Avrupa Seferleri
İtalya’dan Çekilme
1480 yılında Fatih Sultan Mehmet hayatta iken Osmanlılar, İtalya'nın ele geçirilmesi için ilk adım teşkil etmek üzere Otranto kalesini ele geçirmişlerdi. Fatih'in ölümü ve Şehzade Cem'le II. Bayezid arasındaki taht mücadelesi, İtalya'nın fethi projesinin bir daha ele alınmamak üzere terk edilmesine neden oldu. [i]
Napoli Kralı, Macaristan kralının gönderdiği 2.000 atlı ve diğer İtalyan devletlerinden aldığı yardımcı kuvvetlerle Otranto kalesi önlerine geldi. Bu orduyu denizden Napoli, Papalık ve İspanya gemilerinden müteşekkil bir donanma destekliyordu. Fatih Sultan Mehmet'in ölüm haberi buraya da ulaşmış ve Osmanlı askerleri arasında büyük bir isteksizlik ortaya çıkmıştı. Tam bu sırada komutan Gedik Ahmet Paşa, yanına aldığı bir miktar asker ve donanma ile ani bir şekilde Otranto'yu terk etti. Bir rivayete göre bunu kendi kararıyla, bir diğerine göre ise Sultan Bayezid'in isteği ile gerçekleştirmiştir. Gedik Ahmet Paşa Otranto'da 8.000 kadar asker ve asker için 1,5 senelik mühimmat bıraktı. Bu kadar kuvvet ile büyük bir orduya karşı konulması mümkün değildi. Mukavemet edip 8.000 askeri heba etmek yerine kalenin teslim edilmesine karar verildi. Osmanlı kuvvetleri, askerlerin tüm silah ve cephanelerini yanlarına alarak çekilmesine izin verilmesi hâlinde, kaleyi teslim edeceklerini taahhüt ettiler. Osmanlı askeri tüm mühimmatları ile gemilere binip, Otranto Boğazı'nı geçerek Arnavutluk'ta Osmanlı topraklarına çıktı. [ii]
Napoli Kralı, Türklerin yeniden İtalya'ya çıkmaması için II. Bayezid'in elçisi ile görüştü ve Türklerin İtalya'ya bir daha sefer düzenlememesi vaadine karşılık Napoli, götürülemeyen Türk toplarını, Napoli Krallığı içerisindeki bütün Türk ve Müslüman esirleri Osmanlı Devletine geri verdi. Ayrıca dostça olmak şartıyla Donanma-yı Hümayun'a (Osmanlı Donanması), Adriyatik ve Yunan Denizi'nde serbestçe dolaşma hakkı tanıdı. [iii]
Boğdan Seferi (1484)
II. Mehmed zamanında Eflak (Bugünkü Romanya) ve Boğdan’da Osmanlı idaresi tesis edilmiş ve Eflak gibi Boğdan da Osmanlı haraçgüzarı olmuştu. Fakat Boğdan voyvodası, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumdan istifade ile Osmanlı topraklarına tecavüz etmişti. Bunun üzerine II. Bayezid bir yandan sefer hazırlıklarına başlarken, diğer yandan akıncılar Boğdan topraklarına akınlar düzenleyerek bir savaş için gerekli zemini oluşturmaya çalışıyorlardı.[iv]
Sultanın bizzat kendi idaresindeki kara ordusu Tuna’yı geçerek Eflak askerleriyle buluştu. Boğdan birlikleri ortada görünmeyince, ordu Tuna ağzında oldukça kilit bir noktada bulunan Kili’ye yönelmiş kale 15 Temmuz’da teslim olmuştur. Burası II. Bayezid’in bizzat fethettiği ilk yerdir.[v]
24 Temmuz'da Akkerman kuşatma altına alındı ve ele geçirildi. Bu kuşatmaya Kırım Hanı da ordusuyla katıldı. Böylece ilk defa bir Kırım Hanı Osmanlı Ordusu'nda görev almış oluyordu. 1419, 1454, 1474 yıllarında devrin padişahları Çelebi Mehmet ve Fatih tarafından 3 kez kuşatılıp da alınamayan bu kalenin fethi üzerine birçok hükümdarlar elçilerini göndererek II. Bayezid'i tebrik ettiler. [vi]
Sultan II. Bayezid Kırım Hanı Mengli Giray Hanı huzurunda kabul ederken[vii]
Arnavutluk Hadiseleri ve Macaristan Politikası
1492’de Sofya ve Manastır üzerinden Tepedelen’e ulaştı. Yol üzerinde uzun zamandır isyan halinde olan Arnavutların liderleri cezalandırıldı ve bölgede on yıllardır süren isyanlar kontrol altına alındı. [viii]
Bu başarılar üzerine geri dönen Padişah, konaklama esnasında bir Kalenderi dervişin suikastına maruz kaldı. Bu suikasttan İskender Paşa sayesinde kurtulan II. Bayezid, bunun üzerine Balkanlardaki sufi temayüllü grupların (ışık taifesi) Anadolu’ya sürülmelerini emretti. Bu olayın II. Bayezid üzerindeki etkileri büyüktür; bundan dolayı padişahın daha da dindarlaştığı ve sufi hayata olan temayülünün arttığı ifade edilmektedir. [ix]
Arnavutluk Seferi ile birlikte yürütülen bir diğer sefer de Macaristan seferidir. Oraya yollanan birliklerin bir kısmı Belgrad kalesini kuşatırken, diğer bir kısmı ise Erdel’e doğru hareket etmiştir. Erdel’deki başarısızlık Belgrad’dakilerin de geri çekilmesine neden oldu. [x]
Osmanlı birlikleri 1493 yılında Tuna’yı geçerek Macar topraklarını tahrip ettiyseler de dönüş yolunda önüne çıkan düzenli Macar ordusu tarafından Hırvatistan'da yolu kesildi. Her akıncıya 5 asker düşmesine rağmen, üstün bir gayretle Macarlar bozguna uğratıldı. Sonunda 5.700 ölü, 25.000 esir veren Macarlardan bazı asiller de Osmanlılara esir düştü. [xi]
Karşılıklı çatışmalar neticesinde iki taraf da mütarekeden yana tavır göstermiş ve 1494’ten itibaren elçi değiş tokuşları ile birlikte üç yıllık bir mütareke yapılmıştır. [xii]
Lehistan Savaşları (1498)
Lehistan'ın 1498 yılı başlarında Osmanlı himayesinde bulunan Boğdan Prensliği'ne tecavüzü üzerine Osmanlı-Lehistan savaşı başladı. Öncelikle Rumeli Beylerbeyi ve hatta Vezir Mesih Paşa bu savaşa tayin edildi. Lakin Lehistan Kralının Türk-Boğdan birliklerine karşı yürüttüğü savaşta büyük bir yenilgiye uğrayıp, ancak 1.000 atlı ile hayatını kurtarabilmesi ve 20.000 araba dolusu ganimetin Osmanlı'nın eline geçmesi üzerine, buna gerek olmadığı anlaşıldı ve savaşın yönetimi Silistre sancak beyi akıncı kumandanı Malkoçoğlu Bali Bey'e verildi. Bali Bey Lehistan üzerine iki sefer yaptı ve 40.000 akıncının katıldığı bu sefer Osmanlı tarihinin en büyük akıncı seferlerinden biridir. Türk atlıları önce Prut Nehri'ni, ardından Dniester nehrini geçti. Bütün Galiçya'yı geçerek Varşova şehrine girdi. Böylece ilk defa Türk Akıncılar'ı bu kadar kuzeye ulaşmış oluyorlardı. Bu birinci seferden sonra 10.000 seçkin esir ile Akkerman'a döndü. Yaklaşık 3 ay sonra Osmanlı ordusu tekrar Lehistan'daydı. Bu sefer Podolya ve Galiçya üzerine gidildi fakat şiddetli soğuk yüzünden sefer uzun sürmedi. [xiii]
Venediklilerle Savaş (1499-1500)
Venedik'e ağır bir darbe vurmak isteğinde olan II. Bayezid denge politikası güdüyordu. Macaristan'la iyi geçinmeye çalışırken, aynı zamanda o zamanlar ayrı şehir devletleri hâlinde olan İtalya'nın zaten Venedikle arası iyi olmayan diğer şehir devletlerinin de Venedik'in yanında yer almaması için çaba sarfediyordu. Venedik'in Mora'da, Fatih devrinde alınmaya çalışılmasına rağmen ele geçirilemeyen üsleri, Modon, Koron ve Navarin limanları idi. [xiv]
200 parçalık büyük Venedik Donanması Osmanlı Donanması'nı Mora sularından uzaklaştırmak maksadıyla Modon açıklarına gelmişti. Mora'nın güneybatı ucundaki Gallo Burnu'nun açıklarında iki dev Donanma karşı karşıya geldi. Donanmayı Hümayun'u Kemal Reis idare ediyordu. Sağ cenahın kumandanı Barak Reis amiral gemisini düşman gemilerinin arasına sürdü. Onlarca Venedik gemisi bu gemiyi indirmek için çalışıyorlardı. Düşman gemilerinin en yoğun olduğu bölgeye girip, gemideki barut deposunu ateşe veren Barak Reis, büyük bir patlamaya ve onlarca Venedik gemisinin infilakına neden oldu. Lakin kendisi ile birlikte 500 levent de ölenler arasındaydı. Bu hadisenin ardından taarruza geçen Osmanlı Donanması Venediklileri perişan etti. Sapienza Deniz Savaşı ismi ile tarihe geçen bu savaş Osmanlıların tarihte kazandıkları ilk açık deniz savaşıdır. Büyük kahramanlıklarından dolayı Sapienza adasına Barak Reis adası adı verildi. Bu zaferin ardından artık Venedik üslerini koruyacak bir kuvvet mevcut değildi. [xv]
Sapienza Deniz Muharebesi[xvi]
Tarihte gemilerde top kullanılan ilk savaştır. Savaş galibi Osmanlı donanması ise önce Kefalonya açıklarına çekildi. Sonradan karadan ulaşan Osmanlı kara güçleri ile birlikte İnebahtı kalesi denizden ve karadan kuşatıldı ve İnebahtı kalesi Osmanlı kuvvetlerinin eline geçti. Bu nedenle bazı tarihçiler bu deniz savaşına Birinci İnebahtı Deniz Savaşı adını vermektedirler. [xvii]
Modon’un ardından, dayanamayacaklarını anlayan Navarin ve Koron kaleleri de teslim oldu. Mora’da oldukça stratejik bir konumu olan Anabolu kalesine yönelik bir kuşatma yapılamadan kış mevsiminin gelmesi dolayısıyla padişah Edirne’ye döndü. [xviii]
Papa'nı teşviki ile Fransa da, Venedik'in müttefiki olarak Osmanlı'ya karşı savaş açmıştı. 1501 yılının Eylül ayında Ege Denizi'ne giren Fransız donanması 10.000 piyade taşıyordu. Eylül ortalarında da Midilli muhasarası başladı. Bunun üzerine Sultan Bayezid'in Manisa sancak beyi olan ikinci oğlu Şehzade Korkut, şimdiki Ayvalık'a gelerek 800 kişilik yardımcı kuvveti adaya geçirmişti. Ekim sonlarında Osmanlı Donanması'nın Çanakkale Boğazı'ndan çıktığını öğrenen Fransızlar 6 haftadan beri devam ettirdikleri kuşatmayı kaldırmış ve Mora'nın güneyindeki Çuha Adası açıklarına gelmişlerdi. Burada müthiş bir fırtınaya kapılan donanmadan yalnızca birkaç yüz kişi kurtulabilmişti. Fransız donanması geri çekilirken, İspanyollar hazırladıkları donanma ile Ege'ye girmiş fakat Fransızlarla birleşemediklerinden dolayı hiçbir şey yapamadan geri dönmüşlerdir. 13 Ağustos 1502 tarihinde Venedik'in Arnavutluk'ta bulunan son üssü Dıraç'ın da Osmanlı'ya geçmesi ile Venedik'in Yunanistan gibi Arnavutluk'la da bir bağlantısı kalmadı.[xix]
Venedik üst üste gelen başarısızlıklar ve savaşın maliye üzerine yükü dolayısıyla barış isterken, Osmanlılar da Doğu’da giderek ciddileşen Safevi meselesi dolayısıyla savaşa son vermeye hazırdılar. İki taraf arasında 11 Aralık 1502’de bir antlaşma imzalandı.[xx]
Venedik Osmanlı savaşı (Anabolu ve Benefşe dışında) Mora’nın fethinin tamamlanması açısından oldukça önemliydi. Ayrıca bu savaş artık Akdeniz’de Osmanlı donanmasının Venedik’le boy ölçüşebilecek seviyeye geldiğinin göstergesiydi. Gerek 1494 yılında Kemal Reis’in donanmaya katılması ve gerekse de sonrasında denizcilik alanında yapılan uygulamalar neticesini vermiş; bu dönemde Osmanlı Devleti artık bir denizci devlet hüviyetini kazanmıştı. Gaza ve cihadın yeni adresi Ege ve Akdeniz olmuştu. Bunun hemen sonrasında ise Kızıldeniz’de Portekizlilerle başlayacak olan mücadele bu yeni siyasetin bir yansıması olacaktır. Bu savaşın en kayda değer sonuçlarından biri de, İtalya Harpleri’ne doğrudan müdahalesi ile Osmanlıların Avrupa iç siyasetinde bir taraf haline gelmesi olmuştur. [xxi]
Endülüs
İspanya'da, Endülüs İslam Devleti'ni kuran Müslümanlar Bayezid'den yardım istediler. Büyük Endülüs Devleti tarihe karışmış, yerine küçük Müslüman devletler kurulmuştu. Onlar da tek tek İspanyolların eline geçiyordu. Aragon ve Kastil Kralı Ferdinand, son Endülüs devleti Gırnata'yı (Granada) sıkıştırıyordu. Son hükümdar Ebû Abdullah güç durumdaydı. Sultan Bayezid'e başvurup yardım istedi. [xxii]
[xxiii]
Bayezid, bir donanmayla Kemal Reis'i gönderdi. İspanya sahillerini yakıp yıktılar. Fakat vaktinde yetişemediler... Gırnata, İspanyol kuvvetlerinin eline geçti. Böylece, Avrupa'ya medeniyet öğretmiş bir İslam devleti tarihe karıştı... [xxiv]
Dipnotlar
[i] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[ii] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[iii] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[iv] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[v] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[vi] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[vii] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[viii] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[ix] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[x] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[xi] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[xii] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[xiii] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[xiv] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[xv] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid
[xvi] http://www.resimbul.com/venedik/venedik-deniz-savasi.xhtml
[xvii] http://tr.wikipedia.org/wiki/Sapienza_Deniz_Muharebesi_(1499)
[xviii] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[xix] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[xx] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[xxi] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[xxii] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[xxiii] http://tr.wikipedia.org/wiki/End%C3%BCl%C3%BCs
[xxiv] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
II. Beyazıd (1481-1512, 31 yıl)