top of page

Hz. Hasan'ın Halife Seçilmesi

Hz. Ali'nin Vasiyeti

Hz. Ali suikast sebebiyle ağır yaralı bir vaziyette evine götürülmüştü. Aldığı ağır yaradan dolayı halifenin hayatını kaybedebileceği ihtimali ortaya çıkınca Cundeb b. Abdullah yanına gelerek, şayet ölürse, halife olarak oğlu Hasan'a biat edip edemeyeceklerini sordu. Hz. Ali ise, oğlunun bu makama getirilmesi konusunda ne emreder ne de nehyeder konumunda olacağını, kararı Müslümanların vermesi gerektiğini söyledi.

Kûfe’nin Biatı

Hz. Ali'nin yaralanmasından iki gün sonra vefat etmesi üzerine Kûfeliler, oğlu Hasan'a biat ettiler. Kaynaklarda ona ilk biat eden kişinin Ensâr'dan Kays b. Sa'd olduğu zikredilir. Buna göre Kays, Hz. Hasan'a "Allah'ın Kitabı, Peygamberinin sünneti ve ihtilâlcilerle savaşmak üzere sana biat edeyim" teklifinde bulunmuş, buna karşılık Hz. Hasan, sadece Allah'ın kitabı ve peygamberin sünneti üzerine biat etmesini, zira bunun diğer bütün şartlardan önce olduğu cevabını vermiş, muhatabının savaş şartını kabul etmemiştir. Kays'tan sonra diğer Kûfeliler biat için geldiklerinde Hz. Hasan onlardan da itaat etmek, savaşacağı kişilerle savaşmak, barış yapacağı kişilerle barış yapmak üzere biat yapmalarını talep etmiştir.

Kûfeliler, savaş şartını mutlaka biat içinde dile getirmek istedikleri için onun yanından ayrılarak Hz. Hüseyin'e ulaşmışlar, "yoldan çıkmış Şam ehliyle savaşmak üzere" kendisine biat etmek istediklerini bildirmişlerdir. Hz. Hüseyin de onların tekliflerini reddedince, yeniden Hz. Hasan'ın yanma dönerek onun istediği şartlarda biate razı olmak durumunda kalmışlardır.

Şamlılarla savaşmayı biatlerinin ön şartı haline getiren Kufelier, daha önce Hz. Ali'nin yapmış olduğu savaş çağrılarına iç iltifat etmemişlerdi. İleride de görüleceği gibi savaşa çok istekli görünmelerine rağmen, bu ihtimal ortaya çıktığında Hz. Hasan'ı da ortada bırakacaklardır.  

Hz. Ali’nin Katilinin Cezalandırılması

Hz. Hasan'ın biat almasından sonraki ilk icraatı, babasının katili İbn Mülcem'i cezalandırmak oldu. Zira Hz. Ali, yaralı vaziyette yatarken kendisine saldıran kişinin öldürülmeyip tutuklanmasını, iyileşirse onun cezasını kendisinin takdir edeceğini, eğer ölürse ona kısas uygulanmasını vasiyet etmiş, ancak işkence yapılmasını kesinlikle yasaklamıştı. Hz. Ali'nin vefatı üzerine Hz. Hasan m huzuruna getirilen İbn Mülcem, suçunu itiraf ettikten sonra Muâviye'yi öldürmesi için kendisine izin verilmesini talep ederek, bu görevi yerine getirdikten sonra geri gelip cezasını çekeceğine dair söz verdi. Ancak Hz. Hasan onun teklifini dikkate almayarak kısas yapılmasını emretti.

Bazı kaynaklarda Hz. Ali'nin vasiyetine rağmen İbn Mülcem'e ağır işkenceler sonucunda kısas yapıldığı, canlı vaziyette elleri, ayakları, burnu ve kulakları kesildikten sonra öldürüldüğü, sonunda cesedinin bir hasıra konularak yakıldığı rivayetleri vardır. Hz. Hasan'ın, babasının emri hilâfına kısasın bu şekilde yapılmasını emretmesi mümkün değildir. Buna rağmen taraftarlarının böyle bir davranışa girmeleri, Hz. Hasan'ın onlar üzerindeki kontrolü hakkında ciddi şüpheler akla getirir.

Diğer Eyaletlerin Biatı

Hz. Hasan, kısasın tamamlanmasından sonra Küfe dışındaki diğer eyaletlere haber göndererek, idareci ve halkın kendisine biatini talep etti. Beklendiği gibi Şam ve Mısır dışındaki bütün bölgelerden yeni halifeye itaat edildiği haberleri geldi.

Diğer taraftan Şam bölgesinde de Muaviye kendisini halife ilân edip halktan biat almaya başlamıştı. Böylece İslâm aleminin iki halifesi olmuş, yeni bir Irak-Şam çatışması kaçınılmaz hale gelmişti.

 

Prof.Dr.Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam tarihi-2 (Ensar: 2016)

kitabından kısaltılarak alınmıştır. Başlıklar Bize ait... 

bottom of page