Tarihe Ne kadar Güvenebiliriz? (1)
Kaynakların Güvenilirliği
Tarihe konu olan olaylar yıllarca önce olup bitmiştir. Merak etsek de onları tekrar gözlemlememiz mümkün değil. Peki, olaylardan nasıl haberdar oluyoruz?
Bunun tek yolu ogünden günümüze ulaşan kalıntıları tetkik etmekten geçiyor. “Kalıntı” kelimesini tercih etmemizin nedeni, çoğu tarihçinin kastettiğinin aksine sadece yazılı belgeleri kast etmememizdir. Arkeolojik kalıntılar, hatta iklim-bitki örtüsü ile ilgili ölçümler bile tarihi anlamamıza yardım edecek kalıntılardır.
Bunların içinde yazılı belgeler, tarih açısından şüphesiz daha güvenilir bilgilere ulaşmamızı sağlarlar ama herzaman yazılı kaynak bulmak mümün olmaz, ayrıca yazılı kaynaklar da kusursuz bir güvenilirlik sağlamazlar.
En önemli problem, belgeleri düzenleyenlerin de insan olmalarıdır. Bahsedilen insanlar, olaya ya bizzat şahit olmuşlardır ya da kendilerine nakledilenleri aktarmaktadırlar. İster kendileri şahit olmuş olsunlar isterse nakledilenleri belgelesinler, belgeyi düzenleyen ne kadar eksiksiz bilgiye sahipti, sahip olduğu bilginin ne kadarını aktarmaya değer buldu? Daha da önemlisi, ayrıntılı incelemesini tarihçinin objektifliğinde inceleyeceğimiz soru gündeme gelecektir: Belgeyi düzenleyen hangi bakış açısı ile belgeyi oluşturdu?
Eğer belgeyi düznleyenler bizzat şahit olduğu bilgileri değil de başkalarının şahit olduğu bilgileri naklediyorlarsa problem daha da büyür. Belgeleri düzenleleyenlere aktarılan bilgiler ne kadar eksiksiz ve ne kadar taraflıydı?
Savunma
Bu eleştiriler şüphesiz göz ardı edilemeyecek kadar önemli eleştirilerdir. Peki bu eleştiriler karşısında nasıl bir tavır takınılması gerekir? Belgelere güveni tamamen bir kenara mı bırakmalıyız, yoksa bahsedilen problemlerin farkında olarak, bu problemlerle mümkün olduğunca başetmeye çalışacak şekilde mi belgelere yaklaşmalıyız?
Bu konuda herhalde en faydalı yöntem, -eğer mümkünse- belgelerin diğer belge ve kalıntılarla karşılaştırılması olabilir.Belgeler birbirini destekler, eksiklerini tamamlarlar ya da açıklarını ortaya çıkarırlar.Belgenin yazıldığı ortamı ve belgeyi düzenleyenin kültür yapısını bilmek de değerlendirmede hayati öneme sahiptir.
…bir tarihçi üzerinde çalıştığı döneme ilişkin "orijinal kaynaklardan" birinde ya da diğerinde bir önerme okuduğunda, onu hemen otomatik olarak kabul etmez. Eğer işinin erbabı ise, tarihçinin o önermeye yönelik tutumu her zaman eleştireldir: buna inanıp inanmayacağına ve keza ne kadarına inanacağına karar vermek durumundadır. [i]
Dipnotlar
[i]Tarih Felsefesine Giriş. William Henry Walsh. Hece Yayınları: 2006