top of page

Balkan Harbi

Balkan Harbi Öncesi Durum

1908 yılındaki II. Meşrutiyet'in ilanı sonrası siyasal çalkantılar devam etmekte ve I. Balkan Savaşı öncesi İttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası arasında çekişme yaşanmaktaydı. Silahlı kuvvetlerini bir salgın hastalık gibi saran "Mektepli", "Alaylı", "Kurmay" subay çekişmelerini giderememişti.[1]Bir de subayların İttihatçı, İtilafçı ve Halaskârcı isimleri altında siyaseten üç farklı kısma bölünmesi, savaşın başında Osmanlı ordusunun dağılmasına sebep olacaktır.[2]

 

Osmanlı Ordusu, Trablusgarp'ta İtalyanlar ile savaşırken, Yemen'de çıkan isyan sonrası büyük bir hata içine düşerek, Rumeli'deki taburların bir kısmını bu isyanı bastırmak için Yemen'e gönderdi. Dahası I. Balkan Savaşı'nın hemen öncesi Osmanlı Yüksek Komutası Balkanlardaki 70.000 askerin ve bunların bulunduğu mobil askeri birliklerin tasarruf ve yaş haddi gerekçeleriyle terhis edilmesine karar vererek ölümcül bir hata yaptı. İtalyanların İzmir'e çıkarma ihtimaline karşı Balkanlardaki kuvvetlerinin bir kısmını İzmir'e intikal ettirilmişti[3]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Balkan Savaşlarının Öncesi ve Sonrası[4]

İttihatçılar, Sultan Abdülhamid Hanın bizzat körüklediği kiliseler ihtilafını, 3 Temmuz 1910’da neşrettikleri bir kanunla hallettiler. Böylece Balkan milletleri arasında ihtilaf kalmadığından, Osmanlı Devleti aleyhine kolayca birleştiler.[5]

 

Osmanlı Devleti’ni Avrupa’da kalan son topraklarından çıkarmak işin fırsat kollayan Balkan Devletleri bu fırsatı Trablusgarp Savaşı ile yakaladılar. Osmanlı Devleti İtalyanlar ile görüşmeler yaparken Balkan Devletleri de aralarında bir ittifak yaptılar.[6]

 

Savaş 18 Ekim 1912 tarihinde başladı. Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizlerden, yararlanmak isteyen Balkan Devletleri, bu tarihte savaş ilan ettiler.[7]

 

1.Balkan Harbi

Savaş başladığında, Balkanlardaki Osmanlı Orduları toplamda 12.024 subay, 324.718 askerden oluşmaktadır.[8]

  • 346.182 askerden oluşan Bulgar ordusu Trakya’yı hedeflemişti. Karşısında 96.273 asker ve 26.000 garnizon askerinden oluşan Osmanlı Trakya ordusu (Doğu Ordusu) bulunmaktaydı.

  • Kalan Osmanlı ordusu ise 200.000 kişiydi ve Makedonya'da konuşluydu. Karşısında ise 234.000 Sırp ve 48.000 Bulgardan oluşan Sırp komutanlığının emrinde bir ordu ve 115.000 kişilik Yunan ordusu bulunmaktaydı.

 

Savaş öncesinde 65 bin eğitimli askerin terhis edilmesi Osmanlı Devleti’nin elini kolunu bağladı. Savaş başladığı zaman Osmanlı ordusunun Balkanlarda dağılmış yaklaşık 290 bin askeri; müttefiklerin ise 510 bin askeri bulunmaktaydı.[9]

 

Planlara göre Osmanlı'nın Batı ordusu savaş durumunda 598.000 askere ulaşacak ve bu şekilde düşmana karşı koyacaktı. Fakat demir yollarındaki yetersizlik bunun yanında Osmanlı seferberlik hizmetlerini de eleştirmek gerekir. Zira seferberlik sistemi çok dramatik şekilde savaşı ve orduda mevcut asker sayısını etkiledi. Savaş başlangıcında Batı Ordusu'nda yalnızca 200.000 asker mevcuttu. Savaş sırasında Osmanlılar Suriye'den gerek Nizam ve gerekse Redif askerleri getirmeyi planlamıştı. Ancak bu da hiç bir zaman tam olarak gerçekleşmedi; çünkü Yunanlılar Ege'de deniz hakimiyetini ele geçirip takviyelerin denizden gelmesine engel oldular. Askerler de kara yolundan sevk edilmek zorunda kaldılar ve sonuçta bu takviyeler ya hiç Balkanlara gelmedi veya istenen vakitte gelemedi.Savaştaki ağır kayıplar nedeniyle Batı Ordusu hiçbir zaman istenen sayının yakınına dahi ulaşamadı.[10]

 

NY Times vs gazetelerde belirtildiği üzere özellikle redif tümenlerine Balkan Savaşı'nda gerekli adaptasyon yapılmadan alınan kimi yerlerde ordunun %15-%20sini oluşturan Osmanlı yönetimindeki bölgelerdeki Sırp, Yunan ve Bulgar azınlıklardan bir kısmı karşılarında kendi milletlerinden olan orduları görünce cepheden firar etmişlerdir. [11]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Lüle Burgaz'dan Çatalca'ya doğru çekilen Osmanlı askerleri [12]

Bunun yanında alman askeri danışmanlığının hazırladığı savunma planı Osmanlı Ordusu kurmaylarınca gözardı edildi; zira o sırada yeni Harbiye Nazırı olan Nazım Paşa; daha önce Ahmet İzzet Paşa'nın da onayıyla yapılan bu savunma planlarının ve görüşünün aksine kitaplarını okuduğu Fransız General Ferdinand Foch'un Fransız Saldırı doktrinini benimsemiş biriydi. Nazım Paşa'nın bu hatası bütün savaşı Osmanlı aleyhine etkileyecek nedenlerden biri olmuştur. Savaşın kaybedilmesinden hemen sonra Nazım Paşa, bu önemli hatalarından dolayı İttihatçı fedailer tarafından öldürüldü.[13]

 

Siyaset yapmaktan memleket müdafaasına vakit bulamayan komutanların elinde kalan Osmanlı orduları, Karadağ, Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan karşısında bozguna uğradılar. 30 Mayıs 1913’e kadar devam eden savaş sonunda, Osmanlı Devleti, Yenipazar, Girit, Rodos, Onikiada, Arnavutluk, Epir ve Trakya’yı kaybetti. Edirnede Balkan devletleri eline düştü.[14]

 

Edirne kahramanca bir savunmadan sonra düştü. Bulgar Kralı Ferdinand, Edirne'ye girdi. Edirne'yi savunan, askerîne yokluk yüzünden ağaç kökleri yedirip direnen Şükrü Paşa, kılıcını Bulgar kralına uzattı. Bulgar kralı: "Hayır," dedi, ."bu kılıcı ömrünüzün sonuna kadar şerefle taşımaya layıksınız. Siz bize değil, yokluğa teslim oldunuz." Şükrü Paşa, Gazi Osman Paşa’dan sonra, esir olduğu hâlde kılıcı alınmayan ikinci paşamızdır. [15]

 

Sultan II. Abdülhamid, Balkan Savaşı çıkınca (8 Ekim 1912) İstanbul'a nakledildi (1 Kasım 1912). Çünkü Rumeli düşman işgalindeydi... Selanik'e doğru ilerliyorlardı. Kendisine bu sebep söylenince, İstanbul'u o kadar sevdiği ve özlediği hâlde dönmek istemedi. "Ben de bir silah alır, askerle beraber vatanı müdafaa ederim. Ölürsem şehit olurum." Sonra ellerini açtı, beddua etti: "Allah bu hâllere sebep olanları Kahhâr ismiyle kahreylesin! Şimdi devlet ne hâle geldi..." [16]

 

Balkan Devletleri Rumeli’de Müslümanlara karşı büyük bir vahşet sergilemeye başladı. Eşi görülmemiş bir göç hareketi başladı. İstanbul, yaralı, hasta, yoksul, yakınlarını kaybetmiş yüz binlerce muhacirin akınına uğradı.Kamu binaları, okullar, parklar vs. gelenlere tahsis edildi, ama yetmiyordu. [17]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[18]                                                                             [19]

Bulgarlar İstanbul yakınlarında Çatalca’ya kadar dayandı. Edirne’de Bulgarlara, Yanya’da Yunanlılara, İşkodra’da Karadağlılara karşı umutsuz büyük bir direniş gösteriliyordu. Bu şartlar altında Osmanlı Devleti bir mütareke arayışına girmek zorunda kaldı ve 3 Aralık 1912’de’de Bulgarlar ile yapılan görüşmeler sonunda bir anlaşmaya varıldı. Buna göre savaş durdurulacak ve on gün içinde Londra’da barış görüşmelerine başlanacaktı.[20]

 

Bu arada bir zamandan beri Osmanlı’dan ayrılmak isteyen Arnavutlar, eski Berat Mebusu İsmail Kemal’in önderliğinde 29 Kasım 1912’te Arnavutluk’un bağımsızlığını ilan etti.[21]

 

Bu gelişmeler ve özellikle Edirne’nin de Bulgarların tehdidi altına girmesi iç siyasete de yansıdı. 23 Ocak 1913 tarihinde Enver Bey’in başını çektiği Babıali baskını oldu ve hükümet düştü.Bulgaristan Ocak sonunda Osmanlı Devleti ile yaptığı mütarekeyi sonlandırdı ve 26 Mart’ta yaptığı ani bir saldırı ile Edirne’yi işgal etti. [22]

 

Osmanlı Devleti savaşı sonlandıran 30 Mayıs 1913 Londra barış anlaşmasına mecbur oldu. Buna göre Osmanlı Devleti’nin batı sınırı Midye-Enez hattı olarak belirlendi. Osmanlı Devleti Arnavutluk ve Ege Adaları üzerindeki inisiyatifi kaybetti ve buraların geleceğinin belirlenmesini Avrupalı devletlere bıraktı. Yunanistan, Girit, Selanik ve Güney Makedonya’ya; Bulgaristan, Kavala, Dedeağaç ve Trakya’ya; Sırbistan ise Orta ve Kuzey Makedonya’ya sahip olacaktı.[23] Rumeli’de 250.000 km2 vatan parçası elden gitti.[24]

 

II. Balkan Harbi

Birinci Balkan Savaşı sonrası, oluşan sınırlar yüzünden tüm devletler hoşnutsuzdu. Çünkü bu devletler, toprak paylaşımının adaletsiz ve taraflı olduğunu; Bulgaristan'ın hak ettiğinden daha fazla toprak aldığını düşünüyorlardı. II. Balkan Savaşı’nın tek hedefi Bulgaristan idi. Böylece, tüm bu devletler bu devlete saldırınca Bulgaristan ağır bir yenilgi aldı.[25]

 

Her taraftan saldırıya maruz kalan Bulgaristan Edirne’yi askerden boşaltmak zorunda kaldı. Osmanlı Devleti de Edirne’yi geri almak için derhal harekete geçti. 25 Temmuz 1913’te eski Osmanlı Başkenti tekrar geri alındı. Osmanlı hükümeti bu başarısını Meriç nehrinin batısına da yaymak istedi ise de Batılı devletler rıza göstermedi. Ancak aynı gün Batı Trakya’da bağımsız bir Türk Devleti kuruldu.[26]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Bulgar Askerleri Selimiye’de[27]

Bulgaristan bu şartlarda barış talebinde bulundu ve 10 Ağustos 1913’te Bükreş Anlaşması imzalandı. Zira Romanya, Sırbistan ve Yunanistan ile Bulgaristan’ın sınırları yeniden çizildi. [28]

 

Bükreş Anlaşmasından sonra Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında ikili anlaşmalar yapıldı. 29 Eylül 1913 tarihinde Bulgaristan ile İstanbul Anlaşması yapılarak iki taraf arasındaki savaş hali sonlandırıldı. Buna göre Londra Antlaşmasında çizilen Enez-Midye hattından vazgeçildi. Bulgaristan Kırklareli, Dimetoka ve Edirne’yi resmen Osmanlı Devletine iade etti. Ancak Bulgaristan daha önce kurulan bağımsız Batı Trakya hükümetinin feshini sağlayarak Dedeağaç ve çevresini elinde tutup, Ege Denizi’ne açılan bir koridoru korudu.[29]

 

Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında da 14 Kasım 1913’te Atina Anlaşması imzalandı. Buna göre, Osmanlı Devleti Girit’in Yunanistan’a ait olduğunu resmen kabul ettiği gibi, Yunanistan’ın Balkan Savaşı’nda elde ettiği sonuçları da tanıdı.[30]

 

Osmanlı Hükûmeti 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması ile Adalar Denizi (Ege) adalarının geleceğini büyük devletlerin kararına bıraktığını kabul etmekle beraber, adaların Yunanistan’a bırakılmasından endişe ederek 22-23 Aralık 1913’te Midilli, Sakız gibi Anadolu kıyılarına yakın adaları geri almak için elinden gelen her şeyi yapacağını büyük devletlere bildirmiştir. Ancak, Fransa başta olmak üzere gösterilen sert tepki üzerine geri çekilmiştir. Bu konudaki büyük devletler kararı 14 Şubat 1914’te bir nota ile bildirilmiştir. Buna göre 12 ada İtalya’ya, Gökçeada ve Bozcaada hariç bütün Adalar Denizi (Ege) adaları da Yunanistan’a bırakılmıştı. Osmanlı Hükûmeti büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır. 15 Şubat 1914’te büyük devletlere bu durumu kabullenmediğini bildiren bir itiraz notası göndermiştir. Ancak olumlu bir netice alamadan I. Dünya Savaşı çıkmıştır. [31]

 

Amaç Müslüman Türksüz Balkanlar 

Rumeli’deki Evlad-ı Fatihan yüzyıllar önce Anadolu’dan bu topraklara gelmişken, asırlar sonra ama bu defa zulüm ve işkence altında geri çekildiler. II. Viyana bozgunu ardından gelen her yenilgide Anadolu’ya yaklaştılar. Ama bunlar içinde Balkan Muhacereti tam ifadesiyle “vatan kaybetmenin” adıdır. Öncekilerde mesela 93 Harbi’nde (1877- 78 Osmanlı- Rus Savaşı) öyle veya böyle muhacirler için Rumeli diye bir yurt söz konusudur. Fakat Balkan yenilgisi ile artık böyle bir imkân kalmamıştır. Ata toprağı tamamıyla düşmana geçmiştir.[32]

 

1911’de Osmanlı Rumeli’sindeki Müslüman nüfus 2 milyon 315 bin 293’dür. Harp sonrası farklı senelerde yapılmış Yunan, Bulgar ve Yugoslavya kaynaklarında, bu ülkelerce Balkan Savaşı ile alınan topraklardaki Müslüman nüfus 870 bin 114’tür. Katledilenler 632 bin 408’dir. Anadolu’ya geçen muhacirlerse 812 bin 771’dir.[33]

 

Savaş bitip Edirne geri alınınca Dâhiliye Nazırı Talat Paşa harp evresinde ihaneti görülen unsurları memleket dışına çıkarma siyaseti güder. Bu kapsamda Bulgarlarla Türkler mübadele edilir. Altı Türk, dokuz Bulgar’dan müteşekkil komisyon 2–15 Kasım 1913’te Edirne’de toplanır. Sınırın iki tarafındaki 15 kilometrelik bölge mukimleri değiştirilir. Sonuçta Bulgaristan’a 46 bin 764 Bulgar, Türkiye’ye de 48 bin 570 Müslüman gelir. Benzer adım Trakya’daki Rumlar için de atılır. Tevfik Bıyıklıoğlu’nun verdiği bilgiye göre 1 Temmuz 1914’teki antlaşmadan evvel Yunan Makedonya’sından 240 bin Türk gelmiştir. Giden sayısı ise 80 bindir. Osmanlı Trakya’daki Rum muhacirden fakirlerin nakil ücretini de karşılamıştır.[34]

 

 

 

Dipnotlar

[1]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[2] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[3]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[4]http://www.erguven.net/anasayfa/yazigoster/Balkan-Savaslari-Sonucu-Osmanli-Haritasi-8-Sinif-Inkilap-Tarihi585

[5]http://osmanlilar.gen.tr

[6] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[7]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[8]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[9] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[10]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[11]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[12]http://tr.wikipedia.org/wiki/L%C3%BCleburgaz_Muharebesi

[13]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[14]http://osmanlilar.gen.tr

[15] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[16] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[17] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[18]http://www.sabah.com.tr/multimedya/galeri/yasam/balkan-savasindan-kan-donduran-kareler?albumId=44262&tc=10&page=3

[19]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[20] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[21] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[22] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[23] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[24]http://osmanlilar.gen.tr

[25]http://osmanlilar.gen.tr

[26] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[27]http://urun.gittigidiyor.com/koleksiyon/1910-edirne-bulgar-askerler-selimiye-cami-kart-57709178#product-information

[28] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[29] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[30] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[31] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[32]http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-33887-26-100-yilinda-balkan-savaslari-gafletle-gelen-maglubiyet.html

[33]http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-33887-26-100-yilinda-balkan-savaslari-gafletle-gelen-maglubiyet.html

[34]http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-33887-26-100-yilinda-balkan-savaslari-gafletle-gelen-maglubiyet.html

V.Mehmed Reşad (1908-1919, 11 yıl)

Osmanlılar

bottom of page