Hatıralar
Yolu Nedir?
"Yenileşmenin gerektiği" fikrindeydi. Islahat yapmak istiyordu. Prusya Kralı II. Frederik'in ıslahat hareketlerini duymuş, Ahmed Resmî Efendi'yi ona göndermişti. Frederik, Sultan III. Mustafa'ya Resmî Efendi'yle, "başarının üç altın anahtarı" dediği öğütlerini gönderdi:
-
Bol bol tarih okuyun, eski tecrübelerden faydalanın.
-
Güçlü bir orduya sahip olmaya çalışın ve barış zamanında askerlerinizi sürekli eğitime tabi tutun.
-
Hazineniz daima parayla dolu bulunsun, ekonomiye önem verin.
Sultan III. Mustafa, öğütleri dinledikten sonra acı acı güldü: "Biz de bunları yapmak emelindeyiz, lakin yolu nedir?"[1]
Adam Kıtlığı
Hastaydı... Öleceğine değil, düşündüklerini gerçekleştiremediğine yanıyor, bunu da etrafına açıkça söylüyordu: "Biz büyük işler yapabileceğimiz zannıyla tahta geçtik, gördük ki büyük işlerebüyük adamlar lazım; oysa biz adam kıtlığına düştük, boğuluyoruz!"[2]
Padişahın bu sırada yazdığı bir kıt’a hem kendi ıstırabını, hem de devrin adamlarına itimatsızlığı ile imparatorluğun perişan durumunu ifade eder:[3]
Yıkılıptur bu cihan sanma ki bizde düzele,
Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele
Şimdi ebvab-ı saadetde geçen hep hazele
İşimiz kaldı hemen merhamet-i lem-Yezel’e
Saltanatın Değeri
Bugün İstanbul'da oturup da bu şehrin Laleli diye bir semti bulunduğunu bilmeyen yoktur Burada yine bu isimle anılan bir de tarihi cami vardır. Bu semt ve cami hakkında ilginç bir hikâye anlatılmaktadır: Laleli Camiini Sultan III. Mustafa yaptırmıştır. Sultan Mustafa bu camii yaptırırken çevrede Laleli Baba namında bir zatın yaşadığını öğrendi. İçinde bu zatla görüşmek, söz ve sohbetinden yararlanmak arzusu doğdu. Cami inşaatını denetleme ye geldiği bir gün Laleli Baba ile görüşmek istediğini bildirdi. Laleli Baba'ya hemen padişahın kendisini ziyaret etmek istediği haberi ulaştırıldı, o da buyur etti. Ayrılacağı sırada bu zata soru sordu: -Efendi Hazretleri, bu dünyada en güzel şey nedir acaba? Laleli Baba cevap verdi: -Bu dünyada en değerli şey yiyip içtikten sonra sıkıntısız biçimde def-i hacetini yapabilmektir. Hükümdar bu cevaptan pek hoşnut olmadı. Başından beri hikmetli konuşmalarıyla herkesi etkileyen bir zata bu cevabı pek yakıştıramadı. Bundan sonra bir şey konuşulmadı, hükümdar maiyetiyle beraber saraya döndü. Fakat bu ziyaretin ertesi günü şiddetli bir kabızlığa yakalandı. Bir türlü içini boşaltamıyordu. Sarayın bütün ilgilileri ve hekimbaşı seferber oldular, bilinen bütün ilaç ve tedavileri uyguladılar, fayda etmedi. Padişah kıvranıyordu. Nihayet birinin aklına geldi, Laleli Baba'ya haber verilse, onun himmetiyle hükümdar bu dertten kurtulamaz mıydı? Zaten başka denenmedik yol kalmamıştı. Padişaha danışıldı. O da: "Ne gerekiyorsa yapılsın" dedi. Hemen Laleli Baba'ya gidildi ve saraya getirildi. Hükümdar kıvranıyordu. Laleli Baba'ya yalvardı: "Aman efendi hazretleri, bana yardım et!" Laleli Baba, "O kadar kolay değil, karşılık olarak ne vereceksiniz?" dedi. "Senin semtinde yaptırdığım o camii sana hibe edeceğim" "Yetmez" dedi Laleli Baba. Sultan Mustafa daha birçok şeyler ekledi, Laleli Hazretleri bir türlü tamam, yeter, demiyordu. En sonunda ağzındaki baklayı çıkardı: "Ben senin için dua ederim ama karşılığında saltanatı isterim." Padişah kem küm etti ama çaresi yoktu "Tamam" dedi "O da senin olsun" Laleli Baba dua etti, sırtını sıvazladı, "Haydi git Allah'ın izniyle kurtulacaksın" dedi ve gerçekten kurtuldu. Kurtuldu ama saltanat da elden gitmişti. Şifa bulmanın sevincini, saltanatın elden çıkmış olmasının üzüntüsü gölgeliyordu. Laleli Baba sultanın haline baktı baktı da dedi ki: "Bir saltanat ki bir defi hacete değişiliyor, öylesine ucuz bir saltanat bize gerek değil, al yine senin olsun."[4]
Dipnotlar
[1] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[2] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[3]http://osmanlilar.gen.tr/1699-1923.asp(Erişim Tarihi 05.08.2013)
[4]http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Osmanli-Hikayeleri-Detay-BIR_SALTANAT_KI-794.aspx
III.Mustafa (1757-1774, 17 yıl)