top of page

Nehcü’l Belağa’ya Göre Hz. Ali’nin Yaşadığı Dönemin Belli Başlı Siyasî Gelişmelerine Bakışı

Hz. Ali Hilafete Aday mıydı?

Hz. Ali, kendisini Hz. Peygamber’in siyasî varisi görmektedir. Ancak bu anlayışı, kesinlikle açık bir dinî nassa dayanmamaktadır. Görüşünün nassa dayanmaması, dayanaktan yoksun olduğu anlamına gelmez. Bizce Hz. Ali’nin bu meseledeki temel dayanağı, Arap örfüdür.

Hz. Ali’nin haklı olduğuna inandığına dair bir başka konuşmada, Kureyş’e olan kırgınlığı da açıkça görülmektedir:

“Birisi, ‘Ey Ebû Talib’in oğlu! Sen bu iş için çok hırslısın!’ dedi. Dedim ki: ‘Allah’a yemin olsun ki bilakis, siz daha hırslı ve daha uzaksınız. Ben ise daha layığım ve daha yakınım. Ben, bana ait olan bir hakkı istedim; siz ise benimle onun arasına giriyorsunuz ve beni bundan engelliyorsunuz."

Söylenmek istenen şey açıktır: Hilafetin kendi hakkı olduğunu, Hz. Ebû Bekr’in ise bunu bildiği halde halife olmayı kabul ettiğini ifade etmektedir.

Hz. Ebubekir'in Fedek Arazisi İle İlgili Kararını Nasıl Değerlendiriyordu?

Hz.Ebû Bekr ile Hz. Fatıma arasında meydana gelen önemli problemlerden biri, Fedek arazisinin Hz. Peygamber’in mirası sayılıp sayılmaması meselesidir. Hz. Fatıma, bu araziyi Halife’den talep etmiş; olumsuz cevap alınca da Hz. Ebû Bekr’e darılmış ve vefatına kadar onunla konuşmamıştır. Hz. Ali, bir mektupta, Fedek arazisinin mallan olduğu halde kendilerine verilmediğini ifade etmektedir:

“Evet! Gökyüzünün gölgelediği bütün yerlerden sadece Fedek bizim elimizdeydi. Bir topluluğun nefisleri orası için cimri davrandı; başka bir topluluğun nefisleri ise cömertlik yaptı. Allah ne iyi hakem.”

Hz. Osman'a Biat Ederken Ne Düşünüyordu?

Hz.Ali, Hz. Osman’a biat sebebiyle mağdur edildiğine inanmasına rağmen, ona biat etmiştir:

“Biliyorsunuz ki ben, halifelik için başkalarından daha çok hak sahibiyim. Allah’a yemin ederim ki, Müslümanların işleri güvende olduğu sürece onu teslim edeceğim. Bunda özellikle sadece bana zulüm vardır. Bu şekilde davranmamın sebebi, davranışımın mükafatını ve faziletini ummam ve rağbet ettiğiniz emirliğin süsüne ve ziynetine karşı olan ilgisizliğimden dolayıdır.”

Hz. Osman'ın Katlini Destekledi mi?

Hz. Ali, Hz. Osman’ın öldürülmesi hadisesine bulaşmamasına rağmen bu olay, iktidar döneminde başım ağrıtan sorunların başındadır. Hz. Osman’ı zaman zaman eleştirdiğini ifade etmekten çekinmeyen Hz. Ali, aynı zamanda ona en fazla destek olanlardan biri olduğunu da söylemektedir. 

Muaviye’ye gönderdiği bir mektupta Hz. Osman’ın öldürülmesine iştirak ettiğine dair ithamları çarpıcı bir şekilde reddetmektedir:

“Sonra benimle Osman’ın işinden olanları zikrettin. Ona olan akrabalığından dolayı bu hususta cevap verilmeye hakkın var. Hangimiz ona daha düşmanız ve onun öldürülmesine sebep olduk? Ona yardımını saçtığı halde oturtup engellediği kişi mi? Kendisinden yaldım istediği halde gevşek davranıp kaderi gelinceye kadar eceli ona saçan kim?.. Bazı bidatler nedeniyle onu eleştirdiğim için mazeret ileri sürmeyeceğim. Eğer günah, ona doğru yolu göstermem ise, nice azarlanan vardır ki günahı yoktur... Gücüm yettiği kadar düzeltmekten başka bir şey istemedim.”

Hz. Osman'ın Katillerini Neden Cezalandırmaya Girişmedi?

 Hz.Osman’ın katillerinin cezalandırılmasını isteyen Ashab’tan bazılarına verdiği cevap, bu hususta onun hakkındaki yaygın Sünnî kanaate uymaktadır:

“Ey kardeşlerim! Sizin bildiklerinizi bilmiyor değilim; ancak karşı çıkanlar çok güçlü oldukları halde nasıl gücüm olabilir? Onlar bize hakimdir; biz ise onlara hakim değiliz. İşte bunlar, köleleriniz onlarla birlikte ayaklandı; bedevileriniz onların etrafında toplandı; onlar sizin aranızdadır. İstediğiniz şeyi yapabilmek için bir yol görüyor musunuz?.. İnsanlar yatışıncaya, kalpler yerine yerleşinceye ve haklar hoşgörüyle alınıncaya kadar sabredin."

Hz. Talha ve Hz. Zübeyr'in Biatleri Zorla mı Alındı?

Başka bir konuşmada da Talha ve Zübeyr’in biati konusunda, kendisine göre çelişkili olan tutumlarını ortaya koymaktadır:

‘Biat, biat!’ diyerek bana, yeni doğurmuş yavrulu ceylanın yavrularına yöneldiği gibi yöneldiniz. Avucumu tuttum; onu yaydınız. Elimi kurtarmak için sizinle mücadele ettim; onu çekiştirdiniz. Allah’ım! Onlar, akrabalık bağlarım kestiler; bana zulmettiler, biatimi attılar; insanları bana karşı ifsat ettiler.

 

Hz. Ali, Talha ve Zübeyr’in kendi rızalarıyla biat ettiklerini ve biatlerine dönmeleri gerektiğini, onlara gönderdiği bir mektupta da ifade etmektedir:

“Gizleseniz de biliyorsunuz ki, insanlar beni istemeden ben onları istemedim; bana biat etmeden biatlerini kabul etmedim. Sizler ise beni isteyip biat edenlerdensiniz. Halk bana ne galip bir otorite ne de hazır bir meta için biat etti. İtaat ederek biat ettiyseniz dönün ve yol yakınken Allah’a tövbe edin.”

Prof. Dr. Adnan Demircan'ın Ali Dönemi ve Ehl-i Beyt (Beyan: 2015) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

bottom of page