlarlar.[ii]

 

Bütün temellenmemiş kültür sistemleri de, ister matematik ya da genel olarak bilim olsun, ister felsefe, din, hukuk, ahlak, müzik ya da genel olarak güzel-sanatlar, davranışsal ve maddi olur olmaz anlamlı-nedensel kültür sistemleri haline gelirler. Bunlar, anlam sistemleri ya da "ideolojileri" olmadan düpedüz varolamazlardı: matematik anlamlar ya da önermeler sistemi olmadan, matematik diye bir şey olamazdı.  [iii]

 

Temel geniş kültür sistemleri arasında, dil, bilim, felsefe, din, güzel-sanatlar, ahlak, hukuk ve pek büyük uygulamalı teknoloji, iktisat ve siyasetin türetilmiş sistemleri vardır. Bilimin ya da büyük felsefe, din, ahlak yahut sanat sistemlerinin anlamlar-değerler-kurallarının büyük çoğunluğu, tutarlı bir ideolojik bütün halinde birleşmişlerdir.[iv]

 

Toplumsal sistem, üyelerinden herbirinin ve hepsinin, birbirlerine, dışarıdakilere ve genel olarak dünyaya karşı haklarını, ödevlerini, toplumsal konum ve işlevlerini, rollerini ve uygun davranışlarını ayrıntılarıyla tanımlayan, yürürlüğe konulmuş, zorunlu bir yasa kuralları takımına, ceza ile yaptırımlandırılmış bir yasak eylemler-ilişkiler takımına ve salık verilen zorunsuz bir hareket kuralları takımına sahip olan, örgütlenmiş bir grup demektir. [v]

 

…uçsuz bucaksız boyutlu yapıtlarda çeşitli küçük yanlışlıklar ve olgusal hataların bulunması doğal olarak beklenebilir. Bunlar merkezi çerçeveyi bozmazlar, özgül olarak eleştirilmeleri de gerekmez.  [vi]

 

…kuramların ilk temel anlaşma noktası, uçsuz bucaksız toplumsal-kültürel olgular okyanusunda gerçek bir birim olarak yaşayan ve işleyen bir çeşit kültürel varlık yahut kültürel sistem olduğudur. Bu birim, devletle, ulusla ya da herhangi bir başka toplumsal grupla özdeş değildir. Normal olarak bu kültürel varlığın sınırları, ulusal ya da siyasal yahut dinsel grupların coğrafya sınırlarını aşar. Öte yandan, bir ulusun toptan kültürü içinde bazen iki ya da daha çok kültür sistemi yanyana varolurlar. Danilevski bu sistemlere "kültür-tarih tipleri" ya da "uygarlıklar" demektedir. Spengler bunlara daha sonra "uygarlıklar"a dönecek olan Yüksek Kültürler adını vermektedir.  Toynbee bunlara "uygarlıklar" ya da "tarih incelemesinin birimleri ve alanları" diye değinmektedir; Kroeber "yüksek-değerli kültür kalıpları", Schubart "kültürün öntipleri", Northrop "kültür sistemleri" ya da "dünya kültürleri" diye; Berdyaev bunlara "büyük kültürler" demektedir, nihayet ben de en geniş ve sonul birimler olarak "kültür üst sistemleri" diyorum.[vii]

 

 

Dipnotlar

[i]Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri. Pitirim A. Sorokin. Göçebe: 1997  

[ii]Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri. Pitirim A. Sorokin. Göçebe: 1997  

[iii]Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri. Pitirim A. Sorokin. Göçebe: 1997  

[iv]Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri. Pitirim A. Sorokin. Göçebe: 1997  

[v]Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri. Pitirim A. Sorokin. Göçebe: 1997  

[vi]Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri. Pitirim A. Sorokin. Göçebe: 1997  

[vii]Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri. Pitirim A. Sorokin. Göçebe: 1997  

bottom of page