top of page

Bağımsız Kırım Rüyası ve Sonu (1774-1783)

Kırım.png

(Atlas Dergisinden alınmıştır)

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Bağımsız Kırım Devleti 1774-1776

II. Katerina’nın Osmanlılar ve Tatarlar karşısındaki kesin zaferine rağmen hanlığı niye ilhak etmediği Kırım tarihinin büyük sorularından biridir. Halbuki müşavirlerinin çoğu ona ilhakın en akıllıca hareket olduğunu ve imparatorluğuna büyük faydalar sağlayacağını söylemişlerdi.  

Kırım Tatarları için 9 yıl süren bu bağımsızlık zor ve karışıklıklarla dolu bir dönemdi. Hem Rus hem de Osmanlı hükümetlerinin Kırım’daki gelişmelerde söz sahibi olmaları zorluğu arttırıyordu.

1773-74

SerhatKuzucu.jpg

Serhat Kuzucu'nun Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları (Selenge: 2013) kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Sahib Giray

Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla birlikte Kırım halkı bağımsız olup, Cengiz soyundan istedikleri bir kişiyi han seçerek Kırım Hanlığı’nın başına getirebileceklerdi. Bu dönemde III. Selim Girayın savaş esnasında İstanbul’a kaçmasından dolayı Kırım tahtı boştu. Bu sebeple Kırım ileri gelenleri (Mirzalar) toplandılar ve Sahip Giray’ı han seçerek Kırım tahtına çıkardılar.

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Göçler gitgide artıyordu ve yarımada korkutucu bir biçimde ıssızlaşıyordu. Büyük kalabalıklar Rumeli'ye, Bucak'a veya Besarabya'ya, Yeni Sırbistan'a ve Kuban'a göç ediyordu. Tabii ki Tatar Devleti'nin damarı olan ordu da buna paralel olarak çöküyordu. Hanın 100 bin, kalgayın 60 bin ve Nureddinin 40 bin süvari, hatta gerektiğinde bunun iki katını sefere çıkartabildiği zamanlar çoktan geçmişti.

Barış kutlamalarının sarhoşluğu daha geçmemişti ki Kırım'dan ve İstanbul'dan gelen haberler, çariçenin kabinesinin olumlu ruh halinde kötü bir tat bıraktı. Babıali'nin hala barış şartlarını yerine getirmeye niyetli olmadığım anlamak zorunda kaldılar. Barış onaylandıktan kısa bir süre sonra Rusya'nın himayesi altında seçilen Sahib Giray Han'a gönderilen onay beratı öyle bir dille ve öyle bir şekilde yazılmıştı ki, Sahib Giray Han bu beratı kabul etmeyi reddetti. Zira padişahın dini lider olarak anlaşmaya göre onayını içermekle kalmayıp, hanı Babıali'nin dünyevi bir vasalı olarak gösteriyordu. Sahib Giray Han aynı sebeplerden ötürü, kendisine bu esnada tasdikin birer işareti olarak gönderilen kılıcı, şapkayı ve samur kürkü de yalnızca olağan birer hediye olarak kabul etmek istiyordu.

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Sahib Giray’ın İktidarı Sağlayamaması ve Devlet Giray’ın Muhalefeti

1774’deki Rus zaferi ve yapılan anlaşmalardan sonra Kırım’ın şaşkına dönen zadegan sınıfının maneviyatı bozulmuştu. Her iki anlaşma da toplumlar ve hükümetlerinin ananelerine aykırı yönde reorganizasyonunu ön görüyordu. Bu şaşkınlık Kırım liderlerinin ve Sahib Giray Han’ın anlaşmanın şartlarının aksine Osmanlılarla savaş öncesi münasebetlerini tesis etmeyi denemelerine sebep oldu. Sahib Giray, 1773 yılı sonlarında Bahçesaray’daki Rus konsolosunu tevkif ettirmesine ve Osmanlılara onların “bağımsızlık şartlarını ortadan kaldırıp, hanın İstanbul tarafından tayini adetine tekrar dönülmesini” talep eden bir istida göndermesine rağmen, uzun süre iktidarda kalamadı. Osmanlılar, Küçük Kaynarca Anlaşmasının maddelerine ve ruhuna riayet ederek Sahib Giray’ın istidasını geri çevirdiler.

Savaşın son yıllarında Osmanlıların Kuban’a yolladıkları Devlet Giray, 1774’de Babıali’nin imzaladığı anlaşmayı kabul etmeyi redetti. Azak civarında Ruslara karşı askeri harekata devam etti ve Kafkas kabilelerinden müteşekkil kalabalık bir ordu ile Taman’a yürüdü. 1774 yılı sonunda ordusu ile berzahı geçti, YenikaleKerç’teki Rus müdafaasını kırarak Kefe’yi ele geçirdi. Fakat Sahib Giray’ın ve yakındaki Rus garnizonlarının herhangi bir direnişiyle karşılaşmadı. Devlet Giray’ın niyeti açıkça Kırım tahtını ele geçirmek ve Osmanlı desteği ve Osmanlılar tarafından tanınmayı talep edip anlaşma şartlarını ihlal etmekti.

Sahib Giray, Kırım’dan İstanbul’a iltica etti ve hayatının sonuna kadar orada yaşadı.

1774-76

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Devlet Giray

Oysa Babıali karşı telkinlerine kulak asmayarak, kendisine sadık Tatar grubunu ona karşı kışkırtıp sonunda Sahib Giray Han'ın tahttan alınmasını ve Kuban'da soydaşlarının yanında bulunan ve daha önce de tahta oturmuş olan Devlet Giray'ın ikinci kez Kırım hanı seçilmesini sağladı. Sahib Giray İstanbul'a geldi, fakat hemen Çatalca'daki çiftliğe sürgün edildi.

Devlet Giray ise hemen Kerç ve Yenikale'den Bahçesaray yakınlarına kadar bir gözlem birliği gönderen Rusların desteklediği muhalefet grubuna karşı tek başına ayakta kalamayacağını anladı. Bu yüzden en itibarlı devlet memurları ve yaklaşık 200 mirzadan oluşan bir heyeti, Babıali'nin himayesini ve yardımını şiddetle talep ettiği bir rica mektubu ile İstanbul'a göndermişti. "Bağımsızlık utancını kabul etmeyip, yeniden Babıali'ye tabi olmak ve hepimizin sonu olacaksa bile Kerç, Yenikale ve Kılburun Ruslardan geri alınana kadar savaş yapmak istiyoruz" deniyordu bu mektupta.

Oysa Divan-ı Hümayun, başlangıçta onlarla açıkça irtibata geçme cesaretini göstermedi.

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Bu olaylar Osmanlı hükümetinin canını sıktı. Bu sırada Osmanlı divanı, hükümetin dikkatini askeri meselelerden iç meselelere kaydırmak isteyen inkılapçıların kontrolü altındaydı. Onlar Kırım’a Osmanlı müdahalesini gerektirecek her gelişmeyi planları için çok tehlikeli buluyorlardı. Fakat Devlet Giray safdil değildi. İlk işi Rus ajanı Veselitski’yi serbest bıraktırmak oldu. Devlet Giray da Rus desteğini sağlamaya çalışıyordu.

II. Katerina, herkesi şaşırtarak Devlet Giray’ı han olarak tanıdı. Fakat Katerina Rusya’da kendi Kırımlı gözdesi Şahin Giray’la yakın işbirliğini sürdürmeye devam etti. Katerina sabırlıydı ve Şahin Giray tahtı ele geçirecek yeterli gücü toplayana kadar Devlet Giray’ın hüküm sürmesine ses çıkarmadı. Zaten çok geçmeden Devlet Giray seleflerinin hatalarını tekrarlamaya başlamıştı. Katerina’nın 1770’de hanlıktan kendi tarafına cezbetmeyi başardığı kuzeydeki Nogay kabileleri Devlet Giray’ı yerinden etmek için çariçe lehine harekete geçtiler. Zaten han da Nogayların bağlılığını kazanmak için hiç gayret sarf etmemiş, onları Ruslarla yapılan işbirliğinin tehlikeleri hakkında ikaz etmeye gerek görmemişti

Devlet Giray, 1775 Temmuzunda İstanbul’a on altı mirzadan oluşan bir heyet gönderdi ve Osmanlıların anlaşmayı yırtıp, Kırım Hanlığı’m tekrar tabi olarak kabul etmelerini istedi. İstanbul’da bulunan pek çok Kırım mültecisi de Sultan I. Abdülhamit’in yeni Kırım hükümetini desteklemesini talep ederek, Osmanlıların Kırım’a müdahalesi için büyük destek sağladılar. Fakat Ahmed Resmi’nin liderliğindeki inkılapçılar Osmanlı hareketini önlediler. Savaşın imparatorluğun tamamen çökmesine sebep olabileceğinin farkındaydılar. 

II. Katerina, Şahin Giray’ın tahtı ele geçirmesine yardım etmek için Nogay Ordu’ları ile kazandığı tecrübeden faydalandı. Şahin Giray’ı Kuban’daki Nogay hükümetinin başına tayin etti ve Can Mambet Bey’i idari işlerde yardımına verdi.  

Ruslar, 1775 yılı boyunca Osmanlıları Devlet Giray’a hiçbir yardımda bulunmamaya ikna etmeye çalıştılar. Aynı zamanda Katerina, General Prozorovski’nin komutasında Perekop hattı boyunca güçlü bir askerî yığınak yaptırdı. Bu birlikler, sayıca nisbeten zayıf olmalarına rağmen Devlet Giray’a karşı kullanılacak büyük Rus yığınağının başlangıcını oluşturdular.

Devlet Giray, bir yıldan biraz uzun bir süre iktidarda kaldı. Devlet Giray’ın hemen hiç geliri yoktu. Seleflerinin Osmanlı yardımlarından ve savaş ganimetlerinden sağladıkları gelire sahip değildi. Rusları ve Şahin Giray’ı yarımadaya sokmamak ve kabileleri tatmin etmek için yeterli silahlı gücü ayakta tutacak mali kaynakları da yoktu.

1776-78

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

İkinci Rus istilası 1776-1778

Rusların Şahin Giray’ı İktidara Getirmeleri

Katerina, 1776 Kasımında Kırım’ın istila edilmesini emretti. 1777 Ocağında Şahin Giray Nogayların yardımıyla Kerç berzahını geçti ve yavaş yavaş Kefe’ye, arkasından da Bahçesaray’a ilerledi. Mart ayı sonunda Devlet Giray emellerinin gerçekleşmeyeceğini nihayet fark etti. Osmanlılardan yardım gelmemişti ve yarımadadaki gerekli desteğin çoğu artık Şahin Giray’ın tarafındaydı. Devlet Giray tahttan feragat etti ve en yakınlarıyla birlikte yelkenliyle İstanbul’a gitti. Orada Osmanlı hükümetinin maaş ve içinde hayatının geri kalan son dört yılını geçirdiği malikane şeklindeki geç kalmış yardımına nail oldu.

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Şahin Giray, Tatarları ve Rus yardımcı kıtası ile hiçbir engelle karşılaşmadan Taman'a doğru ilerlemiş, burada bulunan az sayıdaki Osmanlı muhafız kıtasını ele geçirip gözetim altında Özü'ye göndermiş ve vakit kaybetmeden hiçbir yerde ciddi bir engelle karşılaşmadığı yarımadaya girmişti. Az sayıda sadık adamı ile her yerde geri püskürtülen Devlet Giray, tahtı ve ülkeyi terk etmekten başka bir çare göremeyip gemiye binerek önce Sinop'a, sonra da İstanbul'a geldi.  

Hepsi de olağanüstü eğitimli bir bey ve beş ulemadan oluşan ve Temmuz ayında St. Petersburg'a varan Tatar elçilik heyeti, St. Petersburg'da beklenebileceği gibi, çok iyi karşılandı. Buna karşın çariçenin tahtı önünde resmi huzura kabul sırasında kullandıkları dil, oldukça mütevazi idi. Sözcüleri aracılığıyla, milletinin Rusya'dan uzun zamandan beri gördüğü iyiliklerin pekala farkında olduğunu, ama kötü ve cüretkar davranışları ile bu iyiliğin karşılığım veremediklerini belirtiyordu; bu hususta suçunu kabul ediyor, affedilmeyi istiyor ve çariçeden gelecekte bağımsızlığını muhafaza etmek için güçlü himayesini rica ediyordu. Bu talepleri tabii ki yerine getirildi.

Şahin Giray'ın İstanbul'a gönderdiği elçilik heyetinin başarısı tabii ki tamamen farklı idi. Mayıs ayı sonunda buraya varan murahhaslar, gerçi Babıali tarafından gereken onurlarla karşılanmış ve krallar gibi muamele görmüşlerdi. Şahin Giray Han ile uzlaşmayı yeğleyen barış yanlılarından yöne ağırlıklarını koydular.

SerhatKuzucu.jpg

Serhat Kuzucu'nun Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları (Selenge: 2013) kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Şahin Giray, eski Kırım hanı Sahip Giray’ın kardeşiydi. Onun döneminde veliaht han olarak da görev yapmıştı. Venedik’te eğitimi için uzun yıllar kalarak, İtalyanca öğrenmiş ve Batının modern fikirlerini benimsemişti. 1772 yılında Kırım Hanlığı adına heyet başkanı olarak gittiği Petersburg’ta II. Katerina ile görüşerek onunla tanışmış ve sevgisini kazanmıştı.  

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Kırım'da Şahin Giray ile defalarca temasta bulunan Rus bir generale göre, iyi niyetli ama biraz yumuşak ve dürüst niyetlerine rağmen Tatarlar gibi bir millette saygı uyandırmak için gerekli önemli özelliklere sahip olmayan merhametli bir hükümdardı. Bilhassa milletinin savaşçı ruhundan yoksundu, ama buna karşın o dönemlerde birkaç yıl yaşadığı St. Petersburg'da edinilebilen Avrupa tarzında belli bir eğitime sahipti.

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Şahin Giray, hanlığın Doğu Avrupa’da eski nüfuzunu tekrar kazanması için hanın tek başına hüküm sürmeye yeterli gücü kazanması gerektiği neticesine varmıştı. Bu da, Rusya’dakine benzer bir siyasî sistemin tesisi manasına geliyordu. Bu yüzden Şahin Giray önce hanlıktaki otorite eksikliğini gidermekle meşgul oldu. 1777 sonlarında Bahçesaray’a girdiği zaman bütün bey, mirza ve zadeganın etmek zorunda oldukları biat yeminine şöyle bir ilave yaptı:

“Hanların ileride seçimi şüphesiz aramızda bölünme ve kavgalara sebep olacağından, biz, sahibi taht hanın oğulları arasından tahta geçecek olanı seçmesini arzu ediyoruz.”

Geçmişte, divan hanın otoritesinden bağımsız bir müesseseydi ve gayesi önemli devlet meselelerinde tavsiyelerde bulunmaktı. Şahin Giray, yeni divan'ı toplarken geçmişte olduğu gibi bütün kabile reisleri yerine yalnızca tahta çıkışında kendisini destekleyen Mansurlarla Şirinleri davet etti. Ulemadan hiç kimse divana katılmaya çağrılmadı. Şahin Giray, bu şekilde divan’ı arzularını yerine getirecek bir müessese haline getirmeyi ümit ediyordu.

Beylik problemi daha müşküldü. Kabileler, beylik topraklarını meşruiyet ve anane yönünden Giraylara eşit olan atalarından tevarüs edilmiş olarak kabul ediyorlardı. Önceki hanların beylikler üzerinde hemen hemen hiç nüfuz veya otoriteleri yoktu. Hanın memurları oralarda vergi toplamak ve davalara bakmak gibi basit işlemleri bile yapamazlardı. Önceleri Şahin Giray fazla birşey yapamadı. İşe beylikleri kadılık olarak adlandırmakla başladı. Kadılık, bey gibi iki hükümdar arasındaki eşit olmayan güç münasebeti manasına değil de metbû ile görevlisi arasındaki siyasî münasebet manasına geliyordu.  

Nihayet Şahin Giray, 18. yüzyıl sonunun modern ve mutlak bir hakimine daha layık bir saray inşasına niyetlendi. Katerina’dan “Batı mimarisine alışkın duvar ustalarını” Bahçesaray’a göndermesini rica etti.

Bu siyasî inkılapların, sadece kendi menfaatlerini temsil eden hükümet müesseseleri ve veraset yoluyla geçen bir hanlığın yaratılması, kabilelerden mahallî otoritenin alınması ve Batı tarzında yeni bir sarayın inşası gibi bir dizi teşebbüsün amacı, Şahin Giray’ın mutlak bir hükümdar gücü ve görünüşüne sahip olmasıydı.

Şahin Giray, “feodal” askeri güçlerin yerini sadece kendi otoritesine bağlı daimi bir ordunun alması gerektiğine karar verdi ve onları eğitmek üzere Rusların Bahçesaray’a müşavir ve eğitmen göndermelerini istedi. Yeni ordusunun Batılı üniformalarıyla Batılı bir ordu gibi görünmesini istiyordu. Böyle bir ordunun büyük masrafını karşılamak için önce beylerin şahsî tasarrufunda olan kaynakların çoğunu merkezî hükümete veren bir vergi sistemini yürürlüğe sokmaya çalıştı.

Şahin Giray’a karşı muhalefet

1777 sonbaharında yeni vergileri, Kırım Tatar gençlerinin orduya alınma nizamını açıklayarak, şehirlerde yeni makamlara memurlar atadığını ilan etti. Hanın inkılaplarının getireceklerinden dehşete düşen Mansur ve Şirin kabilelerinin reisleri dahi, müesseseleşmiş nüfuzlarını yok edecek olan yeni idareyi desteklemeğe niyetli değildiler.

1777 sonundaki iki gelişme isyan kıvılcımını yarattı. Han, birinci olarak Kırım’daki gayrı müslim cemaatlarla olan geleneksel Tatar münasebetlerini değiştirme hatasını işledi. Büyük Hristiyan ve Yahudi cemaatlerine 15. yy.'dan beri bağımsız hukukî ve mahallî siyasî idari hakkı verilmişti. Bu cemaatlerin ayrı oluşlarının sağladığı karşılıklı ortak menfaatin farkında olmayan Şahin Giray, her iki cemaati de aynı kanunlara tabi kılmaya kalktı. Bütün tebasına eşit vatandaşlık sağlamak istiyordu. Vergilendirme ve askerlik hizmetinde Müslümanlarla gayrı müslimler arasında ayrıcalık olmayacaktı. Mahalli mahkemelerdeki hakimler, İslam veya Hristiyan din hukukuna göre değil de Kırım devlet kanunlarına göre hükümler vereceklerdi. Müslümanlara göre işin en kötüsü, Şahin Giray kafirlerin hukuki adetlerini getirip İslamî hukuk sisteminin bazı temellerini değiştirmeye niyetleniyor olmasıydı. Gayrı müslim cemaatler bu değişikliklerden şaşkınlığa düşmüşlerdi. Tatarlar ise bu hareketleri Şahin Giray’ın da sahip olduğunu var saydıkları kendi dini inanışlarından rezilane bir vazgeçiş olarak görüyorlardı.

Şahin Giray’ın kontrolünde olmayan ikinci gelişme ise Kırım yarımadasında organize Rus iskanının başlamasıydı. 1777 yılı sonlarında Katerina Osmanlı İmparatorluğumdan gelen Rum ve Slav göçmenlerin Kırım’a yerleştirilmesi için hazırlıklar yapılmasını emretmişti. Bu yeni koloniler “Çariçe hanımefendilerinin silahlı kuvvetlerinin kontrolü altına” verilmişlerdi ve görevleri “Kırım’da Rusya’nın pozisyonunu güçlendirmekti.

Gelişleri, Tatarların Şahin Giray’a karşı besledikleri sevginin en alt noktaya ginmesine sebep oldu. Han, yeni ordusunu gelenlerin bölgede serbest hareket etmesini engelleyen Yenikale civarındaki asilerin üzerine gönderdi. Fakat ordusu asilerin saflarına geçti. Rusların yardım vaadinin dışında Şahin Giray’ın elinde hiçbir iç destek kalmamıştı.

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Şahin Giray çok geçmeden beceriksiz olduğu ortaya çıktı ve kendisi için gösterilen çabalara değmeyen bir aptal olarak görülmeye başlandı; onu önde tutmak ve muhafaza etmek siyasi bir zorunluluk olmamış olsaydı belki de Şahin Giray'ı hemen bırakacaklardı.

Her şeye rağmen, Rusya'nın himayesi altında, kendisine bahşedilen bağımsız bir hükümdarın rolünü oynamak istiyordu. Hristiyan ve Avrupa geleneklerini benimsedi ve ülkesine Rus tarzında şekil verebileceğini ve yönetebileceğini düşünüyordu. Tabii ki bütün bunlar Tatarların henüz sönmemiş milliyetçilik duygularını kabartıyordu ve büyük bir kısmının Şahin Giray'a sırt çevirmesine sebep oldu. Bilhassa yerel askeri düzeni kaldırarak, bunun yerine silahlı kuvvetleri Avrupa tarzında düzenleme çabalan, öfkelerini üzerine çekiyordu. Birlikler, alaylar ve bölükler olarak düzenlenecek, Rus tarzında silahlanacak ve talim yapacak, düzenli maaş alacak, fakat aynı zamanda daha sert bir disipline tabi tutulacaktı.

1777-78

SerhatKuzucu.jpg

Serhat Kuzucu'nun Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları (Selenge: 2013) kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Tatar İsyanı

Şahin Giray’ın, Kırım içerisinde altı bin süvari ve altı bin piyade askeri toplayıp silahlarını teslim aldıktan sonra bunları yüzer ve yüz ellişer gruplar hâlinde Rus generalinin emrine vermek istemesi bardağı taşıran son damla oldu. Toplanan askerler arasında bulunan Onbaşı Seyit Molla Ahmet bu birliğin Ruslara teslim edileceği haberini alınca yanındaki askerlerle birlikte Şahin Giray’a karşı isyan etti. İsyancılar, önce bu askerleri toplamak için Şahin Giray tarafından görevlendirilen mirzayı ve emrindeki bin kadar Kazak askerini öldürdüler. Daha sonra Bahçesaray’ı işgal ederek, Şahin Giray’ın burada yeni yaptırdığı kaleyi bastılar ve altı bin Rus askerini kılıçtan geçirdiler. Şahin Giray canını zor kurtararak Rus Generalinin yanına sığınmak zorunda kaldı. İsyancılar Rus Generaline elçi yollayarak Şahin Giray’ın kendilerine teslim edilmesini istemediler. Fakat, Rus generali Şahin Giray'ın II. Katerina’nın misafiri olarak yanında bulunduğunu belirterek, onların bu isteğini geri çevirdi.

Kırım llanlıgı’nda Şahin Giray’a karşı başlayan isyan kısa sürede tüm Kırıma sıçradı. Yenikale etrafında Halim Giray ve Kırımlıların askeri başbuğu Veli Şah Seyit, Kuban Bölgesinde de Hacı Giray Sultan ve Kadir Giray Sultan ile Toktamış Giray Sultan Şahin Giray’a karşı mücadele etmeye başladılar. Yine Kabartay bölgesine yakın bir bölgede toplanan Çerkeş, Nogay ve Abazalar ile dağlık kesimlerde yaşayan halklar da Şahin Giray ve Ruslara karşı ittifak kurarak bu isyana katıldılar.

II.Katerina, Kırım’da meydana gelen bu olayları yakından takip etmekteydi. İsyanın başlangıcında Rus birliklerinin bu olayın dışında kalmasını ve Şahin Giray’ın kurduğu yeni ordusuyla isyanı bastırmasını teklif etmişti. Fakaı Şahin Giray’a bağlı askerlerin savaşmadan isyancıların tarafına geçmesi sebebiyle, II. Katerina’nın talimatıyla Rus ordusu Şahin Giray’ı korumak ve Kırım’daki isyanı bastırmak üzere harekele geçti. Şahin Giray, Rusya'dan aldığı hu destekle önce Kefe'yi kuşattı ve burada bulunan birçok Müslüman’ı katletti. Kefe’yi zapt ettikten sonra Tatnan ve Kuban Bölgesindeki Tatarlara mektup yazarak, Kırım ahalisinden baş kaldıranların bir kısmının öldürüldüğünü, onlara uyanların sonunun da aynı olacağı hususunda Tatarları uyardı.

Şahin Giray Kırım’da başlayan bu isyanın sadece kendine muhalif bir grup Kırımlı tarafından çıkarıldığını düşünse de Ruslar bu ayaklanmanın geniş bir kesimi kapsadığını biliyordu. İsyana hemen hemen bütün ulema ve şirinler başta olmak üzere aşiretlerin birçoğu ve Giray sülalesinin tamamına yakını katılmıştı. Şahin Giray’a sadece Hıristiyan azınlıklar ile kendi adamları sadık kalmıştı. Han, bu isyanları hamisi Rusların da yardımıyla ancak Ocak 1778 yılında ve kısmen kontrol altına alabildi.

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Kırım'ın Rus komutanı ile birlikte ve San Andreas nişanını takmış bir halde gelen Şahin Giray nezdinde 500 kişilik bir Tatar birliği yeni tarza göre talim yapacakken, hatta onlara zorla Rus üniformaları giydirecek kadar ileri gidilirken, aniden saflardan Şahin Giray'ın üzerine ateşlenen, ama hedefine ulaşmayan üç kurşun, genel ayaklanmanın işaretini verdi. Yakınlarda bulunan 16 bin kadar Tatar aceleyle buraya geldiler ve Prens Prosorovski acilen hazır beklettiği ve asileri her yönden ablukaya alan bir birliği yanına çekmemiş olsa idi, Şahin Giray ve maiyetinin sonu "gelebilirdi. Ruslara da oldukça pahalıya mal olan korkunç bir katliamda asilerin büyük bir kısmı öldürüldü. 

O tarihten sonra aslında Şahin Giray'ın görünüşteki hükümdarlığı gerçekten de sona ermişti. Kendini artık tamamen Rusya'nın ellerine bırakmaktan başka ne yapabilirdi ki? Adı geçen raporda belirtildiği gibi, söz konusu isyan bastırılır bastırılmaz, Prens Prosorovski'ye mutlak yönetimi devretti ve küçük maiyeti ile Rus karargahından ayrılmaya bile çekiniyordu.

Prens Prosorovski tabii ki kendisine verilen "mutlak gücü" hemen kullanmakta gecikmedi. Yarımadanın saldırıya açık bütün noktalarının, bilhassa limanların savunmasını sağlamlaştırdı ve Taman'da bulunan orduyu 20 bin kişiye kadar takviye etti. Böylece şimdilik huzur sağlanmıştı. Ancak Ruslara karşı isyan halindeki Tatarlar arasında el altından baş gösteren kızgınlık ve öfke de o denli büyüktü.

SerhatKuzucu.jpg

Serhat Kuzucu'nun Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları (Selenge: 2013) kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Osmanlı Devleti’nin Tutumu

Küçük Kaynarca Antlaşması’na göre Rusların hiçbir şekilde Kırım Hanlıgı’nın iç işlerine karışmamaları gerekirken, II. Katerina her fırsatta onların iç işlerine müdahale etmekteydi. Önce Sahip Giray’a karşı Şahin Giray’ı destekleyerek Kırım tahtına çıkarmış, daha sonra da Kırım Hanlığı’nda Şahin Giray karşı başlayan isyanı bahane ederek 40 bin askeriyle birlikte Kırım’a girmişti. Osmanlı Devleti ise Kırım’da yaşanan bu olayları yakından takip etmekle beraber, Küçük Kaynarca Antlaşması’nın hükümlerini ihlal etmemek için bir süre daha Kırım’a müdahaleden kaçınmıştır.

Osmanlı Devleti ile Rusya Kırım’da yaşanan bu olaylardan dolayı birbirlerini suçlamaktaydı. İki ülke, aralarında yaşanan bu siyasi gerginliğe bir son vermek için diplomatik temaslara başlama kararı aldılar. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında birincisi Salim Paşa yalısında, İkincisi de Aynalıkavak Sarayı’nda olmak üzere, iki görüşme yapıldı. Bu toplantılara Osmanlı Devleti adına Müflizade Ahmet Efendi, Abdürrezzak Bahir Efendi ve İbrahim Münih Efendi; Rusya adına ise Büyükelçi Aleksandr Stachieviç ve iki tercümanı katıldı. Yapılan bu görüşmelerde Osmanlı heyeti, Şahin Giray’ın hanlığının meşru olmadığının, halka zorla mazharlar imzalatıldığının ve Rusların hangi sebeple olursa olsun Kırım’a asker sokmalarının mevcut anılaşmaya aykırı olduğunu beyan ettiler. Rus tarafı ise Şahin Giray’ın halkın isteği ile han seçildiğini, Kırım Hanlığı’nda bulunan Rus askerlerinin de kendi iradeleriyle değil, tamamen Kırımlıların isteği doğrultusunda burada bulunduğunu belirtiyordu. Neticede, iki taraf yapılan uzun görüşmeler sonunda Kırım meselesinde bir karara varamadan toplantıya son verdiler.

Öte taraftan, Şahin Giray Rusya’dan aldığı askeri yardımla hiç vakit kaybetmeden isyan eden halka karşı sert müdahalelere başladı. Kırım halkı ise çaresiz bir şekilde, İstanbul’a gönderdikleri elçiler vasıtasıyla içinde bulundukları zor durumu belirterek, Osmanlı Devleti’nden acil yardım, islemekteydiler. Osmanlı yönetimi, Kırım halkının bu isteklerine daha fazla kayıtsız kalamazdı. Divan-ı Hümayun’da yapılan uzun toplantılar sonrası, Kırım Hanlığına gerekli askeri yardımın yapılması kararı alınarak, bu görev için Canikli Ali Paşa görevlendirildi. Ayrıca Kırım ve Kuban halkının da desteklediği eski Kırım hanlarından III. Selim Giray da Kırım’a han olarak gönderildi.

Osmanlı hükümeti, Kırım’a askeri müdahalede bulunma kararı aldıktan hemen sonra, Avrupa devletlerinin gözünde haksız duruma düşmemek için, bu kararın gerekçelerini açıklamak üzere diplomatik girişimlere de başladı. Bu amaçla İstanbul’da bulunan yabacı devletlerin elçilerine birer takrir verildi.

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Kırım Hanlığı için Selim Giray ile Şahin Giray’ın Mücadelesi

Babıali Şahin Giray'ın tanınmasına karşı direnişinde daha da ısrarcı hale geldi ve karşısına sürgün edilen Devlet Giray Han'ın bir kardeşi olan, gerekirse silahları ile desteklemeye kararlı göründüğü Selim Giray'ı çıkarttı. Keşke bu desteği hemen gerçekleştirmiş olsaydı!

Oysa o güne kadar dikkat çekmeden Rumeli'deki topraklarında yaşayan Selim Giray'ı iyi bir silahlı kuvvet ile donatmak yerine, yanında yalnızca birkaç Türk subayı ile birlikte tek başına hemen birkaç bin Tatar'ın Selim Giray'ın tarafına geçtiği ve kendisini hanları olarak kabul ettiği Kırım'a gitmesine izin verdi. Lakin Kefe'ye yerleşmeye ve buradan hükümdarlığını yarımadanın iç kesimlerine kadar genişletmeye yönelik ilk denemesi talihsiz geçti. Aralık ayı başlarında Kefe'ye gelir gelmez, Şahin Giray önemli bir Rus birliğinin başında acilen buraya geldi; savunması zayıf şehri hücumla ele geçirdi ve burada bulunan Tatarlar arasında korkunç bir katliam gerçekleştirdi. Selim Giray, son anda kaçabildi.

Divan-ı Hümayun ise bu Tatarlar yüzünden Rusya ile savaşa girmeye hiç niyetli değildi. Aksine, Babıali'nin yalnızca başka çaresi kalmayınca Tatarların yardımcı gücü olarak silahlara sarılacağını açıkça belirtti. Selim Giray'ın Ocak 1778'de gelen arzuhalleri müspet karşılandı ve hiç vakit kaybetmeden kendisine istediği beratlar gönderildi. Yine de bütün bunlar Selim Giray'ı kurtaramadı.

SerhatKuzucu.jpg

Serhat Kuzucu'nun Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları (Selenge: 2013) kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Osmanlı Devleti, Şahin Girayın hanlığının meşru olmadığı gerekçesiyle Kırım tahtına III. Selim Giray’ı han olarak atadı. Bu atama sonrası III. Selim Giray hiç vakit kaybetmeden Kırım’a hareket etti ve 1778 yılının Ocak ayı içerisinde Kırım’a ulaşmayı başardı. Bu sırada Şahin Giray ise Ruslardan aldığı destek sayesinde Kırım genelinde kontrolü ele geçirmek üzereydi.

Bu dönemde, Rusların Kırım Hanlığı topraklarında Akmescit’de yirmi bin kişiden oluşan bir tabur askeri ve başta Or bölgesi olmak üzere Kırım’ın çeşitli mevkilerine dağılmış iki-üç bin askeri mevcuttu. II. Katerina, Selim Giray’ın Kırım’a geldiği haberini alınca, mevcut askerlerine ek olarak üç bin piyade ve dört bin süvari askerini daha Kırım’a gönderdi.

Selim Giray’ın, Şahin Giray ve Ruslara karşı mücadele edebilecek yeteri kadar asker ve mühimmatı yoktu. Harekete geçmek için Osmanlı tarafından gönderilecek yardımın gelmesini bekliyordu. Gönderilecek yardımın gecikmesi üzerine Selim Giray ile kardeşleri Selamet ve Kaplan Giray saldırı karşısında fazla direnemeyerek önce Ûzi’ye, oradan da İsmail taraflarına kaçmak zorunda kaldı. Şahin Giray, bu saldırılarında küçük, büyük ve ulema ayrımı yapmaksızın birçok Kırımlıyı katletti. Kırımlıların bir kısmı da canını zor kurtararak Avlita’ya (Sivastopol) kaçtı.

Şahin Giray karşında başarısız olarak Osmanlı Devleti’ne iltica etmek zorunda kalan Selim Giray, “Şayet ben orda iken Canikli Ali Paşa gelseydi Kırım’daki kabileleri kendi tarafımıza alır, Kırını Hanlığı’nı Şahin Giray’ın ve Rusların zulmünden kurtarırdık" demek suretiyle Kırım’da yaşadığı hezimetin sorumlusu olarak Kırım Seraskeri Canikli Ali Paşa’yı gösteriyordu

1779-82

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Üçüncü Rus istilası

Şahin Giray devrimlerinin yeniden başlaması

1779 başlarında Şahin Giray iyi bir haber aldı: Osmanlı hükümeti Rusya ile Aynalı Kavak Anlaşması’nı imzalamıştı. Bu anlaşmaya göre Osmanlılar yaşadığı sürece Şahin Giray’ı Kırım hanı olarak tanıyorlar ve Kırım’ın meselelerine karışmamaya söz veriyorlardı.  

Anlaşmada Ruslar birliklerini Kırım’dan çekmeye ve Özü civarındaki toprakları Osmanlılara geri vermeye söz vermişlerdi. Buna karşılık Osmanlı sultanı da Rusya’nın Kırım’ın siyasî meselelerine müdahale hakkını tanıyor ve Rus menfaatlerine uygun bir hanı kabul etmeyi taahhüt ediyordu. 1778’de Rus istilasıyla tamamen maneviyatları bozulmuş olan Kırım Tatarları, ileride Osmanlıların kendileri lehine müdahale etmesinin rüyasını bile göremeyeceklerini öğrenince daha da bozulmuşlardı. Nefret ettikleri Şahin Giray’ın idaresi altında Rusya’ya tabi olarak yaşanacak bir gelecek değişmez kaderleri olmuştu. Üstün askerî güçler karşısında yapabilecekleri pek birşey kalmamıştı.

Şahin Giray, şimdi Kırım’da 1777’de başlattığı inkılaplarından bazılarını tamamlamaya devam ediyordu. Hemen tamamen Nogaylardan, PolonyaIı paralı askerlerden, Kazaklardan müteşekkil birliklerini tekrar kurdu. Tatarların değişken desteğine bağlı kılmak niyetinde değildi. Saraya sadece bir avuç Tatar kabul edilmişti. Üç yıl süreyle Şahin Giray yarımadada nisbeten sakin bir hayatın tadını çıkardı; idaresine karşı olan muhalefet tesirli bir güç gösterisi yapabilecek durumda değildi.

Şirokorad.png

A.B.Şirokorad'nın Osmanlı-Rus Savaşları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Kırım’da Yeni Şehirler ve Serbest Dolaşım Problemi

Yekaterina ve Potemkin, vahşi bölgenin birkaç yıl zarfında gelişmiş bir Yeni Rusya’ya dönüşmesi amacıyla bir takım köklü ıslahat tedbirleri aldılar. Örneğin henüz 1770 sonlarında Kırım’dan ve bizzat Yunanistan’dan 20 binin üzerinde Yunanlı Yeni Rusya’ya iskân edildi. Bu Yunanlılar 1780’de Mariupol şehrini ve çevresindeki yirmi köyü kurdular. Yekaterina, 1781 yılında da Novorossya’ya [Yeni Rusya’ya] 20 bin serf iskân edilmesi yönünde buyruk çıkardı. Hükümet ayrıca subay, memur ve hatta muhaceret yoluyla gelen yabancılara Yeni Rusya arazilerinin bir kısmını bedelsiz olarak dağıttı. Arazi edinme şartları son derece elverişliydi. Örneğin arazi alanlar on yıl süresince her türlü yükümlülükten muaftılar; ancak arazi sahipleri bu süre zarfında her 1500 hektara 13 hane olmak üzere insan iskân etmekle yükümlüydüler. 

10 yıl zarfında Novorossya ve Azak eyaleti valileri büyük toprak sahiplerine 4,5 milyon hektar toprak dağıttılar ve buralara takriben 100 bin kişi iskân edildi. 

Yekaterina, henüz 1769 yılında da Polonya topraklarından Yahudilerin göç ettirilmesine karar vermişti. Potemkin, 1781’de Kherson’i kurmaya başladı. Zaten orada daha önce 1779’da bir tersane kurulmuştu. Kherson’in kuruluşundan iki yıl sonra, bu şehir üzerinden önemli miktarda mal gelmeye başladı. Üstelik bu mallar sadece Rusya’dan değil, Polonya ve hatta Avusturya’dan da geliyordu. Ne var ki Karadeniz’deki ticaret bütünüyle Osmanlı sultanının iradesine bağlıydı. İstediği an Boğazları kapatıp Güney Rusya’da ekonomik kriz çıkmasını sağlayabilirdi. Rusya sahillerinin güvenliğini ve gemilerin serbestçe dolaşma imkânını garanti altına almak, ancak Rusya’nın Boğazları kontrol altında tutmasıyla mümkündü.

1781-83

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

1781-83 Tatar İsyanının Yeniden Başlaması

Fakat 1781’de tekrar müşkülat çıktı. Şahin Giray’ın sarayı çevresindeki Rus nüfuzuna daha fazla tahammül edemeyen Kırımlılar isyan ettiler. Önce Yedisan Nogayları Bahçesaray’ın müsaadesini almaksızın Murat Giray’ı kendilerine baş olarak “seçtiler.” Arkasından Murat Giray’ın idaresinde yarımadayı terk ettiler ve güneye doğru Kuban nehrini geçtiler. Birkaç ay sonra Camboyluk ve Yediçkul Nogayları hanın gönderdiği görevlileri kabul etmeyi red ettiler ve kendilerinin ne hanın ne de Rusların hakimiyetine tabi olmadıklarını bildirdiler. Hanlığı bir arada tutan zayıf idare parçalanmaya başlamıştı.

1782 Nisanında Şahin Giray’ın kendi ordusunun bir kısmı, komutanlarına isyan etti ve Taman’da gittikçe büyüyen asi güçlere katıldı.

Taman’da Şahin Giray’ın iki kardeşi, Arslan ve Bahadır Giraylar, Kırım ricalinin geri kalanlarıyla gizli temaslara giriştiler. Nisan sonunda belli başlı Tatar kabilelerinin temsilcileri, ulema ve Kefe kadısı, açıkça hanın devrilmesini planlıyorlardı.

 

14 Mayıs 1782’de küçük bir asi grubu, Şahin Giray’ın ve Rus konsolosunun kadı ile siyasî meseleleri görüştüğü Kefe’ye taarruz etti. Kısa bir çarpışmadan sonra Şahin Giray ve birlikleri tamamen bozguna uğratıldılar. Han ve birkaç taraftarı gemiyle Kerç’deki Rus kalesine kaçtılar. Asiler hemen Bahadır Giray’ı han olarak seçtiler ve yeni seçim için sultanın tasdikini almak üzere İstanbul’a bir heyet gönderdiler. Kırım bağımsızlığının bu üçüncü devresinin artık sona erdiği şimdi açıkça belliydi. 1782 Haziran ve Temmuzunda Şahin Giray’ın programına karşı olan isyan hareketi bütün Kırım yarımadasına yayıldı. Emniyetli bir yere kaçamayan bütün görevliler öldürüldü. Bahçesaray yakınlarında inşasını başlattığı yeni sarayın temelleri yıkıldı. İdaresini temsil eden bütün resmî daireler ve hükümet binaları da tahrip edildi.

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Mirzaların Şahin Giray Han'a karşı son ayaklanmasından sonra huzur yalnızca görünüşte yeniden sağlanmıştı. Hoşnutsuzluk ve kaynaşmalar sürekli olarak artmıştı. Kerç ve Yenikale'de güçlü Rus birlikleri mevcuttu ve Şahin Giray, Han sarayın muhtemelen yeniden çıkacak bir ayaklanma halinde onların yardımlarına mümkün olduğunca hızlı başvurabilmek için Kefe'ye taşımıştı. 6 bin kişiye kadar yükselttiği kendi muhafız kıtasına artık neredeyse hiç güvenemiyordu. Nisan ayında ayaklanmayı bastırmak üzere gönderdiği Avrupa tarzında düzenlenmiş üç alay, Kuban Nehri'ni geçerek, burada mekân tutan eşkiyalar ile birlik olmuştu.

Şahin Giray Han, Rusların himayesi altında rahatça Kefe'de otururken, kardeşlerinden biri olan Bahadır Giray, Kuban Tatarları boylarının çoğu tarafından karşı han olarak seçilmiş ve bu hareketin başına geçmişti. Tatarların en güçlü boyları da hemen onun tarafına geçtiler. Şahin Giray kendini ve hanlık onurunu, Rus çariçesinin muhafız alayı yüzbaşısı rütbesini Kabul ederek artık onların efendileri ve liderleri olamayacağı derecede küçük düşürmüştü.

Neticede 1782 Mayıs'ında Bahadır Giray önemli bir askeri kuvvetle Kefe önlerine geldi; anlaşılan o ki, Şahin Giray, başına geleceklerden tamamen habersizdi. Fatihin öfkesinden acilen kaçarak kurtulabilirdi. Bunun için beş Rus gemisi limanda hazır bekliyordu. Dolayısıyla acilen hazinelerinden taşıyabileceği kadarını yanına alarak, ailesi, saray efradı ve Rus sefiri ile birlikte Yenikale'ye gitmek üzere gemiye bindi. Hemen ardından Bahadır Giray, tek bir kılıç darbesine gerek kalmadan Kefe'yi işgal etti ve ağabeyinin Avrupa tarzında döşenmiş sarayını yanındaki Tatarların talanına bıraktı.

1783

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Rus istilası

Fakat Katerina askerî gücünü kullanarak Şahin Giray’ı bir kere daha tahta çıkardı. Yeni Rus istilasının komutanlığına General Potemkin getirildi. Ordu Bahçesaray’a girdi ve asileri tekrar dağıtmaya muvaffak oldu. Bahadır Giray ve bazı taraftarları Kuban’ı geçip Osmanlı topraklarına sığındılar. Şahin Giray, kuvvetli bir Rus askeri muhafazası altına tekrar Bahçesaray’a girdi.

Rusların geçmiş yıllarda daima almaya muvaffak oldukları alışılagelmiş hana sadakat bildirileri verilmiyordu bu sefer. Han, Bahadır Giray’ın bütün taraflarına karşı korkunç bir baskıya girişti. Şahin Giray’ın son hükümdarlığı esnasında Rus ajanı olmuş olan Yakup Ağa, Potemkin’e endişeli bir not gönderdi ve Şahin Giray’ın Kırım’daki bütün desteğin kaybolmasına sebep olacak, tamamen sorumsuz bir şekilde hareket ettiğini bildirdi. Katerina Rus müşavirine Şahin Giray’ı “bu mantıksız baskıyı” bırakmaya zorlamasını emretti. Çariçe şöyle diyordu:

“Cömertliğimiz ve şefkatimiz sadece kendisi için değil bütün Kırım halkı içindir. O, bu dehşet verici ve zalim muameleyi durdurmalı, onlara yeni bir isyan için haklı bir sebep vermemelidir.”

Çariçenin emri boşunaydı. Potemkin hanın hareketlerinden pek rahatsız değildi. Çünkü o, zaten Kırım’ın Ruslar tarafından bir sene sonra ilhakı için gereken hazırlıkları yapıyordu.

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Kendi yandaşları bile davasından neredeyse tamamen vazgeçmişlerdi. Asi diye adlandırılan yandaşları, Babıali tarafından terkedildiklerini hissettiklerinde, geri çekildikleri en uzak ve en ücra köşelerden bile elçilerini gönüllü olarak tabi olacaklarını bildirmek için Şahin Giray'a değil Rus generaline gönderdiler. Zira Ruslar daha o dönemlerde son ayaklanmadan sonra adeta bir düşman ülkesindeymiş gibi bulundukları yarımadada buranın mutlak efendisi gibi hareket ediyorlardı.

Her yeri çöle çeviriyorlardı ve asi Tatarlar kalabalıklar halinde Rusya'ya sürgüne gönderiliyordu. Halkın en çalışkan kısmını oluşturan binlerce Rum ve Ermeni ailesi de o dönemlerde yarımadadan ayrıldı ve Rus yönetiminin kendilerine Azak Denizi ile Donetz arasındaki sahipsiz topraklardan istedikleri kadar yer verdiği ve onlara önemli imtiyazlar tanıyarak göçlerini teşvik ettiği Azak bölgesine yerleşti.

 Şahin Giray artık tamamen itaat altına alınmış Tatarlar tarafından tek ve meşru han kabul edildi.

Hammer.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Kırım’ın Sonu

Şimdi yalnız Kırım Hanlığının istikbali meselesi halledilmemiş olarak kalıyordu.  Fakat bu mesele, hepsinden daha önemli idi. Çariçe kuvvete başvurarak ve hiç vakit geçirmeden bu meselenin halline karar vermiş bulunuyordu.

Şahin Giray'ın, Türkler tarafından kendi memleketinde sebebiyet verilen kargaşalıklar dolayısiyle "Çariçe'nin himayesine sığınmak" istediği ve böylece bağımsız bir devletin reisi olmaktan, kendisine her yıl seksen bin ruble maaş bağlanmak karşılığı olarak, istinkâf ettiği haberiyle notalar tamamlandı. 

28 haziranda, birçok şenlikler ve ziyafetler verildikten sonra Kırım'ın, Kuban'ın Mirzaları, bu önemli meseleyi bizzat halletmek amaciyle nihayet buralara gelmiş olan Patyomkin ve bunun   komutasındaki   generaller   tarafından bir araya toplanarak Şahin Giray'ın istifa belgesi kendilerine okundu. Bunun üzerine Mirzalar, yeni hükümdar ve haklarının müdafii olan Katheriya'ya sadakat yemini yapmak zorunda kaldılar. Patyomkinin yeni hükümdar olarak II. Katherina'yı tanımaları hakkındaki buyruğuna orada hazır bulunan Tatar büyükleri, top ve şarkı sesleri arasında itaat ettiler. İşte bir zamanlar önlerinde bu kadar korkulan Kırım Tatarlarının hürriyetleri böyle sona eriyordu. Tatarlara bu iyilikte bulunanların daha ileriye giden bir plânları vardı. Bu plâna göre Tatarlar, daha kolay olarak ellerinden silâhları alınabilmek için Ural bozkırlarına sürüleceklerdi.

1783

AlanFisher.jpg

Alan Fisher'in Kırım Tatarları (Selenge: 2009) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Rusya'nın Kırım'ı Kendi Topraklarına Katması

1783 Martında Potemkin, sevilmeyen bir kukla hükümdarı tahtında tutmanın sebep olduğu büyük masrafa son vermek için Kırım’ın ilhakının önemine çariçeyi ikna etmek amacıyla Petersburg’a döndü. Nisanda Katerina ilhakı ilan eden bir bildiri yayınladı. Bu bildiride hareketini haklı göstermek için imparatorluğunun 1768-1774 savaşındaki zaferlerinin meyvelerini toplayamadığını söylüyordu. Bağımsızlık başarılı olamamıştı ve Kırımlılar Rusya’nın armağanını kabul etmemekle nankörlük etmişlerdi. Yarımadada ilhakın akabinde pek az reaksiyon görüldü.  

Jorga.png

Nicolae Jorga'nın Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe: 2005) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

28 Haziran’da Kırım, Taman Adası ve Kuban mirzaları, anlaşmazlıkları çözmek üzere bizzat buraya gelen Potemkin ve emrindeki generaller tarafından bir araya getirilip, Şahin Giray Han’ın feragat belgesi okundu ve yeni hükümdarları ile imtiyazlarının savunucusu olan çariçeye bağlılık yemini etmeleri istendi. Şahin Giray Han, bu belgede, gönüllü olarak feragat ettiğinden ve tamamen başlarından çekilmek istemediği tebaanın, halefinin kim olacağı hakkında karar vermekte özgür olduğundan başka bir şey söylemiyordu. Mirzalar, top atışları ve müzik eşliğinde Potemkin’in Çariçe II. Katerina’yı hükümdarları olarak kabul etmeleri yönündeki “emrine” uydular. Kırım’ın bir zamanlar her yerde korku salan Tatarlarının özgürlüklerinin sonu böyle geldi. ​ 

SerhatKuzucu.jpg

Serhat Kuzucu'nun Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları (Selenge: 2013) kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

II. Katerina’nın emriyle General Potemkin askeri gücünü kullanarak Şahin Giray’ı bir kez daha Kırım tahtına çıkarmıştı. Fakat General Potemkin Kırım Hanlığı’nın bu şekilde kukla bir han tarafından kontrol altında tutulmasından ise tamamen işgal edilerek Rusya’ya bağlanmasından yanaydı. General Potemkin bu amaçla 1783 yılının Mart ayında Pelersburg’a giderek II. Katerina'yı Kırım’ın ilhakı için ikna etti. Zira Rusya’nın Kırım’ı işgali için ortada herhangi bir engel de yoktu. Kırını halkının Rus işgaline karşı koyacak herhangi bir askeri gücü kalmamıştı.

 

Osmanlı Devleti’nin Kırım Hanlığı na gereken yardımı yapamayacağı da aşikârdı. Yine bu dönemde Osmanlı Devleti’nin gerek askeri gerekse mali gücü Rusya’yla yeni bir savaşı kaldırabilecek durumda da değildi.

General Potemkin 1783 yılının Nisan ayı içerisinde II. Katerina’nın emri doğrultusunda beraberindeki askeri birliklerle Kırım’a girdi. Kefe, Taman ve Kuban Bölgesini işgal ettikten sonra, 21 Temmuz’da Kırım ileri gelenleri olan ulema ve mirzaları Kırım ortasındaki Karasu karargâhında toplayıp Rusya’nın Kırım’ı ilhakını ilan etti. Ayrıca burada II. Katerina’nm Kırım’ı ilhakı ile ilgili beyannamesini okudu. II. Katerina bu beyannamesinde Kırım Tatarlarına hitaben: “Siz müfsit bir kavimsiniz. Bize çok zahmet verdiniz. Sizlerden çektiğimizi başka bir milletten çekmedik. Fesadınızdan kurtulmak için Osmanlı Devleti de sizden el çekerek serbestliğinize karar vermişti. Hâlbuki bu sırada Osmanlı Devleti ile aramızı bozmak istediniz. Lâkin iki devlet hâlâ sulh üzeredirler. Ancak sizler nice bin askerimi katlettiniz ve bu uğurda bu kadar akçe sarf eyledim. İşte bunlara karşılık Taman, Kuban ve Kırım iklimini mülküme ekledim" diyordu.

Beyannamenin okunmasından sonra General Potemkin Kırım halkının imparatorluğun diğer tebaası ile aynı haklara sahip olacağını, canlarının, mallarının, camilerinin ve dini inanışlarının bundan sonra Rusya’nın teminatı altında olduğunu taahhüt etmekteydi. Bu olaylardan sonra Rusya’ya tabi olmak isteyen ve boyun eğen Kırım halkının bir kısmı Kırım Hanlığı’nda kalırken, binlerce Kırımlı gerek gemilerle gerekse kara yoluyla Osmanlı Devleti’ne göç etmek zorunda kaldı.  

Bu işgalden sonra, Aynalıkavak Antlaşması ile ölene kadar Kırım hanı olarak alanmış olan Şahin Giray’a Rusların artık ihtiyacı kalmamıştı. II. Katerina işgal sonrası Şahin Giray’ın istifasını istedi. Şahin Giray Ruslara güvenmenin bir hata olduğunu anlamış olmasına karşın artık iş işten geçmişti. 1783 yılında Osmanlı Devleti’ne başvurup, iltica etmek ve eski Kırım hanları gibi Rumeli’nde yaşamak istediğini bildirdi.

I. Abdülhamid onun bu talebini hiç tereddüt etmeden kabul ederek, Osmanlı topraklarında istediği bir mahalde yerleşmesine izin vereceğini belirtti. Edirne’ye götürülmek için yola çıkartıldı. 30 Haziran 1787 tarihinde Edirne’ye getirilerek, bir süre burada bekletildikten sonra Gelibolu’ya, oradan da Rodos Adası’na götürüldü. 

Şahin Giray, bu esaretine bir son vermek için kaçmaya teşebbüs etli ve emrindeki adamları ile beraber gizlice Rodos Adası’ndaki Fransız konsolosluk binasına sığındı. Rodos Kadısı tarafından yakalanarak tekrar kaleye hapsedildi. Nihayet Şahin Giray aynı yılın Ağustos 1787’de idam edildi ve kesilen başı İstanbul’a yollandı.

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Zavallı han ise kısa ömürlü hükümdarlığının çöküşü karşısında kendi varlığını bile kurtaramadı! Herkes tarafından terkedilmiş bir halde, yarımada Ruslar tarafından ele geçirildikten kısa bir süre sonra büyük sıkıntılar altında esaretten kurtulmuştu ve önce Ruslar tarafından henüz işgal edilmemiş bir bölgeye sığınmıştı. Yılın ortalarına doğru hile ve zorla ele geçirmeyi başardılar. Han, sıkı bir gözetim altında tutuldu kendisine ödenen yıllık harcırah bile çok geçmeden öylesine azaltıldı ki, geçimini bile ancak karşılayabiliyordu. Burada sefalet içinde üç yıl geçirdikten sonra, 1787'de en amansız düşmanlarının yanına kaçarak kurtulmaya çalışması, çaresizliğin kendini sonunda nereye götürdüğünün en iyi delili idi. Başarılı bir şekilde Hotin'e ulaştı ve buradan oldukça mütevazi kaleme alınmış bir yazıyla Babıali'den af ve himaye diledi. Görünüşte dilekleri yerine getirildi. Lakin payitahtta kalmasına izin vermek yerine, hemen Rodos'a sürgüne gönderildi. Aynı yıl içinde İstanbul'dan gönderilen cellatların ellerinde şiddetli bir direnişten sonra ruhunu teslim etti.

Tatarların, kendilerini gururla Cengiz Han'ın soyundan geldiklerini söyleyen, hatta Osmanlı sultanlarının taht halefliği üzerinde bile bir nevi hak talep eden, oldukça eski Giray soyundan gelen son Kırım hanının sonu böyle oldu.   

Osmanlılar

bottom of page