Müslümanların Tarihi
Eğlence Hayatı
Prof. Dr. Corci Zeydan'ın İslam Uygarlıkları Tarihi - 2.Cildinden (İleişim: 2015) kısaltılarak alınmıştır.
Kadın-Erkek İlişkileri, Şiir ve Eğlence
İslam öncesi dönemde ve İslam’ın ilk yıllarında Arap kadınlan erkeklerle bir arada oturup sohbet eder, bunda da bir çirkinlik görmezlerdi. Bir Arap bir başkasının kendi hanımına veya kız kardeşine kötü bir gözle baktığını anlarsa onu çarpışmaya, kamçılaşmaya veya ölümüne dövüşmeye davet ederdi. Biri diğerini öldürünceye kadar vuruşurlardı. Bazıları yalnızca yeteneklerini güçlendirmek, şiir yazma becerilerini arttırmak, şairane duyguları beslemek amacıyla aşk konularıyla ilgilenirlerdi. Ancak her ne olursa olsun devrin aşıkane teşbihleri, açık-saçıklık ve fuhşu çağrıştıran örneklerden tamamen uzaktı.
Araplar arasında bir insanın kendi nişanlısı dışında bir kadın hakkında şiir söylemesi çok çirkin bir davranış sayıldığı için, bir kimsenin nişanlanmadan önce bir başka kadın için gazel yazdığı işitilirse o kızı almasına engel olunurdu.
Raşid Halifeler Araplann gelenek ve göreneklerini koruma konusunda özen gösterdiklerinden, kadınlar hakkında şiir yazılmasını ve gazel söylenmesini ceza gerektiren bir suç saymışlardı.
Kısacası Araplar yaratılışlarından gelen bir huy, yaşadıklan iklim, bağlı olduklan yaşam tarzının etkisiyle iffet ve namus meselesine büyük önem veren bir toplumdu. Edep ve iffet dairesinde kadınlann erkeklerle bir arada bulunmalarında bir sakınca görmezlerdi. Kabe’de bile kadın erkek beraberce tavaf ederlerdi. İffet, namus, terbiye her şeyin üstünde bir konumdaydı.
İslam! devirde, fetihler sonucu farklı millet ve kültürlerle karşı karşıya gelen Arap kadınlan, özellikle Emeviler zamanından itibaren, hızlı bir biçimde değişmeye, eski kültür ve adetlerini terk etmeye ve ahlaken yozlaşmaya başlamışlardı.
Sonraki devirlerde uygarlığın getirdiği zorunlu bir sonuç olarak, oyun ve eğlenceye yönelmiş, odalıklar, cariyeler alarak eğlence meclisleri kurmaya başlamış, eski huy ve tavırları da zamanla değişmiştir.
Önceleri halifeler huy ve karakter olarak bedevilik özellikleri gösterdiklerinden, bu tür işlere izin vermiyor, tam aksine ellerinden gelen bütün çabayı göstererek halkın içki ve eğlence ortamına düşmesini engellemeye çalışıyorlardı. Bununla birlikte taraftar kazandırma konusunda şairlerin çok etkili oldukları ve önemli görevleri yerine getirdiklerine şahit oldukları için kendi ırz ve namuslarına dokunan olaylar hariç, şairlere hoşgörülü davranmak zorunda kalıyorlardı. Zeka ve ileri görüşlülüğüyle şöhret bulan bazı halifeler sırf şairlerin dilinden ve hicvinden kurtulmak için şairlere cömert davranıyorlardı.
Emeviler devri iffet ve kıskançlık noktasından bakılacak olursa, bedevilikten ve kabilecilikten uygarlığa geçiş devriydi. Söz konusu devir sona erdiğinde Arapların bedevi yaşamla ilgili adet, gelenek ve görenekleri de kaybolup gitti. Zevku sefaya, oyun ve eğlenceye dalıp gittiler. Kıskançlık duyguları zayıfladığından, gazel ve şiir de alıp başını gitmişti.
Fetihler sonucu köle ve cariyelerin çoğalmasıyla birlikte bazı halifelerin zevk ve eğlenceye meyletmeleri çalgı, şarkı ve içki kullanımının yayılması, iffet ve kıskançlık anlayışında bir devrim yapmıştı. Şairler bu devirde cinsellik ve çapkınlık içeren gazeller söylemeye cesaret ettikleri gibi, kentlerde de birçok muhannes (kadın tabiatlı erkekler) türemiş, erkeklerle kadınlar arasındaki ilişkilerde aracılık yapmayı meslek haline getirmişlerdi.
Emeviler zamanında özellikle çalgı ve şarkının iyice yaygınlaşmasından ve ahalinin zevk ve eğlenceye yönelmesinden sonra Medine’de şairler kadınları övücü gazeller söylemeye cesaret etmişlerdi. Arapları en çok kızdıran şey, şarkıcıların özellikle içki meclislerinde bu gazelleri okumalarıydı.
Halifelerin Tutumları
Emevilerden devlet işlerini bir tarafa bırakıp, zevku sefaya düşkünlük gösteren ilk halife H. 64 yılında ölen Yezid bin Muaviye'dir. Kendisi avcılığa, av hayvanlarına, köpeklere, maymunlara, aslanlara çok meraklı bir halifeydi. Çalgıyı, içkiyi ve içki meclislerini çok severdi. Bunun devrinde halifelerini bu vaziyette gören valiler de sefahat ve eğlenceye merak salmışlardır. Mekke ve Medine gibi kutsal yerlerde bile şarkı ve musiki meclisleri bu halife zamanında ortaya çıktığı gibi diğer bölgelerde de eğlence ve zevke düşkünlük yine onun devrinde başlamıştır. Daha önceki dönemlerde Müslümanlar bu tür şeyleri bilmez ve tanımazlardı.
H. 126 yılında vefat eden Velid bin Yezid bin Abdülmelik de eğlenceye düşkün Emevi halifelerinden biriydi. Şuhmeşrepliğe, zevku safaya, îş u işrete ve ava fevkalade meraklıydı. Şarap dolu havuzlar yaptırıyor, içine dalarak eğlenip yüzüyordu. Hilafet makamına çıktığında ilk icraatı Mekke ve Medine'de bulunan şarkıcıları, eğlenceye düşkün dostlarını yanına getirmek, onlarla beraber zevku sefa ve sefahate dalmak olmuştu. Ancak saltanat dönemi bir seneden fazla sürmemiştir.
H. 150 yılında vefat eden ve Emevilerin “âşık-ı şûh-meşrebi” adını alan Yezid bin Abdülmelik de eğlenceye düşkünlükle şöhret bulan bir hükümdardı. Ömer bin Abdülaziz'den sonra saltanat makamına çıktığı halde selefinin takip ettiği zühd ve salah yolunun tam aksine bir yaşam sürdürmüş, biri Selame diğeri Habbabe adında iki cariye için zevku sefa peşinde ömrünü tüketmiştir.
Halifeler de savurganlıkta sınırı aşmışlardı. Bunun ilk örneği Yezid b. Abdülmelik'ti. Kendisini büsbütün zevkusafa ve içkiye verdi. Devlet işleriyle uğraşmak yerine Selame ve Habbabe adındaki iki cariyesiyle meşgul oluyordu. Yezid'in bunlarla geçen hayatı ve eğlenceleri çok ünlüdür. Yezid'den sonra kardeşi Hişam halife oldu. Hasis bir adamdı. Daha önce belirttiğimiz gibi, Mısır'da vergilerin artırılması bunun zamanında olmuştur. Hişam'dan sonra hilafete Velid b. Yezd b. Abdülmelik geçti. Bu da Yezid gibi zevkusafa ve işrete düşkündü.
Bu sefahate düşkün halifelerle alkollü içkilerden nefret eden, ciddiyetten ayrılmayan diğer Emevi halifeleri arasında ne kadar büyük fark vardı. Özellikle Hişam bin Abdülmelik Emevilerin son zamanında başa geçen mümtaz halifelerden biriydi. Ne kendisi içki kullanır ne de huzurunda alkollü içki kullanılmasına müsaade ederdi.