top of page

Emevi Başarısının Kökenleri

Prof. Dr. Muhammed Abid Cabiri'nin Arap-İslam Siyasi Aklı (Kitabevi:2001) adlı

kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Ümeyye oğullarının Haşim oğullarına üstünlüğü ve iktidarı ele geçirmeleri sorununu, olayı yalnızca tarihi veriler çerçevesinde ele alarak objektif biçimde sunan eski tarihçiler arasında Takıyyuddin Makrizi’nin biricik olduğunu görebiliriz. Söze şöyle başlamıştır:

“Ben, çok kez Ümeyye oğullarının hilafet için yarışmasına şaşırdım ve kendileri bunu nasıl düşünürler, Ümeyye oğulları ile Rasulullah’ın kovduğu ve lanetlediği Mervan oğulları bu düşüncenin neresinde yer alır diye düşünürdüm…Uzun yıllar boyunca bu ve benzeri konularda kafa yorup durdum... Sonunda, Allah’a hamdolsun, Ümeyye oğullarının halifeliği alış ve Haşim oğullarını engelleme sebebini kavradım.”

Makrizi, Ümeyye oğullarının nüfuz ve iktidarı elde etmesini sağlayan, başta kabilelere ve bölgelere, başta emirlik olmak üzere, özel pratik sebepler üstünde yoğunlaşır. Böylece Hz. Peygamber’in amillerinin (vali-tahsildar) adlarını yazar. Mekke, Taif, Necran, Kinde, Yemen, Umman, Bahreyn, Teyma, Hayber ve Fedek amillerinin hepsinin Ümeyye oğulları ve müttefiklerinden olduğu gözlemini yapar. Sonra, soru biçiminde şu sonucu çıkarır:

“Rasulullah (s.a.v.) bu esası koyduğuna ve Allah’ın fethedilmesini nasip ettiği yerlerin işlerine getirmekle Umeyye oğullarını bütün insanlara tercih ettiğine göre… kamu görevlerindeki (vilayet) emelleri nasıl artmasın?”

Makrizi, sonra, Ebu Bekir dönemine geçer ve şunu söyler:

“Ebu Bekir (r.a.) de işleri yürütmekte Rasulullah’ın (s.a.v.) yolundan gitmiştir. Rasulullah’tan (s.a.v.) sonra halife olunca Arapların irtidat etmesi üzerine, seferberlik ilan etti, on bir orduya on bir sancak dikti.” [Ümeyyeoğullarının] Beş tanesi bu ordulardaydı [Komutandı] (Halid bin Velid, İkrime bin Ebi Cehl, Muhacir bin Umeyye, Umeyye oğullarından Said bin el-As ve Amr bin el-As). Bunlar, ridde hareketlerini ortadan kaldırdılar.”

“Ebu Bekir, Irak ve Suriye’nin fethine karar verince, Halid bin Velid’i Irak’a, Yezid bin Ebi Süfyan’ı Suriye ordusunun başına getirdi. Daha sonra Yezide, başta Muaviye olmak üzere, her biri Suriye’deki kuvvetlerin başında olan ve sonra Halid bin Velid’in de katıldığı, Halid bin Said bin el-As, İkrime bin Ebi Cehl, Amr bin el-As ve Velid bin Ukbe’nin birlikleriyle destek gönderdi. Bütün Suriye’nin fethi, hemen hemen Ümeyye oğulları ve müttefiklerinden olan komutanların eliyle oldu.” 

“Ömer de aynı yolu izledi. Mekke, Taif, Yemen, Umman, Yemame, Bahreyn, Suriye, Cezire (Mezopotamya) ve Mısır valileri, Umeyye oğulları ve müttefiklerindendi.”

Makrizi şu sonuca varıyor:

“Rasulullah’ın (s.a.v.), Ebu Bekir’in (r.a.) ve Ömer’in (r.a.) valileri arasında nasıl Haşim oğullarından kimsenin olmadığına bir bak. Bu ve benzerleri, Ümeyye oğullarının dişlerini biledi, kapılarını açtı, bardaklarım doldurdu ve içlerini tutuşturdu.”

Emevilerin iktidarı ele geçirmelerini ve rakipleri Haşim oğullarını uzaklaştırmalarını sağlayan sebep ve etkenler konusundaki Makrizi’nin bakış açısını siyaset dilimizle anlatacak olursak, “şûra” sırasında adayları Osman bin Affan’ı kabul ettirebildiklerini ve silahlı karşılaşma alanında Ali bin Ebi Talib’e karşı zafer kazanmayı başardıklarını söyleyebiliriz. Çünkü onlar başından beri devletin sahipleriydi.

Davet devleti, Medine’ye hicretten hemen sonra kurulmaya başladı; devletin gerçek kuruluşu ancak Mekke’nin fethiyle gerçekleşti. Çünkü Mekke’nin fethinin gerçekleşme biçimi Mekke halkı Kureyş’in, Medine devletine sosyal durumlarını ve bu vaziyet içinde mertebelerini koruyan Müslümanlar olarak katılmalarını sağladı. Devlet, Müslüman olmuş biçimde Kureyş devletine dönüştü. İslam’dan önceki Mekke’deki Kureyş devletinde sayı ve hazırlık (yani maddi güç) Ümeyye oğulları ile Mahzûm oğullarına, Bedir gazvesinden sonra da özellikle Umeyye oğullarına ait olduğundan, devleti, Mekke’nin fethinden sonra, Umeyye oğullarının ilan edilmemiş liderliğinde, hızla Müslüman Kureyş devletine dönüştü.

Bu, pek çok tanığın ortaya koyduğu gerçek durumdur. Sözgelimi, Emevilerin ve Kureyş’in önderi Ebu Süfyan’ın dikkate değer durumu böyledir. Onun itibarı kendisine iade edildi. Hatta, Rasulullah (s.a.v.) Mekke’nin fethi günü halk içinde “Ebu Süfyan’ın evine giren güven içindedir” diye duyuru yapılmasını emrettiğinde itibar ve konumu korunmuştur. Ebu Süfyan’a, Hz. Peygamber’in hayatı boyunca “kabile seyyidi” gibi davranılmıştır. Makrizi’nin işaret ettiği üzere, Ebu Süfyan’ı Necran amili tayin ettiğini, Attab bin Esid el-Umevi’yi fetihten sonra Mekke’de amil bıraktığını, Yemen, Bahreyn... amillerini Ümeyye oğulları ile müttefiklerinden seçtiğini eklersek, devletin yapısının, Mekke’nin fethinden sonra, nasıl Kureyşli bir nitelik taşıdığını kavrarız.

Bu devlette, idari ve mali otoriteyi (valiler ve zekât tahsildarları), fetihten önceki Mekke’de idari ve mali otoriteyi elinde tutan aynı kabilenin, Umeyye oğulları ve müttefiklerinin adamları üstlendi. Ebu Bekir zamanındaki ridde savaşları da onlara askeri otoriteyi ekleyici nitelikte olmuştur. Ridde ve peygamberlik iddiası hareketlerini ortadan kaldıran ve tasfiye eden askeri komutanlar, esasen Mahzûm oğulları ile Umeyye oğullarından olmuştur. Bu komutanlar, Irak ve Suriye’deki, daha sonra Faris (İran), Mısır ve Afrika’daki büyük fetihleri de gerçekleştirmişlerdir.

Böylelikle, “insanların Cahiliye’deki eşrafı, İslam’da da eşraf oluyor.” 

bottom of page