top of page

Büyük Hac

Ali Åžeriati’nin Hac (Åžura: 1991) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır..

​

Hac sona erdi.

​

Åžimdi "Mina"yı terkeden ey Hacı! Hacc'ın son menzilim kat ettin; İbrahim'in davetiyle ferdî hayatının anlamsız kısır döngüsünden çıkıp, "Mevsim"inde Mîkât'a geldin.

​

"Vahyedici"nin fermanıyla ferdî hayat elbiseni atıp beyaz ölüm elbisesini giydin. Kendi kiliminden ayağını kaldırarak iman ülkesine, -cihada- ve Allah'ın halısına -misafirliÄŸe-adım attın, ayak bastın. Allah'ın SaÄŸ Eli'yle biatlaÅŸtın, aÅŸk girdabına daldın ve kendini, Tavaf eden halkta yok ettin. Hayatın tozlarından temizlenip kendi paslarından arınarak "kendi"ne, "öz"e eriÅŸtin. Girdaptan çıkıp hayret ve susuzluk daÄŸlarında su aramaya koyuldun. Sonra Mekke'den kalkıp Arafat'a indin. Oradan da konak be konak Allah'a döndün. Arafat güneÅŸinin aydınlığında, karanlığın hegomanyası ve gecenin koruması altında "haram ÅŸuuru"nün pak aydınlığına kavuÅŸma "bilinci"yle silah toplamaya giriÅŸtin. Zamana uyup toplulukla birlikte hareket ederek Mina sınırından geçtin ve savaÅŸ meydanına daldın: ilk hamlede en son karargahı yerle bir ettin. İşte o zaman özgürlüÄŸüne kavuÅŸtun. AÅŸk ve iman ülkesini İblis'in hegomanyasından kurtardın. İbrahimî makama ulaÅŸtın; "ÅŸehadetten daha üstün" olan yüksek zirveye çıktın ve iÅŸin sonunda bir koyun kestin. En büyük ruhanî seferin ve en yüksek insanî mi'racın sonunda, daha da ötesi en tehlikeli yerlerden, yaratılış, tevhid, fedakarlık, cihad, ÅŸehadet, İblis'le savaÅŸ ve aÅŸkın baÅŸ menzili fethediÅŸ alanlarının en tehlikelilerinden geçtikten sonra nereye varıyor, ne yapıyorsun?

​

BoÄŸazlamak, bir "koyun" boÄŸazlamak!

​

Niçin? Bu ne felsefesidir? Ne sırdır? İmanın ifadesi olan Hacc'ın sonunda koyun boÄŸazlamaktan maksat nedir?

​

Bunu söylemeye cesaret edemiyorum: bizim için, dinî ruhumuz için inanılır gibi deÄŸil. Bırak da "niçin" sorusunun cevabını bizzat Allah versin.

"... Onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene de yedirin..." (Hac, 36)

 

Ve yine:

"... Artık onlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun" (Hac, 28)

​

Yolun sonunda bir lokmayla -kendi yediÄŸin ÅŸeyden- bir aç insanı kurtarmak, bir mazluma yardım etmek.

​

İşte... hepsi bu kadar!

​

Dokuzuncu gün, Arafat'ta vakfe, Onuncu gece, MeÅŸ'ar'da Vakfe. Onuncu günün sabahından onikinci -istersen onüçüncü güne-kadar Mina'da Vakfe. Arafat, MeÅŸ'ar ve Mina topraklarında, giriÅŸi ve duruÅŸu gösteren hiçbir iÅŸaret mevcut deÄŸil. Arafat'tan Mina'ya kadar olan mesafede, Mekke vadileriyle birleÅŸen yirmibeÅŸ kilometrelik bir geçit mevcut.

​

Bu bitiÅŸik seyir hattının ne doÄŸal açıdan; ne tarihî açıdan ve ne de dinî açıdan hiç bir özelliÄŸi yoktur. Bu güzergahı üç merhaleye bölen ÅŸey bir antlaÅŸmadır. Hacc merhalelerini düzenlemek için yapılmış farazi bir kontrat.

​

Arafat'ta asıl iÅŸin vakfe idi. MeÅŸ'ar'da asıl iÅŸin vakfe idi! Arafat'ta esasen vakfeden baÅŸka hiçbir iÅŸin yoktu. MeÅŸ'ar'da sadece yerden yetmiÅŸ tane küçük taÅŸ alırdın o kadar. MeÅŸ'ar'da vakfe nedeni bu olamaz. Geceyi, güneÅŸin doÄŸuÅŸuna kadar vakfe yaparak geçirmen gerekiyordu.

​

Mina'da da "vakfe"ydi esas olan. Onuncu gün (Kurban Bayramı) baÅŸlıca iki iÅŸin, ÅŸeytan taÅŸlama ve kurban kesme bitmiÅŸtir. Bunlar, öÄŸleye kadar biten iÅŸlerdir. Fakat tam üç gün boyunca burada Vakfe yapman gerekir! Vakfe nedir? Vakfe, duraklama demektir. Bu ne "kalmak" ne "sükûn" ve ne "ikamet"...; bu "duraklayış"tır!

​

Yani yoldasın, hareket halindesin, gece ve gündüz, bir "ara durak"ta duruyor, mola veriyorsun. Bu üç durakta konaklıyorsun, "Hacı" bir yolcusun, yönelen bir yolcusun. Bir yöne doÄŸru yol almaktasın. Bir ara kervanla birlikte mola verir, konaklarsın. Ondan sonra hareket davuluyla birlikte kalkar, kervanla beraber yola düÅŸersin ve baÅŸka bir duraÄŸa yönelerek bir durağı terk edersin.

​

GiriÅŸ, duruÅŸ ve göç! Günü Arafat'ta, geceyi MeÅŸ'ar'da: Ve Bayram güneÅŸiyle birlikte Mina'da duruÅŸ.

Mina'da Vakfe! üç gün.

​

Tabiî Mina da son duruÅŸ deÄŸildir. Mina hedef deÄŸildir.

​

Peki öyleyse bu yolculuk ne zaman sonra erecek? Bu kervanının son durağı neresi veya nerede?

​

Hiçbir zaman! Hiçbir yer...!

​

Peki hangi yöne gidiyor kervan? Allah'a doÄŸru...

​

Ne zamana dek? Nereye kadar? Nihaî karargah, son üs neresi?

​

Ebedî hareket, sabit olmayan ve "nihayetsiz" bir hareket, Ve ilallâhi'l-masîr: [DönüÅŸ Allah'adır]

​

DönüÅŸ

Ey Hacı! Åžimdi nereye gidiyorsun? Eve mi? Hayata mı? Dünyaya mı?

​

Hacc'dan aynen geldiÄŸin gibi mi gidiyorsun? Asla!

​

Ey Hacı! Sen ki bu sahnede "İbrahim rolü"nü oynamış, İbrahim'i sembolize etmiÅŸsin!

​

İyi sanatçı, rolünü oynadığı karakterde erir. EÄŸer rolünü iyi oynarsa, sahne iÅŸi biter, ama kendisinin iÅŸi bitmez. Öyle sanatçılar gelmiÅŸlerdir ki ifa ettikleri rolden uzaklaÅŸmamış, rollerini içselleÅŸtirerek ölmüÅŸlerdir!

​

Ve sen İbrahim rolünü oyunla deÄŸil, ibadetle, aÅŸkla üstlenmiÅŸ Müslüman! Allah'ın Evi'nden kendi evine gitme, İbrahim rolünden çıkıp kendi rolüne dönme!

​

Halkın/insanların evini terk etme, kendi toprağına tekrar ayak basma, kendi kilimine oturma tekrar. İhramı çıkarıp da bedenini kendi kılığına bürüme!

​

Mina'dan Mekke'ye İsmail'inle birlikte dön!

​

Sen İbrahim'sin: tarihin büyük put kırıcısı, dünyada Tevhidin kurucusu, topluluÄŸun hidayet misyonunu üstlenmiÅŸ elçi, sabrı ölçülemez isyankar, yol gösterici ihtilalci, ruhunda ıstırap, gönlünde aÅŸk, yüzünde nur ve.... elinde balta!

​

Küfrün kalbinden imanın fışkırışı, ÅŸirk bataklığından Tevhidin feveranı!

​

Evet İbrahim'sin sen! Öyleyse ateÅŸin ortasına git; zulüm ve cehalet ateÅŸinin içine dal ki halkı ateÅŸten kurtarasın; zulüm ve cehalet ateÅŸinden!

​

Nemrut ve Nemrutçuların İbrahimîlerin üzerine saldığı ateÅŸi kırmızı güle dönüÅŸtürür!

​

Ey İbrahimî Hacı! İsmail'ini kurban et; kendi ellerinle bıçağı boÄŸazına daya...

​

Ki halkın boÄŸazındaki bıçağı kaldırıp atasın; iktidar saraylarının temellerinde, yaÄŸma hazinelerinin başında, dırar ve zillet mabetlerinin eÅŸiÄŸinde, boÄŸazlanan insanların boÄŸazlarındaki hançeri alıp İsmail'inin boÄŸazına daya ki hançeri celladın elinden alma gücünü elde edebilesin! Ama...

 

İsmaillerin fidyesini, bizzat İbrahim'in İlahı öder.

​

bottom of page