top of page

Sina ve Filistin Cephesi

Sina (Kanal) Cephesi

İngilizler 1914 yılı Aralık ayında Türk dostu saydıkları Hidiv Abbas Hilmi Paşa'yı yönetimden uzaklaştırarak, Mısır ve Süveyş Kanalı'na tamamen egemen olmuştu. Sina ve Filistin Cephesi, I. Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın isteği üzerine açıldı. Amaç; Osmanlı İmparatorluğu'nun Süveyş Kanalı'nı ele geçirmesi ve Mısır'a yeniden sahip olmasıydı. Başarılı olunursa İngilizlerin Uzak Doğu'daki sömürgeleri ile bağlantısı kesilecekti.[1]

 

I. Kanal Harekâtı (1914)

Esasen Almanlar tarafından planlanan ve tatbiki istenen Kanal Seferi için Cemal Paşa, 21 Kasım 1914 tarihînde törenle İstanbul’dan yola çıkmıştır. Sina çölünü büyük zorluklarla geçmiş ve 2-3 Şubat 1915’te Süveyş Kanalı’na ulaşılmıştır. İngilizlerin bölgeye yığdığı 150.000 kişilik kuvvetine karşı 35.000 kişilik bir Türk kuvveti vardır. Aynı gece taarruz edilmiştir.[2]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[3]

Dumbaz denilen çelik kaplı teknelerle karşı kıyıya doğru ilerlemeye başlandı. Ancak, İngiliz kuvvetleri mitralyözlerle şiddetli bir ateşle karşı koydu; dumbazların çoğu battı; kıyıya ulaşmayı başaran 600 kişi öldü ya da esir oldu. Cemal Paşa, verilen ağır kayıp karşısında kanalı ele geçirmenin imkânsızlığını anlamış ve kuvvetlerini geri çekmeye karar vermişti.[4]

 

II. Kanal Harekâtı (1916)

20 bin kişilik Türk, Alman ve Avusturya askerleri Alman Albay Von Kress komutasında 16 Temmuz 1916 tarihinde harekete geçti. Artık hedef Süveyş’i geçmek değil Kanalın doğu kısmını ele geçirmek idi. 4-5 Ağustos 1916’da İngiliz birliklerine saldırdı. İlk gün Türk kuvvetleri başarılı olurken ertesi gün üstünlük İngilizlere geçmiş ve Türk kuvvetler geri çekilmişlerdir. II. Kanal harekâtında Türkler 4 bin İngilizler ise 1130 kadar zayiat vermişlerdir. Türk zayiatının önemli kısmı İngilizlere esir düşenlerdir.[5]

 

Filistin Cephesi

Osmanlı ordusunun Kanal harekâtında başarısız kalması üzerine İngilizler karşı taarruz hazırlıklarına geçtiler. Türk ordusu Gazze-Birüssebi hattına çekildi. İngilizler 26 Mart 1917’de saldırıya geçip Gazze’yi kuşattılar. Türk kuvvetlerinin sıkı müdafaası dolayısıyla 4 bin kayıp vererek çekilmek zorunda kaldılar. Takviye alan İngilizler ikinci kere Gazze’ye 17 Nisan 1917’de saldırdılar. Donanma toplarına ve 8 adet tanka rağmen İngilizler 2 gün içinde 6500 kayıp vererek çekildiler.Türklerin kaybı 2000 kadardı. [6]

 

İngiliz kuvvetleri yaz başından bu yana General Allenby’nin komutasında yeni saldırıya hazırlandı. Türk kuvvetlerinin Sina’dan çekilmesinden sonra Arap isyanı genişledi ve 1917 Temmuzunda Akabe limanı Arap isyancıların eline geçti. Bu tarihten sonra isyancı Araplarla İngilizler ortak savaşmaya başladılar. [7]

 

Takviyelerini artırmaya başlayan İngilizlerin Filistin Cephesinde toplanmaları üzerine, Cemal Paşa'nın uyarısıyla Yıldırım Ordularının Irak cephesinde kullanılmasından vazgeçilerek Filistin ve Suriye'de kullanılması kararlaştırıldı. Aynı yıl 7. Ordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Ordular Komutanı General Liman von Sanders ile anlaşamadı. Harbin yönetimini tenkit eden iki rapor yazarak 6 Ekim 1917'de komutanlıktan istifa etti. Hazırlıklarını tamamlayan İngilizler, 24 Ekim 1917'de 138.000 askerle taarruza başladılar. Birüsseba-Gazze Savaşı'nı kazandılar. 9 Kasım 1917'de Kudüs düştü.[8]

 

Daha önce Lloyd George, Allenby'den İngilizlere Noel hediyesi olarak Kudüs'ü almasını istemiş ve o da almıştı. Diğer bir husus da, Allenby burayı almakla Osmanlıların maneviyatına acı bir darbe indirmiş oluyordu. Ayrıca Mekke ve Bağdat'tan sonra Kudüs, düşman eline geçen üçüncü mukaddes şehirdi.[9]

 

Kudüs’ün düşmesi Hristiyan dünyasında, hatta Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başkenti Viyana’da bile bir haçlı zaferi gibi kutlanmıştır.[10]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[11]

General Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetlerinin Mart 1918 başı ile 18 Mayıs arasındaki taarruzları başarıyla durduruldu. Yığınaklarını artıran ve mevcudu 550.000'e yükselen İngiliz ordusunun 19 Eylül 1918'de Filistin'de başlattığı taarruz hızla gelişti ve Filistin tamamen İngilizlerin eline geçti.[12]

 

23 Eylül 1918'de Liman von Sanders'in cepheden ayrılmasıyla, Mustafa Kemal Paşa Yıldırım Orduları (4. 7. ve 8. Osmanlı Ordusu) Komutan Vekilliğine tayin edildi.Ayrıca, Padişah VI.Mehmet Vahdettin kendisinin gözde kumandanlarından Mustafa Kemal Paşa'ya moral vermek için Yaver-i Fahri Hazret-i Şehriyari (Padişah'ın Onursal Yaveri) payesini de verdi.[13]

 

Suriye cephesinde son Türk-İngiliz meydan muharebesi 19 Eylül 1918’de Nablus’ta yapıldı. 7.Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa düşman süvarisini Bisan’da durdurdu.[14]

 

Megiddo Muharebesi (Nablus Hezimeti), İngiliz General Allenby komutasındaki taarruz görev kuvveti, piyade ve süvari 191.000 personel ve Britanya İmparatorluğu ordusunun yeni kullanmaya başladığı Yarı paletli hafif zırhlı araçlardan müteşekkildi. Buna karşın bu taarruz kuvvetinin karşında 40.000 piyade tüfeği gücündeki Osmanlı birlikleri yer alıyordu.Savunma hattının çökmesi üzerine 7. ve 4. Ordular Şam yönüne çekilmeye başladılar.Mustafa Kemal Paşa İngiliz Süvari Tümeni'nin ilerlemesini durdurmaya çalıştıysa da 1 Ekim'de Şam da kaybedildi. [15]

 

Megiddo Muharebesi, Britanya İmparatorluğu'nun Osmanlı Devleti ile yaptığı I. Dünya Savaşı muharebeler dizisinin en can alıcı ve sonuç verici muharebesi olarak tarihteki yerini almıştır. Britanya İmparatorluğu'nun kesin zaferi ile sonuçlanan muharebe sonucunda, Osmanlı Devleti tüm Ürdün ve Suriye'yi kaybederken, 4. ve 8. Orduları da yok olmuştur. Bu yenilgi, bir yandan dolaylı olarak Musul ve Kerkük'ün kaybına sebep oldu. Muharebenin bu şekilde sonuçlanması, Mondros Ateşkes Anlaşması'nın önünü açmış ve Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşından çekilmesini hızlandırmıştır.[16]

 

Birliklerin hızla Halep'e çekilerek burada bir savunma hattı kurulması belirtildi. Artık büyük çoğunluğu 7. Ordu birliklerinden oluşan Osmanlı savunma kuvvetleri Halep çevresinde tertiplendiler. İngiliz keşif birlikleri 23 Ekim 1918 tarihinde Halep güney varoşlarına ulaştı. Halep güneyinde ilk temas muharebeleri başlarken, şehrin doğusundan taarruz eden Şerif Faysal komutasındaki Arap birlikleri Halep Kalesi ve hükûmet konağını aldı. Halep şehri içinde binalardan Türk birliklerine ateş açılmaya başladı. İngiliz keşif birlikleri ve Arap birlikleri ile sokak muharebeleri başladı. 26 Ekim'de Halep'e ulaşması sonucu Mustafa Kemal Paşa komutasındaki 7. Ordu birlikleri Halep'ten çekilmek zorunda kaldı.[17]

 

Mustafa Kemal Paşa emrindeki beş piyade tümeni ile İskenderun Cerabulus hattında İngilizleri durdurmaya çalıştı. Bu hat İstiklal Harbinde de milli sınır olarak kabul edildi.[18] Arap - İngiliz Müttefik Kuvvetleri Kilis güneyinde durduruldu. Savunma hattının bu bölgede kurulması, 30 Ekim'de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandı. [19]

 

Tam dört yıl süren bu cephe savaşında Osmanlı ordusunun kaybı 200 bini geçti.[20]

 

Trablusgarp (Libya) Cephesi

1912’de kapandığı sanılan Libya cephesinde yerel direnişçilerin İtalyanlara karşı mücadelesi devam etmiştir. Osmanlı Devletinin cihad ilan etmesi üzerine ise çatışmalar artmış ve İtalyanlar 1915 Ocak ayında Fizan’dan Temmuz’da da iç bölgelerden tamamen temizlenmişti. İtalyanlar kıyı bölgelerinde kaldılar. Libyalı Müslüman direnişçiler Mısır’ın batı sınırında bulunan İngiliz birliklerine saldırarak Sollum ve Seydi Barani şehirlerini boşaltmalarını sağladılar. Bu sırada Osmanlı Hükümeti, 15 Ekim 1915’te Trablusgarp’ı yeniden ilhak ettiğini açıkladı ve Sollum bölgesine Teşkilat-ı Mahsusa birlikleriyle takviyeli bir piyade taburu gönderdi. Zuvara, Trablusgarp ve Hosm şehirlerinde muhasara altında tutulan İtalyanların 1917 Ocak ve Nisan aylarındaki çemberden çıkma taarruzları durduruldu. Nuri Paşa’nın Kafkas İslam Ordusu komutanlığına atanmasından sonra yerine Şehzade Osman Fuat Efendi Afrika Grupları Komutanı olarak 17 Mayıs 1918’de bölgeye geldi. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi imzalandığında bölgedeki Türk subaylar teslim olmayı reddedip direnişe devam ettiler ve yerli liderlerden oluşan bir hükümet kurdular. İtilaf devletlerinin baskısı sonunda Türk subay ve erler Mart 1919’dan itibaren bölgeyi terk etmeye başladı.[21]

 

 

 

 

Dipnotlar

[1]http://tr.wikipedia.org/wiki/Sina_ve_Filistin_Cephesi

[2] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[3]http://www.frmtr.com/tarih/1009751-sina-filistin-cephesi-resimlerle.html

[4]http://tr.wikipedia.org/wiki/Birinci_Kanal_Harek%C3%A2t%C4%B1

[5] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[6] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[7] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[8]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1

[9]http://tr.wikipedia.org/wiki/Sina_ve_Filistin_Cephesi

[10] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[11]http://www.genckolik.net/turk-ve-dunya-tarihi/153342-sina-filistin-cephesi-resimlerle.html

[12]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1

[13]http://tr.wikipedia.org/wiki/Megiddo_Muharebesi_(1918)

[14] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[15]http://tr.wikipedia.org/wiki/Megiddo_Muharebesi_(1918)

[16]http://tr.wikipedia.org/wiki/Megiddo_Muharebesi_(1918)

[17]http://tr.wikipedia.org/wiki/Megiddo_Muharebesi_(1918)

[18] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[19]http://tr.wikipedia.org/wiki/Megiddo_Muharebesi_(1918)

[20]http://www.forumgercek.com/turk-tarihi/60374-kuduste-son-osmanli-alayi.html

[21] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

I.Dünya Savaşı

Osmanlılar

bottom of page