Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşlarının Sonu
Sakız Adasının Venedik İşgalinden Kurtarılması (1695)
18 Şubat 1695’te Sakız Adasının Venedik İşgalinden kurtarılmasını temin eden Koyun Adaları Zaferi kazanıldı. Venediklilerin sekiz harp gemisi ve bir cephanesini zapt eden Koyun AdalarıZaferi kumandanlarından kalyonlar kaptanı Mezemorta Hüseyin Paşa, Kaptan-ı deryalığa yükseltildi. Venediklilerin Sakız’a tekrar saldırmasıyla Mezemorta Hüseyin Paşa 15 Eylül 1695’te düşmanı çekilmeye mecbur etti. Venedik, donanmasını takip edenHüseyin Paşa 18 Eylül 1695’te Midilli’nin Zeytinburnu açıklarındaki deniz muharebesinde de parlak bir zafer kazanarak düşmanın on üç gemisini tahrip etti. [1]
I. Avusturya Seferi (1695)
Sultan İkinci Mustafa Han, 30 Haziran 1695 tarihinde Avusturyalıların işgalindeki Macaristan’ı kurtarmak için ilk Avusturya seferine çıktı. 9 Eylül’de Lippa Kalesi feth edildi. 22 Eylül 1695’te Kırım Hanı Selim Giray’ın da iştirak ettiği Lugos Muharebesinde Osmanlı ordusu galip geldi. Lugos Zaferinden sonra Sultan Mustafa Han, sefer mevsimi geçtiğinden, 18 Kasım 1695’te İstanbul’a döndü. [2]
Ruslarla Savaş (1695-96)
Rus Çarı Deli Petro, Karadeniz’e inmek için Azak Kalesini üç aydan fazla kuşatmışsa da, muvaffak olamamıştı. 13 Ekim 1695’te elli bin ölü vererek Azak’tan çekilen Deli Petro’nun takibi sonucu daha da kayıp verdirilerek ateşli silahları zapt edildi. Azak yenilgisinin öcünü almak isteyen Deli Petro, Venedik, Avusturya, Hollanda ve Prusya’dan teknik eleman ve yardım olarak 1696’da kaleyi tekrar kuşattı. Azak Kalesini müdafaa için bırakılan beş yüz kadar asker, Deli Petro’nun yüz binlik ordusuna karşı altmış dört gün dayanabildi. Yardıma gönderilen kuvvetlerin zamanında yetişememesi üzerine Azak Kalesi 6 Ağustos 1696’da vire ile teslime mecbur oldu. Bu hal Sultan Mustafa Hanın ve bütün ülkenin büyük üzüntüsüne sebep oldu. Azak Kalesinin ikmalini ihmal eden ve yardıma memur edilip, zamanında yetişmeyen kumandanlar cezalandırıldı.[3]
II. Avusturya Seferi (1696)
İkinci Avusturya Seferine 1696 baharında çıkan Sultan Mustafa Han kumandasındaki Osmanlı ordusu, düşman kuvvetleriyle 1696 yazında karşılaştı. 27 Ağustos 1696’da Olasch yakınlarında meydana gelen muharebede şiddetli taarruzlar oldu. Düşman ordusu fazla dayanamayarak, yenildi. Tameşvar tekrar zaptolundu.[4]
III. Avusturya Seferi (1997)
1697 Nisan’ında II. Mustafa’nın komutası altında 100 binin üzerindeki Osmanlı ordusu Macaristan seferine çıktı. Osmanlı kuvvetleri arkasından gelen Avusturya birlikleriyle Segedin’deki garnizonlar arasında tuzağa düşme korkusuyla Zenta yakınlarında acilen kurulan bir köprüyle Tisa Nehri’ni geçmeye başladı. Fakat Avusturya ordusu nehri geçerken yetişti. 11 Eylül 1697’de öğleden sonra başlayan muharebe gün batarken bitmişti. 20 bin askerimiz savaş meydanında, 10 bin kadarı da nehirde şehid olmuştu. Zenta’da alınan mağlubiyet Viyana bozgun yıllarında bir dönüm noktasıydı. Sultan II. Mustafa’nın bariz hataları ve Türk birliklerinin kötü durumu karşısında Prens Eugen cüretkâr davranarak savaşı kazanmıştı. [5]
[6]
Sultan Mustafa Han süvari kuvvetleriyle Tameşvar’a çekildi. Sadrazamlığa Amcazade Hüseyin Paşayı getirdi. Zenta bozgununun tesiriyle Osmanlı ordusunda disiplin kalmamıştı. Bundan faydalanan Avusturya kuvvetleri Sava Nehrini geçerek Bosna eyaletine kadar girdiler. Saray Bosna şehrine kadar olan sahalar tahrip edildi. Ancak Bosna beylerbeyliğine getirilen Daltaban Mustafa Paşa Bosna’da bulunan Avusturyalılara taarruz ederek onları memleketlerine kadar sürmeye muvaffak oldu. [7]
Karlofça Antlaşması (1699)
Zenta Savaşı'ndan sonra son Osmanlı kuvvetleri dağılmış, Avusturya orduları Macaristan şehirlerini ve buradaki Osmanlı kale ve tahkimatlarını ele geçirmişti. Bu şehirlerdeki Osmanlı garnizon kuvvetleri ve Müslüman halk düşmana direnememiş, çoğunlukla yok edilmişti. Rusya hedefi olan Azak ve çevresini 1696'dan beri elinde tutuyor, Venedikliler Dalmaçya kıyılarında hâkimiyet kurmuş, Leh orduları ise Podolya'yı işgal etmişti. Ateş gücü yüksek Kutsal ittifak orduları hızlı hareket edip kendilerine yakın olan Osmanlı noktalarına hızlı akınlar düzenlerken, sefere çıkmak için İstanbul'dan büyük ordularla hareket etmek zorunda olan Osmanlı Ordusu zayıf ve hantal yapısıyla yenilgiye mahkûm olmuştu. II. Mustafa'nın Avusturya seferleri başarısız olunca savaşlarla ilgilenmeyi bırakmıştı. [8]
Osmanlı İmparatorluğu, 1697 Zenta Muharebesi’nde aldığı büyük mağlubiyetle, Viyana bozgun yıllarında kaybettiği yerleri geri alma hayallerini tamamıyla yitirip, barışa sıcak bakmaya başladı. [9]1698 yılında İngiltere ve Hollanda'nın arabuluculuğunda, Avrupa'da savaşan devletlerin delegelerinin Macaristan'ın Karlofça kasabasında toplanıp anlaşması uygun görüldü. [10]
Karlofça Antlaşması ile Avusturya, Lehistan ve Venediklilere verilen topraklar[11]
Osmanlı Devleti ve Avusturya, Lehistan, Venedik, ve Rus Çarlığı arasında başlayan görüşmeler iki ay sürdü. Sonunda 26 Ocak 1699 günü Karlofça Barış Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Avusturya; Macaristan ve Transilvanya'nın büyük kısmını aldı. Lehistan Podolya'yı, Venedik ise Dalmaçya kıyıları ile Mora Yarımadasını almış oluyordu. Antlaşma özellikle Balkanlar ve Orta Avrupa'daki Osmanlı üstünlüğünün sona erip, Habsburg üstünlüğünün başladığının işareti habercisi oldu. Antlaşma ile Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu 249.000 km2, Venedik Cumhuriyeti 32.000 km2 ve Lehistan Krallığı 45.000 km2 toprak elde etti. Bu anlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu 326.000 km2 toprak kaybetti.[12]
Karlofça Antlaşması Osmanlı İmparatorluğu'nun batıda büyük çapta toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Karlofça Antlaşması'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu kaybettiği toprakları geri alma siyaseti izlemeye başlamıştır. Ayrıca duraklama dönemi biterken, gerileme dönemi başlamıştır. Avusturya'nın barış görüşmelerini kabul etmesinin başlıca sebebi batıda çıkması önlenemez olduğu gayet açık olan savaştı.[13]
Osmanlı kuvvetlerinin Viyana önlerinde mağlup olmalarının yanı sıra daha sonraki savaşların çoğunu kaybetmesinin üzerinde durmak, hadiseleri anlamak açısından önemlidir. Avrupa’nın dört büyük devletine karşı birçok cephede savaş vermek zorunda kalınması mağlubiyetlerin asıl sebebidir. Ancak bir diğer önemli sebep de Osmanlı ordusunun 16. yüzyıldan itibaren Avusturya’ya karşı çıktığı seferlerde devamlı olarak kale kuşatmasıyla uğraşması ve meydan savaşında karşılarına çıkılmaması sonucunda askerî yapısının değişmesidir. Kale kuşatmalarında uzmanlaşan Osmanlı ordusu, 1618-1648 yılları arasındaki Otuz Yıl Savaşları döneminde askerî sahada büyük gelişme sağlayan Avusturya karşısında 1683-1699 yılları arasında yaptığı 15 meydan muharebesinin 12’sinde mağlup oldu. Zaten 16. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa’da meydana gelen ve “askerî devrim” diye nitelendirilen gelişmeler sonucunda ordu yapısı tamamen değişmişti.[14]
Karlofça’dan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşe geçtiği ve devamlı mağlubiyetlere uğradığı genel bir kanaattir. Viyana bozgun yıllarında Avrupa’nın dört büyük devletiyle 16 yıl dişe diş mücadele etmesi bile Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün o tarihlerde bitmediğini açıkça gösterir. Ayrıca Osmanlılar, Karlofça’dan sonra kendilerini toparlayarak rövanşa geçmişlerdir. 1739’a gelindiğinde Avusturya’ya bırakılmış bir kısım Macar toprakları ile Lehistan’ın aldığı Podolya ve Ukrayna’daki bazı topraklar haricinde kaybedilmiş bütün topraklar geri alınmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş yılları 1768-1774 Osmanlı-Rus savaşından sonra başlar. Osmanlılar ilk defa bu savaşta bir ülkeye karşı ağır bir mağlubiyete uğramış ve bundan sonra bir daha belini doğrultamamıştır. Bunda da en önemli sebeplerden biri, 1739’daki başarıdan sonra tehlike geçti diye yapılmakta olan askerî yeniliklerin terkedilerek, rehavet ortamına girilmesidir. 18. yüzyılın sonlarından itibaren Sanayi İnkılâbı’nın meydana getirdiği gelişmeler sebebiyle Avrupalı devletlerle ara gittikçe açılmaya başlamış ve olaylar Osmanlı İmparatorluğu’nun aleyhine gelişmiştir.[15]
İstanbul Antlaşması (1700)
Osmanlı İmparatorluğu ile Rus Çarlığı, 1700 yılında İstanbul Antlaşması adında ayrı bir antlaşma imzaladılar. Antlaşmaya göre, Azak Kalesi ve çevresinin Rusya'da kalması kabul edildi. Azak'ın alınması, Rusya'da uzun süren savaşa ve kayıplara bakıldığında küçük bir kazanç gibi görünse de, ileride Rusya'nın bir donanma gücüne dönüşmesinde çok önemli bir etken oldu ve Karlofça ile İstanbul Antlaşmalarında Rusya'nın elinde önemli bir koz oldu. Azak'ta bir deniz üssü kuran Petro, bunu da yeterli görmeyip Taganrog'da yeni bir üs kurdu ve Rus Karadeniz Donanması'nın temellerini attı. Yine de Kırım'da devam eden Osmanlı hâkimiyeti yüzünden Azak, o yıllarda Rusya'nın Karadeniz'e tam açılımını sağlayamadı. Bu anlaşma ile de Osmanlı Devleti, 20.000 km2 toprak daha kaybetti. Böylece Osmanlı'nın toprak kaybı 346.000 km2'ye ulaştı.[16]
Dipnotlar
[1]http://osmanlilar.gen.tr/1566-1699.asp
[2]http://osmanlilar.gen.tr/1566-1699.asp
[3]http://osmanlilar.gen.tr/1566-1699.asp
[4]http://osmanlilar.gen.tr/1566-1699.asp
[5]Osmanlı Tarihi (1566-1739), Anadolu Üniversitesi
[6]http://nobility.org/2012/11/01/eugen-crushes-turks-at-zenta/
[7]http://osmanlilar.gen.tr/1566-1699.asp
[8]http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1-Kutsal_%C4%B0ttifak_Sava%C5%9Flar%C4%B1
[9]Osmanlı Tarihi (1566-1739), Anadolu Üniversitesi
[10]http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1-Kutsal_%C4%B0ttifak_Sava%C5%9Flar%C4%B1
[11]http://www.tarihtendersler.com/nbk.asp?shf=5&id=25&id1=&id2=&id3=&mk_id=215
[12]http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1-Kutsal_%C4%B0ttifak_Sava%C5%9Flar%C4%B1
[13]http://tr.wikipedia.org/wiki/Karlof%C3%A7a_Antla%C5%9Fmas%C4%B1
[14]Osmanlı Tarihi (1566-1739), Anadolu Üniversitesi
[15]Osmanlı Tarihi (1566-1739), Anadolu Üniversitesi
[16]http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1-Kutsal_%C4%B0ttifak_Sava%C5%9Flar%C4%B1
II. Mustafa (1695-1703, 8 yıl)