top of page

Hz. Ali'nin Halife Seçilmesi

Hz. Ali’nin Halife Seçilmesi

Hz. Osman'ın şehit edilmesinden sonra insanlar bir süre şaşkınlık geçirdiler. Anlaşılan başta halifenin kendisi olmak üzere hiç kimse hadisenin bu noktaya ulaşacağını düşünmemişti. İlk şaşkınlık atlatıldıktan sonra gerek Medineli Müslümanlar gerekse halifeye karşı isyan etmek suretiyle onun ölümüne sebep olanlar, yeni idarecinin seçilmesi gerektiğini düşünmeye başladılar.

Bu görev için en kuvvetli aday şüphesiz Hz. Ali idi. Ancak Hz. Ali mevcut şartlarda halifelik görevinin yapılamayacağını düşünüyordu. Bu sebeple kendisine yapılan teklifi geri çevirdi. Bunun yerine Hz. Ömer'in tespit ettiği şuranın diğer üyeleri Hz. Talha, Hz. Zübeyr ve Hz. Sa'd b. Ebu Vakkas'tan birine biat edilmesini istedi. Fakat onlar da hilafet görevini üstlenmeye razı olmadılar.

Yapılan istişareler sonucunda gerek Medinelilerin ısrarlı talepleri gerekse asilerin baskılarıyla Hz. Ali halifeliği kabul etmek durumunda kaldı. Bunda ihtilalcilerin, Medine ileri gelenlerine halifeyi seçmeleri, aksi takdirde halifelik için adı geçen Hz. Ali, Hz. Talha, Hz. Zübeyr ve birçok kimseyi öldürecekleri tehdidinde bulunmalarının da etkisinin olduğu unutulmamalıdır. Neticede gerek Hz. Ebu Bekir, gerekse Hz. Osman'ın halife seçildikleri dönemde bu göreve talip olduğu açıkça görülen Hz. Ali, bu defa aynı göreve kendisinin rızası olmaksızın zorla gelmek gibi bir kaderle karşı karşıya kalmıştır.

Hz. Ali halktan genel biat alarak görevine başladı. Ancak hem Ensar hem de Muhacirun'dan bazı Müslümanlar ona biatten imtina ettiler. Bunların başında Muhacirler'den Sa'd b. Ebu Vakkas, Üsame b. Zeyd ve Abdullah b. Ömer; Ensar’dan ise Hassan b. Sabit, Mesleme b. Muhalled, Ebu Sa'id el-Hudri, Muhammed b. Mesleme, Numan b. Beşir, Zeyd b. Sabit, Rafi b. Hudeyc, Fudale b. Ubeyd gibi şahıslar gelmekteydi.

Görüldüğü gibi Hz. Ali'nin karşılaştığı ilk siyasi problem, Müslümanların tamamının desteğini alamamış olmasıdır. Bu mesele ortada dururken halife yeni ve daha karmaşık bir konu ile de yüz yüze kalmıştır ki, bu da selefinin katillerinin tespit ve cezalandırılmasıdır. Hz. Ali hilafete geldiğinden vefatına kadar geçen sürede hep bu iki mesele ile meşgul olmuştur. Ancak zaman geçtikçe bu sorunlar çözülmek bir yana, başka yeni sıkıntıların sebebi olmuştur.

Muhalifler, Hz. Osman'ın katilleri hala Medine'ye hâkim durumda iken, Hz. Ali'den bunların cezalandırılmasını biat için şart koşuyorlardı. Üstelik onlar, halifeye bu konuda destek olmak yerine, ayrı bölgelerde müstakil siyasi birlikler teşkil ediyorlardı.

Gruplar

Hz. Ali halife olduğunda ümmet, kabaca üç gruba ayrılmıştı:

Hz. Ali'ye Biat Edenler ve Onu Destekleyenler

Birinci grup, Hz. Ali’ye biat edenlerden oluşuyordu. Ona biat edenlerin çoğunluğu fitnenin içinde yer almayan kesimler olup, esasen bunların siyasî bir iddiası ya da istikrar dışında bir beklentileri yoktu. Bundan dolayı şûra ehli olarak kabul edilen Medinelilerin biat ettikleri yeni halifeye itaat etmekte tereddüt göstermediler.

Hz. Ali’yi destekleyenler arasında öteden beri onun halife olmasını arzuladıkları halde, bu beklentilerini aktif bir muhalefete dönüştürmeyen Hz. Ali’nin destekçileri ve akrabaları vardı.

Hz. Osman’ın son dönemdeki bazı icraatları sebebiyle Hz. Osman’a karşı olan Ensâr’ın önemli bir kısmı da Hz. Ali’yi desteklediler. Nitekim Hz. Ali, vali atamalarında onları tercih etti.

Yeni Halife’yi destekleyenler arasında yer alan bir grup da Hz. Osman’a muhalif olanlar ya da öldürülmesine doğrudan ya da dolaylı katılanlar veya öldürülmesini destekleyenlerdi. Nitekim Kûfe’den gelen muhaliflerin lideri konumunda olan Eşter en-Naha’î gibi bazı kimseler, yeni yönetimin oluşum sürecinde aktif olarak siyasetin içinde yer almaya devam ettiler. Bu kişiler, Hz. Osman’ın şehadetine sebep olmalarından dolayı, muhakeme edilmelerini engellemek için siyasî süreçte belirleyici olmaları gerektiğini biliyorlardı. Eşter, Cemel ve Sıffîn savaşlarında Hz. Ali’nin önemli bir komutam olarak yer aldığı gibi, daha sonra Hz. Ali tarafından Mısır’a vali olarak gönderilmiş; ancak Muâviye’nin bir adamı tarafından zehirletilerek öldürülmüştür.

Hz. Osman’ın Öldürülmesine Karşı Olanlar

Hz. Osman’ın katline karşı olan grup da yeknesak bir yapıya sahip değildi. Kuşkusuz bu grubun başında Ümeyyeoğulları ailesi geliyordu. Hz. Osman’ın katli sırasında aile mensuplarından Medine’de bulunanların çoğu ile diğer eyaletlerde bulunanların bazıları, Mekke’ye giderek orada toplanan muhalefet grubuna katıldılar. Ailenin önemli isimlerinden biri olan Muâviye ise valilik yaptığı Şam’da, Hz. Osman’ın katillerinin cezalandırılması talebiyle Hz. Ali’ye biat etmeyi reddetti. Bu arada Hz. Osman şehit edilirken yaralanan eşi Nâile’nin kesik parmaklarını ve Hz. Osman’ın öldürülürken üzerinde olan kana bulanmış gömleğini Şam’da teşhir ederek insanları galeyana getirmeyi de ihmal etmedi.

Aralarında, Halife olduğu sırada Hz. Osman’ın bazı icraatlarına muhalefet eden Hz. Hz. Âişe, Talha ve Zübeyr gibi Ashâb’ın ileri gelenlerinden bazılarının da bulunduğu muhalifler, Mekke’de bir araya gelerek Hz. Ali’yle mücadele etme karan aldılar.

Tarafsız Kalmayı Tercih Edenler

Basra ve Mısır gibi eyalet merkezlerinde bulunan ahalinin bir kısım ise Hz. Osman’ın şehadetine muhalefet ettikleri için durumun netleşmesini beklemeye karar verdiler.

İslâm ümmetinin bazı mensupları ise fitneden uzak kalmayı tercih ettiler. Sayısal olarak çoğunluğu oluşturmasalar da aralarında önemli Sahabîler vardı. Ancak bir grup olarak hareket etmiyorlardı. Öte yandan tavırları Müslümanları birleştirmeye de yetmiyordu. Onlar arasında şûra ehlinden olan Sa’d b. Ebî Vakkâs’ın yanı sıra Üsâme b. Zeyd ve Ebû Musa el-Eş’arî gibi isimler dikkat çekmektedir.

 

Prof.Dr.Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam tarihi-2 (Ensar: 2016)

kitabından kısaltılarak alınmıştır. Başlıklar Bize ait... 

bottom of page