Tarih Bir Bilim midir?
Tarihe Ne Kadar Güvenebiliriz?
Tarih felsefesinden bahsedilen çalışmalarda olmazsa olmaz başlıklardan biri tarihin diğer pozitif bilimler/doğa bilimleri gibi bir bilim olup olmadığıdır. Tarihin bir bilim olup olmaması neden önemlidir?Bu arayışın sebebini klasik mantık çerçevesinde anlayabiliriz:
-
Bilim, objektif, kesin, faydalı ve saygıdeğerdir.
-
Tarih de bir bilimdir.
-
Öğle ise "bilimsel kriterlere uyacak şekilde yapılan" tarih faaliyetleri de objektif, kesin, saygındır.
Tarih gerçekten bir bilim midir? Tarih bilgisine ne kadar güvenebiliriz?
Öncelikle, kaçınılmaz bir şekilde bağlıymış gibi görünen bu iki hususu birbirinden ayırmakla işe başlayalım:
"Bilim nedir?"sorusu cevaplanmadan, tarihin bir bilim olup olmadığına karar vermek mümkün görünmüyor. Bilimin ne olduğunu tanımlamak ise sanıldığının aksine oldukça zor. Konuyu ileride daha ayrıntılı bir şekilde ele almayı planladığımız için detaylara girmesek de ünlü tarihçi Niall Ferguson ile yapılan röportajdan bir bölümü paylaşalım:
Civilization adlı kitabınızda “Tarihçiler bilim adamı değildir” diye bir cümleniz var.Oysa bizim ülkemizdekiler dâhil birçok akademik çevrede tarih bir bilim dalı' olarak görülüyor. Sizce tarih sırf akademide araştırma konusu oluyor diye bir bilim dalı sayılabilir mi?[i]
İngilizcede bilim (science) dediğimizde çoğunlukla doğa bilimlerini kastederiz. Ben de İngiltere'de büyümüş biri olarak fizikçilerin, kimyagerlerin ya da biyologların yaptığı işi tarihçilerin yaptığı işten tamamen farklı olarak görme eğilimindeyim. Benim kız kardeşim ve annem de bilim insanı. [Fakat] bilimin temelinde deneysel yöntem yatar. Tarih söz konusu olduğunda dikkatle gerçekleştirilen kontrollü deneyler söz konusu olamaz. Tarihin örneklemi bütün dünyadır ve biz tarihçiler deney yapamayız. Yani aslına bakılırsa bir bilimle uğraşıyor değiliz. Bizimkisi çok daha soyut bir uğraş.[ii]
Sosyal bilimciler, "Evet deney yapamıyoruz ama modeller oluşturuyoruz ve bu modellerin gerçeğe ne derecede uygun olduğuna bakıyoruz, bu bağlamda yaptığımız şey bir bilimdir" diyebilirler. Bence bu çok tehlikeli bir girişim çünkü söz gelimi ekonomide modeller geliştirme pratiği, pek çok akademisyen için gerçeği anlamanın başlıca yöntemi haline geldi. Buna ilaveten, bir model geliştirebilmek için olayı basite indirgemeniz, bazı hususları devre dışı bırakmanız gerekir.[iii]
...Dünya çok daha karmaşık, çok daha sorunlu bir yer. Savaş bir asteroidin gelip dünyaya çarpması gibi bir hadise değil. Bence biz tarihçiler modellenemeyecek kadar karmaşık konular üzerine çalışma yürütüyoruz. Ben bir sosyal bilimci de değilim. Benim işim, günümüze ulaşan belgelere ve diğer kanıtlara bakarak geçmişteki düşünce yapılarını ve meydana gelen olayları anlamak ve insanların geçmişteki eylemlerini anlamlandırmak. Bence bu bilimsel bir yöntemle yapılabilecek bir şey değil. Tarih, fizikten çok felsefeye benzeyen tamamen farklı bir disiplin.[iv]
Tarih bir bilim değilse, nasıl olur da tarih bilgisine güvenmemiz beklenebilir?
Yine detaylarının tartışmayı ilerideki bölümlere bırakarak soruyu iki ayrı soruyla cevap verilebilir:
-
Bir alanda üretilen bilginin güvenilir olması için mutlaka bilgi üretim alanının bilim olarak sınıflandırılmış olması gerekir mi?
-
Bilim gerçekten sınırsız bir güveni hakeder mi?
Pozitif bilimlerin kesinliği ve tarafsızlığı konusunun, tarih felsefesinin önemli eserlerinin yazıldığı tarihlerdeki kadar tartışılmaz durumda olmadığının farkında olunması gerekiyor. Deneysel bilginin sınırları konunda bilgi felsefesi, bilimin yöntemleri ve neyin bilim olarak isimlendirileceği konusunda bilim felsefesi, bilim adamlarının tarafsızlığı konusunda ise bilim sosyolojisi alanındaki tartışmalara bakılabilir.
19. yüzyılın en etkili pozitivist filozofu Auguste Comte, tarihçilerin de vakti geldiğinde tarihsel gelişim yasalarını ortaya çıkartacağına inanmıştı. Günümüzde halâ pozitivist inanca bağlılığını tümüyle koruyanlara nadir de olsa rastlanmaktadır.[v]
Tarih genellemeler üretebilir ama bu genellemeler ne kadar genelse istisnalar da o kadar çok olacaktır ve bu genellemeleri destekleyen elle tutulur kanıtlardan o kadar uzaklaşma eğilimi taşıyacaktır… tarih, kestirim gücü olan yasalar koyamaz.[vi]
Tarihi bilginin güvenilirliğini, güvenilirliği etkileyen temel unsurlara ayırarak incelemek en uygun yol gibi görünüyor.
Geçmiş hakkındaki bilgimizin dayanakları ne kadar sağlamdır? Tarihsel olgular olduğu gibi kabul edilebilir mi? Tarihsel açıklama girişimleri ne derece muteber sayılmalıdır? Tarihçiler nesnel olabilir mi? Bu sorulara verilen cevaplar çok değişik biçimler almış ve yoğun tartışmalar yaratmıştır. [vii]
Dipnotlar
[i]Derin Tarih - 43
[ii]Derin Tarih - 43
[iii]Derin Tarih - 43
[iv]Derin Tarih - 43
[v]Tarihin Peşinde. John Tosh. Tarih Vakfı Yurt Yayınları: 2005
[vi]Tarihin Savunusu. Richard J. Evans. İmge: 1999
[vii]Tarihin Peşinde. John Tosh. Tarih Vakfı Yurt Yayınları: 2005