top of page

III. Ahmed Döneminin Sonu

İran Seferi (1722-1730)

18. yüzyılın başlarında İran’da Safevî hakimiyeti sallanmaya başladı. Safevilere tâbi olan Afganlılar isyan ederek, Orta ve Güney İran’a hakim oldular. Safevî Devleti’nin içinde bulunduğu durumdan istifade eden Rus Çarı Petro, 1723 sonbaharında Kafkasya üzerine yürüdü. Azerbaycan’a girerek, Derbend ve Bakü’yü ele geçirdi. Bu durum üzerine 1723’te Osmanlı ordusu da üç koldan İran’a girdi. Tiflis, Nahcivan, Revan ve Gence fethedildi. Başlangıçtaki bu başarılar seferi İran içlerine yöneltti. 1725’te Kirmanşah, Meraga, Nihavend, Hemedan, Tebriz ve Erdebil ele geçirildi. Osmanlı idaresi ve halkı büyük sevinç içerisindeydi. Yavuz ve Kanunî dönemlerinde bile bu kadar büyük başarı elde edilememişti. Hem Ruslar, hem de Osmanlılar aynı zamanda İran’ın çeşitli bölgelerini ele geçiriyorlardı. İki devlet arasında çatışma ihtimali belirince çeşitli görüşmeler yapıldı ve sonunda antlaşma imzalandı. 24 Haziran 1724’te imzalanan İran Mukasemesi’ne göre Osmanlı İmparatorluğu, Gürcistan, Şirvan ve Azerbaycan’ı, Rusya ise Gilan, Mazendaran ve Esterebad’ı alıyordu.  [1]

 

Safevî hükümdarı Şah Hüseyin’in oğlu Tahmasb, Afganlıların istilası üzerine Tebriz’e kaçarak, II. Tahmasb adıyla kendisini şah ilân etmiş ama ülkeye hakim olamamıştı. Afganlıları durduramayınca Horasan’a kaçmış ve 1730’da Avşarlar ile Kaçarlardan aldığı destekle İran’a dönerek, hakimiyetini tesis etmişti. Bu başarıdan sonra şah, topraklarını ele geçiren Osmanlılardan ve Ruslardan İran’ı terk etmelerini istedi. II. Tahmasb’ın yanında Türk tarihinin en önemli isimlerinden biri, Avşarların reisi Nadir Han vardı. Şahın bu isteği üzerine Osmanlı Sadrazamı Nevşehirli İbrahim Paşa, savaştan kaçınmak için bazı toprakları vermeye razı oldu. Ancak Tebriz, Hemedan, Luristan ve Kirmanşah’ın boşaltılmasına rağmen Nadir Han geri aldığı yerlerle yetinmedi ve Osmanlıların elindeki diğer topraklara da saldırdı. Fethedilen toprakların elden çıkması, Osmanlı ordusunun uğradığı yenilgiler ve sadrazamın İran’a sefere çıkmayı ağırdan alması İstanbul’u karıştırdı.[2]

 

III. Ahmed, topladığı olağanüstü meclis, savaş kararı verdi. Padişah Doğu seferini başlattı. 3 Ağustos 1730 günü İstanbul'dan Üsküdar'a geçip ordugâh kurdu. Fakat bir türlü sefere çıkmadı. 47 gün Üsküdar'da bekledi.[3]

 

Patrona Halil İsyanı (1730)

Türk batılılaşmasının başlangıcı olarak görülen “Lale Devri”, kanlı bir isyanla kapandı. [4]Halkın ekonomik sıkıntısına ve yüksek enflasyona rağmen Saray erkânının geceli gündüzlü devam eden ziyafet ve eğlenceleri üzerine fakir esnaf, bir hamam hademesi olan Yeniçeri Patrona Halil etrafında toplanarak isyan etti.[5]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[6]

İran seferi için büyük hazırlıklar yapılmasına rağmen III. Ahmed ile sadrazamın sefere gitmek istememeleri ve halk arasında seferin iptal edildiği dedikodusunun yayılması isyanı tetikleyen gelişmelerdi.  III. Ahmed, Sadrazam İbrahim Paşa’yı serdar olarak İran üzerine gönderirken kendisi İstanbul’da kalmaya karar verdi.Ancak günler geçmesine rağmen ordunun bir türlü Üsküdar’dan ayrılmaması Sadrazam İbrahim Paşa aleyhtarlarına bekledikleri fırsatı veriyordu.[7]

 

Patrona Halil ve arkadaşları 28 Eylül sabahı Bayezid Camii önünde toplanıp, “Şer’le davamız vardır. Ümmet-i Muhammed’den olan dükkânlarını kapayıp, bayrak altına gelsin” diyerek önce Kapalıçarşı’ya yöneldiler. Ancak gitgide kalabalıklaşan isyancılar, kendilerine gönderilen elçiye “Padişah, Sadrazam İbrahim Paşa’yı, Sadaret Kethüdası Mehmed Efendi’yi, Şeyhülislâm Abdullah Efendi’yi ve devlet adamlarından 37 kişiyi bize versin” demişlerdi. Halkın da katılımıyla asilerin sayısı giderek arttı ve binlere ulaştı. Yeniçeriler de yavaş yavaş asilerin safına katılmaktaydılar. III. Ahmed, başka çaresi kalmadığını görünce, sadrazam, kaptan-ı derya ve sadaret kethüdasını boğdurttu. Odun arabalarına konan üç kişinin cesedi Bâb-ı Hümâyûn önüne bırakıldı. Asiler, cesetleri Et Meydanı’na getirdiler ve burada cansız bedenleri bir kez daha astılar.

 

III. Ahmed’in Tahttan İndirilmesi (1730)

Patrona Halil ve yanındakilerin, istedikleri devlet adamları kendilerine verilmesine rağmen isyanı bitirmek bir tarafa, cüretkârlıkları artmıştı. III. Ahmed başka çaresi kalmadığını görünce tahtı bırakmaya razı oldu.Hanedanın III. Ahmed’den sonra en yaşlı üyesi olan Şehzâde Mahmud, Harem’deki dairesinden getirilerek 2 Ekim 1730 gecesi, Hırka-i Şerif Odası’nda tahta çıkarıldı. III. Ahmed isyanla elde ettiği tahtı yine bir isyanla kaybetmişti.

 

Vefatı (1736), 63 yaşında

Tahttan indirildikten sonra 5 yıl 9 ay daha yaşadı. Öldüğünde 63 yaşındaydı (1 Temmuz 1736).[8]

 

 

Dipnotlar

[1] Osmanlı Tarihi 1566-1789, Anadolu Üniversitesi

[2] Osmanlı Tarihi 1566-1789, Anadolu Üniversitesi

[3] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[4] Osmanlı Tarihi 1566-1789, Anadolu Üniversitesi

[5] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[6]http://tr.wikipedia.org/wiki/Patrona_Halil

[7] Osmanlı Tarihi 1566-1789, Anadolu Üniversitesi

[8] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

III.Ahmed (1703-1730, 27 yıl) 

Osmanlılar

bottom of page