top of page

Abdülmelik’in Hilafeti ve

Yeniden Kontrolün Sağlanması (646,685-705)  

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2016) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Abdülmelik'in Halife Olması (685)

Abdülmelik, babasının ölümünden sonra 685 yılında devlet başkanı oldu. 

Abdülmelik göreve geldiği sırada Emeviler büyük iç siyasi problemlerle karşı karşıyaydılar. Her şeyden önce Muaviye tarafından birleştirilmiş olan Müslüman topraklarının çoğu Emevilerin kontrolünde değildi. Zira Abdülmelik, babasından sadece Şam ve Mısır'ın yönetimini devralmıştı. Buna karşılık Hicaz ile Irak'ın büyük bir bölümü ile Horasan Abdullah b. Zübeyr'in kontrolünde bulunuyordu.  Diğer taraftan Kûfe başta olmak üzere Irak'ın bir kısmında ise Ehli Beyt adına hareket eden Muhtar es-Sekafi etkin durumdaydı. Ayrıca Irak başta olmak üzere ülkenin doğu bölgelerinin pek çoğunda Hariciler hüküm sürüyordu. Kısacası siyasi ahval neredeyse Hz. Osman'ın şehit edilmesinin ardından ortaya çıkan kaos dönemini hatırlatıyordu. Bütün bunlara ilave olarak Abdülmelik'in göreve gelmesinin ilk yıllarında Müslümanların kendi aralarında yaşadıkları problemlerden kendi hesabına faydalanmayı düşünen Bizans devleti, Arap topraklarına taciz saldırıları düzenliyordu. 

Yönetim anlayışı konusunda Muaviye'yi kendine örnek alan Abdülmelik, başlangıç aşamasında bilhassa ülkenin doğusundaki hadiselere müdahil olmayarak Abdullah b. Zübeyr ile Muhtar es-Sekafi arasında Irak hakimiyeti konusundaki hesaplaşmanın sonucunu beklemeye karar verdi. Bu çatışmada taraflardan biri galip gelse dahi, sonuçta büyük güç kaybına uğrayacağı için, her türlü sonuç Şam yönetiminin lehine olacaktı. 

Güney-Kuzey Arapları Mücadelesinin Kontrol Altına Alınması

Abdülmelik b. Mervan, halifelik makamına geçmesinin ardından öncelikli olarak babası zamanında iç barışı tehdit eden ve nihayet savaş sebebi olan Kaysi-Kelbi çekişmesini etkisiz hale getirmeye çalıştı. Zira onun halifeliğinin başlangıç yıllarında özellikle Suriye'de Kays-Kelb düşmanlığı en tehlikeli noktaya ulaşmıştı. 

Abdülmelik'in Irak'ta Kaysi asabiyetini kazanma misyonu Haccac b. Yusuf eliyle gerçekleştirilmiştir. Abdülmelik'in bu politikasının yansıması olarak Haccac Irak'ta devlet kademelerine genellikle Kaysileri getirmiş, Kays'ın alt kollarından olan kendi kabilesi Sakif'e mensup yakınlarım da ülkenin daha doğusundaki önemli noktalarda istihdam etmiştir. 

Haccac Irak bölge valiliği döneminde bilhassa Güneyli vali ve komutanları, Irak bürokrasisinden tamamen uzaklaştırmış, onların yerine Kaysi kadrolaşma gerçekleştirmiştir.

Muhtar Sekafi İsyanının Başlaması (685)

Taif’in en önemli kabilesi olan Sakif'e mensup olan Muhtar’ın babası, Hz. Ömer zamanında gerçekleştirilen ilk İran seferlerinde komutan olarak görev yapmış ve şehit düşmüştür.  

Emevilerin kuruluş yıllarında Kufe'ye yerleşen Muhtar, Hz. Hüseyin'in Kufe'ye gönderdiği Müslim b. Akil'in öldürülmesinden sonra onunla işbirliği yaptığı iddiasıyla tutuklandı. Halife Yezid nezdindeki girişimler sonucunda serbest bırakıldı.  Hapisten çıktıktan sonra Hz. Hüseyin'in intikamını alma iddiasıyla Kufe'den Hicaz'a hareket ederek memleketi Taif'e gitti. 

Bir yıl sonra Abdullah b. Zübeyr'in halifeliğini açıkladığını haber alınca Mekke'ye gelip ona biat etti. Şam ordusunun Mekke'yi kuşatması esnasında Abdullah b. Zübeyr'in yanında yer aldı. Yezid'in ölümüyle kaldırılan muhasaradan sonra İbn Zübeyr'e yaptığı siyasi ortaklık teklifine müspet cevap alamadığı için Mekke'yi terk edip tekrar Kufe'ye döndü.  Burada Hz. Ali'nin oğlu Muhammed b. Hanefiyye'nin kendisini emir tayin ettiğini ileri sürerek onun adına halka çağrıda bulunmaya başladı. 

Bu sırada kendisi gibi Ehli Beyt'in hakkını koruma iddiasında bulunan Tevvabun hareketi de faaliyete başlamıştı. Ancak Muhtar onların hareketine iştIrak etmedi. Üstelik Süleyman b. Surad'ın Ehli Beyt'in hakkını koruma hususunda yetkisiz, savaş konusunda da tecrübesiz bir kişi olduğu için insanların ölümlerine sebebiyet vereceğini ileri sürerek Kufelilerin de bu girişime katılmalarını engellemeye çalıştı. 

Muhtar es-Sekafi, politik mücadelesini Hz. Hüseyin'in intikamını alma üzerine kurmuştu. Onun teşebbüsüne Ehli Beyt önderleri şüphe ile yaklaşmış olmakla birlikte, Kufe'deki Hz. Ali taraftarları yoğun ilgi gösterdiler. Muhtar ile birlikte hareket edenlerin çoğunluğunu ise mevali denilen gayrı Arap topluluklar teşkil ediyordu. Dolayısıyla Muhtar'ın Kûfe'de başlattığı bu girişiminin İslam tarihinde mevalinin Araplara karşı gerçekleştirdiği ilk güç gösterisi olduğunu söylemek mümkündür. Muhtar'ın bu faaliyette mevali ile ortaklık yapması, kendilerini her zaman diğer etnik unsurlardan üstün gören Arapları oldukça rahatsız etmiş, şehirde onların şiddetli tepkisine sebep olmuştur.  Muhtar sebebiyle Kûfe'de Şiilik ile mevali arasında güçlü bir ittifak da meydana gelmiştir. Bu ilk ortaklık kısa sürede Araplar tarafından bastırılmış olmakla birlikte, gayrı Arap unsurlar bunun rövanşını Ebu Müslim'in gerçekleştirdiği Abbasi İhtilalinde Emevileri tamamen ortadan kaldırarak alacaklardır. 

Muhtar taraftarlarının üzerine Abdullah b. Zübeyr'in gönderdiği ilk birlikler başarısız oldu. Irak'ın en önemli merkezi olan Kûfe Muhtar es-Sekafi'nin kontrolüne geçti. Azerbaycan, Isfahan, Hemedan ve Musul'a valiler tayin etti. Bu şekilde Şam ve Mekke'den sonra Irak'ta da bağımsız bir siyasi hareket ortaya çıkmış oldu. 

Muhtar, Kufe'de kontrolü tamamen sağladıktan sonra, Hz. Hüseyin'in şehadetiyle doğrudan veya dolaylı ilgisi bulunanları cezalandırmaya başladı. Hz. Hüseyin'in Irak'taki katillerini ortadan kaldıran Muhtar, bundan sonra hadisenin asıl suçlusu olarak gördüğü Irak bölge valisi Ubeydullah b. Ziyad'ı cezalandırmaya karar verdi. Bu amaçla Yezid b. Enes komutasında bir orduyu Ubeydullah'ın üzerine gönderdi. Ancak gidenler Şamlılar karşısında mağlup olmaktan kurtulamadılar. Muhtar bunun üzerine daha büyük bir orduyu Ziyad'la savaşmaya gönderdi. Temmuz 686’da gerçekleşen savaşta Şam ordusu ağır bir yenilgiye uğradı. Çarpışmalarda Ubeydullah b. Ziyad başta olmak üzere komutanlarla birlikte pek çok Emevi taraftarı öldürüldü. Nehirde boğulanların sayısı ise çarpışmalar esnasında hayatını kaybedenlerden daha fazlaydı. Bu sonuçla birlikte Şam yönetiminin ülkenin doğusuyla irtibatı tamamen kesilmiş oldu. 

Hz. Hüseyin'in katillerinin cezalandırılması, ardından Muhammed b. Hanefiyye'nin kurtarılması, nihayetinde de Kerbela hadisesinin en önemli sorumlusu kabul edilen Ubeydullah b. Ziyad'ın öldürülmesi Irak'ta Muhtar'a büyük bir sempati ve güç kazandırdı. Ehli Beyt'in intikamını almak kadar Emevi devletini ortadan kaldırmak iddiası da yönetim muhalifi bütün grupların aktif bir şekilde onu desteklemelerine vesile oldu. Ancak bu gelişmeler hem Mekke halifesi Abdullah b. Zübeyr, hem de Şam'daki Emevi halifesi tarafından yakından takip ediliyordu. 

Emevilerin Irak'taki hakimiyetini tamamen ortadan kaldıran Muhtar es-Sekafi, Abdullah b. Zübeyr'e müracaat ederek Irak bölgesi yönetiminin kendisine bırakılması şartıyla onun Mekke'deki yönetimini tanıyacağını bildirdi. Fakat Abdullah b. Zübeyr, Muhtar'ın siyasi ortaklık teklifini reddetti. Üstelik onu kendi iktidarı için büyük bir tehlike görmesi sebebiyle kardeşi Mus'ab b. Zübeyr'i Muhtar ile mücadele etmesi için Basra'ya vali tayin etti. Mus'ab, Kufe'ye doğru harekete geçti. 

Elindeki kuvvetlerle direnemeyeceğini anlayan Muhtar, Kûfe kalesine çekildi. Dört ay süren muharasa sonunda dışarıdan yardım ümidi de kalmayınca yanında bulunan çok az kişiyle birlikte gerçekleştiği huruç hareketi esnasın da öldürüldü. (Nisan 687). Bu şekilde Hz. Hüseyin adına ortaya çıkan ve Emevi devletini tehdit edecek boyutlara ulaşan bir siyasi hareket sonlandırılmış, üstelik Hicaz-Irak siyasi bütünlüğü de yeniden sağlanmış oldu.[xvi]

Muhtar isyanının bastırılması Abdullah b. Zübeyr'in hakimiyetini yeniden temin etti. Ancak bu mücadeleden asıl kazançlı çıkan Şam halifesi Abdülmelik b. Mervan oldu. Zira Irak'ta gerçekleşen bu savaş sebebiyle bir taraftan önemli bir rakibi ortadan kalkmış, diğer taraftan da asıl hasmı olan Abdullah b. Zübeyr büyük bir güç kaybına uğramıştır. 

Muhtar es-Sekafi, Kufe'deki Hz. Ali taraftarlarım toplayarak Irak'ta bir siyasi hareket başlatmış, hareketine daha sonra dini bir renk katarak İslam tarihinde ilk defa Mehdilik fikrini öne sürenlerden olmuştur. Onun düşünceleri ölümünden sonra çeşitli isimler altında geliştirilerek Muhtariyye, Haşebiyye, Keysaniyye gibi mezheplerin görüşlerine temel teşkil etmiştir. 

Zübeyr’in Hilafetine Son Verilmesi (692)

Abdülmelik, beklediği şartların oluşmasından sonra ülkenin doğusuyla ilgilenmeye karar verdi. Hicaz'da Zübeyri hilafetinin ortadan kaldırabilmesi için öncelikli olarak Irak'ı kontrol altına alması gerekiyordu. Bu amaçla Muhtar es Sekafi'nin öldürülmesinden sonra bölgeyi ele geçiren Mus'ab b. Zübeyr'in üzerine gitme hazırlıklarım başlattı. Ordusunu doğuya sevk etmeden önce düşman komşusu Bizans ile ağır maddi şartlar taşıyan bir saldırmazlık anlaşması imzaladı. (690) 

Suriye ordusu 691 yılında ilk önce Cezire'ye geldi. Şamlıları karşılamak üzere yola çıkan Irak ordusu da konuşlanmış durumdaydı. Mus'ab b. Zübeyr'in komutanlığını yaptığı ordu sayı olarak daha fazlaydı. Bununla birlikte en değerli komutanları Haricilerle mücadele etmeleri sebebiyle onun yanında bulunmuyorlardı. Bu eksikliklere hiçbir zaman disiplin ve itaat kültürünü benimseyememiş, askeri ve siyasi sadakat göstermeyi becerememiş olan Iraklıların dağınıklığı da eklenince İbn Zübeyr'in zaafları ortaya çıktı. Üstelik daha yakın zamanda Muhtar isyanının bastırılması sırasında pek çok yakınlarının Mus'ab tarafından katledilmesine şahit olan Kufeliler, onun yanında Şamlılara karşı savaşmaya pek de istekli görünmüyorlardı. Bu eksiklikleri sebebiyle Mus'ab'ın başında bulunduğu Irak ordusu, Hz. Ali emrinde Sıffin'de Şamlılarla savaşan orduya benziyordu. 

Rakibinin bu zaaflarını tespit eden Abdülmelik b. Mervan, Iraklılarla gizlice irtibat kurarak bazı komutanları çeşitli vaatlerle kendi yanına çekmeye, en azından savaşta tarafsız kalmalarını sağlamaya çalıştı. Bu girişiminde önemli ölçüde başarılı oldu. Bazı komutanlar daha savaş başlamadan birlikleriyle birlikte Irak ordusunu terk ettiler. Karşılıklı olarak hazırlıklar tamamlandıktan sonra Şam ve Irak orduları çok şiddetli bir savaşa tutuştular… bazı komutanlar emirlerindeki askerlerle birlikte savaş meydanını terk ettiler. Ordunun komutanı Mus'ab b. Zübeyr yaranda kalan az sayıdaki askeriyle ümitsiz bir şekilde öldürülünceye kadar savaştı. (691) 

İbn Zübeyr'e karşı elde ettiği zafer sonucunda Irak'ta hakim duruma gelen Abdülmelik, doğruca Kufe'ye giderek burada halktan biat aldı. Kufe'nin Emevilerin kontrolüne geçmesi üzerine Irak'ın diğer bir merkezi Basra da Abdümelik’in yönetimine boyun eğdi. Daha önce Abdullah b. Zübeyr'e biat etmiş bulunan civar bölge idarecileri de Abdülmelik'e itaatlerini bildirdiler. Bu şekilde 691 yılı sonlarına doğru Hicaz istisna olmak üzere Suriye, Mısır ve Cezire'den sonra Irak Emevilerin kontrolüne geçti. (692) 

Irak'ta kontrolü tesis eden Abdülmelik, Abdullah b. Zübeyr'in hakimiyetine tamamen son vermek amacıyla büyük bir orduyu Hicaz'a gönderdi, şehri muhasara altına aldı. Bu şekilde Emevı orduları Yezid'ten sonra ikinci defa

Zaman geçtikçe Abdullah b. Zübeyr'e destek olanların sayısı azalmaya başladı. O kadar ki, en yakın taraftarları dahi kendisini terk ettiler. Şamlılara teslim olanlar arasında oğulları Hamza ve Ubeyd de bulunuyordu. Yaklaşık yedi ay devam eden muhasaranın sonunda Abdullah b. Zübeyr yanında kalan az sayıdaki taraftarıyla ümitsiz bir şekilde Emevi ordusuna karşı huruç hareketi başlatarak öldürülünceye kadar savaştı. (1 Ekim 692). Bu şekilde Abdullah b. Zübeyr'in Hicaz'da yaklaşık 10 yıl süren halifeliği (683-692) sona ermiş oldu. 

İbn Zübeyr hareketinin sonlandırılması Abdülmelik için ülkede yeniden siyasi birliğin sağlanması anlamına geliyordu.

 

Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma'nın Emevîler Dönemi. (Beyan: 2010) kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Abdülmelik, Haccâc’ı yirmi bin kişilik bir ordu ile Mekke üzerine gönderdi. Haccâc, ordusuyla Hicaz’a varıp, Mekke’yi muhasara etti. Mancınıklardan çıkan ateşler âdeta altını üstüne getirdi Mekke’nin... Allah’ın evi Kâ’be bile yıkıldı mancınık darbelerinden... 

Yetmiş bir yaşında olan Abdullah b. Zübeyr, öldürülünce ye kadar savaştı. 

Abdullah b. Zübeyr, Hicretten sonra doğan ilk Muhacir çocuğuydu. Cennetle müjdelenmiş on kişiden biri olan Zübeyr’in oğludur. Annesi Esmâ ise, Hz. Aişe validemizin ablası... 

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2016) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Haricilerle Mücadele

Mısır ve Irak'ın kontrol altına alınmasının ardından Abdullah b. Zübeyr'in de etkisiz hale getirilmesiyle ülkede siyasi bütünlüğü temin eden Abdülmelik'in karşı karşıya kaldığı diğer önemli dahili problem de Hariciler oldu. Bu grup sürekli ayaklanma çıkardıkları, ülkenin pek çok tarafına dağılmış vaziyette bulundukları, düzenli birlik oluşturmak yerine gerilla savaşı verdikleri ve ülkede sürekli tedhiş hareketi gerçekleştirdikleri için Emevi idaresini uzun süreli meşgul etmişlerdir. Abdülmelik'in devlet başkanlığı döneminde de yönetimin en tehlikeli ve devamlı düşmanı olmuşlardır. 

Hariciler Irak'ta Abdülmelik ile Abdullah b. Zübeyr'in mücadelesinden istifade ederek özellikle İran'ın güney kısımlarını kontrol altına almışlardı. Ebu Fudeyk liderliğinde toplanan isyancılar Bahreyn'de kontrolü ele geçirdiler. 

Basra’da Ebu Fudeyk İsyanı

Abdülmelik'in Basra valisinin gönderdiği ordu Ebu Fudeyk karşısında başarılı olamadı. Halife, Harici isyanının ancak Kûfelilerin yardımıyla bastırılabileceğini düşünerek onlardan teşekkül ettirdiği kuvveti Ebu Fudeyk'in üzerine gönderdi. Iraklılar bu defa Haricileri etkisiz hale getirmeyi başardılar. 

Şebib b. Yezid İsyanı

Abdülmelik döneminde Emevi devletini en fazla meşgul eden Harici isyanı ise Cezire'nin kuzey kısımlarını yurt edinmiş olan Şebib b. Yezid tarafından gerçekleştirilmiştir. Musul ve Cezire'de isyan başlatan Haricilerin Sufriyye koluna mensup olan Şebib, Irak bölgesinde Emevi devlet otoritesini tehdit edebilecek bir güce ulaştı. 

Irak valisi Şebib'in üzerine bir askeri birlik gönderdi. Ancak isyancılar kendilerinden daha fazla askere sahip bulunan bu orduyu mağlup ettiler. İkinci defa harekete geçirilen ordu da Nchrevan yakınlarında ilk ordunun akıbetine uğradı.

Hariciler karşısında kısa sürede netice almak isteyen ve aceleyle saldırıya geçen yeni komutan da ağır bir mağlubiyete uğramaktan kurtulamadı. Kendisi de dahil olmak üzere pek çok asker isyancılar tarafından öldürüldü.

Irak ordularına karşı elde ettiği bu başarılardan sonra Şebib, Medain bölgesini Haccac'ın idaresinden kopardı. Ardından da Kufe'ye bağlı yerleşim birimlerine saldırılar düzenlemeye başladı.

Durumun daha da tehlikeli hale geldiği fark eden Haccac, Şebib'e karşı daha güçlü birlikler göndermeye karar verdi. İlk olarak harekete geçirdiği ordu Hariciler karşısında tutunamadı. Haccac bunun ardından Basra ve Kufelilerden müteşekkil daha büyük bir orduyu cepheye sürdü. Ancak onlar da Şebib karşısında mağlup olarak pek çok kayıpla geri çekilmek zorunda kaldılar.

Şebib'in şöhreti ve askerlerini sayısı gittikçe artıyordu. Irak valisi Harici tehlikesinin daha da artması ve Kufelilerin de bu hareketi bastırma konusunda yetersiz kalması üzerine halifeden kendisine Suriye'den ordu göndermesini talep elti. Bunun üzerine Abdülmelik, 4 bin, ardından da 2 bin Şamlı askerden müteşekkil orduları Haricilerle savaşmak üzere Irak'a gönderdi. 

Kufe'de de yeni bir kuvvet hazırladı. Şebib kendi ordusundan kat kat fazla sayıya ulaşan, ancak çeşitli beldelerden gelen askerlerden meydana geldiği için düzensiz bir görüntü sergileyen Emevi ordularına karşı kısa sürede galip gelmeyi başardı. Üstelik komutanlar Haricilerin saldırılan sebebiyle hayatlarını kaybettiler. 

Valinin askerlerini etkisiz hale getiren Şebib, Kufe'yi hedef alan bir saldırı başlatmaya karar verdi. Ancak bu defa özellikle Şamdan gelen askerler Hariciler karşısında büyük bir direniş gösterdiler. Bulunduğu noktadan daha ileri gidemeyen, üstelik kayıplar vermeye başlayan Şebib geri çekilmeye başladı. Bunun üzerine Şamlılar onun birliklerinin peşine düştüler. Şebib'in ordusu ile Düceyl Köprüsü yakınlarında karşı karşıya gelindi. Çarpışmalarda çok kayıp veren Şebib geri çekilmeye başladı. Bütün arkadaşlarının ardından köprüyü geçmeye çalışırken atanın ürkmesi sonucunda nehre düşerek boğuldu. Onun ölümünden sonra etrafında bulunan Hariciler dağıldılar. Bu şekilde yaklaşık iki yıl boyunca hem Irak valisini hem de halife Abdülmelik'i meşgul eden Şebib b. Yezid hareketi bastırılmış oldu. (697) 

Ezarika Haricileri

Şebib probleminin halledilmesine rağmen Abdülmelik döneminde Emevilerin Haricilerle mücadelesi tamamen sona ermedi. Zira Kirman'ın önemli bir kısmı hala onların kontrolündeydi. Ancak bu esnada Iraklılar lehine bir gelişme yaşandı. Ezarika grubuna mensup olan bu Hariciler, aralarında anlaşmazlığa düşerek ikiye ayrıldılar; bir kısmı bulundukları yerde kalırken, geri kalanları bölgeyi terk ederek Taberistan'a gittiler. İsyancıların bölünmesinden istifade eden Mühelleb bölgede kalanlar üzerine ani bir saldırı düzenledi. Sonuçta çok azı dışında Haricilerin tamamı öldürüldü. Taberistan'a çekilen Haricilere karşı da kalabalık bir kuvvet şevketti. İlk çarpışmalar sonucunda liderlerinin öldürülmesi üzerine dirençleri kırılan Ezarika Haricilerinin tamamı ortadan kaldırıldı. (M.697-698)

bottom of page