top of page

Felsefenin BahsettiÄŸi Tanrı Vahyin Tanrısı mıdır?

Gusdorf biraz da ironik biçimde ÅŸöyle demektedir:

"Filozoflar açıklamaya çalıştıkları Tanrı'nın varlığını anlaşılmaz hale getirmekle kalmazlar; ayrıca imanı, patolojik özeler yığınına dönüÅŸtürürler; filozofların görüÅŸleri birlikten yoksundur ve kendileri de Babil Kulesi'ndeki anlam kargaÅŸasından sorumludurlar. İmanın, filozofların kavrayamadıkları zengin ve derin bir anlamı vardır."[4]

​

“Greklerden günümüze kadar din felsefesi adı altında ortaya konan pek çok düÅŸünce, gerçekte Tanrı metafizikleridir yani dinsiz Tanrı üzerine boÅŸ spekülasyonlardır.”[5]

​

Filozofların Tanrısı için ancak ÅŸu denebilir: Bu sadece, Tanrı olduÄŸuna inanılan filozoftur.[9]

​

Maurice Blondel, rasyonel teolojiyi özetlerken ÅŸunları tespit ediyordu:

"Filozofların ve bilginlerin Tanrı'sı, entelektüel bir yöntemle ulaşılmış veya varsayılmış akıl varlığıdır; gene bu Tanrı, açıklamanın ve varoluÅŸun bir ilkesi gibi düÅŸünülmüÅŸtür; insan, O'nu, tasavvur etmekle sahip olacağı bir nesne gibi tanımlayabileceÄŸini, hatta O'na etki edebileceÄŸini sanır."[7]

​

Gerçekte, akıl Tanrı'sını savunma veya açıklama için harcanan en deÄŸerli diyalektik emekler ne olursa olsun, bilinmezlikten bilinmeye, deÄŸersizlikten deÄŸerliliÄŸe, içkinlikten aÅŸkınlığa geçiÅŸ, çok ustaca yapılmış zihinsel bir manevra ile olur. Zihin bu manevrayı yaparken, kendi emniyet kurallarını zorlamak tehlikesiyle karşılaşır. Durum bununla da kalmaz; akıl, Tanrı'nın var oluÅŸunu kanıtlarken, O'nun kimliÄŸini bütünüyle belirsizleÅŸtirir. O, âdeta soyut ve çehresizdir; formüle edilemeyen, nitelenemeyen ilkedir; insanın eksikliÄŸinden dolayı sessizlik içine gömülmüÅŸ Tanrı'dır.[8]

​

Filozof Tanrı’ya entelektüel ÅŸiddet uygular. Tanrı’ya entelektüel ÅŸiddet uygulamak, tarihte, kültürde, dilde ve kutsal kitapta verilen Tanrı’nın nasıl olması gerektiÄŸini söylemek Tanrı’yı "metafiziÄŸin hizmetçisi" gibi görmektir... [10]

 

Felsefî teolojinin Tanrı’sı, Tanrı adı verilen ve nihaî gerçekliÄŸi ifade eden bir metaizik kavramdır.[10]

​

İlginç olan ÅŸudur: Tanrı’nın metafizik sisteme ya da doktrine ne girmesinin ne de çıkmasının olumlu ya da olumsuz hiçbir etkisi yoktur. Çünkü felsefî teolojinin Tanrı’sının metafizik sistemde ya da doktrinde hiçbir fonksiyonu yoktur. Bu Tanrı gerçekte felsefî bir form altında ifade edilen bir ilkedir; daha doÄŸrusu evrenin her filozof tarafından farklı ÅŸekilde tasavvur edilen ilkesinin özel metaforik bir adıdır. Her filozof savunmaya çalıştığı felsefî tezine uygun olarak Tanrı metaforuna çok farklı nitelik yükler ve bu nitelikler üzerinde ısrar eder. [11]

 

O’nu Kutsal Kitapların iman objeleri gibi de göremeyiz. O, tekil Tanrı deÄŸildir; tekin yani sadece filozofun Tanrısıdır; belirleyicisi ve tasvipçisi olan; ama asla tapıcısı olmayan bir Tanrı’dır. [11]

​

Böyle bir Tanrı’ya insan, Heidegger’in ifadesiyle “ne dua edebilir ne de bir ÅŸey adayabilir ne de onun önünde saygıyla eÄŸilebilir.” Descartes’ta ve Hegel’de olduÄŸu gibi ne kadar dinî görünürse görünsün, Tanrı’yı böyle anlayan teolojiler dindışıdır. Tanrı olan Tanrı bir ereÄŸe sahiptir; o, bazı ÅŸeyleri ister bazı ÅŸeyleri istemez; kendi dışında eylemleri vardır. Oysa ilke-Tanrı bir ÅŸeyi ne ister ne istemez. Onun bilinçli eylemleri de yoktur. O sadece mantıksal bir baÅŸlangıçtır.[12]

​

Oysa gerçek bir dindeki Tanrı, niteliklerinden birine indirgenmiÅŸ, akıl oyunlarına itaat eden ya da ahlakın emrine ve hizmetine giren, sözüm ona Yüce bir Varlık ya da kozmostaki yasaları düzenlerken tıpkı bizim gibi yasamanın kurallarına itaat eden sadece bir Yasamacı deÄŸildir. Tanrı Kutsal Kitap tarafından verilmiÅŸ bir Åžahıs'tır. O, birinci Tekil ÅŸahıs veya birinci çoÄŸul ÅŸahıs olarak konuÅŸur. Kısaca, Pascal'dan esinlenerek söylersek,

“Tanrı, bilginlerin ve filozofların Tanrı'sı deÄŸildir; İbrahim İsmail ve Yakup'un Tanrı'sı yani vahyin Tanrı'sıdır.”[13]

​

Fakat her ÅŸeye raÄŸmen akıl Tanrı'sıyla, kömürcünün Tanrı'sı arasında belli bir uygunluk vardır. Bu uygunluk, sadece Tanrı'nın durumuna iliÅŸkin bir ön-bilincin tezahürüdür; bu ön-bilinç bütün çaÄŸdaÅŸlarına olduÄŸu gibi, filozofa da empoze edilmiÅŸtir; filozof bu duruma engel olmaz.[14]

 

 

 

Dipnotlar

[1]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[2]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[3]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[4]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[5]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[6]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[7]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[8]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[9]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[10] Din Felsefesinin Felsefesi. Zeki Özcan. https://zekiozcan.wordpress.com/

[11] Din Felsefesinin Felsefesi. Zeki Özcan. https://zekiozcan.wordpress.com/

[12] Din Felsefesinin Felsefesi. Zeki Özcan. https://zekiozcan.wordpress.com/

[13]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

[14]İnsan ve Tanrı. Zeki Özcan, Georges Gusdorf. Emin:2012

​

bottom of page