top of page

İdrisiler (789-985)

Bölge: K.Afrika: Fas
Etnik Yapı: Berberi-Arap
İnanç: Şii-Zeydiyye

Bir Komisyon tarafından hazırlanan İslam Tarihi El Kitabı (Grafiker:2013) 

adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.

Şii İsyanı ve İdiris Hanedanının Temelleri

İdris, Ali Evladına kötü davranan Abbasi hanedanına kin besliyordu. Abbasilere karşı uzun süre muhalefet eden ağabeyi Muhammed (en-Nefsü’z-Zekiyye), halife Mansur’a karşı isyan etmiş ve Medine’de öldürülmüştü (762). İdris, ağabeyinin hilafeti kendisine vasiyet ettiğine de inanıyordu. 

Daha sonra Abbasilere karşı isyan eden yeğeni Hüseyin b. Ali’ye katıldı. 786 yılında Medine yakınlarında Abbasi ordusu ile meydana gelen çarpışmada Hüseyin b. Ali’nin öldürülmesi üzerine, Mısır ve Kuzey Afrika üzerinden Tanca’ya ulaştı.

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2017) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Hadi'nin halifeliği döneminde gerçekleşen Şii isyanı neticesinde meydana gelen Fah savaşından kurtulan İdris b. Abdullah önce Mısır'a, oradan da Kuzey Afrika'ya gitmişti. Berberiler, İdris'in etrafında toplanarak onu kendilerine lider seçtiler. Bu şekilde zamanla Kuzey Afrika'da etkin hale gelecek olan İdrisiler Devleti'nin ilk adımları atılmış oldu. 
 

Andre Clot'un Harun Reşid ve Abbasiler Dönemi (Tarih Vakfı Yurt:2007) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Peygamber ailesinden geliyor olması saygı görmesi için yeterli bir nedendir. Burada bir asırdan fazla sürecek bir hanedan kuracak, Fas şehrini yaratacaktır. Fas yerleşim için düşünülerek seçilmiş bir yerdir: Berberi kabilelerinin de neredeyse tam ortasında yer almaktadır.
 

Bir Komisyon tarafından hazırlanan İslam Tarihi El Kitabı (Grafiker:2013) 

adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.

Harun Reşid’in İdrisilerle Mücadelesi ve II. İdris Dönemi

Onun geniş bir coğrafyada hakimiyet sağlamasından rahatsız olan Abbasi halifesi Harunürreşid, doktor kılığındaki bir şahsa zehirletirerek öldürttü (791). 

İdris’in ölümü sırasında ondan hamile olan bir cariye üç ay sonra bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Çocuğa babasının adı verildi ve onun halefi kabul edildi. II. İdris’in bebeklik ve çocukluk döneminde eğitimini ve devlet işlerini hizmetkarı Raşid üstlendi. Berberiler, II. İdris’e Peygamber soyu diye çok saygılı davrandılar. 

Öte yandan Abbasiler Fas’taki Ali Evladı lehine oluşan bu gelişmelerden rahatsız oluyorlardı. İdrisilerin genişlemesini önlemek için çareler aramaya başladılar. Sonunda, İfrikıyye hakimi İbrahim b. Ağleb, İdrisiler’in gerçek mimarı sayılan Raşid’i bir suikast sonucu öldürttü. O sırada II. İdris on bir yaşındaydı. Fakat Raşid’in ölümü ile Abbasiler beklediklerini bulamadılar. Zira Raşid'in yerini alan ve II. İdris için 803 yılında vasi tayin edilen Ebu Halid Yezid başarılı çalışmalar yaptı. 

Bu arada iç çatışmalar sonucu Endülüs’teki ve Tunus’taki Arap kabilelerinden Mağrib’e göç eden ve İdrisilere katılanlar oldu. Bu suretle devletin halk unsuruna Berberiler’in yanı sıra Araplar da katıldı. II. İdris, Araplara yönetim kademesinde vezirlik, kadılık, katiplik gibi üst düzey görevler verdi. Babasının kurduğu Fas’ı başşehir yaptı. Fas’ın dışında yeni şehirler ve camiler yaptırdı. Ülkesini doğu, batı ve güney istikametinde genişletti. II. İdris, 828 yılında otuz altı yaşında iken aniden vefat etti. Onun Ağlebiler tarafından zehirlendiği söylenir. 

II. İdris’ten Sonra Taht Mücadeleleri

II. İdris’in ölümünden sonra Fas, parçalanma süreci yaşadı. Devlet onun oğulları arasında dokuz emirliğe ayrıldı. Bu süreçte Kardeşler arasında ciddi mücadeleler yaşandı. 836 yılında Muhammed’in vefatı üzerine tahta henüz dokuz yaşındaki oğlu I. Ali geçti. Yaşının küçüklüğüne rağmen onun döneminde kabile reislerinin saray görevlilerine itaati sayesinde önemli bir sıkıntı yaşanmadı. Erginlik çağına ulaştıktan sonra yönetimi eline alan I. Ali 849’da öldü. 

I. Ali’nin yerine geçen kardeşi I. Yahya başarılı yönetimiyle Başşehir Fas daha da gelişti, bölgede bir cazibe merkezi haline geldi, nüfusu arttı. Başkentte ve diğer merkezlerde imar faaliyetleri ve ticari hayatta önemli gelişmeler yaşandı. I. Yahya 859 yılında meşhur Karaviyyin Camii’ni yaptırdı. 

I. Yahya’nın 863 yılında vefatından sonra yerine geçen oğlu II. Yahya sefahate daldı, ülkede istikrar bozuldu ve devleti yıkılışa sürükleyen karışıklıklar başladı. Kendisini eğlenceye veren II. Yahya’ya karşı isyan eden Abdurrahman b. Ebu Sehl el-Cüzami, kendisini saraydan kaçmak zorunda bıraktı. II. Yahya bir süre sonra öldü (866). 

II. Yahya’nın ölümündün sonra İdrisi tahtı aynı ailenin Ömer b. İdris koluna intikal etti. Bu koldan Ali b. Ömer, yani II. Ali tahta geçti. II. Ali bir süre sonra kuvvetli bir Harici isyanıyla karşılaştı. Fakat Fas’a gelerek tahta oturan III. Yahya, Hariciler’i başşehirden çıkarmayı başardı. Hem şehir halkının hem de Kurtuba’dan sürülen Endülüslüler’in biatını aldı. Ancak amcası Ömer’in çocuklarıyla giriştiği taht mücadelesi sırasında öldürüldü (905). 

IV. Yahya Döneminde Zirve ve Saldırılarla Çöküş

İdrisilerin yeni imamı IV. Yahya kısa süre içinde istikran sağladı. Tarihçiler IV. Yahya’yı İdrisiler’in en güçlü hükümdarı olarak tanıtırlar. IV. Yahya yöneticiliğinin yanında dini ilimlerde temayüz etmiş bir ilim adamıydı. İdrisiler en geniş sınırlarına onun zamanında ulaştı. Sarayı Endülüs ve diğer İslam ülkelerinden gelen alim ve şairlerle doldu. Ne var ki IV. Yahya’nın son zamanlarında Fatımiler ve Endülüs Emevileri İdrisi topraklarına saldırmaya başladılar. Fatımiler IV. Yahya’yı tahttan uzaklaştırıp başşehri ele geçirdiler. 

Bundan üç ay sonra İdrisi ailesinden Hasan gerçekleştirdiği bir isyanla Fatımi valisini Fas’tan çıkarıp tahtı geri almayı başardı (922). Ancak daha sonra İdrisiler’in merkezi tekrar Fatımiler’in eline geçti (925). Hasan’dan sonra iktidara gelen Kasım Kennun, onun kardeşi II. Hasan döneminde İdrisi toprakları kah Fatımiler’e tabi oldu kah da Endülüs Emevileri’ne bağlandı ve bu iki devletin siyasi arenası haline geldi. Nihayet 985 yılında II. Hasan’ın Endülüs Emevileri tarafından öldürülmesiyle İdrisi hanedanı sona erdi. Şia’nın ılımlı bir kolu olan Zeydiyye mezhebine mensup olduğu kaydedilen İdrisiler’in, Maliki mezhebinin fakihlerine de destek verdikleri bilinmektedir.

bottom of page