top of page

Muaviye'nin Karşı Atağı

Prof.Dr.Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam tarihi-2 (Ensar: 2016)

kitabından kısaltılarak alınmıştır. Başlıklar bize ait...

Hakem olayının umulan neticeyi vermemesi ve barışa ulaşılamaması, tarafların birbirlerine karşı olan tavırlarında herhangi bir değişiklik meydana getirmedi.

Siyasi hava Muaviye lehine gelişmeye başladı. Zira, Irak'taki bütünlüğü tehdit eden Haricilerle meşgul olan Hz. Ali, Şam'a yeni bir sefer düzenleme imkânı bulamamıştı. Buna karşılık halifenin bu müşkül durumundan faydalanmaya çalışan Muaviye onun kontrolünde olan bölgelere Şam'dan askeri birlikler sevk etmeye başladı. Muaviye'nin hedefi mümkünse bu bölgeleri ele geçirmek, bu olmazsa Hz. Ali'nin buralardaki otoritesini sarsmaktı. 

Mısır'a Hâkim Olması

Muaviye'nin halifeye karşı saldırıya geçtiği ilk hedef Mısır topraklarıydı. Zira burası coğrafi olarak Suriye'nin devamı niteliğindeydi. Üstelik Nil deltasına sahip olmak, bölge gelirinin yüksekliği sebebiyle ona siyasi mücadelede önemli bir avantaj sağlayacaktı. Kaldı ki, Muaviye kendisiyle siyasi ortaklık kurması şartıyla Mısır yönetimini Amr b. el-As'a devredeceğini taahhüt etmişti.

Muaviye'nin Mısır'a ilgisi aslında Sıffin savaşından önce başlamıştı. Nitekim aleyhine düzenlediği siyasi komplo sayesinde eyaletin valisi Kays b. Sa'd'ı azlettirerek yerine tecrübesiz bir genç olan Muhammed b. Ebu Bekir'in tayin edilmesini sağlamıştı. Mısır'ın yeni valisi Muhammed, eyalette bulunan Hz. Osman taraftarlarına çok sert davranmış, bunun neticesi olarak onların düşmanlıklarını kazanmıştı.

Muaviye Mısır valisi Muhammed b. Ebu Bekir'e de eyaleti terk etmesi için tehdit mektupları gönderdi. Bunun üzerine vali, Hz. Ali'den yardım talebinde bulundu. Halife, genç ve tecrübesiz valisinin Muaviye ile baş edemeyeceği düşüncesiyle Eşter'i Mısır'a gönderdi.

Muaviye, bu gelişmeyi haberi aldığında oldukça tedirgin oldu. Zira Eşter'in güçlü, dirayetli bir komutan olduğunu, Mısır'ı Muhammed'den daha iyi savunacağını biliyordu. Bu sebeple onu etkisiz hale getirmek için Mısır yolu üzerinde bulunan Kulzum'da haraç görevlisi olan Çaystar'a haber göndererek, şayet Eşter'i öldürürse kendisinden bir daha haraç alınmayacağına vaat etti. Bunu fırsat bilen Çaystar Kulzum'a gelen Eşter'i karşılayıp evine davet etti. Yemek esnasında içirdiği zehirli bal şerbetiyle onu öldürdü.

Malik el-Eşter in ortadan kaldırılmasıyla birlikte Şam ordusunun Mısır'a yönelmesi için hiçbir engel kalmamış oldu. Gerekli hazırlıklar tamamladıktan sonra Amr b. el-As komutasındaki yaklaşık 6 bin kişilik ordu Mısır'a doğru yola çıktı. Eyalet sınırına yaklaştıklarında bölgede bulunan ve sayıları 10 bini bulan Osman taraftarları da Şam askerlerine katıldılar.

Amr b. el-As, Mısır sınırını geçtikten sonra Muhammed b. Ebu Bekir'e bir mektup göndererek eyaleti derhal terk etmesi tavsiyesinde bulundu. Vali bu durumu yeniden Hz. Ali'ye iletti. Halife ise verdiği cevapta ona sebat etmesini ve düşmanla savaşması için Kinane b. Bişr'i göndermesini emretti. Muhammed b. Ebu Bekir, halifenin emriyle Kinane b. Bişr'i 2 bin kişilik bir orduyla Şamlılar üzerine sevk etti. Ancak giden askerler Şam ordusu karşısında tutunamadılar. Bunun üzerine Mısır valisinin yanındaki askerler de dağıldılar. Şamlılar bir müddet sonra bir mağarada gizlenmekte olan vali Muhammed'i yakalayıp öldürdüler. Mısır'ın kontrolü Muaviye'nin eline geçmiş oldu.

Hz. Ali, valisinin son yardım çağrısını Kufelilere iletmiş olmakla birlikte bir türlü onlardan beklediği desteği alamadı. Nihayet Malik b. Ka'b el-Erhabi başkanlığında toplanan 2 bin kişilik askeri birlik Mısır'a doğru harekete geçti. Beş gün yol alan Iraklılar Muhammed'in öldürüldüğü haberini alınca geri döndüler.

Irak ve Cezire'yi Ele Geçirme Girişimleri

Muaviye Mısır'ı kontrol altına aldıktan sonra yönünü Irak topraklarına çevirdi. İlk hedefi bölgenin önemli merkezi Basra idi. Gerekli hazırlıkların ardından buraya bir birlik sevk edildi. Şehrin hakimiyeti adına iki taraf arasında meydana gelen çarpışmalar halife askerlerinin galibiyetiyle neticelendi. 

Basra'daki saldırı teşebbüsünden beklediği neticeyi alamayan Muaviye bu defa başkent Küfe eyaleti hedefli bir saldırı planladı.

  • Numan b. Beşir'i 2 bin kişilik kuvvetle Aynü't Temr'e, gönderdi. Burayı savunan halife kuvvetleri karşısında tutunamayan Numan geri çekilmek zorunda kaldı.

  • Dahhak b. Kays'ı da Kutkutane'ye gönderdi. Dahhak Hz. Ali’nin sevk ettiği birliklere mağlup oldu.

 

Muaviye Hicretin 39. yılında (M.659) Süfyan b. Avf'ı 6 bin kişilik güçle önce Heyt, ardından da Enbar ve Medain'e gönderdi. Hz. Ali'nin ona karşı gönderdiği askerler Şam ordusunu durdurmadılar. Halife bu defa bölgeye Said b. Kays ı gönderdi. Gelen yardım birliğinden çekinen Şam askerleri çarpışmaya girmeden geri döndüler.

Muaviye, Hz. Ali'ye karşı gerçekleştirdiği yıpratıcı savaşları Irak tan sonra Cezire bölgesine kaydırdı. Esasında buranın kontrol altına alınması için mücadele Hz. Ali halife olur olmaz başlamıştı. Bölgede Musul, Nusaybin, Dara, Sincar ve Amid gibi merkezler Hz. Ali'nin valisi Malik b. El-Haris'in (Eşter), Harran, Rakka, Urfa, Karkısiye ise Muaviye'nin komutam Dahhak b. Kays'ın kontrolündeydi. Hz. Ali, Eşter'e eyaletin tamamında hakimiyet sağlayabilmek amacıyla Dahhak'ın üzerine yürüme emri vermiş, iki tarafın ordusu Urfa ile Rakka arasında Merc denilen bölgede karşılaşmışlar ve aralarında şiddetli çatışmalar meydana gelmişti. Savaşın sonuna doğru Dahhak ordusuyla birlikte Harran'a çekilmiş, onu takip eden Eşter de şehri muhasara altına almıştı. Bunun üzerine Muaviye, kuşatma altındaki askerlerine destek olmak üzere Abdurrahman b. Halid b. Velid'i bölgeye göndermişti. Onun Harran'a doğru gelmekte olduğunu haber alan Eşter de kuşatmayı kaldırdı.

Hakem olayından sonra Muaviye, Cezire'nin tamamını kontrol altına almak için yeni bir askeri harekâtı başlatarak orduyu bölgeye gönderdi. Şamlılar burada pek çok Ali taraftarını esir alarak geri döndüler. 

Bu başarıdan cesaret alan Muaviye bölgeye Abdurrahman b. Uşeym komutasındaki bir orduyla yeniden hücuma geçti. Bu defa daha hazırlıklı davranan halifenin komutanları ortak hareket ederek Şam birliklerini mağlup ettiler.

Aynı yıl Muaviye tarafından Dumetü'l Cendel üzerine gönderilen Müslim b. Ukbe Irak ordusunca geri püskürtüldü.

Muaviye'nin Hicri 38. yılın (M.658) ortalarında başlayıp 39. yılına (M.659) kadar süren Irak ve Cezire bölgesi saldırıları, askeri anlamda beklediği neticeyi vermemiş olmakla birlikte, bu girişimin Iraklıları ve halifeyi savunma konumuna getirdiği de unutulmamalıdır.

Hicaz ve Yemen'e Sefer Düzenlemesi

Muaviye Irak ve Cezire bölgesine gerçekleştirdiği saldırıların ardından hedefini Hicaz'a çevirdi. Burada gerçekleşen çarpışmalar halifenin askerlerinin üstünlüğü ile sona erince Şamlılar geri çekilmek zorunda kaldılar.

Diğer taraftan Muaviye, Yezid b. Şecere'yi 3 bin kişilik bir orduyla kendi adına hac emirliği yapması amacıyla Mekke'ye göndermişti. Bu nedenle hac emirliği konusunda halife destekçileri ile Muaviye askerleri arasında gerginlikler meydana geldi. Harem bölgesinde kan dökülmemesi için her iki taraf Şeybe b. Osman'ın hac emirliği konusunda uzlaşmaya vardı. Bu şekilde Muaviye, halifenin hac emirine görev yaptırmamak suretiyle yeni bir politik bir başarı elde etmiş oldu.

Muaviye, Yemen'de Hz. Ali'nin valisi Ubeydullah ile bölge halkı arasında anlaşmazlıklardan istifade etmek üzere Güney Arabistan'ı hedef alan yeni bir sefer düzenlemeye karar verdi. Bu amaçla Hicretin 40. yılında (M.660) yılında bir orduyu harekete geçirdi. Şam ordusu ilk önce Hicaz'a giderek sırasıyla Medine ve Mekke'de Muaviye adına halktan biat aldı. Onun Yemen'e doğru geldiğini haber alan vali Ubeydullah b. Abbas eyaleti terk ederek halifenin yanma kaçtı. Şam'dan gelen ordu kolay bir şekilde Yemen'de kontrolü sağladıktan sonra geri döndü.

Kaynaklara Hicaz ve Yemen seferi esnasında halife taraftarlarından binlerce kişiyi öldürüldüğü zikredilir. Hz. Ali, Şam ordusunun Hicaz'ı terk etmesinin ardından orduları Yemen'e sevk etti. İki komutan Yemen'i tekrar Hz. Ali'ye bağladılar. Daha sonra Medine de halife kuvvetlerinin kontrolüne geçti.

Prof.Dr.Mehmet Azimli'nin Hz.Ali (Ankara Okulu: 2015)

kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Ateşkes Antlaşması

Bu dönemde meydana gelen karşılıklı saldırılar neticesinde Mısır Muaviye’nin eline geçmiş olmakla birlikte Hz. Ali, Hicaz ve Yemen’i kontrol altında tutmaya devam ediyordu. Ancak Irak üzerinde her İki taraf da hakimiyetini tam olarak tesis edemedi. Bunun sonucunda bölgede tam bir kaos ortamı oluştu. Nihayet Hicretin 40. yılında (660) Irak topraklarının İdaresini Hz. Ali’ye, Şam ve Mısır’ı da Muaviye ye bırakan bir saldırmazlık anlaşması imzalandı.

,

Hz. Ali, artık ordu bile toplayamıyordu. Şehirler elinden teker teker çıkıyor, onları kurtarmak için ordu bulamıyordu.  Sonuçta Muaviye’nin üzerine yürüyemedi ve karargâhtan Kûfe’ye geri dönmek zorunda kaldı.

Bu dönemdeki Hz. Ali’nin hutbelerinin bu konudaki şikayetleri ile dolu olduğunu görürüz.

bottom of page