top of page

Rumeli Seferleri

Venediklilerle Mücadele (1423-1430)

Yıldırım Bayezid'in Ankara Savaşı'nda yenilip Timur'a esir düşmesi üzerine Anadolu'da başlayan kargaşayı değerlendiren Venedikliler, o sıralarda Selanik'i işgal etmişlerdi. Sultan II. Murad'a sık sık hediyeler göndererek Selanik'i kendilerine bırakmaya razı etmeye çalışıyorlardı. Son gelen elçilere padişah şöyle dedi: "Selanik, dedemiz tarafından fethedilip İslam mülkü yapılmıştır. Yabancıların İslam mülkü üstüne yerleşmelerine hiçbir surette rızamız yoktur. Eğer Selanik'i terk etmezseniz gelir sizi zorla atarız!" Bir süre bekleyen Sultan II. Murad, ordusunu hazırladı. Kumandanlarına şöyle dedi: "Selanik bize, cennetmekân dedemiz Murad Hüdavendigâr'ın armağanıdır. Küffar elinde daha fazla kalması, cennetmekân dedemizin ruhunu rahatsız eder. Varıp Venediklilerin elinden bizim olanı alalım!" [1]

 

Venediklilere yaklaşık yedi yıl süren bir savaş açtı (1423-1430). Osmanlı-Venedik savaşı, 1425’ten itibaren Mora ve Arnavutluk’ta yayıldı. Venedik donanması, 1429’da düzenlediği Gelibolu baskınıyla Osmanlı askerî gücüne önemli bir darbe indirmiş olsa da, 1430’da Selanik’i zapt eden Osmanlılar, mücadeleyi kendi menfaatleri doğrultusunda sonlandırdılar. [2]

 

Venedik donanması Gelibolu’da Türk donanmasına taarruz ettiyse de müthiş bir bozguna uğradı. Temmuz 1430’da Osmanlı-Venedik Harbine son veren Lapseki Antlaşması imzâlandı. Selânik Osmanlılarda kaldı. Venedikliler yıllık vergiye bağlandı. [3]

 

Sultan Murad Selanik'teyken Yanya'dan bir heyet geldiğini bildirdiler. Yanya, İtalyanların elindeydi. Sultan Murad Gazi, Yanya'dan gelen heyeti kabul etti. Ne istediklerini sordu. En yaşlıları: "Yardımınızı rica ediyoruz" diye söze başladı, "Beylerimiz bizi eziyor. Bizi köle gibi kullanıyorlar. Müslüman değiliz, ama Müslümanların adaletini duyarız. Duyarız ki, kimseyi incitmez imişsiniz... Herkese eşit muamele eder, haklıya hakkını verir imişsiniz... Bunları, memleketinize gelip gezenlerden öğrendik. Bizi zalim beylerin esaretinden kurtarın..." Sultan Murad Gazi, askerin bir kısmını Yanya'ya gönderdi. Yanya alındı (1431). [4]

 

Timurlu Tehlikesi

Timur’un halefi Şahruh’un varlığı, II. Murad’ı Anadolu’daki siyasî gelişmelerde yumuşak başlı bir siyaset izlemeye zorluyordu. Karamanoğulları, Osmanlı-Macar çarpışmaları devam ederken devletin doğu sınırlarına düzenledikleri saldırılarla Beyşehir ve Hamid-ili’nin zapt ettiler. Şahruh’un Anadolu’ya girme ihtimali, Memlükler ve Karakoyunlularla birlikte Osmanlı tahtını da kaygılandırdığından II. Murad bu tacizler karşısında sessiz kaldı.[5]

 

1435’te korkulan gerçekleşmiş ve Şahruh ikinci kez batıya yönelmişti. II. Murad, Timurlu kuvvetlerini asla karşısına alma taraftarı değildi. Şahruh tarafından yollanan hilati kuşanarak Timurlu Devleti’nin yüksek iktidarını tanıdığını duyurdu.[6]

 

1436'da Timurlu Gürkan hükümdarı Şahruh Horasan'a geri döndü ve Anadolu'ya bir sefer yapması olasığı çok azaldı. Bunu fırsat bilen II. Murad 1437'de bir Anadolu seferine çıkarak Karamanoğulları'nın eline geçmiş olan Konya, Beyşehir ve Hamideli topraklarını tekrar Osmanlı devleti idaresine aldı. [7]

 

Macaristan’a Seferler

II. Murad devrinde Rumeli’ye yönelik gaza siyasetinde bir canlanma yaşanmıştı. Bununla beraber Osmanlı idaresi, birleşik bir haçlı ordusu tehlikesini bertaraf etmek için çok kapsamlı ve yıkıcı seferler icra etmekten kaçınıyordu. 1428’de, Macar ve Osmanlı kuvvetleri arasında üç yıllık bir ateşkes imzalanıncaya değin sınır boylarında karşılıklı akın ve ufak çaplı kuşatmalarla geçen bir mücadele yaşandı. [8]

 

Osmanlı Devleti, XV. yüzyılın ikinci çeyreğinde siyasî ve askerî açıdan etkili bir bölgesel güç halini almıştı. Ne var ki, sanat, edebiyat ve musikiye düşkün, tasavvufî bir hayata eğimli ve barışçı bir mizaca sahip II. Murad, siyasî çekişmelerin mümkün olduğunca askerî çarpışmalar halini almadan halledilmesine taraftar biriydi. Bununla birlikte tımar bekleyen sipahi zümresinin desteğini alan Hamza Bey ve Şehabeddin Paşa gibi fetih siyasetini savunan atılgan devlet adamları 1434’te divanda çoğunluğu ele geçirdiler. Bundan üç sene sonra Macar Kralının ölümüyle doğan taht karmaşası, Osmanlı ricalinin Sırbistan ve Eflâk’a yönelik teşebbüslerini arttırmalarına yol açtı.[9]

 

1437’de kırk beş gün süren Macaristan akınında, Demirkapı geçilerek Erdel’e girildi. Akıncılar Macar şehirlerinin askerî mevkilerini tahrip edip, yetmiş bin esir alarak, pekçok ganîmetle döndüler. Osmanlılara karşı düşmanca tavır alan Sırp Kralından, 1439’da ülkesinin başşehri Semendire’nin anahtarı istendi. Üç ay kuşatmadan sonra Semendire kalesi 27 Ağustos 1439’da fethedildi. [10]

 

Almanya İmparatoru ve Macaristan Kralı, Semendire’yi kurtarmak için sefere çıktı. Macar ordusunun müthiş bir bozgun havasıyla kaçışı, Macar Kralını da korkuttu,  telaş içinde canını zor kurtardı. Bu seferden ürken Bosna Kralı yıllık yirmi bin düka altın vergisini, yirmi beş bin düka altına çıkardı. [11]

 

Bozgun Yılları (1440-1444)

Eflâk prensliği, Osmanlı hâkimiyetini tanıdı. Ertesi sene Osmanlıların hedefi, Orta Avrupa’nın kapısı olarak görülen Belgrad olmasına rağmen yaklaşık altı ay süren kuşatmadan sonuç alınamadı. 1440’ta II. Murad’ın Belgrad önlerinden çekilmesi, Osmanlı askerî tarihi bakımından facialarla dolu bir dönemin başlangıcı oldu. [12]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[13]

Hünyadi Yanoş komutasındaki Macar birlikleri, 1441-1442’de Osmanlı uç beylerini ve Rumeli kuvvetlerini defalarca yenilgiye uğrattılar. Macar ilerleyişini durdurmakta zorlanan Osmanlılar, Hünyadi Yanoş’un Sofya ve Niş’i almasına engel olamadılar. Edirne yoluna girip doğrudan Osmanlı başkentini tehdit eder hale gelen Macar ordusu başkomutanı, 24 Kasım 1443’te İzladi geçidinde güçlükle durdurulabildi. [14]

 

Hünyadi Yanoş, silahlı savaş arabalarına dayalı yeni bir harp taktiğiyle Osmanlı süvarisi karşısında seri zaferler kazanmasını bilmişti. Osmanlıların “tabur cengi”adını verdiği bu sistemde, üstü geleneksel savaş araç gereçlerinin yanı sıra ateşli silahlar kullanan askerlerle doldurulan arabalar, tahta paravan ve kalkanlarla sıkıca muhafaza altına alınmış oldukları halde birbirlerine zincirlenerek bir müdafaa hattı oluşturuyorlardı. Osmanlı atlıları, bu yıllarda arabalardan örülü Macar savunmasını aşmakta zorluk çekmişlerdi.[15]

 

Haçlı dayanışma ruhunun canlandığı bu dönemde Osmanlı ordularının uğradığı müteaddit yenilgilerden cesaret alan İskender Bey, Arnavutluk’a giderek isyan ateşini yeniden tutuşturdu. Karamanoğulları, batıdaki Osmanlı mağlubiyetlerini fırsat bilip eski topraklarını almak için harekete geçtiler. II. Murad, keskin bir politika değişikliği yaparak barış ve yatıştırma siyasetine dönmek zorunda kaldı. Edirne-Segedin Antlaşması, Sırp despotluğunun ihya edilerek Sırbistan topraklarının Georg Brankoviç’e bırakılmasını onaylıyordu (12 Haziran 1444). II. Murad, bu antlaşmayla Macar kralı ve Sırp despotuna bir daha Tuna nehrini aşmayacağına dair söz vermişti. Aynı sene akdedilen Yenişehir Antlaşması’yla Hamid-ili toprakları Karamanoğulları’na terk edildi. II. Murad, imzalamak zorunda kaldığı iki antlaşmayla Osmanlıların son yıllarda ele geçirdiği bütün topraklardan çekilerek sınırlarda barış halinin hâkim olmasını sağlamaya çalışıyordu. [16]

 

 

 

Dipnotlar

[1] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[2] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[3] http://osmanlilar.gen.tr/1389-1451.asp   

[4] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[5] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[6] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[7] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Murad

[8] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[9] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[10] http://osmanlilar.gen.tr/1389-1451.asp    

[11] http://osmanlilar.gen.tr/1389-1451.asp    

[12] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[13] http://bilgihizmeti.wordpress.com/category/tarihimize-san-verenler/page/2/

[14] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[15] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[16] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

II. Murad (1421-1451, 30 yıl) 

Osmanlılar

bottom of page