top of page
canertaslaman.png

Kur'an'daki Bilimsellik

Prof.Dr.Caner Taslaman'ın Tarihselciler ÇeliÅŸkiler Bataklığında (İstanbul Yayınevi:2016) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

​

Tarihselci görüÅŸte olanlar, Kuran’ın hitabını o dönemdeki dar bir Arap coÄŸrafyasına hapsetmeye çalışırken karşılarına önemli sorunlar çıkıyor. Bunlardan biri, Kuran’ın, Peygamberimizin döneminde içeriÄŸinin doÄŸruluÄŸu tam olarak takdir edilemeyecek fakat günümüzde içeriÄŸinin doÄŸruluÄŸu bilimsel verilerle anlaşılmış ayetler içermesi. Kuran’da böyle ifadelerin var olduÄŸu gösterilirse, Kuran’ın sırf o dönemin Araplarına inmiÅŸ bir metin olmadığı anlaşılabilir (paradigmaları çöker) endiÅŸesiyle, (bunlar Kuran’ın İlahiliÄŸi için delil olabilir endiÅŸesi taşıyan) İslam-karşıtlarından önce büyük bir hışımla, bu ayetlerin bu anlama gelmeyeceÄŸini nasıl gösterebiliriz diye çırpınıyorlar. (Yanlış anlaşılmasın, Kuran’ın sırf o dönemin Araplarına inmediÄŸini göstermek için böylesi ifadelerin var olduÄŸunu göstermek ÅŸarttır demiyorum. Ama böylesi ifadelerin varlığı bu konuda ilave bir delildir.)

​

Bu ÅŸekilde yaklaşımları karalamak için “bilimselci tefsir” gibi etiketleri kullanıyorlar, müstakil bir zihniyet yapısıyla içerik deÄŸerlendirme becerileri olmadığından etiketlerle düÅŸünenler ve etiketlenmekten korkanlar üzerinde etkileri de oldu. Elbette Kuran’ın bilimsel verilerle tasdik edilmiÅŸ iddialara/içeriÄŸe sahip olduÄŸuyla ilgili ÅŸu veya bu tez eleÅŸtirilebilir de reddedilebilir de hatta böylesi bir eleme süreci son derece faydalıdır, her konuda olduÄŸu gibi bu konuda da yanlış görüÅŸler ve abartılı yaklaşımlar ileri sürülmüÅŸtür. Fakat apriori (önceden kabul olarak) “Kuran’da bilimin ilgi alanındaki konularla ilgili bir ÅŸey olamaz” diye bir görüÅŸe sahip olmak, Kuran’ın içeriÄŸinin ne olduÄŸu ile ilgili bir anlayış kıtlığına delalettir. Evrendeki olgulara birçok konuda atıf yapan Kuran’ın ifadelerini, evrendeki olgular ile ilgili ciddi, sistematik bilgi edinme yöntemi olan bilimin verileriyle beraber okumak, bir eksiklik deÄŸil bir zenginliktir.

​

Bu hususta “Kuran o dönemin Araplarına indi, onların anlamayacağı ifade niye Kuran’da olsun?” diye soruyorlar. Bu iddia ileri sürülürken düzeltilmesi gerekli birkaç yanlış görüÅŸ var. Kuran, elbette belli bir dönemdeki ve vahyedildiÄŸi ortamdaki Arapların kullandığı kelimelerle inmiÅŸtir; bugün Kuran’ın kelimelerine o dönemde olmayan bir anlam elbette yüklenemez. Bunun aksini söyleyen varmış havasında bir ÅŸeyler iddia edilmesi yanlış. Elbette Kuran’da, gizemli kelimelerle ve kelimelerin alakasız batıni anlamlarıyla bir hitap olmadı. ÖrneÄŸin Kuran’da “yedi gök” ifadesi geçince o dönemin Arapları “yedi” kelimesinin ne anlama geldiÄŸini biliyorlardı (bu kelimeyi ister rakam olarak “yedi” isterse bazılarının anladığı anlamda “çeÅŸitlilik” olarak ele alalım), “gök” (sema) denildiÄŸinde ise üstlerindeki tüm alanı anlıyorlardı. Yani onlar için “yedi gök” tabiri anlamsız deÄŸildi, bir anlam ifade ediyordu. Ama bütün bunlar “yedi gök” tabirinin içeriÄŸinin ne olduÄŸunu anladıkları, göklerin nasıl yedili bir yapısı olduÄŸunu kavradıkları anlamına gelmez. Kuran’ın Arapça ve anlaşılır olmasının birincisini saÄŸladığı ama ikincisini saÄŸlamadığı açıktır.

bottom of page