top of page

Tahirîler (821-873)

Bölge: Horasan
Etnik Yapı: Fars
İnanç: Sünni

 

Gene R. Gartwaite'ın İran Tarihi (İnkılap: 2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Harun Reşid’in iki oğlu Emin ve Memun arasındaki taht kavgasının ardından, ortaya çıkan İran hanedanlarının ilki olan Tahiriler 820 yılında Horasan’da özerk bir yönetim kurdular. Bir dihkân ailesi olan Tahiriler, İslamiyet’in ilk yüzyıllarında İranlı elitlerin oynadığı rolün somut bir örneğidir. İlk Müslüman ataları, Sistan’ın Emevi valisinin himayesinde azat edilip Müslümanlığı seçen kişilerdendi. Memun kardeşine karşı zafer kazanınca Tahir’i “Irak-ı Acem”in veya bütün İran Platosu’nun valisi olarak atadı. Tahir bu görevi sırasında büyük saygınlık kazandı. Ailenin diğer üyeleri de önemli mevkilere geldiler.
 

Susan Wise Bauer'in Ortaçağ Dünyası (Alfa: 2014) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Memun doğuyu da elinden kaçırıyordu: Horasan valiliğini, ona duyduğu minnetin karşılığında generali Tahir'e vermişti ve Tahir de halifenin emirlerine giderek daha az kulak asar olmuştu. Bir Cuma akşamı, Tahir Cuma hutbesi sırasında halifenin adını anmadı; bu açık bir bağımsızlık ilanıydı. 

Horasan'daki istihbarat ajanları bu meydan okumanın haberini derhal Bağdat'a aktardılar ama o gece Tahir öldü. Ölümü konusunda kafa karışıklığı yaşandı. Ölümü, eski dostunun meydan okuma haberinin hemen ardından Tahir'in ölüm haberini aldığında ellerini çırpan Memun için güzel haber gibi göründü. "Tahir'i öteki dünyaya gönderip bizi burada tutan Allah'a şükür," dedi. 

Kutlaması zamansızdı; Tahir'in en büyük oğlu Talha babasının meydan okumasını devam ettirdi ve kendini Horasan'ın hükümdarı ilan etti. Zaten bölünmüş olan İslam imparatorluğuna yeni bir hanedan eklenmişti.
 

Bir Komisyon tarafından hazırlanan İslam Tarihi ve Medeniyeti (Anadolu Ünv.:2013) 

adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.

Onun ölümünün ardından başa geçen oğlu II. Tahir devrinde çok sayıda isyan çıktı. İsyanları bastırmayı başaramayan II. Tahir Sistan’daki hâkimiyetini kaybetti. Onun zevk ve eğlence düşkünü oğlu Muhammed devrinde ise devletin durumu daha da kötüye gitti. Muhammed’in yönetimine itiraz eden valiler birer birer isyan etmeye başladılar. İsyanlar yüzünden önce Horasan Tahirîler’in kontrolünden çıktı, Tahirîler’in siyasi varlığı sona erdi (873).
 

Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi (Çağrı:1989) adlı kitabın 3. cildinden

kısaltılarak alınmıştır.

Tahirilerde Sosyal ve Kültürel Hayat

Kültürel bakımdan Tahiriler. kendi devirlerinin Arap-İslam medeniyetinin tam bir temsilcisi olarak görünüyorlar. Tahiriler çağdaş Arap edebiyatı ve musikisinin büyük şahsiyetlerinden birçoğunun hamisi idiler. Tahiri ailesinin hemen hemen bütün ileri gelen ferdleri alim veya şair olarak şöhret kazanmışlardı. Tahir şair ve edib bir adamdı. Nitekim onun Bağdat’ı ele geçirdiği sırada Me’mun’a gönderdiği mektubu ve Rakka valiliğini teslim alırken oğlu Abdullah’a manevi güç veren nasihati özellikle meşhur olmuştu.

Abdullah başarılı bir devlet adamı olmasının yanısıra, başka meziyetlere de sahipti, o şairdi ve Arapça şiirleri vardı. Abdullah aynı zamanda ilim sahibi ve musikişinas idi. Memuriyete dindarları ve zahidleri tayin ederdi. Abdullah’ın Nişapur’daki mezan bir ziyaretgah olmuştur. 

Abdullah’ın oğlu Ubeydullah da musikişinas idi. Ubeydullah, musiki dışında edebiyat, gramer ve geometri gibi ilimlerde önde gelenler arasında idi. Abdullah'ın yeğeni Mansur b. Talha ise felsefe, müzik, astronomi ve matematik üzerine kitaplar yazdı. Mansur aynı zamanda şairdi.

Kendi zengin ve aristokratik hayat tarzlarına ve sünni statükonun devamıyla ilgilenmelerine rağmen, Tahiriler daha sonraki tarihçiler tarafından iyi bir şekilde zikredildiler. Onların Horasan’daki idaresi Barthold tarafından doğru bir şekilde «Münevver bir mutlakiyet» olarak karakterize edilmiştir. Tahiriler, Abbasi ihtilali neticesinde İran’daki sosyo-siyasi ve dini karışıklıklar devresinden sonra istikrarlı bir idare tesis etmeye çalıştılar. Ancak Sistan’da ortaya çıkan Saffariler’in gelişen kuvveti karşısında başarısızlığa uğradılar. 

Arap hakimiyetinin resmi mümessilleri olarak sahip oldukları mevki sebebiyle Tahiriler, Ebû Müslim ile diğer dailer, Şia reisleri gibi milli ve demokratik temayülleri temsil ve ifade edemezlerdi.
 

bottom of page