top of page

Hz.Ali'nin Halife Olarak İlk İcraatları

Halifenin Katilleri Meselesi

Biat meselesinin karışıklığı ortada dururken, Hz. Ali daha karmaşık bir konu ile yüz yüze kalmıştı. Bu da halifeliğe geçer geçmez karşılaştığı ve bir daha da kurtulamadığı Hz. Osman’ın katilleri meselesidir.

Rakibi Muaviye bazen Hz. Ali’nin katil olduğu bazen de katilleri koruduğu propagandasını yaparak onu sürekli suçlamış ve kendi davası için bu meseleyi çok iyi kullanmıştır. Hz. Ali’ye karşı beş yıl boyunca bu sözü tekrarlayan Muaviye, halifeliğe geçince Hz. Osman'ın katilleri konusunu gündeminden düşürmüştür. Nitekim Hz. Osman'ın katillerinden bazısının Haccac dönemine kadar yaşadığı ve onun tarafından öldürüldüğü zikredilir.

Hz. Ali’nin üvey oğlu Muhammed b. Ebi Bekir ile beraber halifeyi öldürmek üzere eve giren ve sayıları 5-10 kişi olan bu şahısları tespit etmesi çok kolaydı. Muhammed, Hz. Osman’ı öldürdüklerini itiraf eden biriydi. Hz. Ali’nin katilleri organize eden, isyancılarla Hz. Ali’nin arasında irtibatı sağlayan ve Hz. Osman'ın öldürülmesine katıldığını hiçbir zaman reddetmeyen Hz. Osman’dan zulmettiği için intikam aldıklarını açıkça belirten Muhammed b. Ebi Bekir için hiçbir şey dememesi ilginçtir. Dahası Hz. Ali’nin, halifeyi katlettiklerini itiraf edenlerin başındaki üvey oğlu Muhammed b. Ebi Bekir’i ödüllendirir gibi Mısır valiliğine göndermesi dikkat çekicidir.

Yine Hz. Osman’a karşı Küfe grubunun liderliğini üstlenmiş olan ve Hz. Osman’ı öldürdüklerini her türlü ortamda itiraf eden Eşter, Hz. Ali’nin en önemli elemanı ve komutanı olarak sürekli yanında kalmıştır.

Hz. Ali’nin katilleri cezalandırmak gibi bir niyeti olsa bile, bu kendisi için intihar olurdu. Eğer ortalıkta dolaşan ve yakinen bildiği katilleri cezalandırmayı denese kendisine biat edenlerin bir kısmı ayrılacaktı. Çünkü çevresindekiler Hz. Osman’ın bu sonucu hak ettiğini düşünüyorlardı. İkinci bir yol olarak katilleri cezalandırmadığı zaman ise Ümeyyeoğulları başta olmak üzere diğer bazı gruplan karşısında bulacaktı ve sürekli suçlanacaktı. Hz. Ali, ikinci şıkkı tercih etti.

Prof.Dr.Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam tarihi-2 (Ensar: 2016)

kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Prof.Dr.Mehmet Azimli'nin Hz.Ali (Ankara Okulu: 2015)

kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Yönetim Ekibini Kurması

Hz. Ali halife olduktan sonra önceki idare tarafından tayin edilmiş olan valileri azletmeye karar verdi. Bu sayede o, bir taraftan geçmiş dönemden gelen şikayetlerin ortadan kaldırılmasını sağlarken, diğer taraftan da yeni halife olarak kendisinin eyaletlerdeki kabul edilirlik derecesini test etmek istedi. Gerek Muğire b. Şu'be, gerekse Abdullah b. Abbas'ın, görevdeki valilerin biatlerinin alınmasından sonra azledilmesi şeklindeki tavsiyelerini dikkate almayarak yönetimde kadro değişikliğini gerçekleştirmeye çalıştı.

Atamalarda Tercihleri

Hz. Ali'nin bürokrat tercihinde öne çıkan gruplar Kureyş içinde Haşimoğulları ile Medinelilerin teşkil ettiği Ensar'dır. Bunların ortak özelliği ise, daha önceki halifeler döneminde iktidar mevkilerinden uzak tutulmuş, başka bir ifadeyle muhalefette kalmış olmalarıdır. Ensar'ın ve Haşimoğulları'nın Hz. Ebu Bekir'in halife seçilmesi sürecinde açıkça iktidar talebinde bulunmuş olmaları, onların ilk iki halife döneminde bilinçli bir şekilde yönetimden mahrum bırakılmalarına sebep olmuştu. Hz. Osman zamanında ise bürokrasi tamamen halife yakınlarının kontrolüne geçtiği için hem Medineliler hem de Haşimiler doğal olarak iktidara ulaşamamışlardı. Bu sebeple Hz. Ali'nin bürokrat değişimi politikası, büyük ölçüde önceki atamalara tepki ve geçmişteki mahrumiyetleri telafi etme izlenimi vermektedir.

 

Nitekim halife, idareci tercihinde Haşimoğulları kontenjanından Abdullah b. Abbas'ı Basra, Ubeydullah b. Abbas'ı Yemen, Kuşem b. Abbas'ı Mekke ve Taif, Temmam b. Abbas'ı da Medine'ye vali olarak tayin elmiş, üç yaşından beri kendi terbiyesinde büyüyen üvey oğlu Muhammed b. Ebu Bekir'i ise Mısır idaresine getirmiştir. Akraba siyaseti güttüğü gerekçesiyle Hz. Osman'a muhalefet eden Kûfeli Eşter, Hz. Ali'nin bu icraatına şahit olunca "biz Osman'ı ne diye öldürdük ki? Yemen Ubeydullah'a verilmiş, Hicaz Kusem'in olmuş, Basra Abdullah'ın idaresine verilmiş, Kûfe'de Ali'nin emrinde..." demekten kendini alamamıştır.

Hz. Ali, Sehl b Huneyf’i Şam, onun kardeşi Osman b. Huneyf'i Basra, Ebu Mes’ud ile Karaza b. Ka'b'ı Kûfe, Ebu Eyyub el-Ensari'yi Medine, Kays b. Sa'd  b. Ubade'yi Mısır'a vali tayin ederek yönetimin Ensar ayağını oluşturmuştur. Bunlara ilave olarak Cemel savaşına giderken Ensar’dan Ebu Hasen b. Abdiamr'ı Medine'de yerine vekil olarak bırakmıştır.

Hz. Ali, kadrosunda Haşimiler ile Ensar'a ağırlık vermesinin yanı sıra, önceki idarenin baş muhalifi konumundaki Kûfe Yemenilerini de ihmal etmemiş, onlardan Umare b. Şihab Kûfe valiliğine getirilmiştir. Ayrıca Kufelilerin talepleri ve özellikle şehir ileri gelenlerinden Eşter'in aracılığı ile Yemenli Ebu Musa el-Eş'ari'yi buraya vali tayin etmiştir. Halife ilk atamalarda Eşter'i Cezire'nin sorumluluğuna getirmiş, sonra da onu üvey oğlu Muhammed b. Ebu Bekir'in yerine Mısır valiliğine atamıştır.

Yönetim Yapısı

Hz. Ali'nin yönetim muhaliflerine karşı giriştiği savaşlarda görev verdiği ordu komutanlarının nesep irtibatları dikkate alınırsa onun siyaset anlayışındaki Haşimiler-Ensar-Kufe Yemenileri şeklinde üç gruplu tercihi açıkça görülür.

Halifenin askeri faaliyetlerinde görev alan komutanların çoğunluğunun Hz. Osman döneminin muhalefet hareketlerinde aktif bir şekilde yer almış oldukları dikkatten kaçırılmamalıdır. Örnek vermek gerekirse Iraklıların ünlü komutanlarından Eşter, önceki halifeye karşı Kûfe'deki isyan hareketine liderlik yapmıştır. Mısır valiliğine getirilen Muhammed b. Ebu Bekir de eski yönetime karşı muhalefetin organizatörlerinden biri kabul edilir.

Hz. Ali'nin ordusunda istihdam ettiği şahısların ortak yönlerinden birisi de neredeyse tamamının Kureyş dışındaki Arap kabilelerine mensup olmalarıdır. Buradan yola çıkarak Hz. Ali'nin siyaset anlayışında o dönemin konjonktüründe ağırlığını devam ettiren Kureyş'in büyük oranda devre dışı bırakıldığı ileri sürülebilir. 

 

Buna karşılık halifenin siyasi rakibi Muaviye, kabile tercihinde onun tam tersi bir siyaset takip etmiş, hareketinin merkezine Kureyş'i yerleştirmiştir. Sıffin savaşında Şam ordusu komutanlarının kabile ilişkileri gündeme getirilirse bu siyasetin ipuçlarını bulmak mümkün olur.

 

Dolayısıyla gerek Hz. Ali gerekse Muaviye'nin ordusundaki komutanların kabile bağlantılarını dikkate alarak, Ali-Muaviye mücadelesini, halife ile ona isyan eden bir valinin savaşı kadar, belki Kureyş ile Kureyş hakimiyetine karşı mücadele verenler arasındaki siyasi rekabet şeklinde değerlendirmek yanlış olmaz.  Bu şartlarda politik tercihlerini o dönemde siyasi etkinliği devam eden Kureyş'ten yana kullanan tarafın, rakibine karşı avantaj sağlayacağı da aşikardır.

Burada vurgulamak gerekir ki, Hz. Ali'nin İdari kadrosunu dar tutmasında, onun şahsi tercihi kadar, zamanın siyasi ve sosyal şartları, yani konjonktür de etkili olmuştur. O selefleri kadar farklı kabilelerden idareci seçme şansı bulamamıştır; Kureyş'in köklü kabilelerinden bazı kişiler baştan beri ona karşı muhalefet bayrağı açmışlardır. Mesela, Sehm kabilesinin lideri Amr b. El-As, daha baştan Muaviye ile ittifaka girişmiştir. Sa'd b. Ebu Vakkas, Muhammed b. Mesleme gibi Hz. Ömer'in bürokratları yeni dönemde görev almak bir tarafa, halifeye biat dahi etmemişlerdir. Hz. Osman zamanında valilik yapanların çoğuna görevden el çektiren Hz. Ali, ancak Ensar, Kureyş'ten Haşimiler ile Kûfe Yemenilerinden bürokrat seçmek durumunda kalmıştır. Bu da daha başlangıç aşamasında halife için sıkıntı meydana getirmiştir. Çünkü Kureyş içinde sadece Haşimiler'den idareci seçilmiş olması, yönetimde diğer Kureyş kabilelerinin ihmal edildiği izlenimi vermiş, bu sebeple Mekke kabileleri halifeye gönülden destek olmamışlardır.

 

Hz. Ebu Bekir'in halife seçilmesinden önce iktidar talebinde bulunan Ensar'ın Hz. Ali'nin yönetiminde önemli oranda yer bulmuş olması da Kureyş'i rahatsız eden diğer bir faktördür. Bütün bunlara ilave sadedinde halifenin, Kureyş'e alternatif olarak Kûfe Yemenilerini önemli mevkilere getirmesi ise onun, Kureyşlilerin bir kısmı ve özellikle de Ümeyyeoğulları tarafından maktul halifenin katilleriyle birlikte hareket ettiği ithamıyla karşı karşıya kalmasına yol açmıştır.

Hz. Ali'nin önemli politik tercihlerinden birisi de başlangıçtan beri Müslümanların idare merkezi olan Medine'yi terk ederek, yakın dönemde kurulmuş ve kozmopolit hususiyetler arzeden, aynı zamanda kabile çekişmelerinin yoğunluğu sebebiyle adeta kargaşa üssü haline gelen Kufe'yi başkent yapmasıdır. Halifenin böyle bir adım atmasında, biat alması sürecinde Medinelilerden beklediği desteği bulamamış olmasının da mutlaka etkisi vardır. Ancak Kufe'nin başkent seçilmesinin başka sosyal ve siyasi sıkıntılara sebep olacağı da unutulmamalıdır. Her şeyden önce Müslüman beldeler içinde bu eyalet kadar farklı etnik unsur ve kabile çeşitliliğine sahip başka bir merkez yoktur. Daha önceki halifeler döneminde de şahit olunduğu gibi, Arap soylarının adeta rekabet alanı olan Kûfe, sorunların çözüm yeri olmak bir tarafa, bizzat kendisi problemlere kaynaklık etmiştir.

Hz. Ali'nin siyasi kontrolü temin etme konusunda karşı karşıya kaldığı diğer bir sorun ise en çok güvendiği gruplar olan Irak Yemenilerinin kararsızlıkları ve yönetimini desteklemedeki isteksizlikleridir. Prensip olarak Kureyş'in siyasi hakimiyetine karşı tavır gösteren Güneyli Araplar, Hz. Ali ile Muaviye arasındaki siyasi mücadelede umumi menfaatleri gereği Hz. Ali'yi desteklemekle birlikte, olayları Kureyş'in kendi arasındaki siyasi çekişmenin bir tezahürü kabul ederek, mücadeleye mümkün olduğunca gönülden katılmama temayülü göstermişlerdir. Bu tavır ise Iraklıların yardımını bekleyen halifenin elini zayıflatmıştır. Halbuki Hz. Ali Yemenilerin desteğini kazanabilmek için Kûfeli bazı şahısları ki bunların bir kısmı önceki halifenin katilleri olarak tanınmışlardı her türlü eleştiriyi göze alarak önemli görevlere getirmiş, hatta sırf kendilerini memnun edebilmek adına gönderdiği valisini geri çekerek, onların isteğiyle Ebu Musa'yı Kufe'nin sorumluluğuna getirmiştir. 

Taşranın Atamalara Tepkileri

Halife, önceki dönemin bürokratlarının görevden alınmasıyla eyaletlerdeki olumsuzlukların ortadan kalkacağını düşünüyordu. Bu amaçla önemli şehirlerin valilerini azlederek yerlerine yenilerini tayin etmeye karar verdi.

İlk olarak Osman b. Huneyf Basra'ya gönderildi. Eyaletin yeni valisi herhangi bir engelle karşılaşmadan görevini selefi Abciullah b. Amiriden devraldı. Bununla birlikte Basralılardan bir kısmı valiye tabi olmuş, bir kısmı da Medinelilerin tamamının halifeye biatim bekleyeceklerini, ona göre tavır belirleyeceklerini söylemişlerdir. Dolayısıyla Osman b. Huneyf, şehir halkının tamamından destek alamamış oldu.

Halife tarafından Yemen'e vali tayin edilen Ubevdullah b. Abbas, bölgeye gittiğinde Hz. Osman'ın valisi Ya'la b. Ümeyye görevini kendisine devretti.

Mısırlılar, Hz. Ali tarafından beldelerine gönderilen Kays b. Sa'd'ı iyi karşıladılar. Ancak Heribta denilen bölgede meskûn Hz. Osman taraftarları önceki halifenin katilleri cezalandırılıncaya kadar Hz. Ali'ye biat etmeyeceklerini, ancak valisine de karşı çıkmayacaklarını açıkladılar. Kays onların teklifini kabul ederek Mısır valiliğini yürütmeye başladı.

Hz. Ali'nin Şam idaresine tayin ettiği Sehl b. Huneyf, Hicaz ile Şam arasındaki sınırda yer alan Tebuk'e vardığında Şamlılar tarafından tehditlerle geri çevrildi. Bu sonuç Hz. Ali'nin kadro değişimindeki ilk büyük politik mağlubiyet oldu.

Hz. Ali'nin eyaletlerde gerçekleştirdiği bürokrat değişimi operasyonunda tek problemsiz atamanın Yemen'de gerçekleştiği görülür ki, bölge halkı zaten baştan beri Hz. Ali’nin destekçileri olarak biliniyordu.

bottom of page