top of page

Ebu'l-Abbas’ın Hilafeti (749-754)

750 Yılında Abbasi Halifeliği
 

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2017) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Ebu'l-Abbas, Kufe'de gerçekleştirilen biatle birlikte, Endülüs hariç olmak üzere bütün İslam ülkelerinde halife kabul edilmişti. 

Emevi İktidarının Son Bulması

Küfe'de yeni halifeye biat gerçekleştirilirken, aynı anda Abbasi orduları Emevilerin başkenti Dimaşk'ı ele geçirmek için batıya doğru ilerlemelerini devam ettirdiler. Halife II. Mervan, Suriye ve Cezire Araplarından topladığı bir ordu ile Büyük Zap kenarında Abbasi ordusunu karşıladı. 16 Ocak 750 tarihinde başlayıp yaklaşık on gün devam eden şiddetli çarpışmalar sonucunda Emevi ordusu ağır bir mağlubiyete uğradı. Hezimetten sonra Mervan önce Dimaşk'a, ardından Ürdün'e gitti. Aynı anda Abbasi orduları hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Dimaşk şehrini zapt etti (26 Nisan 750). Sürekli güneye doğru çekilen Mervan’ın peşini bırakmayan Abbasiler, onu Mısır'da yakalayıp öldürdüler. Bu hadise sonucunda Emevi devleti tamamen ortadan kaldırılmış oldu. (Ağustos 750). 

Abbasi ihtilalinin karakteri ve ihtilalcilerin esas istekleri hakkında tarihçiler tarafından çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Bilhassa bazı Batılı tarihçiler, Emeviler'le Abbasiler arasındaki mücadeleyi, Araplarla İranlı unsur arasında ırkçı çekişme olarak kabul etmişlerdir. Ancak daha sonra yapılan araştırmalar bu görüşün doğru olmadığını ortaya koymuştur. Abbasi hareketi her ne kadar İranlı unsurun yoğun olduğu Horasan'da başlamış ve ilk başarısını orada kazanmışsa da ihtilalin merkezinde bizzat Araplar yer almışlar, faaliyet daha ziyade onlar tarafından yürütülmüştür. Pek çok Arap kabilesi de Abbasi ordusuna açık destek vermişlerdir. Bunlar arasında yönetimle problem yaşayan Yemen asıllı Araplar başta gelir. Bu sebeple Abbasi ihtilalini, Emevi iktidarına karşı muhtelif saiklerle cephe almış pek çok dini, siyasi ve etnik grubun, Emevi muhalifliği ortak paydasında beraberce hareket etmeleri sonunda gerçekleşmiş bir organizasyon olduğunu kabul etmek daha isabetlidir.  

Emevi Hanedanının Tasfiye Edilmesi

Abbasi hanedanının ileri gelenleri, Emevi iktidarını ortadan kaldırdıktan sonra, onların baskısına maruz kalmış bulunan Haşimiler'in intikamlarını şiddet yoluyla almaya çalışmışlar, Emeviler'den soykırım boyutuna ulaşır mahiyette intikam almışlardır. Abbasiler, bu tür hareketleriyle hem kinlerini tatmin etmişler hem de kendilerine en büyük siyasi rakip gördükleri Emevilerin yeniden toparlanma ihtimalini tamamen ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. 

Abbasilerin intikamı sadece hayatta olan Emeviler'le sınırlı kalmadı. Rivayete göre halifenin amcası Abdullah b. Ali, Şam'da bulunan Emevi halifelerinin mezarlarım açtırdı. Yapılan kazılarda Muaviye, Yezid ve Abdülmelik gibi halifelerin kemiklerinden başka bir şey bulunamadı. Abdullah, sadece Hişam'ın cesedinin tamamen çürümemiş olarak görülünce bu cesedi önce kırbaçlatıp ardından da yakılmasını emretti. 

İsyanların Bastırılması

Ebu'l-Abbas'ın halifeliğine karşı toplumdan ilk ciddi çıkış ise, beklendiği gibi önceki dönemde Emevilerin en güçlü destekçileri olan Suriye ve Cezire halkı tarafından gerçekleştirildi. Bölgede yaşayan kabileler, isyan başlatıp Abbasi idaresini tanımadıklarını ilan ettiler.  Bunun üzerine harekete geçen hilafet orduları, muhalifleri 751 yılında mağlup etti.  

Halife Ebu'l-Abbas'ın son yıllarında başka bölgelerde de isyanlar görüldü. Nitekim Kuzey Afrika'da Berberiler, Basra ve Uman çevresinde Hariciler, ülkenin doğu eyaletlerinde muhtelif gruplar farklı sebeplerle pek çok isyan gerçekleştirdiler. 

Prof. Dr. Corci Zeydan'ın İslam Uygarlıkları Tarihi - 2.Cildinden (İleişim: 2015) kısaltılarak alınmıştır.

Akan Kan

İmam İbrahim, Ebu Müslim Horasâni’yi bulunca, sert karakteri ile beraber onun zekâ ve dehasını görmüş, onu bütün nakip ve serdarlara kumandan tayin etmiş, aşağıdaki emirleri göndermişti. Bu emirler Abbasilerin hâkimiyeti temin için tatbik ettikleri siyaset felsefesi ve metodunun temel taşını oluşturmuştur:

“Sen bizim hanedanımızdan bir adamsın. Tavsiyelerime dikkat el. Şu Yemenlilere ehemmiyet ver. Cenab-ı Hak bu işi bunlar ile muvaffak edecektir. Rabia’yı onlara karşı suçlayıcı tut. Mudar’a gelince, bunlar ikametgâhlan bize en yakın olan düşmanlardandır. Her kimin sadakatinden şüphe edersen onu idam et. Horasan'da Arapça konuşur adam bırakmama pahasına da olsa hiç tereddüt etmeyerek bu hususta her şeyi yap.”

Ebu Müslim Horasâni, İbrahim İmam'ın yanından çıktığı zaman işte bu emirleri almış bulunuyordu. Her mevkide bu emirlere uygun hareket ederek, Abbasilere sadakatinden şüphe ettiği kimseleri acımadan idam ediyordu. Ebu Müslim'in -savaş kayıpları dışında- birkaç sene zarfında yalnız bu amaçla idam ittiği insanların sayısı 600.000’e ulaşmıştı. 

Ebu Müslim’in Abbasi devletinin kuruluşunda kılıcı ile yaptığı hizmet gibi, Ebu Seleme de serveti ile öylece hizmet etmişti. Bu yüzden Ebu Müslim'e “Emir-i Ali Muhammed”, diğerine de “Vezir-i Al-i Muhammed” adı verilmişti. Fakat Saffah Ebu Seleme'nin sadakatsizliğini, Şia’ya meylini Ebu Müslim'e söyleyince Ebu Müslim onun katlinde de tereddüt etmemişti. Ebu Seleme ile birlikte çevresindeki adamları ve memurları da idam edilmişti. 

Ebu Müslim o kadar çok kan dökmüştü ki, halk onun zulmünden ve gaddarlığından bezmişti. Kendi adamları dahil olmak üzere, Ebu Müslim, kimi huzuruna çağırsa o kişi ailesine vasiyetini yaparak, kefenini hazırlayarak giderdi. Abbasi serdarlarından bu hunharlığı hazmedemeyen bazıları, “Biz böyle kan dökülsün, haksızlık yapılsın diye Al-i Muhammed'e arz-ı itaat ve yardım etmedik,” diyerek isyan ilan etmiş, otuz bin adam da kendilerine destek vermişse de Ebu Müslim isyancılara karşı bir askeri kuvvet göndererek tamamını katlettirmişti.
 

Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi (Çağrı:1989) adlı kitabın 3. cildinden

kısaltılarak alınmıştır.

Ebu’l Abbas Döneminin Değerlendirilmesi

Ebu’l-Abbas devri, Abbasî imparatorluğunun kuruluşunun sağlandığı bir devirdir. Kanlı bir ihtilal ve arkasından birbirini takip eden isyanlar, halifeye komşularına karşı aktif bir politika takibi fırsatını vermemiştir. Bizans imparatorluğuna karşı çıkılan yaz ve kış akınları durdurulmuş, Hazarlar ile olan savaşlar kesintiye uğramış, doğudaki fetih hareketi durmuştur. 

Saffah cömert, yumuşak huylu, ağır başlı bir insandı. 

Tahta çıkışının ilk devirlerinde içki meclisleri düzenlerdi. Sonraları tavsiyeler üzerine, bu meclislere bizzat katılmaktan vazgeçti. Ancak perde arkasından söylenen şarkılara iştirak ediyor, 'Çok beğendiği şarkılarda ise, «Bravo, bir daha söyle» gibi müdahalelerde bulunuyordu. 

Hilafet makamında dört sene dokuz ay kaldıktan sonra, Anbar şehrinde vefat etti. 
 

bottom of page