top of page

Tahkime Karar Verilmesi

Prof.Dr.Mehmet Azimli'nin Hz.Ali (Ankara Okulu: 2015)

kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Savaşın Durdurulmasından ve Devamından Yana Olanlar

Güney Araplarından Yemenliler bu savaşı, iki Kureyşli (Ali-Muaviye) arasındaki bir çatışma olarak görüyorlardı. Nitekim Eşas, mushafların kaldırılmasından sonra savaşın devamı durumunda Muaviye tarafını destekleyeceğini belirterek Hz. Ali'yi tehdit etmişti. Muaviye’nin yanındaki Yemenliler de muhtemelen aynı düşüncede idiler. Yine Cemel Savaşı sırasında Hz. Ali’ye karşı muhalefette bulunmuş olan Basralılar ve iki tarafta da olmak istemeyen barışseverler savaşın devamından yana değillerdi. Ordudaki çoğunluk barışı istiyordu. 

Kuzey Araplarından olup sonradan Haricileri oluşturanlar ise savaşın devamından yana idiler. Ayrıca Hz. Ali’nin en önemli komutanı olup savaşı galip olarak bitirme noktasına getiren Eşter savaştan yanaydı ve bu konuda ısrarcıydı. Bu anlamda Hz. Ali isteseydi Eşter'in ekibinin ve Haricilerin tarafının görüşünü de uygulayabilirdi, ancak o önceleri savaşın devamını savunsa da daha sonra biraz da çoğunluğun baskısıyla savaşı bitirdi.

Hakemlerin Seçilmesi

Hz. Ali'yi tahkime zorlayanların başında yer alan ve Azerbaycan valiliğinden azledildiği için muhtemel bir kırgınlığı bulunan Eşas b. Kays, Hz. Ali’nin de onayı ile bundan sonra ne olacağı konusunda görüşme yapmak üzere Şamlıların yanına gitti. Muaviye, ona amaçlarının Kur’an’ın hakemliğine başvurmak olduğunu söyledi. Buna göre; karşılıklı seçilecek iki temsilci marifetiyle Kur'an’ın hakemliğine müracaat edilecek ve aralarındaki probleme bir çözüm bulunacaktı.

Artık iki tarafın birer hakem belirleme zamanı gelmişti. Muaviye, Amr b. As’ı hakem tayin etmişti. Şamlılar her konuda adeta tek vücut halinde hareket ediyorlardı.

Hz. Ali’nin ordusuna gelince; Tahkime gidilmesi nasıl ki geri dönülmez ayrışmalara sebep olduysa, hakemin seçimi de pek çok yeni tartışmayı beraberinde getirdi. Tahkimin kabul edilmesi için Hz. Ali’yi zorlayan ve karşı tarafa geçme tehdidiyle yani şantajla bu işi gerçekleştiren Eşas başkanlığındaki Yemenli grup, şimdi de hakemin belirlenmesi konusunda Hz. Ali’ye muhalefet ediyorlardı. Hz. Ali, hakem konusunda Eşter'in ismini ortaya atınca Eşas, “Yeryüzünü alevlendiren o değil mi?” sözleriyle itiraz etti. Hz. Ali, hakem olarak amcaoğlu îbn Abbas'ı teklif edince ordusundaki çoğunluğu oluşturan Kahtani grup buna da çok şiddetle karşı çıkıyorlar ve onun da tarafsız olmadığını söylüyorlardı. Bu grubun başındaki Eşas, “Vallahi Mudar’dan (Kureyş’in dahil olduğu kabile) iki hakemi kabullenmeyiz." diyordu. Onlara göre; Muaviye’nin hakemi madem Kureyş'in dahil olduğu Mudar’dan ise bu durumda diğer hakem de Kahtani kökenli olmalıydı. Bu noktada kuzeyli-güneyli Arapların kendi aralarındaki mücadele tekrar hortlamıştı. Kahtani (güneyli) Araplarından olan Eşas ve grubu, Adnanilerin (kuzeyli) bir kolu olan Mudar’a mensup Kureyş’ten bir hakemi kabul etmiyordu. Hz. Ali’nin ordusundakilerin çoğunluğu Kahtani idi.

Güneyli Araplardan biri olan Ebu Musa Eşari’den başkasına razı olmayacaklarını, aksi takdirde Muaviye tarafına geçeceklerini ifade ederek tehdit ve şantaj yapıyorlardı. Hz. Ali’nin, “Ebu Musa bana karşı düşmanlık yapan biridir. Kufe’de benim ordu toplamama engel oldu, nasıl beni temsilen hakemim olabilir?" şeklindeki itirazları ise kabul görmemişti. Kahtaniler, gerekçe olarak Ebu Musa’nın tarafsız olduğunu söylüyorlardı. Fakat onlar, Şamlıların hakemi Amr b. As’ın Muaviye’nin siyasi ortağı olduğu hususunu hiç önemsemiyorlardı. 

Hz. Ali’nin ordusundaki Kahtaniler (Güneyliler) için bu savaşlar (Cemel, Siffin), Kureyş’in kendi arasındaki iktidar hırsıyla yaptığı savaşlardı. Bu savaşlarda yer almayı çok da istemiyorlardı. Nitekim Ebu Musa’nın, Kufe’deki Yemenlilere Cemel Savaşına katılmamalarını tavsiye ederken “Kureyş’i kendi işleriyle baş başa bırakın." şeklindeki tavsiyesi de Kahtani tepkisi ile söylenmiş bir sözdü. 

Hz. Ali, Yemenlilerin baskısına boyun eğerek, haklanın savunması mümkün olmayan Ebu Musa’yı kendi hakemi olarak tayin etti. Hz. Ali, bu konuda kendini tenkit edenlere, “Ben ne yapabilirim? beni de mağdur ettiler.” şeklinde cevap vermiştir.

Prof.Dr.Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam tarihi-2 (Ensar: 2016)

kitabından kısaltılarak alınmıştır. Başlıklar bize ait...

Hakemlerin Değerlendirilmesi

Tahkim taraftarları, Hz. Ali'nin hakemlik için İbn Abbas önerisini, onun halifeye akrabalığı, Eşter'i de savaşa olan hırsı sebebiyle kabul etmeyerek, tarafsız konumda gördükleri Ebu Musa konusunda karar birliğine vardılar. Fakat onlar, Şamlıların hakemi Amr b. El-As'm Muaviye'nin siyasi ortağı olduğu hususunu hiç hatırlamadılar.  Eğer Hz. Ali ile Muaviye arasındaki problemin çözülmesi için tek bir hakem tayin edilmesi kararlaştırılsaydı, tahkimcilerin tarafsız bir hakem ısrarları anlaşılabilirdi. Bu durumda hakem olarak Ebu Musa'nın seçilmesi her iki taraf için de anlaşılır olurdu. Ancak, meseleyi halletmek için karşılıklı iki kişi seçilecekti. Bu takdirde onlara hakem değil, tarafların haklarını korumakla sorumlu temsilci demek daha doğru olur. Durum böyle iken, tahkim taraftarlarının Hz. Ali için tarafsız bir kişiyi istemeleri hakkaniyete uygun değildir. Zira Ebu Musa'nın karşısına çıkacak olan Amr, tarafsız sayılamayacağı gibi, aksine Muaviye'nin sağ koluydu. Bu nedenle Amr'ın karşısına tarafsız görülen Ebu Musa'nın değil, Hz. Ali'nin de teklif ettiği İbn Abbas veya Eşter'den birinin çıkarılması daha tutarlı bir davranış olur, halife de görüşmelerde daha adil bir şekilde temsil edilirdi. Ancak kendisine bu imkan verilmem iştir.

Tahkim taraftarlarının Ebu Musa hakkında ileri sürdükleri, onun hem Muaviye hem de Hz. Ali'ye aynı mesafede olduğu, yani tarafsız kaldığı hususu da geçerli değildir. Çünkü halife ile Ebu Musa arasında çok yakın dönemde meydana gelen bazı olaylar, onun halifeye karşı tarafsız konumda olmasını gölgeleyecek niteliktedir: Hz. Ali, Cemel savaşına çıkmadan önce Küfe valisi Ebu Musa'dan yardım talebinde bulunmuş, vali ise şehir halkının bu davete katılmasını engellemiştir. Bu sebeple halifenin emriyle Ebu Musa görevinden azledilerek şehirden uzaklaştırılmıştır. Hz. Ali ile arasında böyle bir olay geçmiş olmasına rağmen, Ebu Musa'nın tarafsız davranması, üstelik onun haklarım savunması ne kadar mümkün olur? 

Hz. Ali'nin muhalefetine rağmen ordusundaki tahkim taraftarları Ebu Musa'nın Irak tarafı temsilcisi olduğunu ilan ederek kendisini inzivaya çekildiği Sıffin yakınlarından alıp getirdiler.

Tahkimnamenin hazırlanması, her şeyden önce Şam tarafının yani Amr-Muaviye ittifakının bir zaferi sayılmalıdır. Çünkü onlar, savaş alanında mutlak hezimete uğramak üzereyken çarpışmaları durdurmak suretiyle kendilerini savaşın felaketinden kurtarmışlar, üstelik aynı zamanda Irak tarafını da ihtilafa düşürmeyi başarmışlardır. Ayrıca tahkimname ile Muaviye, halifeye isyan eden bir vali olmaktan çıkarak, resmen tanınan bir siyasi rakip haline gelmiştir. Bu nedenle Sıffin savaşını Iraklılar kazanmış gibi görünse de masada istediğini alan ve avantajlı duruma geçen taraf Şamlılardır.

bottom of page