top of page

Mu'tazıd (892-902, 10 yıl)

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2017) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Mu'temid'in 857 yılında doğan oğludur. O, son iki yılı esnasında iktidarın hakiki sahibi olmuş, halife Mu'temid'in ölümünden sonra da Mu'tazıd-Billah unvanıyla halife seçilerek iktidarı resmileştirilmiştir.  

Bir Komisyon tarafından hazırlanan İslam Tarihi El Kitabı (Grafiker:2013) 

adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.

Parçalanmanın Artması

Hilafete geldiğinde Doğu ve Kuzey İran’ı, Suriye’yi ve Mısır’ı kendi idarecilerine bıraktı, fakat Irak, Cezire, Bizans sınırlan ile Batı İran’ı, Fars ve İsfahan’ı içerecek şekilde kendi kontrolünde tuttu.

Bir Komisyon tarafından hazırlanan İslam Tarihi ve Medeniyeti (Anadolu Ünv.:2013) 

adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.

Tolunoğulları

Abbâsîler’e bağlı olmakla birlikte Mısır ve Suriye’de yarı bağımsız bir devlet kuran Tolunoğullarının hâkimi, Mutazıd döneminde Abbâsîlerle ilişkilerini düzelterek vergilerini tekrar ödemeye başladı.

Marshall G.S. Hodgson'un İslam'ın Serüveni (İz:1995) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Saffariler  

Doğuda Sistan valisi Yakub b. Saffar hudut savaşlarında popüler bir yerel kahraman olarak sivrildi. Yakub, doğu İran’da, görünüşte haydutlar içinde dejenere olan son Harici güruhuna karşı mahalli milis güçlerine kumanda etti. Yakub, Mütevekkil’in ölümünü takip eden kargaşa sırasında hızla bölge valiliğine yükseldi ve en azından şehir halkının güvenini kazandı. O ve ailesinin halefleri, toprak sahibi sınıflara karşı, daha az şehirli olanların çıkarlarıyla aynileştiler. Genel belirsizlikte, Yakub, iktidarının sahasını genişletmeye ikna edildi; adamlarını doğu taraflarındaki gayrimüslim dağlıların üzerine sürdü ve (867’de) özellikle birliklerini katı disiplin altında tutuyor gözüktükçe bütün İran’ın fethine koyuldu. 

Aristokratik Tahiri rejimi, ona karşı koyamadı. Muvaffak, Yakub’u Irak’ı tehdit eder hale geldiği bir anda yenilgiye uğrattı, fakat Yakub ve kardeşi Amr’ın İran’ın büyük kısmında bağımsız bir valiliği ellerinde tutmalarına izin vermek zorunda kaldı.

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2017) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Sacoğulları

Mu'tazıd döneminde Azerbaycan'da hüküm süren Sacoğullan ile de münasebetler bozuldu. Buna rağmen Mu'tazıd, Muhammed b. Ebü's-Sac'ın Azerbaycan ve Ermenistan bölgesindeki hakimiyetini tanıdı. (898). Muhammed b. Ebü's-Sac da halifeye bağlılığını göstermek üzere oğlu Ebü'l Müsafır'i kıymetli hediyelerle birlikte Bağdat'a rehine olarak yolladı. (899). 

Karmati Problemi

Halifeliği döneminde ülkenin batı bölgelerindeki yönetim aleyhtarı hareketleri büyük oranda bastıran halife Mu'tazıd, hayatının son üç yılını sosyal, İktisadi ve dini nitelikli bir hareket olan Karmatiler isyanıyla mücadele ederek geçirdi. 

Karmati dini doktrini şu şekilde özetlenebilir: 

Karmati düşüncede nur kavramı mühim bir yer işgal eder. Başlangıçta ve sonda tek ve yalnız olan Allah'ın zatı, ulvi bir nurdur. Kahir nurdan külli akıl ve kainatın nefsi ortaya çıkar. Kainatın nefsi nebi, imam ve seçkinlerin akılları gibi beşeri akıllara kaynaklık eder, diğer akıllar ise yok sayılacak belirtilerdir. Şa'şaarû nur, ikinci derecede olup gökteki felekler ve yerdeki cisimler gibi çeşitli görüntüler verebilen karanlıkla ilgili nuru yahut maddeyi meydana getirir. Külli akıl, sabık yaratıcı durumundadır. İmam, külli aklın süfli alemdeki temsilcisidir, bundan dolayı ibadet Allah'ın kendisiyle hicaplandığı, diğer bir ifadeyle şekle bürünen ve ilahi özellikler taşıyan imama tahsis edilmiştir. Karmatiler'e göre peygamber, külli akıl olan sabıktan dolaylı kendisine kutsi ve saf kuvvet intikal eden kişidir. Vahiy getiren ise Cebrail değil, peygamber üzerine taşan akıldır. Onlara güre Kur'an, Hz. Muhammed'in (sav) külli akıldan gelen bilgileri ortaya koyduğu kendi ifadelerinden oluşur. Bu bakımdan Kur'an'ın Allah'ın kelamı diye adlandırılması ancak mecazi anlamdadır.

Karmatiler, naslann zahiri ve batıni yönleri bulunduğunu, peygamberlerin zahiri manaları açıkladığını, asıl manalara ulaşabilmek için nasların vasiler, yahut yetkili kimseler tarafından te'vil edilmesinin gerektiğini öne sürerler. 

İbadetlerine gelince, Karmatilere göre namaz, güneşin doğuşundan önce ve batışından sonra olmak üzere kılınan ikişer rekattan ibarettir. Namaz kılan kimse, her rekatta Ahmed b. Muhammed b. Hanefiyye'ye nazil olduğuna inanılan İstiftah sûresini okur. Kıble Beytülmakdis'tir. Zekat, genellikle imamın hakkı olarak anlaşılmış, belli nisbette ve yılda bir defa tahsil edilmiştir. Hac ibadeti zahiri ve batını olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Zahiri hac herkesin yaptığı, batıni anlamdaki hac ise imamı ziyaret olarak kabul edilmiştir. Bunların dışında Karmatiler'in içkiyi helal, azı dişli ve pençeli hayvanların yenilmesini haram saydıkları, kendilerine muhalif olanların cizyeye bağlanmasını gerekli gördükleri de nakledilen bilgiler arasındadır.

İbn Kesir, Karmatileri dinsiz, Fars felsefecilerine tabi olup Zerdüşt ve Mazdek'in peygamberliğine inanan zındıklar olarak nitelerMüellif, Karmatiler'in daha ziyade Rafiziler'e musallat olup onları ifsat ettiklerini zikreder. 

Kufe’deki Hareket

Karmatiler, Kûfe'de İsmaili propagandisti olan Hamdan b. Karmat'a (ö. 906) nispetle bu isimle anılmıştır. Esasında nasların Zahiri manalarını kabul etmeyen, gerçek anlamlan ancak Tanrı ile ilişki kurabilen masum imam'ın bilebileceği fikirlerden beslenen bu hareket, muhtelif yerlerde ve değişik liderlerin başkanlığında ortaya çıkmıştır. Merkezi idarenin ihmalleriyle zamanın iki hararetli meselesi olan mahalli menfaatler ve kırsal bölgelerdeki memnuniyetsizlik, sürekli olarak yönetime karşı harekete geçmek için fırsat kollayan Şiilerin, hareketlerini birleştirip tehlikeli bir ihtilal şekline dönüştürmelerine fırsat vermiştir. 

Karmatiler'in ilk defa göründükleri Küfe'deki hareket, daha ziyade köylüleri arasında yayılmıştır. Onların yönetime karşı isyanı ise özellikle her sene adam başına bir dinarlık yeni bir vergi konulmasına karşı bir tepki hareketi görünümündeydi. Kûfe merkezli başlayan Karmati hareketi, yaklaşık on yıl (890-901) etkinliğini sürdürdü. 

Bahreyn’deki Hareket

Mu'tazıd dönemindeki ikinci Karamita faaliyeti, Bahreyn'de 889 yılında başladı.  Ebû Said, hareketinde Arabistan'ın doğu tarafındaki bedevilerden büyük destek aldı. Kısa süre zarfında Bahreyn'de bir üs kurmak için yeterli sayıda asker toplayan Karmatiler, neticede Basra'yı tehdit edecek güce kavuştu.  Bunun üzerine halife bir askeri birliği isyan bölgesine gönderdi. 

İki taraf arasında karşılıklı saldırılar gerçekleşti. Bir süre sonra merkezdeki problemler sebebiyle halife ordusundaki bir kısım askerlerin geri çekilmelerini fırsat bilen isyancılar, burada kalanların tamamını kılıçtan geçirip, komutanları Abbas'ı esir aldılar. (891) Bu şekilde Bahreyn bölgesi bütünüyle Karmatiler'in kontrolüne girmiş oldu. 

Halife de 902 yılında vefat etti. Netice itibariyle Abbasi devletinin bu dönemde en büyük gailesi olan Karmatiler problemi, yeni halifeye miras kalmış oldu. 

Kişiliği ve Dönemi

Halife Mu'tazıd akıllı, zeki, aynı zamanda sert tabiatlı ve şiddet siyaseti takip eden bir idareci olarak tanınmıştır. O emri altında görev yapanlara karşı da çok merhametsiz olarak bilinirdi. Buna karşılık yiğitlik ve cesaretiyle de tanınıyordu. Savaşlarda hep askerlerinin önünde çarpışmıştır. Bu sebeple halk kendisine büyük saygı duyar, aynı şekilde çok da korkardı. Onun aşırı sertliği sebebiyle, zamanında Karmatiler dışında fitne ve karışıklıkların sükûnet bulduğu rivayet edilir.  Belki de bu sebeple onun idaresi döneminde ekonomik anlamda rahat bir dönem yaşanmış, halife bundan istifadeyle halk üzerindeki bazı vergileri kaldırmıştır.  Bütün bu yaptıkları sebebiyle Mu'tazıd, Abbasi devletini yeniden tesis ettiği düşüncesiyle II. Seffah olarak isimlendirilmiştir.
 

Müktefi (878, 902-908, 6 yıl)

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2017) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Mu'tazıd'ın oğlu olup onun Çiçek adındaki bir Türk cariyesinden 878 yılında dünyaya gelmiştir.  Babasının 902 yılında vefatı üzerine, Bağdat'ta biat aldı. Göreve gelmesinden sonraki ilk icraatı, babasının yaptırmış olduğu yer altı zindanlarını yıkmak oldu. Bu sebeple halk nazarında büyük bir sempati kazanmıştır.
 

Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi (Çağrı:1989) adlı kitabın 3. cildinden

kısaltılarak alınmıştır.

Karmati İsyanı

Karmati hareketleri çeşitli yerlerde devam etmekteydi. Mu’tezid’in ölümünü fırsat bilerek ayaklandılar. Geçen zaman içinde çölün Irak tarafındaki hükümet kuvvetlerini ve Suriye tarafında Toluni ordusunu mağlup ettiler. Hareketin lideri Yahya, Hz. Hüseyin soyundan geldiğini iddia etti.  

Yahya öldürüldükten hemen sonra yerine kardeşi Hüseyin geçti. Sadece Emiru’l-mü’minin değil aynı zamanda Mehdi unvanını da taşıyordu. 

Harekete geçen hükümet, bütün kuvvetlerini seferber etti. Muktefî, Karmatîler’e karşı bu mücadeleyi desteklemek maksadıyla bizzat kendisi Rakka’ya gitti. Şam ve Kûfe’nin her ikisini de tutan Sungur Arapları ve bilhassa Hamdanîler en büyük askeri yardımı sağladılar.  

Tolunîler, kendi menfaatlerini ciddi bir şekilde etkilemeyen ve Suriye’deki rakiplerine karşı yöneltilen bu hareket karşısında nasıl tavır alacakları konusunda iki ayrı fikre sahiptiler. Bir takım iç karışıklıklar üzerine Bağdat ile işbirliği yapılması gerektiği kanaatinde olan gurubun fikri üstün geldi ve buna göre Bedr komutasındaki bir Tolunî ordusu güneyden Karmatîler’e karşı harekete geçirildi. 

Bu kıskaç hareketi onları mağlup etmek için yeterli idi. Karmatîler’in lideri ele geçirildi ve kuvvetleri dağıtılarak Suriye-Irak çölleri üzerinde hükümet otoritesi yeniden tesis edildi. 
 

Prof. Dr. Adem Apak'ın Ana Hatlarıyla İslam Tarihi-3 (Ensar:2017) 

kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Tolunoğulları Devletinin Sona Erdirilmesi (905)

Halife Müktefi, bir taraftan Suriye ve Irak'ı tehdit eden Karmati meselesiyle meşgul olurken, aynı anda Mısır ve Suriye'de hüküm süren Türk hanedanı Tolunoğulları hanedanını da ortadan kaldırmaya, buraları tekrar doğrudan Abbasi halifeliğine bağlamaya çalıştı. Bu amaçla bazı kumandanlarına Tolunoğullarının Suriye ve Mısır'daki topraklarını ele geçirmeleri emrini verdi. Bunun üzerine yaklaşık 10 bin kişilik ordu Bağdat'tan Mısır üzerine yürüdü. Kısa süre zarfında Tolunoğulları'na ait saray ve hazineleri ele geçirdi. Mısır'da hutbe Abbasi halifesi adına okunmaya başladı. (905). 

Tolunoğulları Devleti'nin ortadan kaldırılmasıyla birlikte Mısır ve Suriye yeniden Abbasilerin hakimiyetine geçmiş oldu. 

Saffariler

Müktefi-Billah'ın halifelik görevini üstlendiği yılda Rey şehri, ülkenin doğusunda bağımsız bir şekilde hareket eden Saffariler hanedanının eline geçmişti. 902 yılında gerçekleştirilen seferden beklenilen netice elde edilemedi. Aynı yıl Samani Emiri İsmail b. Ahmed, Rey'i ele geçirdi. 

Halife Müktefi, bir yıl sonra Fars bölgesini tamamen Saffariler'in idaresine terk etmek zorunda kaldı.

Kişiliği ve Ölümü

Halife Müktefi 908 yılı başlarında hastalandı. Kardeşi Cafer el-Muktedir'i veliaht tayin ettikten altı ay sonra vefat etti.
 

bottom of page