top of page

Talas Savaşı (751)

Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi (Çağrı:1989) adlı kitabın 3. cildinden

kısaltılarak alınmıştır.

İslam ordularının Maveraünnehr’i fethe giriştikleri sırada II. Göktürk devleti en kudretli devrini yaşıyor ve Kapağan Kağan’ın (691-717) Çin’e yaptığı seferlerle Batı Türkistan’daki Çin nüfûzu bertaraf ediliyordu. 

Fakat Kuteybe b. Müslim’in Maveraünnehr’i fethi ve Batı Türkistan’a akınlar yapması bu ülkenin siyasî manzarasında önemli değişikliklerin meydana gelmesine sebep olmuştu. II Göktürk devletinin zayıflaması ve Maveraünnehr beylerinin Arap hâkimiyetini tanımak zorunda kalmaları üzerine kuvvet kazanan Türk Devletinin de Araplara karşı giriştiği askerî harekatta başarılı bir netice alamaması Türkleri, bu yeni düşmanlarına karşı Çin’den yardım istemeye mecbur etmişti. 

Maveraünnehr ve Batı Türkistan’da,Türk-Arap mücadelesinin devam ettiği sıralarda, Çin’de, Tang hanedanı (618-906) hüküm sürmekte idi.  

Bütün yardım isteklerine rağmen Çin’in derhal harekete geçmediği görülmektedir. Ancak 738 yılında Su-lu Kağan’ın öldürülmesi ve Türkeş devletinin iç karışıklıklar sebebiyle zayıflaması üzerine İli vadisi ve Isık göl çevresinde yavaş yavaş Çin nüfuzunun hissedilmeye başladığı dikkati çekmektedir. Çin’in valisi, 747’de, büyük bir ordu ile batıya doğru harekete geçti. Çin kuvvetleri, Batı Türkistan’a karşı giriştikleri bu sefer esnasında, bu bölgede büyük bir askerî ve siyasî güç olan Müslümanlarla karşılaştılar. 

751 Temmuzunda Talas şehri yakınında Çin ve Arap birlikleri arasında başlayan savaş beş gün devam etmiştir. Muhtemelen savaşın sonuncu günü Karluklar arkadan Çin birliklerine taarruz etmişlerdir.
 

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2017) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Her iki taraf Talas civarında karşılaşmış, beş gün devam eden çetin bir savaştan sonra, Çin ordusunda savaşan Karluk kuvvetlerinin rakip tarafa geçmesi üzerine Çinliler iki taraftan muhasara altına alınmışlar, bunun sonucunda askerlerinin çoğunu harp meydanında ölü veya yaralı bir şekilde bırakacak şekilde ağır bir mağlubiyete uğramışlardır.  Haziran-Temmuz 751 tarihinde gerçekleşen savaşta Çinliler elli bin kişi kayıp vermişler, geri çekilirken de yaklaşık yirmi bin civarında esir bırakmışlardır. 

Türk, İslam ve dünya tarihi bakımından büyük bir ehemmiyet taşıyan Talas savaşının önemli neticelerini şu şekilde sıralamak mümkündür: 

Türkler ile Çinliler arasındaki mücadeleler, asırlar boyunca devam etmişti. Miladi VIII. yüzyılın ortalarına doğru Çin İmparatoru'nun, Çin'in geleneksel siyasetlerinin bir devamı olarak Batı Türkistan'a karşı giriştiği askeri harekat, 751 yılında Talas'ta onlar adına feci bir hezimetle neticelenmiştir. Bu tarih, Çin'in Batı Türkistan üzerindeki siyasi emellerinden ebediyen vazgeçmek zorunda kalmasının miladı kabul edilebilir.

Karluklar, Göktürk ve Türkeş devletlerinin yıkılması üzerine bölgenin en kuvvetli unsuru olarak Türk birliğini yeniden tesis etmek için önemli fırsat yakalamışlardır. Araplarla birleşip Çin tehlikesini bertaraf ettikten kısa bir zaman sonra 766 yılında müstakil bir devlet kurma imkânı bulmuşlardır. 

Türkler ile Araplar arasındaki münasebet, karşılıklı mücadeleler şeklinde başlamış ve yarım asırdan fazla da bu şekilde devam etmişti. Bu olumsuz şartlar sebebiyle, Arapların yaydıkları İslam dini Türkler arasında fazla rağbet görmemişti. Talas savaşında bu iki siyasi rakibin Çin'e karşı birleşmesi, Türk-Arap münasebetleri bakımından bir dönüm noktası olmuş, yaklaşık yarım asırdır devam eden kanlı mücadeleler, bu tarihten itibaren yerini büyük oranda barışa ve dostane münasebetlere bırakmıştır. Gelişen olumlu şartlar, İslam dininin Türkler tarafından daha hızlı bir şekilde benimsenmesine uygun zemin hazırlamıştır. Yeni gelişme aynı zamanda Abbasi devletinin başta askeri kadroları olmak üzere çeşitli idari makamlarının Türkler tarafından doldurulmasının da yolunu açmıştır. 

Çin'de keten ve kenevir hammaddesinden imal edilmekte olan kâğıt, bu savaş sırasında Müslümanların eline esir düşen Çinli sanatkârlar aracılığıyla ilk defa Semerkant'ta üretilmeye başlanmıştır. Abbasilerde Halife Harun Reşid'in zamanında, 795 yılında, Horasan ve Bağdat'la birer kâğıt imalathanesi kurmuştur. Bunu Mısır'da faaliyete geçirilen yeni imalathaneler takip etti. Kâğıt, Avrupa'ya Sicilya ve İspanya'dan ihraç yoluyla girmiş ve XIII. yüzyıldan itibaren de Avrupa'da kâğıt imalatına başlanmıştır.
 

bottom of page