Tersane Konferansı
Tersane Konferansı (1876)
Sultan Abdülhamid Han tahta çıktığında devlet en buhranlı günlerini yaşıyordu.[1]Paris Anlaşması ile Karadeniz’e çıkması engellenen Rusya, Avrupa’nın içinde bulunduğu karışık durumdan yararlanarak 1871 tarihinde bu maddeyi tanımadığını ilan etmiştir.[2]
Girit’te huzursuzluk had safhadaydı. Bosna-Hersek ve Bulgar ayaklanmalarına Sırbistan ve Karadağ muharebeleri de eklenmişti. Osmanlı ordusu Belgrat’a girmek üzereyken büyük devletler işe karıştılar. Rusya’nın savaşa derhal son verilmesi konusundaki ültimatomu üzerine Sırbistan ile üç aylık ateşkes imzalandı. Diğer taraftan İngiltere, meselenin İstanbul’da toplanacak bir konferansta ele alınmasını istedi.[3]
İstanbul'da bir konferans toplanmasına karar verildi. Konferans Haliç Tersanesi’nde bulunan Bahriye Nezaretinde toplandığı için Tersane Konferansı adıyla tarihe geçmiştir. 23 Aralık 1876'da toplanan bu konferansa Prusya, İngiltere, Rusya, Fransa ve Osmanlı Devleti katıldı. [4]
[5]
İlk oturumda Osmanlı Hariciye Nazırı konuşurken ard arda top atışları duyuldu.Top atışları II. Abdülhamid’in tahta geçişinden beri hazırlıkları süren Kanun-i Esasinin(Osmanlı Anayasası, I. Meşrutiyet) ilan edildiğini müjdeliyordu. Kanun-i Esasi’nin bu gün ilan edilmesi Konferansın toplanma gerekçelerini ortadan kaldırmak ve yaratacağı muhtemel baskıları azaltılmak amacını güdüyordu. Nitekim Hariciye Nazırı, konuşmasında Kanun-i Esasi’nin ilanı ile toplantının gerekçelerinin ortadan kalktığını ileri sürdü. Yabancı delegeler bu gelişmeden pek etkilenmediler ve bunu bir diplomatik taktik kabul ederek Konferans’a devam ettiler.[6]
Toplantı 29 gün sürdü. Ama Rus delegelerinin istekleri bitmiyordu... Diğer taraftan Mithat Paşa ve yandaşlarının kafasında Rusya ile savaşmak vardı.İngiltere'ye güveniyorlardı. Osmanlı-Rus Savaşı çıktığı takdirde, İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ni destekleyeceğini sanıyorlardı. Oysa İstanbul'daki konferansa katılan İngiltere delegesi, İngiltere hükümetinin Hindistan bakanı Lord Salisbury, İngiltere'nin Türkiye'yi desteklemesinin mümkün olmadığını söylüyordu.[7]
II. Abdülhamid’in talimatıyla, toplantının tamamen Osmanlı aleyhinde bir karar ile dağılmaması için Kanun-i Esasiye muhalif olmayan taleplerin kabul edilebileceği de temsilcilere bildirildi. Bunun üzerine daha önce yapılan hazırlıklar rafa kaldırılıp yeni bir teklif hazırlandı.[8]
Sırbistan, Karadağ ve Romanya’ya bağımsızlık verilecek, Bulgaristan özerk hâle gelecek, Osmanlı bu kararları kabul etmezse zorlamayla bu kararlar hayata geçirilecektir.[9]Bu maddeler, esasında müzakere masasına getirilip reddedilen hususların yeniden kaleme alınmasından ibaret idi. Ancak bu sefer şartlar müzakereye açık değildi, red veya kabul edilmesi isteniyordu. Ayrıca reddedilmesi halinde devletlerin delegeleri İstanbul’u derhal terk edecekleri tehdidinde bulunuldu. Tekliflerin reddi halinde Rusya savaşı göze alacak, Osmanlı Devleti ise yalnız kalacaktı.[10]
Tersane Konferansı kararlarını reddetmenin, devletini Rusya ile karşı karşıya bırakacağını bilen Sultan Abdülhamid Han, bu teklifleri kabul etmiş görünerek ortalığı yatıştırmak istiyordu.[11]Mabeyn Feriki Said Paşa’nın hatıralarındaki ifadelere göre II. Abdülhamid de yaklaşan tehdidin farkındadır ve bazı tadilatlar ile tekliflerin kabul edilmesinin devletin yararına olacağına inanmaktadır. Nitekim II. Abdülhamid, “valilerin tayininde devletlerin onayının alınması ile yapılacak reformlara yabancı gözlemcilerin nezaret etmesi” hususlarının önerilerden çıkarılması halinde anlaşmaya olumlu yaklaşacağını Lord Salisbury’ye birkaç kere bildirdi ise de bir sonuç alamadı. [12]
Bunu göz önüne alan padişah, konferansın son günlerinde bakanları saraya davet etti. Huzurunda tartışmalarını söyledi. Mithat Paşa ve taraftarları mutlaka savaş istiyorlar ve ısrar ediyorlardı. Mithat Paşa sadrazamdı. Sultan Abdülhamid, askerin durumunu, hazineyi ve malzeme vaziyetini öğrenmek istedi. Başta Mithat Paşa olmak üzere bakanlar birbirini tutmayan cevaplar verdiler. Bunun üzerine padişah durumu kendi aralarında görüşmelerini ve kesin bir rapor düzenleyip kendisine getirmelerini istedi. Bakanlar bir odaya çekilip uzun uzun görüştüler. Ve Sultan Abdülhamid'e sadece laftan ibaret bir rapor sundular: "Böyle durumlarda savaşmak için askerin kuvvetine bakılmaz, bunda güç, kuvvet aranmaz. Biz Anadolu'ya 400 atlıyla geldik. Yine 400 kişi kalıncaya kadar savaşmak lazımdır." Padişah bunları okumuş ve Eğinli Said Paşaya, "Vay gidi ahmaklık vay! Rumeli'nin bütün bütün elden gitmesine sebep olacaklar!" demişti. [13]
Osmanlı hükümeti üyeleri ve özellikle Sadrazam Midhat Paşa bu tehdit ve dayatmalar karşısında devletlerin önerilerinin tamamen reddedilmesini istiyordu. Ama hiç kimse bu sorumluluğu tek başına alamazdı, bunun için bir genel meclise ihtiyaç duyuldu. Bu maksatla 18 Ocak 1877 tarihinde Müşir ve Ferik rütbesinde olup İstanbul’da bulunan bütün askerler, mahkeme başkanları Şurâ-yi Devlet üyeleri, kabine üyeleri, saray görevlileri, ulema ve farklı dinlere mensup ruhanî önderlerden bir meclis oluşturuldu.[14]
Meclise 242 seçildi. Bunların 60'ı Hristiyan'dı. 18 Ocak 1877'de Babıali'de toplandılar. Bu mecliste Mithat Paşa ve Damat Mahmud Celaleddin Paşa, "Rusya ile savaşa girmek gerektiği" yolunda heyecanlı konuşmalar yaptılar. Hatta çok ileri gidip, barış taraftarı olan padişahı "Moskof yardakçılığı"yla suçladılar. Hararetli konuşmalardan etkilenen meclis, Tersane Konferansı'nın tekliflerini reddetti. Konferans dağıldı. Delegeler memleketlerine döndü. Padişah, birkaç devlet büyüğüyle "barış" fikrinde yalnız kalmıştı. Avrupa'nın büyük devletleri arabuluculuk yapmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar. [15]
Alınan karar, Padişah’ın onayı ile 20 Ocak 1877’de Hariciye Nazırı tarafından devletlerin temsilcilerine tebliğ edildi. Bunun üzerine elçiler de yerlerine birer maslahatgüzar bırakarak İstanbul’u terk ettiler. [16] Tersane Konferansı kararlarını mecliste reddettirmekle Osmanlı Devletini Rusya ile karşı karşıya getirmişti.[17]
Dipnotlar
[2] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi
[4]http://tr.wikipedia.org/wiki/Tersane_Konferans%C4%B1
[6] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi
[7] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[8] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi
[9] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi
[10] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi
[12] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi
[13] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[14] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi
[15] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[16] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi
II.Abdülhamid (1876-1909, 33 yıl)