top of page

Hasan Basri’nin talebesi, Abdüluahid bin Zeyd ve Malik bin Dinar ile arkadaÅŸ. Riyazat ehli, gözü yaÅŸlı bir zahid ve alim. 

​

Hasan Basri ona “Alimlerin süsü” diye iltifat ederdi. 

​

BaÅŸta üstadı Hasan Basri olmak üzere İbn Åžirin ve benzerlerinden az sayıda hadis rivayet etti.

 

Vefatı 744. 

​

Hüzün

Bakanların gönlünü ferahlatan, kalplerdeki kasveti atan bir yüze sahipti. Nitekim akranlarından biri: “Ben kalbimde bir kasvet hissettiÄŸim zaman ferahlamak için Muhammed bin Vasi’nin yüzüne bakardım. Çünkü onun yüzü, çocuÄŸunu kaybetmiÅŸ annenin yüzü gibi hüzünlü olurdu. Ondaki hüzün, bendeki kasveti alır, kalbim ferahlardı” diye anlatırdı. 

​

Açlık

Arkadaşı Malik bin Dinar, kanaat göstermesine gıpta ederdi: “Aç sabahlayıp, aç olarak akÅŸamlayan ve Allah’tan bu haliyle de hoÅŸnut olan kimseye nasıl imrenmem” derdi. 

​

Zühd

Bir gün adamın biri geldi ve nasihat talebinde bulundu. İbn Vasi: 

  • Dünya ve ahirette melik olmaya bak, dedi. Adam:

  • Bu nasıl olur? diye sorunca:

  • Dünyaya karşı zühd içinde olur, hiç kimseden birÅŸey ummazsan; dünya padiÅŸahı olursun. Bütün halkı Hakk’a muhtaç görür, fakr ve ihtiyacını sadece Allah’a arz edersen, ahiret padiÅŸahı olursun, cevabını verdi.

 

Tevazu

Derdi ki: 

“Her günahın bir kokusu olsa, siz benim pis kokumdan yanıma yaklaÅŸamazdınız. Nasıl cennette aÄŸlayan bir adam görmek garip ve acayipse, dünyada da gülen ve aÄŸlamayan adam görmek o kadar garip ve acayip.”

​

Çalımlı yürüyüÅŸten, kendinde varlık görüp maÄŸrur görünüÅŸten hoÅŸlanmazdı. Bir oÄŸlu vardı. Çalımlı çalımlı yürürdü.

Bir gün onu çağırdı ve sordu: 

Sen kim olduÄŸunu biliyor musun? Annen iki yüz dirheme satın aldığım bir cariye, baban da, Allah sayılarını artırmasın, halkın en kötüsü. Neyinle çalım satıyorsun?

​

Halkın tazimle ziyaret edip kendisinde bir ÅŸeyler görmesinden rahatsız olurdu. Ziyaretçilerine "benden ne umuyorsunuz? Elim, kolum baÄŸlanıp yüzümden tutularak cehenneme sürüklendiÄŸim zaman benim size ve kendime ne faydam olabilir” derdi. 

​

Üstadı Hasan Basri ve diÄŸer gönüldaÅŸları gibi suf (yün) elbise giyerdi. Fakat bunun, zühd tefahuru ÅŸeklinde anlaşılmasından korkardı. Nitekim bir gün yine suf giyerek Kuteybe bin Müslimin yanına vardı. Kuteybe:

  • Niçin suf giydin?

 

İbn Vasi, cevap vermedi. Kuteybe tekrar sorunca ÅŸunları söyledi: 

  • EÄŸer zühdümden dolayı giydim, desem kendimi övmüÅŸ olurum. BaÅŸkasını bulamadığımdan, yokluktan giydim, desem, Allah’tan ÅŸikayetçi olmuÅŸ olurum. Bu yüzden cevap vermemeyi tercih ettim.

 

“Nasılsın?” diye halini soranlara: “Ömrü eksilen, günahı artan ve her gün ölüme bir merhale daha yaklaÅŸan kimsenin hali nasıl olursa, ben de öyleyim.” der, ölümü unutmamayı, ahireti hatırdan çıkarmamayı öÄŸütlerdi. 

​

İbadet

Nafile ibadete düÅŸkündü. Mekke’den Basra’ya kadar kendisiyle yolculuk yapan arkadaÅŸları, geceleri devamlı nafile namaz kıldığını, çok az uyuduÄŸunu ve sabah olunca da arkadaÅŸlarını tek tek namaza kaldırdığını anlatırlardı. 

​

Devlet Görevini Kabul Etmemesi

Devrin emirlerinden Malik bin el-Münzir, onu kadı olarak tayin etmek istedi. Muhammed bunu kabul etmeyince:

  • Ya kadılığı kabul edersin ya da üçyüz deÄŸnek yersin, dedi. İbn Vasi:

  • Sen eÄŸer bu dediÄŸini yapacak ve bana üçyüz deÄŸnek vuracak olursan, sıfatın ve adın “saldırgan” olur. Beni de zillete düÅŸürmüÅŸ olursun. Ama böyle inanıyorum ki, dünyada zillete düÅŸmek ahirette düÅŸmekten çok daha iyidir, diye cevap verdi ve kadılığı kabul etmedi.

 

Kendisinden dua talebinde bulunan bir idareciye ÅŸöyle çıkıştı: 

  • Kapında “Bana zulmettin” diyen bir sürü insan varken benim duamın sana ne faydası olacak? Zulmü bırak, duama ihtiyacın kalmaz.

 

Uzlet

Halkın arasına karışmaktan çok uzleti severdi. Bu yüzden kendisine: “Bizi Allah’a yaklaÅŸtıran bir amel öÄŸret!” diyenlere: 

  • Ben ameller içinde halktan kaçmak kadar insanı Hakk’a yaklaÅŸtıran bir baÅŸkasını görmedim cevabını verirdi.

 

​

Muhammed b. Vasi (ö.744)

 

 

Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'ın Gönül Erleri (Erkam:2017) kitabından kısaltılarak alınmıştır.

 

bottom of page