top of page

Kuzey Afrika

Nadir Özkuyumcu'nun Dinlerin Mısır ve Kuzey Afrika’nın Müslümanlar Tarafından Fethi.

(Kültür ve Turizm Bakanlığı: 2007) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Berberilerin Kazanılması

Muhammed b. Yezi'in Valiliği (716-719)

Halife Süleyman Musa b. Nusayr'ı İfrikıyye ve Mağrib valiliğinden azlettikten sonra, Muhammed b. Yezid'i vali tayin etti. Üç yıl kadar süren valiliği döneminde, onun güzel ahlak ve mutedil siyaseti sayesinde Mağrib'de huzur ve güven ortamı oluşmuştur. O, bilhassa Müslüman olan Berberileri, Arap Müslümanlarla eşit tutmuş ve onlara da katıldıkları savaşlardan alınan ganimetlerden eşit şekilde pay dağıtmıştır. 

İsmail b. Ubeydillah'ın Valiliği (718-720)

Halife Süleyman 717'de vefat etmiş, yerine aynı tarihte Ömer b. Abdilaziz halife olmuştur. 

Ömer b. Abdilaziz halife olduktan sonra Ağustos 718'de İfrikiyye ve Mağrib valiliğine İsmail b. Ubeydillah'ı tayin etmiştir. Valiliği döneminde dikkatimizi çeken en önemli icraatı, halife Ömer b. Abdilaziz'in uygulamalarına paralel olarak, bölgesindeki ehl-zimmeye iyi davranılması ve onların İslam'a kazandırılmaları olmuştur. Halife Ömer b. Abdilaziz de Berberiler arasında İslam'ı yaymak için tabiinden, önde gelen birçok kimseyi İfrikıyye ve Mağrib'e göndermiştir. 

İsmail b. Ubeydillah yaklaşık iki senelik valiliği zamanında tabiinden olan bu İslam alimlerini İfrikıyye ve Mağrib'in muhtelif bölgelerine göndermiş ve böylece, buradaki Berberilerin hemen tamamı İslam'ı kabul etmişlerdir. Mağrib tarihi araştırıcılarından Abdülaziz Salim, bölgede Müslüman olmayan az sayıda Rum ve Yahudi kaldığını ifade etmektedir. 

Karışıklık Dönemi (719-740)

Yezid b. Ebi Müslim'in Valiliği (719-720) ve Berberiler'in İlk İsyanı

720'de halife Ömer b. Abdilaziz vefat etmiş, ondan sonra halife olan Yezid, İsmail'i azlederek, yerine aynı yıl içinde Yezid b. Ebi Müslim'i İfrikıyye ve Mağrib valisi olarak tayin etmiştir. 

Yezid b. Ebi Müslim, kısa süren valiliğinde, kötü bir idareci olarak tanınmıştır. O, Irak bölgesinde Haccac b. Yusuf'un Müslüman olan zimmilerden cizye ve harac vergisi aldığı gibi, aynı uygulamayı kendi valilik bölgesinde de tatbik etmiş ve Müslüman olan Berberileri ve mallarını ganimet kabul ederek tahmis etmiş, sonra da onları cizye ve harac vergisi ile mükellef tutmuştur. 

Yezid b. Ebi Müslim'in ikinci olumsuz uygulaması da Berberilerden oluşan özel muhafız birliklerinin ellerine damga vurdurması olmuştur. O, Bizanslılar'ın özel muhafız birliklerinin ellerine vurdurdukları damga gibi, kendi muhafız birliklerinin diğer insanlardan ayırt edilebilmesi için, sağ avuçlarına kendi isimlerini, sol avuçlarına da muhafız kelimesini damgalatmak istemiştir. 

Yezid b. Ebi Müslim'in bu uygulamaları Müslüman olan Berberiler arasında huzursuzluğa sebeb olmuştur. Bu Berberiler, Yezid b. Ebi Müslim'in, kendilerini "...hıristiyanlar gibi gördüğünü..." söyleyerek onu öldürmeyi kararlaştırmışlar ve nihayet aynı yıl içinde bir akşam namazı sırasında öldürmüşlerdir. 

Bişr b. Safvan el-Kelbi'nin İfrikıyye ve Mağrib Valiliği (721-727)

721'de Mısır valisi olan Bişr b. Safvan el-Kelbi'yi İfrikıyye ve Mağrib valiliğine tayin edilmiştir. 

Bişr, dahildeki bu huzursuzluğu önleme noktasında insanların dikkatlerini dış alanlara çevirmiş ve bu konuda da hem müslümanların kendi aralarındaki mevali-Arap şeklindeki mücadeleleri önlemeye, hem de Akdeniz'de İslam hakimiyetini tam anlamıyla tesis etmeye çalışmıştır. Bu cümleden olarak o, Bizans hakimiyetinde olan Akdeniz'deki Sardunya, Sicilya ve Korsika gibi adalara, 721-727 yılları arasında devamlı bir şekilde seferler tertib etmiştir. İslam donanmasının bu seferlerin tamamından zayiat vermeden ve ganimetlerle İfrikıyye'ye geri dönmüştür.

Sicilya seferinden dönüşünde hastalanan Bişr, Kayrevan'da ölmüştür. 

Ubeyde b. Abdirrahman el-Kaysi'nin Valiliği (727-732) ve Kavmiyetçilik Hareketleri (Kelbi-Kaysi Mücadelesi)

Bişr'in 727'de ölümünden sonra valiliğe tayin edilen Ubeyde b. Abdirrahman, Haziran 728'de Kayrevan'a gelerek görevine başlamıştır. 

Ubeyde'nin, yaklaşık dört yıl süren valilik döneminin en önemli iki özelliği, kavmiyetçilik ve Bişr b. Safvan'ın bıraktığı yerden Akdeniz'de bulunan adalara yapılan seferlere devam edilmesidir. 

Ubeyde kavmiyetçi idi ve görevine başlar başlamaz kendinden önceki vali Bişr b. Safvan'ın tayin ettiği Kelbi kökenli bütün valileri azletmiş ve onlara çeşitli işkenceler yaptırarak hapsettirmiştir. Yerlerine de kendi kabilesinden olanları, yani Kaysileri tayin etmiştir.  Bu arada mevaliye karşı da kötü bir tutum izleyen Ubeyde, Berberilere haksız muamelelerde bulunmuş ve bilhassa çölde yaşayan Berberilere baskınlar yaparak, onların kadınlarım esir olarak almıştır. Onun bu sert tutumu, Berberilerin daha sonraki yıllarda hariciliği kabul etmelerine zemin hazırlamıştır. 

Onun mevaliye karşı sert tutumu ve Kaysiler tarafını tutup, Kelbiler'e zulmetmesi, görevinden alınmasına sebep olmuştur. 

Ubeydullah b. el-Habhab'ın Valiliği (734-740) ve Berberi-Harici İsyanlarının Başlaması

Halife Hişam Ubeyde b. Abdirrahman'ı azlettikten sonra, İfrikıyye, Mağrib ve Endülüs valiliğine Ubeydullah b. Habhab'ı tayin etmiştir. Katı bir kavmiyetçi olup Kelbiler'e karşı, Kaysiler'den yana, mevaliye karşı da Arapçı bir politika takip etmiştir.  

Ubeydullah'ın valiliği döneminde dikkkati çeken en önemli husus, harici Berberilerin ayaklanmaları olmuştur. Berberiler, Müslüman Arapların mevali Müslümanlardan üstün tutulması şeklindeki uygulamalardan sonra, Irak bölgesinde kendilerine yapılan baskılar ve takibattan kurtulmak için muhtelif bölgelere kaçan ve bu arada Mağrib'e de gelen haricilerin, İslam kardeşliği ve eşitlik gibi konularda yaptıkları propogandaların tesiri ile hariciliğe meyletmişlerdir. Mağribu'l-Aksa'da yaşayan, Bütr kabilesinin bilhassa Hevvare ve Zenate boyları hariciliğin Sufriyye kolunu benimserken, Mağribu'l-Evsat'ta meskun Berberiler de İbadiliği kabul etmişlerdir.

Bu arada Tanca ve civarına vali olarak tayin edilen Ömer b. Abdillah, aşırı miktarlarda zekat ve öşür vergisi tahsil etmek suretiyle, bölgesindeki harici Berberilere, zulmetmeye başlamıştır. Bu haksız davranış, Berberilerin sabrını taşıran son damla olmuştur. Ancak onlar hemen isyan etmemişler ve Müslüman olduktan ve İslam ordusu içinde savaşlara ve fetihlere iştirak ettikleri halde, ganimet statüsündeki bir ehl-i zimme gibi muamele gördüklerini anlatmak ve durumlarının düzeltilmesini sağlamak amacıyla bir heyetle halife Hişam'la görüşmek üzere Dımaşk'e gitmişlerdir. Taberi'nin bu konuda verdiği bilgiye göre; halife Hişam onları kabul etmemiş ve görüşme taleplerini reddetmiştir. Onlar da Hişam'ın veziri ile görüşmüşler ve halife Hişam'a bildirmesi için şikayetlerini anlatmışlar ve Mağrib'e dönmüşlerdir. 

Halife Hişam'dan bekledikleri ilgi ve yakınlığı bulamayan berberiler, Mağrib'e döndükten sonra ayaklanmışlardır. Bu, Mağrib'deki ilk harici isyanıdır.  Hariciliğin Sufriyye mezhebi lideri Meysere Mağrib'deki İbadi haricileri de yanlarına alarak 740'da ayaklanmıştır.  İslam ordusunun önemli bir kısmını Sicilya seferine göndermesini fırsat bilmişler ve ilk olarak Tanca üzerine yürümüşlerdir. Tanca valisi onlarla savaşmış, ancak yenilmiş ve bu savaşta öldürülmüştür. Meysere kazandığı bu başarı ile Tanca'ya girmiş ve burada halifeliğini ilan etmiş, haricilerin biatını almıştır.  Böylece, önceleri dini olarak başlayan bu hareket, neticede siyasi bir harekete dönüşmüştür. 

Meysere'nin Araplara karşı peşpeşe kazandığı savaşlar, sonuçları itibariyle, Mağrib'in tamamında yeni isyanların meydana gelmesine sebep olmuştur. Muhtelif bölgelerde yaşayan Berberiler, Araplara karşı ayaklanmışlar, Mağrib tam bir kaos içine sürüklenmiştir. 

Sicilya seferine gönderilen Habib b. Ebi Ubeyde'e dönmesi emredilmiştir. Habib dönünceye kadar Habib'in oğlu Halid, Kayrevan'da bulunan Arapların önde gelenlerinden bir birlik hazırlayarak isyancıların üzerine göndermiştir. Halid b. Habib, babasının gelmesinden sonra, emrindeki birliklerle Tanca üzerine yürümüş ve şehrin dışında Meysere ile karşılaşmıştır. İlk hamlede isyancılar karşısında başarılı olmuş ve Meysere, ordusuyla Tanca'ya kaçmak zorunda kalmıştır. Ancak Berberiler onun Tanca'ya çekilmesini hoş karşılamamışlar ve daha önce halife olarak biat ettikleri Meysere'yi öldürerek Zenate Berberilerinden Halid b. Humeyd ez-Zenati'ye biat etmişlerdir.  Halid b. Humeyd kendisine biat edildikten sonra, Meysere'nin ordusunu toparlamış ve Halid b. Habib'in karşısına çıkmıştır. İsimleri Halid olan iki komutanın Aralık 740'da Tanca yakınlarında yaptıkları savaşı harici Berberilerin yeni lideri ve halifesi Halid b. Humeyd ez-Zenati kazanmış ve Halid b. Habib’in kendisi de dahil olmak üzere, ordusunun tamamı öldürülmüştür. Arapların önde gelenlerinden pek çok kişinin katılması ve öldürülmesi sebebiyle bu savaşa "Gazvetü'l-Eşraf” denilmiştir. 

Harici Berberilerin Araplara karşı kazandıkları bu üçüncü başarıdan sonra, isyanlar Endülüs'e de sıçramıştır.  Mağrib'deki yenilgiler ve nihayet isyanların Endülüs'e de sıçraması üzerine İbnü'l-Habhab valilikten azledilmiştir.

Emevilerin Son Dönemi (741-745)

Külsüm b. Iyaz'ın Valiliği (741)

Halife Hişam 741'de yine bir Kaysi olan Külsüm b. Iyaz'ı tayin etmiştir.  Mısır'a ve Trablusgarb'a uğrayan Külsüm, buradan da takviye birlikler aldıktan sonra, Ağustos 741'de Kayrevan'a ulaşmıştır. 

Külsüm Kayrevan'a geldikten sonra, burada yeni bir problemle karşılaşmıştır. Öncü birliklerinin başında gönderdiği Belc, çoğunluğu Arabu'l-Müsta'rebe ve mevaliden oluşan İfrikıyye ordusunun yanına gelmiş ve onları küçümseyen, tahkir eden sözler sarfetmiştir. Onun bu davranışı Şam ordusu ile buradaki ordu arasında bir ihtilafa sebeb olduğu gibi, İfrikıyye ordusunda bulunanları rahatsız etmiş ve onların komutanı Kayrevan'da bulunan Külsüm'e mektup yazarak Belc'in yaptıklarını bildirmiştir. O, mektubunu bir tehdid ile şöyle bitirmiştir:

"Senin sefih amcaoğlun şöyle şöyle dedi. Askerini onlardan ayır, yoksa atlarımızın yularını sana döndürürüz." 

Habib b. Ubeyde'nin bu tehdidkar mektubunu alan Külsüm, İfrikıyye ordusundan özür dilemiş ve sonra da o onların yanına gitmiştir.  Külsüm ihtilafı güçlükle yatıştırabilmiş, bu arada harici Berberilerin üzerlerine gelmekte olduğu haberi de anlaşmazlıkların, o an için de olsa, ortadan kalkmasına sebeb teşkil etmiştir. 

Tanca yakınlarında iki ordu arasında savaş başlamış ve Ekim 741'de yapılan çok şiddetli çarpışmalardan sonra, Halid b. Humeyd ez-Zenati komutasındaki harici Berberiler galip gelmişlerdir. Külsüm ve Arapların eşrafından pek çok kişi bu savaşta öldürülmüştür. Belc ise 10 bin kişilik ordusuyla Sebte'ye kaçmıştır.  

Bu arada harici Berberiler Belc b. Bişr'i takip etmişler ve Sebte'yi muhasara altına almışlardır. Burada oldukça zor günler geçiren Belc, çareyi Endülüs valisinden yardım istemekte bulmuştur. Vali onu ve emrindeki 10 bin kişilik orduyu, ancak bir seneliğine Endülüs'te tutabileceğini, bir yıl sonra ayrılması şartıyla yardım edebileceğini Belc'e bildirmiştir. Belc de bu şartı kabul etmiş ve onlar gemilerle Endülüs'e geçmişlerdir. 

Hanzala b. Safvan'nın Valiliği (742-745)

Halife Hişam, Külsüm b. Iyaz'ın öldürülmesinden sonra Mısır valisi olan Hanzala b. Safvan'ı, onun valiliğine ilave olarak, İfrikıyye, Mağrib ve Endülüs valiliğine tayin etmiştir.  

Hanzala’nın İfrikıyye'ye tayin edilmesiyle, bölgede Kaysiler lehine bozulan dengenin, Kelbiler lehine dönmesinin amaçlandığını görmekteyiz. Bu da halife Hişam'ın yönetiminde Kaysi-Kelbi (=Mudari-Yemeni veya Kuzey-Güney Arapları) dengesini kurma politikasının bir neticesidir. 

Hanzala ilk olarak, Trablusgarb bölgesindeki ayaklanan Ukkaşe'nin isyanını bastırmak istemiş, Harici-Berberi ordusu yenilmiş ancak Ukkaşe kaçmayı başarmıştır. 

Ukkaşe, yeniden harici Berberilerden oluşan büyük bir ordu kurmuşlar ve Kayrevan'da bulunan Hanzale'nın üzerine gitmişlerdir. Yapılan muharebede Ukkaşe'yi yenilmiştir. Çok sayıda harici Berberinin öldürüldüğü bu savaşı kazanarak, Kayrevan'a muzaffer bir komutan olarak dönmüştür. Kaynaklara göre Hanzala bu savaşlardan sonra, öldürülen harici Berberileri saydırmış ve 180 binin üzerinde ölü olduğu görülmüştür. Hanzala daha sonra kazandığı bu savaşları ve zaferi bir mektupla halife Hişam'a müjdelemiştir.

Hanzala’nın harici Berberilere karşı 742'de kazandığı bu zaferlerden sonra, Şubat 745'e kadar İfrikıyye'de herhangi bir olay olduğuna dair, kaynaklarımız bir bilgi vermemektedir. 

Abdurrahman b. Habib el-Fihri'nin İsyanı ve İfrikıyye Valiliğini Eline Geçirmesi (745-750)

İfrikıyye fatihi ve Kayrevan şehrinin kurucusu Ukbe b. Nafi'nin torunlarından olan Abdurrahman b. Habib, Külsüm el-Kuşeyri'nin 741'de harici Berberiler tarafından öldürülmesinden sonra Endülüs'e kaçmıştı.  745'de gizlice Tunus'a geçmiş ve valiliğini ilan ederek halkı, Hanzala b. Safvan ile savaşmak üzere, kendisine biata davet etmiş, halk da onun bu davetine icabet etmiştir.  Belazuri, onun Hanzala b. Safvan'a karşı ayaklanmasının, aslında, Hişam'ın ölümünden sonra halife olan Velid'e karşı olduğunu, halkın da onu, büyük babası Ukbe b. Nafi'nin bölgedeki güzel tesirleri sebebiyle sevdiğini bildirmektedir. 

Abdurrahman'ın tehdidi karşısında Hanzala, ancak kafirler ve haricilerle savaşabileceğini ve Müslüman kanı dökmek istemediğini söyleyerek, valiliği Abdurrahman'a devrederek Şubat 745'de Kayrevan'dan ayrılmıştır.  Abdurrahman, İfrikıyye valiliğini ele geçirdikten sonra, aynı yıl içinde halifeliği ele geçiren Mervan b. Muhammed'e hediyelerle birlikte bir mektup gönderip, ona itaatini arz etmiştir. Mervan da Abdurrahman'ın İfrikıyye ve Mağrib valiliğini tasdik etmiştir. 

Ancak Abdurrahman'ın valiliği ele geçirmesinden sonra, bölgede karışıklıklar ve isyanlar yeniden başlamıştır. Tunus'ta ve Tarblusgarb'ta Berberi ve Araplar isyan etmişlerdir.

Trablusgarb'taki isyan bölgede yayılan hariciliğin İbadiyye kolu taraftarlarınca çıkarılmıştır. Abdurrahman b. Habib Trablusgarb'a tayin ettiği üç valisinin de sırayla öldürülmesinden sonra, bu defa büyük bir orduyu İbadilerin üzerine göndermiştir. Ancak, Zenate'de yapılan savaşta yenilmiş ve Trablusgarb ile civarı tamamen İbadilerin eline geçmiştir.

Gönderdiği orduların peşpeşe mağlup olmaları karşısında Abdurrahman b. Habib, bu defa kendisi 749'da büyük bir ordu ile Trablusgarb üzerine hareket etmiştir. İbadilerle yapılan savaşı kazanmıştır. Bu savaştan sonra esir alınan pek çok ibadi-Berberi kılıçtan geçirilmiş, böylece Trablusgarb ve civarı siyasi yönden istikrara kavuşmuştur.   

Abdurrahman b. Habib, 750'de hilafetin Emeviler'den Abbasiler'e geçmesinden sonra da İfrikıyye valiliğine devam etmiştir. O, bölgesinde Abbasiler adına hutbe okumuş ve ilk iki halife Ebû'l-Abbas Seffah ve Mansur tarafından görevinde bırakılmıştır. 

O, burada 752'de diğer isyanları da bastırdıktan sonra , halife Mansur'un Abbasiler'in bir alameti olarak giymesi için gönderdiği siyah elbiseyi giymeyi reddetmiş ve bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu olaya çok kızan halife Mansur, Abdurrahman'ın kardeşi İlyas'a bir haber göndererek, ondan ağabeyi Abdurrahman'ı öldürmesini istemiş, bunun karşılığında da ona İfrikıyye ve Mağrib valiliğini vaad etmiştir. Bunun üzerine İlyas da bir grup taraftarı ile 754'de kardeşi Abdurrahman'ı öldürmüştür. Ancak bu olaydan sonra, bölge, Abbasiler'in hakimiyetine gireceği yerde iç karışıklıklar çıkması sebebiyle, parçalanmış ve bazı küçük beylikler ortaya çıkmıştır.  Bu durum, halife Mansur'un 761 yılında Muhammed b. el- Eşnas'ı İfrikıyye ve Mağrib valiliğine tayin etmesine kadar devam etmiştir.
 

İslam Kültür ve Medeniyeti (Kitabevi: 1997) adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.

740 yılından sonra gerçekleşen şiddetli Berberi muhalefeti, Meysere isimli bir kişinin başkanlığında Tanca’da başladı ve oradan bir barut fıçısı gibi bütün Kuzey Afrika’da bir uçtan bir uca yayıldı. Emevî hanedanı takviye kuvvetler gönderdi, fakat bunlar Berberi akınlarına karşı koyamadılar. Bunun üzerine İspanya’nın Emevîlere bağlı valisinden yardım istendi. 

Birkaç yıl içinde, Müslüman kuvvetler hemen hemen bütün Kuzey Afrika’dan çıkarıldılar. Sadece Kayrevan bölgesinde tutunabildiler, ancak burada da birçok sorun vardı ve Kayrevan, güçlü kabile saldırıları karşısında, kabaran dalgalarla kuşatılmış bir gemi izlenimi veriyordu. 

Ancak bu fırtınalı ortamda, her şey kaybedilmemişti; tam tersine İslâmiyet tazelenmiş bir güçle yeniden doğdu. Bunun sebebi, isyana, Haricî öğretisinin kaynaklık etmiş olmasıdır. 750 yılına doğru, hemen hemen bütün Kuzey Afrika’nın Haricî olduğu söylenebilir. 

Haricî öğretisine teveccühün çok kısa sürede zayıflaması ve onuncu yüzyılın ortalarında, pek fazla taraftarı kalmaması dolayısıyla bu yönelme bir siyasî hareketmiş gibi görülmektedir. Fakat İslâm’ın Kuzey Afrika’da ciddi bir biçimde kök salmasına sebep olduğu ve İslâm’ı o zamana kadar çok sınırlı ilgisi bulunan bölgelere taşıdığı için, önemli sonuçlar doğurmuştur. Haricilik sadece İslâm’ı yaymakla kalmamış, aynı zamanda, çok sayıda Berberi din bilgini yetiştirerek engin bir bilgi birikimine yol açmıştır. Gerçekten de Berberîlerin İslamlaşması, Haricilik hareketine bağlı olarak gelişmiştir. 

Bu süre içinde, Haricîliğin eşitlik anlayışının, doğudaki Müslümanlar, özellikle de Hz. Peygamberin ehl-i beyti için duyulan mümeyyiz bir merbutiyet ile içiçe yaşaması şayanı hayrettir. Doğuda yaşamaları imkânsız hâle gelen Hz. Ali neslinin bir kısmının batıda sadece bir sığmak bulmayıp, aynı zamanda bazen oldukça önemli siyasi zümrelerin yönetiminde müessir olmaları buradan kaynaklanmaktadır. Bunlardan en tanınmışı, sekizinci yüzyılın sonunda Fas’a gelip yerleşen ve Evrâbe Berberi kabilesine önder olan ve Fez (Fas) beldesini kuran İdrîs b. Abdullah’tır. Söz konusu belde daha sonra oğlu İdrîs b. İdrîs tarafından geliştirilmiştir.

bottom of page