Müslümanların Tarihi
Kuzey Afrika’nın Yeniden Fethi
Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2016)
kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Hasan b. Numan Dönemi (693-705)
Fetret Devri
Ukbe b. Nafi'nin öldürülmesinden sonra Afrika'da Müslümanlar için bir fetret dönemi başlamış oldu.
Gelişmelerin Müslümanların Afrika'nın kuzeyindeki varlığını tehdit etmeye başladığını fark eden Abdülmelik, orduyu bölgeye sevk etti. Berberi ordusu mağlup edilerek Kayravan yeniden ele geçirildi. Yapılan savaşlar esnasın da Berberilerin lideri Kusyle de öldürüldü. (688-689)
Arap ordularının Berberiler karşısında elde ettiği başarıyı kendi hakimiyeti için tehlike olarak gören Bizans İmparatoru, Müslümanların sahil boyunca ilerlemelerini engelleyebilmek amacıyla bölgeye İstanbul'dan büyük bir donanma sevk etti. Sicilya'dan da takviye birlikler alan Bizanslılar Kartaca'ya çıkarma yaptılar. Burada meydana gelen savaşta düşmanlarına nazaran az sayıda olan Müslüman askerler yenilgiye uğradılar. Savaş esnasında ölenler arasında ordunun komutanı da bulunuyordu. (688-689).
Nadir Özkuyumcu'nun Dinlerin Mısır ve Kuzey Afrika’nın Müslümanlar Tarafından Fethi.
(Kültür ve Turizm Bakanlığı: 2007) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Hassan b. Numan’ın I. İfrikıyye Seferi
İfrikıyye'de Küseyle'nin öldürülmesinden sonra iç kesimlerde, bu defa Zenate kabilesine mensup olan ve Kahine denilen bir Berberi kadın duruma hakim olurken, sahil kesimlerinde ve bilhassa Kartaca'da Rumlar hakimiyetlerini muhafaza etmişlerdi.
Halife Abdülmelik, yaptığı istişarelerden sonra Mısır'da bulunan Hassan b. Numan'ı 688'de İfrikıyye orduları komutanlığına tayin etmiştir. Ancak halife Abdülmelik bu yıllarda dahildeki hilafet mücadeleleri ile meşgul olduğundan, Hassan b. Numan 'a asker gönderememiş ve bu durum 692 yılında Abdullah b. Zübeyr'in öldürülmesine kadar devam etmiştir. Abdülmelik ancak bu tarihten sonra bütün Müslümanların tek halifesi olmuş ve İslam fetih hareketlerini yeniden başlatma imkanını bulabilmiştir. Hassan da bu tarihe kadar Mısır'da beklemiştir.
Abdullah b. Zübeyr'in 692'de öldürülmesinden sonra, aynı yıl içinde Hassan b. Numan 'ın emrine 40 bin kişilik bir ordu verilmiş ve onu İfrikiyye'nin fethine gönderilmiştir. Hassan bu ordu ile ilk olarak Trablus'a gitmiş ve burayı tahkim etmiştir. Buradaki Müslüman Berberilerle ordusunu takviye etmiş İfrikıyye içlerine öncü birlikler göndermiştir. Kendisi de doğruca Kayrevan'a gitmiştir.
Kartaca'nın Fethi
Hassan b. Numan Kartaca üzerine hareket etmiştir. Kartaca'daki Rumlar da Hassan'ın üzerlerine geldiğini haber alınca kalabalık bir ordu ile karşısına çıkmışlar, ancak yapılan savaşı İslam ordusu kazanmıştır. Hassan buradan pek çok ganimet ve esir almış, şehri de yıktırmıştır. Bir kısım Rumlar Berberilerle birleşerek Müslümanlara karşı yeni bir ordu oluşturmuşlardır. Hassan harekete geçmiş ve pek çok Rum ve Berberinin öldüğü savaşlardan sonra kaçabilen Rumlar ve Berberiler çekilmek zorunda kalmışlardır. Hassan ise, ordusunun yorgunluğunu ve yaralı askerlerinin durumunu dikkate alarak bu iki şehir üzerine gitmemiş ve aldığı ganimet ve esirlerle ordusunu dinlendirmek üzere Kayrevan'a dönmüştür. Kartaca seferinin 693 yılında olduğu düşünülebilir.
İfrikıyye'de Berberi Kahine Hakimiyeti
Kartaca'yı fetheden Hassan, Kayrevan'a döndükten ve burada bir müddet bekledikten sonra 695'de İfrikıyye'nin iç kesimlerine hakim olan Kahine üzerine yürümüştür. Her iki ordu savaşa başlamıştır. Bu savaşta Hassan yenilmiş ve pek çok Müslüman askeri öldürülmüştür. Berberiler önlerinden kaçan İslam ordusunu Trablus yakınlarına kadar kovalamış ve İfrikıyye'nin tamamına hakim olmuştur.
Kahine'ye yenilen Hassan b. Numan Berka'ya çekilmiş ve buradan halife Abdülmelik b. Mervan'a bir mektup göndererek durumunu bildirmiş, ondan İfrikıyye seferine yeniden çıkmak için yardımcı birlikler göndermesini istemiştir. Abdülmelik ise Hassan'a gönderdiği cevapta, hemen bir yardımcı birlik gönderemeyeceğini ve ikinci bir emre kadar Berka'da beklemesini istemiştir. Böylece Hassan, beş yıl sürecek bir bekleme devresine girmiştir.
Hassan b. Numan 'ın İkinci İfrikıyye Seferi ve Fetihlerin Tamamlanması
Hassan b. Numan beş yıl kadar Berka'da bekledikten sonra, halife Abdülmelik b. Mervan, ona yardımcı birlikler göndermiş ve ikinci defa İfrikıyye seferine çıkmasını emretmiştir. İfrikıyye seferinin tarihini 700 olarak tespit edebiliriz. Bu arada Hassan b. Numan 'ın İfrikıyye üzerine geldiğini haber alan Kahine Berberilerin ileri gelenlerini toplamış ve Müslümanları İfrikıyye seferinden vazgeçirecek bir fikri olduğunu ifade ederek şöyle demiştir:
"Hiç şüphe yok ki, Araplar İfrikiyye'nin şehirlerini, altınlarını ve gümüşlerini istiyorlar. Biz ise, ovaları ve otlakları istiyoruz. Ben sizin için İfrikıyye'nin tamamını yakıp-yıkmanızdan başka bir çıkar yol göremiyorum. Böylece Araplar İfrikıyye'den ümitlerini keserler ve kıyamete kadar da burayı almak için bir daha gelmezler."
Kahine bu fikrini açıkladıktan sonra, hiç vakit kaybetmeden ordusunu İfrikıyye'nin dört bir yanına göndermiş ve bütün şehirleri yıktırmış, ağaçları kestirmiş, insanların da mallarını yağmalattırmıştır. Kaynaklarımız Kahine'nin İfrikıyye'yi yakıp-yıktırmasından sonra, bölgenin Trablusgarb'ta Tanca'ya kadar tek bir köy görünümü aldığını ve buralarda yaşayan hıristiyan ve Efarika'nın çok büyük eziyetlere maruz kaldığını, kaçabilenlerin de Endülüs ile Akdeniz'deki adalara gittiğini nakletmektedir.
Nihayet iki ordu karşı karşıya gelmiştir. Kahine aynı gece iki oğlunu yanına çağırarak, kendisinin bu savaşta öldürüleceği kehanetinde bulunmuş ve başını kesik bir halde, Hassan'ı İfrikıyye'ye gönderen büyük Arap Melik'inin (yani Abdülmelik b. Mervan'ı kastediyor) önünde gördüğünü söylemiştir. Evlatları: "Senden sonra ne yaparız?" şeklinde bir soru sorunca Kahine "Gidiniz ve ondan eman dileyiniz!" diyerek onları geceleyin Hassan'a göndermiştir.
Ertesi günün sabahında da Kahine ile Hassan arasındaki savaş başlamıştır. Çok şiddetli geçen savaş nihayet İslam ordusunun zaferi ile neticelenmiş ve Kahine bir kuyunun yanında yakalanarak öldürülmüştür. (701)
Kahine'nin Öldürülmesinden Sonra Berberilerin Durumu
İslam ordusuna yenilen Berberiler, Kahine'nin de öldürülmesinden sonra Hassan'dan eman dilemişlerdir. Hassan ise onlara şartlı olarak eman verebileceğini söylemiş ve 12 bin kişilik bir kuvvetle İslam ordusuna katılmalarını şart koşmuştur. Berberiler Hassan'ın bu şartını kabul ettikleri gibi, sadece İslam ordusuna katılmakla kalmamışlar, aynı zamanda İslam'ı kabul ettiklerini de bildirmişlerdir. Hassan Berberilerin bu hareketinden ziyadesiyle memnun olmuş ve 12 bin kişilik bu yeni Berberi ordusunu altışar binden ikiye ayırarak herbirinin başına Kahine'nin oğullarını komutan olarak tayin etmiştir. Hassan b. Numan daha sonra bu Berberileri İslam ordusuyla beraber Rumlarla ve İslam'ı kabul etmeyen Berberilerle savaşmak üzere Mağrib'deki muhtelif beldelere göndermiş, kendisi de Kayrevan'a dönmüştür (701). Berberiler de bu tarihten sonra Müslüman olarak kalmışlar ve İslam ordusuna devamlı bir şekilde yardımcı olmuşlardır.
Kartaca'nın İkinci Defa Fethi
Hassan b. Numan , 703 yılında Kayervan Camiini yeniledikten sonra, Kartaca'nın fethine çıkmıştır. Hassan ilk olarak, Kartaca'nın güney-doğusunda kalan ve Rumlara ait bir limanın bulunduğu sahile gelmiştir. Bugün burası Tunus'un bulunduğu yerdir. Bu arada Kartaca'da bulunan Rumlar da İslam ordusunun geldiğini haber alınca ordularını toplamışlar ve Hassan'ın üzerine gitmişlerdir. Tunus sahillerinde yapılan ve çok zorlu geçen bu savaşı Müslümanlar kazanmış, Rumlar da barış istemek zorunda kalmışlardır. Onlar Hassan'a gelip, cizye ve harac verip ehl-i zimme olmayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir. Böylece İfrikıyye'nin fethi tamamlanmış ve bir daha hiç çıkmamak üzere kesin olarak İslam hakimiyetine girmiştir.
Tunus'ta Tersane'nin Kurulması
Hassan b. Numan 'ın İfkirıyye'deki en önemli icraatından biri de Tunus'ta bir tersane kurmasıdır. Bu tersane aynı zamanda, Mısır'dan sonra Müslümanların Akdeniz'deki ikinci deniz üsleri olacaktı.
Bunun için Abdülmelik b. Mervan Mısır valisi olan kardeşi Abdülaziz'e bir mektup göndererek, İfrikıyye'de kurulacak yeni tersane için 1000 Kıpti gemi ustasını aileleri ile beraber, Hassan b. Numan'a göndermesini emretmiştir.
Hassan b. Numan, gönderilen kıpti gemi ustalarını, Kartaca'nın 12 mil güneydoğusunda kalan Tunus'a yerleştirmiş ve tersane inşasını başlatmıştır. Tersanenin kurulmasıyla, daha önce bir köy durumunda olan yer gelişmiş ve buraya başta 1000 gemi ustası Kıpti yerleştirilmiş daha sonra da Müslümanların iskanı yapılmıştır. Böylece, İslam tarihçilerinin "Tunus" ismini verdiği bu şehir, zamanla gelişmiş ve İslam medeniyeti içinde yerini almıştır.
Hassan b. Numan 'ın Azli
Tunus'ta yeni tersane kurduktan sonra Kayrevan'a dönen Hassan, İfrikıyye'de aldığı ganimet ve esirleri halife Abdülmelik b. Mervan'a götürmek üzere hazırlıklara başlamıştır. Ancak bu arada, Mısır valisi Abdülaziz, bir haber göndererek, Hassan'ı azletti ve ona yanına gelmesini emretti. Onun yerine de halife ile hiçbir istişarede bulunmadan daha önce kendisinin müşavirliğini yapmış olan Musa b. Nusayr'ı tayin etmiştir.
Nadir Özkuyumcu'nun Dinlerin Mısır ve Kuzey Afrika’nın Müslümanlar Tarafından Fethi.
(Kültür ve Turizm Bakanlığı: 2007) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Musa b. Nusayr'ın Valiliği (705-715) ve Mağrib Fetihlerinin Tamamlanması
Musa b. Nusayr'ın, İfrikıyye ve Mağrib valiliği sırasındaki üç önemli icraatını görmekteyiz. Bunlar;
-
Mağrib'in Fethi
-
Akdeniz'deki adalara yapılan askeri seferler ve fetihler
-
Endülüs'ün fethi
şeklinde sıralanabilir.
Musa b. Nusayr 705 yılı başında İfrikıyye ve Mağrib valiliğine tayin edildikten sonra İfrikıyye bölgesi tamamen itaat altına alınmış ve bundan sonra sıra "Mağribu'l-Evsat" diye bilinen Orta Mağrib'e bölgesine hareket etmiştir.
Tanca ve Mağribu'l-Aksa'nın Fethi
Bu arada, Velid b. Abdilmelik hilafet makamına geçmiştir. Musa, halife Velid'in, kendisinin valiliğini onaylamasından sonra 709'da Tanca üzerine sefere çıkmıştır.
Tanca Jülien isimli bir valinin idaresindeydi. Musa b. Nusayr, Tanca'ya geldiğinde şehir kendisine hiçbir mukavemette bulunmadan teslim olmuştur. Musa Tanca'ya azatlı kölesi Tarık b. Ziyad'ı bırakarak Mağribu'l-Aksa seferine çıkmıştır. İfrikıyye'den sonra Mağrib de tamamen İslam hakimiyetine girmiştir.
Musa Tanca'da Tarık b. Ziyad'ın emrine, 17 bini Arap, 12 bini Müslüman Berberi olmak üzere 29 bin kişilik bir İslam ordusu bırakmıştır. O, Müslüman Araplara, yeni Müslüman olan Berberilere ve Mağrib'in muhtelif beldelerinde yaşayan diğer Berberilere de Kur'an'ı ve İslam dinini öğretmelerini emrederek Kayrevan'a dönmek üzere Tanca'dan ayrılmıştır.
Jean-Paul Roux'un Dinlerin Çarpışması (Kabalcı: 2012) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Al-Kahina’nın ölümüyle Berberi direnişi çöker. Kuzey Afrika Mısır iktidarından ayrılır ve bağımsız bir emirlik halini alır. Yeni vali Musa bin Nusair fethi tamamlar ve Kuzey Afrika’ya boyun eğdirir. Oğulları Abdullah ve Marvan’ı asilerin üzerine gönderir ve anlatılanlar doğruysa her biri yaklaşık yüz bin asinin kafasını alır. Artık Berberileri korkutmaya da onları İslam’a dönmeye zorlamaya da gerek yoktur. Sonuç olarak 710’da Musa durumu iyi değerlendirir ve Berberiler Müslüman ordusunun bir neferi haline gelirler; böylece İspanya’nın fethi için hazırlıklar başlamış olur.
Nadir Özkuyumcu'nun Dinlerin Mısır ve Kuzey Afrika’nın Müslümanlar Tarafından Fethi.
(Kültür ve Turizm Bakanlığı: 2007) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Akdeniz'deki Adalara Yapılan Askeri Seferler
Musa, Hassan b. Numan'ın Tunus'ta kurduğu tersaneyi geliştirmiş ve buradan Sicilya, Sardunya, Mayorka ve Minorka adalarına seferler düzenlemiştir.
Sicilya Seferi
Musa b. Nusayr zamanında Sicilya adasına iki defa sefer düzenlenmiştir. Bunlardan ilki Musa b. Nusayr'ın valiliğe başladığı yıl olan 705'de vuku bulmuştur. Bu seferde İslam donanması Sicilya adasının kıyı şehri olan Uliyye'ye çıkmış ve ganimetlerle geri dönmüştür. İkinci sefer ise, adanın başkenti konumundaki Sarakosa şehrine kadar ilerleyen İslam ordusu, buradan pek çok ganimet ve esirle Tunus limanına dönmüştür. (711)
Sardunya Seferi
Musa b. Nusayr, Sicilya adasına 705'de düzenlenen ilk seferden bir yıl sonra 706'da Akdeniz'in bir diğer adası Sardunya üzerine göndermiştir.
Mayorka ve Minorka Seferi veya "Gazvetü'l-Eşraf"
708'de, Endülüs ile Sicilya adasının arasında iki küçük ada olan Mayorka ve Minorka adalarını ve civarındaki küçük adacıkları da bizzat fethetmiştir. Bu sefere, Musa ile beraber Arapların önde gelenlerinden pek çok kişi katıldığı için "Gazvetü'l-Eşraf" ismi de verilmektedir.
Musa b. Nusayr'ın valiliği zamanında Akdeniz'deki adalara karşı gerçekleştirilen bu seferler belli bir plan ve hedef dahilinde tatbik edilmiştir. Bu da kısa vadede Endülüs'ün fethi ve uzun vadede ise batı istikametinden İstanbul'un fethidir. Akdeniz'de bulunan adaların ve bilhassa Bizanzlılar'ın Akdeniz'deki en büyük askeri deniz üssü olan Sicilya'nın Kuzey Afrika için bir tehlike olmaktan çıkarılması gerekmekteydi.
Thomas Walker Arnold'un İslam'ın Tebliğ Tarihi (İnkılâb: 2007) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Endülüs'ün Fethine Hazırlık
Kendisi de Berberi asıllı olan Tarık’ın kumandasında İspanya’yı fethetmek üzere 711 yılında Afrika’dan hareket eden 7.000 kişilik Berberi ordusu, İslâm’a yeni girenlerden müteşekkil idi. Onların dine girişlerinin kesinlikle samimi olduğu söylenmektedir: “Onlara, Kur’ân’ın mübarek sözlerini okuyup açıklamak ve yeni dinleri tarafından emredilen bütün vazifeleri öğretmek için” Arap âlim ve fakihlerinden muallimler gönderilmişti.
Afrika fâtihi Musa İslâm’ın ilerleyişi için beslediği iştiyakla, halife Abdülmelik’in “İslâm’a evlat olmaya liyakatli bulunduklarını gösteren esirlerin satın alınarak hürriyete kavuşturulmaları” maksadıyla verdiği büyük miktardaki parayı, “zaferden sonra satılığa çıkarılan esirler arasından ihtidaya arzulu, asil, genç ve çevik olarak görünenlerin” satın alınmasına harcamıştır. Musa, önce bunlara Müslüman olmalarını teklif eder, sonra eski fikirlerini tasfiye ederek yüce hakikatlerin kabulüne kendilerini hazırlardı. Bunlar dinlerin en iyisine girer ve imanlarında samimiyetlerini gösterirse, kabiliyetlerini ölçmek suretiyle onları istihdam ederdi. Eğer iyi mizaç ve kabiliyetteyseler, onları hemen azad ederek ordusundaki yüksek görevlere tayin eder, meziyetlerine göre terfi ettirirdi.
Nadir Özkuyumcu'nun Dinlerin Mısır ve Kuzey Afrika’nın Müslümanlar Tarafından Fethi.
(Kültür ve Turizm Bakanlığı: 2007) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Musa b. Nusayr'ın, Tanca'ya vali olarak bıraktığı Tarık b. Ziyad 711 yılında Endülüs'ün fethine çıkmıştır. Tarık, Musa b. Nusayr'a bir mektup yazarak Endülüs fethine çıkmak için izin istemiştir. Tarık b. Ziyad'ın mektubunu alan Musa b. Nusayr bu konuda halife Velid b. Abdilmelik'in muvafakatını almış ve Tarık'a yazdığı cevapta bir gemi daha ilavesiyle yedi gemi ve çoğunluğu Berberi olmak üzere 12 bin kişilik bir ordu ile Endülüs'e çıkmasını emretmiştir. Tarık da 28 Nisan 711 Salı günü Sebte limanından Endülüs'e hareket etmiştir.
[Modern Ortadoğu Tarihi, Anadolu Üniversitesi]
Yemenli Musa b. Nusayr’in İfrîkiyye valisi olmasının ardından 709 yılında Kuzey Afrika’nın neredeyse tamamı Bizans’ın hakimiyet alanı dışına çıkarıldı. Asırlardır Hıristiyanların boyunduruğunda kalan ve bir kısmı Hıristiyanlaşmış bulunan Berberilerin çoğunluğunun İslamlaşmalarını engelleyemediler. Bizans donanmasından ele geçirilen gemilerle İbiza, Majorka ve Minorka adaları birer birer fethedildi. Ardından Füstat merkezli Mısır, Kayrevan merkezli İfrîkiyye ve Tanca merkezli Fas adıyla üç idari bölge kuruldu.
Arap Yarımadası, Mısır ve Kuzey Afrika’daki Müslüman fetihlerinin tamamlandığı yüzyıllık akımlar Henri Pirenne nazarında antikçağı kapatıp ortaçağı başlattı. İslam fetihleri ile Avrupa, Akdeniz dahil Ortadoğu istikametinde etkinliğini tamamen kaybetti, kıta içine kapanarak Ortaçağın karanlık dönemi en ağır şartlarıyla devam etti. Ekonomik olarak da Avrupa tüm dış ilişkilerini Müslümanlar aracılığıyla yapmak zorunda kaldı. Hıristiyanlığın yerini İslam aldı, kültürel olarak Arap kültürü hâkim konuma geldi. Bir çağ kapatıp diğerini açacak kadar gerçek bir dönüşüm yaşandı.