Müslümanların Tarihi
Duraklama: Süleyman b. Abdülmelik (715-717)
Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2016)
kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Süleyman'ın Halife Olması (715)
Velid'in 715 yılında vefatından sonra onun yerine kardeşi Süleyman halife oldu. Velid görevde bulunduğu dönemde, kardeşi Süleyman'ı azledip kendi oğlunu halifeliğe getirmeye karar vermiş, bu konuda başta Irak bölge valisi Haccac ve ona bağlı bölge valilerinin de desteğini almıştı. Ancak yeni veliahda biat tamamlanamadan Velid'in ani ölümü bu planı suya düşürünce resmi veliahd Süleyman, halifelik makamına oturdu.
Duraklama'nın Sebepleri
Başarılı Devlet Adamlarını Görevden Alması
Süleyman, göreve gelir gelmez Velid döneminin bürokratlarını azletmeye başladı.
Kendisinin veliahdlıktan düşürülmesine destek veren bürokratlardan intikam almaya başladı. Bu konuda en fazla kin beslediği Haccac, halifeliğe gelmesinden kısa süre önce öldüğü için onun gazabından kurtulmuştu. Ancak halife onun yerine yakın akrabasını ve tayin ettiği bürokratları hedef aldı.
Bunların başında Haccac'ın Horasan'daki halefi Kuteybe b. Müslim gelir. Süleyman b. Abdülmelik, Horasan valisi Kuteybe b. Müslim'i önce isyana zorladı, ardından çıkan kargaşada öldürülmesini sağladı. Haccac'ın yeğeni Sind fatihi Muhammed b. Kasım da aynı akıbete uğradı. Daha önce Haccac b. Yusuf tarafından kurulmuş olan Irak-Horasan bölgesi bürokrat kadrosu yönetim tarafından tamamen tasfiye edildi. Afrika genel valisi ve İspanya fatihi Musa b. Nusayr ile yardımcısı Tarik b. Ziyad da görevlerinden azledilerek kötü muameleye tabi tutuldular.
Kabileler Arası Çatışmaların Yeniden Başlaması
Tecrübeli ve devlete çok hizmeti geçen pek çok şöhretli vali ve komutanın kişisel nedenlerle görevlerinden alınıp kötü muamelelere maruz bırakılmaları, bir taraftan dış politikada ani bir duraklama dönemine girilmesine, diğer taraftan da kabileler arasında çatışmaların başlamasına sebep olmuştur.
Süleyman döneminde meydana gelen önemli politik değişiklik de Muaviye'nin kurduğu, daha sonra Abdülmelik ve oğlu Velid tarafından titizlikle devam ettirilen yönetimde kabileler arası denge anlayışının tamamen terk edilmesidir. Süleyman döneminde Kuzeyli-Güneyli Araplar ya da Kaysiler-Kelbiler şeklinde bloklaşan Arap kabileleri birbirine rakip aktif politik aktörler haline gelmişler, zamanla halifenin icraatını ve devletin gidişatını doğrudan etkileyebilecek ve yönlendirecek etkinliğe erişmişlerdir.
Kısaca ifade etmek gerekirse Süleyman b. Abdülmelik'in hilafeti Emevi devlet siyasetinde asabiyet hakimiyetinin miladı olarak görülebilir Dahili problem ve çatışmalar sebebiyle Süleyman b. Abdülmelik'in halifeliği süreci Emeviler devletinde duraklama veya içe kapanma dönemi olarak da görülebilir.
3.İstanbul Kuşatması
Onun kısa süren iktidarının en önemli dış politik gelişmesi ise İstanbul'un üçüncü defa fethine teşebbüs edilmesidir. Nitekim 717 yılında halifenin emriyle Mesleme b. Abdülmelik karadan, Ömer b. Hübeyre de denizden Bizans başkentini ele geçirmek için harekete geçtiler. Süleyman b. Abdülmelik, kardeşi Mesleme'ye şehri fethedinceye kadar muhasarayı sürdürmesi talimatını verdi. Kara harekatını başlatan Müslüman askerler o yılın kış aylarını Anadolu'da geçirdiler. Baharın gelmesiyle birlikte Ömer b. Hübeyre denizden, Bergama'da konuşlanan Mesleme de batı kısmından yola çıkarak birlikte Çanakkale boğazını geçtiler. İstanbul, 716 yılında muhasara altına alındı.
Ancak kuşatma sırasında meydana gelen şiddetli lodos Arap gemilerini sürüklemek suretiyle donanmanın parçalanmasına sebep oldu. Muhasaracılann bu dağınıklığından istifade eden Bizanslılar ani saldırıya geçerek Arap gemilerini kullanılmaz hale getirdiler. Rumların savunma esnasında Müslümanlara karşı geliştirdikleri en büyük silah yine Rum ateşiydi. Bizanslılar bundan istifadeyle Arap gemilerinin arasına girerek donanmanın yiyecek ihtiyacını karşılayan savunmasız erzak gemilerini yakıyorlardı. Denizdeki büyük kayıpların yanında kuvvetli surlar karşısmda karadan yapılan taarruzlar da netice vermeyince, yeni bir donanma gelinceye kadar hücuma ara verildi. Ancak o yıl kışın uzun ve şiddetli geçmesi, erzak gemilerinin de Rumlar tarafından imha edilmiş olması Arap askerlerin sıkıntı çekmesine ve büyük kayıplar vermesine sebep oldu. Müslümanlar kuşatmayı kaldırmadılar, ancak yardım alamamaları sebebiyle açlık ve sefalet içerisinde bir kış geçirdiler.
718 yılının ilkbaharında Mısır donanması Arap askerlerin yardımına geldi. Ardından 300 gemilik erzak da İstanbul'a ulaştı. Fakat donanmada görev yapan bazı Hıristiyan tayfalar isyan edip ele geçirdikleri gemilerle Bizans kralı'na donanmanın yerini haber vermeleri üzerine Arap gemileri Rum ateşi destekli kesif Bizans saldırılarına maruz kaldılar. Bizans taarruzlan sonucunda pek çok savaş gemisi kullanılamaz hale geldi. Sağlam kalan erzak gemileri düşmanın eline geçti. Denizden gelen Bizans hücumlarının yanı sıra Mesleme'nin idaresindeki kara birlikleri Bulgarların, ona yardıma gelen Amr b. Kay s idaresindeki askerler de Slavların sürpriz saldırılarına uğradılar. Böylece Araplar aynı anda denizden Bizanslılar, karadan da Bulgar ve Sırplara karşı savaşmak zorunda kaldılar.
Bütün bu olumsuz şartlara rağmen Mesleme b. Abdülmelik, halifenin kesin emri gereğince muhasarayı devam ettirdi. Fakat Süleyman'ın vefatının ardından Emevi halifesi olan Ömer b. Abdülaziz'in derhal geri dönülmesi emrinin gelmesi üzerine muhasaraya son verildi. Sefer dönüş yolunda Müslümanlar gerek düşman saldırıları, gerekse tabii felaketler sebebiyle pek çok kayıp verdiler. Sonuçta muhasaradan askerler sadece beş gemi ile Suriye'ye dönebildiler. Bundan dolayı Süleyman b. Abdülmelik tarafından gerçekleştirilen İstanbul'un fethi girişimi, Arap fetih tarihinin en büyük başarısızlıklarından biri olarak kabul edilir.
Bütün bu olumsuz icraatına karşılık Süleyman'ın takdir edilecek yönü ise, din alimleriyle yakın irtibat halinde olmasıdır. Nitekim halife, başta Reca b. Hayve olmak üzere ulemanın tavsiye ve telkinleriyle halifelik bekleyen pek çok kardeşi ve yeğeni varken, bu makama amcasının oğlu Ömer b. Abdülaziz'i tayin etmiştir.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma'nın Emevîler Dönemi. (Beyan: 2010) kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Büyük paralar sarf edilerek, Kostantiniyye’ye kadar giden ordu, büyük bir açlıkla karşı karşıya geldi. Bu öylesine bir felaketti ki, Müslüman askerleri, ölüleri yemeye başladı. Denizden ve karadan teçhiz edilmiş olan bu askerlerin sayısı 100.000’i bulmuştu. Karşılaşılan büyük açlığa rağmen, cihad Süleyman’ın vefatına kadar devam etti.
Kardeşi Velid’e nazaran daha alim ve bilgili olan Süleyman b. Abdülmelik’in yaptığı güzel icraatlarından bir tanesi de, Haccâc tarafından hapishanelere doldurulmuş olan Müslümanları salıvermesidir. Rivayetlere göre Haccac tarafından hapsedilen erkek ve kadınların sayısı 300.000’e varıyordu. Devlet ricalini eğlenceye götüren musikiyi de yasakladı.
Ömer b. Abdülaziz’i Veliaht Tayin Etmesi
Halife Süleyman’ın en iyi hareketlerinden birisi de onun, kendinden sonra Ömer b. Abdülaziz’i veliahd tayin etmesidir. Şüleyman b. Abdülmelik, hastalarınca, ulemadan Recâ b. Hayve’yi çağırarak, gizlice kendinden sonra kimi veliahd yapmasını sordu. O da “Ömer b. Abdulaziz” dedi. Süleyman şöyle dedi: Korkarım ki kardeşlerim kabul etmez! Recâ ona şu çözümü getirdi: Ömer b. Abdülaziz’i veliahd tayin et; sonra da “Ömer’den sonra Yezid b. Abdülmelik” ibaresini ilâve et! Böylece onları susturmuş olursun!”
Bunun üzerine Halife Süleyman bir kâğıt isteyerek yazdı; sonra da mühürleyerek Recâ’ya geri verdi ve gidip kapalı ve mühürlü olan bu kâğıda biat almasını söyledi.
Recâ, kapalı kâğıdı Müslümanlara göstererek Halife’nin, adı bu kâğıtta yazılı olan için biat istediğini söyledi. Onu dinleyenler, kimin adının yazıldığını sorunca, Recâ kâğıdın kapalı ve mühürlü olduğunu onlara bildirdi. Veliahdın kim olduğunu bilmeyen Müslümanlar, “biat etmeyiz!” dediler. Recâ da, onların bu cevabını hasta Süleyman’a iletti. Bunun üzerine Halife Süleyman şöyle dedi: "Hemen askerin ve polisin başlarını yanına alıp git ve biat etmeyenin kafasını vur!"
Recâ da öyle yaptı ve herkes biat etti.
Bir müddet sonra da Halife öldü ve yazdırdığı kâğıt açılarak okundu. Ömer b. Abdülaziz’in adı veliahd olarak okununca Abdülmelik oğullarının suratı değişti. Fakat ardından, “Ömer’den sonra Yezid b. Abdülmelik olsun!” cümlesini duyunca rahatladılar ve Ömer b. Abdülaziz’e biat ettiler.