Tarih Tekerrür Eder mi?
Kim tarafından ne zaman söylendiği bilinimese de “Tarih tekerrürden ibarettir” sözü kültürümüze de yerleşmiştir.
Kimi düşünürlere göre, tarih belirli bir ereğe doğru ilerleyen ve bir daha tekrarı gerçekleşmeyecek olaylardan örülü bir süreçtir, bu bakımdan da çizgisel olarak ilerler. Kimi düşünürlere göreyse, tarih belli dönemler hâlinde devinip duran döngüsel bir süreçtir-yani daha bilinen bir ifadeyle, “tarih tekerrürden ibarettir.”[i]
Kimi düşünürlere göre, 1. Tarihte bir ereklilik vardır, 2. Tarihteki ereğin ne olduğunu geçmişe bakarak saptayabiliriz ve 3. Bu sayede gelecek hakkında öndeyilerde bulunabiliriz. Bu söylenenlere karşı çıkarak, tarihte sanılanın aksine ereklilik adına en küçük bir şeyin bile bulunmadığını ve bu yüzden gelecek hakkında söz söylemeye hakkımızın olmadığını söyleyen düşünürler de bulunur. [ii]
18.yüzyıldaki bilimsel gelişmeler ile herşeyin kanunları olduğu ve bilimin bunları keşfedeceği beklentisinden tarih de nasibini aldı. Eğer bu kanunları bilirsek geleceği de bilebilirdik. Bugün oldukça tuhaf görünen bu yaklaşım, Marxizm başta olmak üzere 19. Yüzyıldaki pek çok düşüncenin temelinde yatıyor.
Tarihî sürecin bir hedefe doğru ilerlediğini varsayan Yahudiler ve Hıristiyanlar olmuştur… Çağdaş tarihçiliğin kurucuları olan Aydınlanma Çağı’nın akılcıları, Yahudi-Hıristiyan amaçsal görüşü alıkoymuş, fakat amaçsal görüşü laikleştirmişlerdir; İngilizlerin zenginliği, gücü ve kendine güveni en yüksek noktasına vardığı anda ilerleme kültü de doruğuna ulaşmıştır. [iii]
Tarihte yasalar belirlenememesi, olaylar arasında nedensellik ilişkileri kurulamayacağını, benzer ilişkilerin bugünü anlamakta hatta geleceği öngörmekte kullanılamayacağı anlamına gelmez. Zaten aksi olsaydı tarihin bir değeri olmazdı. Ama bunlardan yasalar şeklinde genellemeler çıkarmak neredeyse imkânsızdır.
Toplum içinde çok sayıda insan etkileşim içindedir. Dolayısıyla tek bir olaydan değil, birbiriyle etkileşen birçok olaydan söz etmek gerekir. Toplumsal olaylar, o kadar fazla sayıda ve kontrol altına alınamayan değişkenin etkisi altındadır ki, "su 100 derecede kaynar" şeklinde kesinlik taşıyan öngörüler neredeyse imkansızdır. Ama kesinliğin olmaması, bunlardan yararlanılamayacağı anlamına da gelmez. Hava tahminlerinin de kesinlik yoktur, yine de onlara bakmadan ertesi gün dışarı çıkmıyoruz.
Ayrıca doğa bilimlerindeki kesinlik bile, -ilerideki bölümlerde daha detaylı değerlendireceğimiz gibi- günümüzde büyük eleştirilere uğramaktadır. Dolayısıyla yapılması gereken kesinlik mitini bir kenara bırakıp, tarihten ne şekilde yararlanabileceğimiz konusuna odaklanmak olmalıdır.
Dipnotlar
[i]Tarih Felsefesi – 1: Hüseyin Fırat Şenol. Anadolu Ünv.: 2012
[ii]Tarih Felsefesi – 1: Hüseyin Fırat Şenol. Anadolu Ünv.: 2012
[iii]Edward Hallet Carr. Tarih Nedir? İletişim: 2002