top of page

II. Beyazıd Döneminin Sonu

Şehzade Selim’in Tahtı Alması (1512)

II. Bayezid’in hayatta olan dört oğlu vardı. Oğullarından en büyük olanı şehzade Ahmed Amasya’da, şehzade Korkut Manisa’da, Şehinşah Konya’da ve Selim Trabzon’da sancak beyi olarak bulunmaktaydı. Osmanlı gelenekleri uyarınca saltanat için en büyük şehzade olan Ahmed önde gelen adaydı. Fakat Selim ile aslında daha çok bir kültür adamı olan lakin vaktiyle saltanat vekilliği yapmış olan Korkut da padişahlık için şanslarını deneme niyetindeydiler. [1]

 

Padişah ise Ahmed ile Selim arasında tercih yapması gerektiğinin farkındaydı. Bununla birlikte II. Bayezid tahttan vazgeçme niyetinde değildi. Varisi olarak birini ima etmeyi düşünse de tahttan çekilmeyi düşünmüyordu. [2]

 

Selim babasının elini öpme arzusunda olduğunu bildirdi ve yanındakilerle birlikte Edirne’ye kadar gitti. Bu durum II. Bayezid’i telaşlandırdığından onun görüşme teklifini reddetmesine rağmen oğluna yerleşik adetlerin dışına çıkarak Rumeli’de bir sancak vermeyi kabul etti. Zira Fetret dönemindeki karışıklıklar sebebiyle şehzadelere Rumeli kesiminde sancak verilmemesi önemli bir prensip haline getirilmişti. Bu sayede oğlunu yatıştıracağını ve sorunun sona ereceğini düşünüyordu. Bununla tatmin olmayan Selim, ağabeyi Ahmed’in İstanbul’a davet edileceği yönünde bir duyum alınca Çorlu’ya kadar geldi. [3]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[4]

Adamlarını toplayarak İstanbul üzerine yürüdü. Bir yandan da babasına elçiler gönderdi. Niyetinin yalnızca yüz yüze görüşmek olduğunu, buna izin verilmesini istedi. Bayezid: "Böyle gelen evlat, babasının elini öpmeye mi, yoksa tahtını elinden almaya mı gelir?" diyerek, Selim'in ordusunu ordusuyla karşıladı: Savaş başladı. Selim, savaşı kaybetti... Bu savaş, "Uğraş Deresi" denen yerde olduğu için Uğraş Deresi Savaşı diye anılır (3 Ağustos 1511).[5]

 

Ahmed ise Bursa’ya kadar giderek babasından taht için kendisini varis göstermesini istedi; ona bazı önemli devlet adamları da destek verdi. Fakat Ahmed’in Şahkulu Baba Tekeli isyanındaki başarısızlığı ve bölgedeki Safevi yanlısı hareketler karşısındaki acizliği elini zayıflattı. Ayrıca oğlu Murad’ın da Safevi hareketine sempatisi biliniyordu.[6]

 

II. Bayezid İstanbul’a döndükten sonra sıhhati daha da bozuldu. Başta sadrazam Hersekzade Ahmed Paşa olmak üzere Şehzade Ahmed taraftarları da tahttan çekilmesi yolunda baskı yapmaya başladılar. Bu fırsatı kaçırmak istemeyen Ahmed de babasının elini öpmek arzusuyla İstanbul’a gelmek için ısrar etti. [7]

 

Bu gelişmeler üzerine toplanan divanda taht meselesi uzun uzadıya tartışıldı ve Ahmed’e davetiye gönderilmesi kararlaştırıldı. Bu haberi alan Ahmed Üsküdar’a geldiyse de yeniçeriler, Hasan Paşa, Mustafa Paşa, Kazasker Abdurrahman ve Nişancı Cafer Çelebi’nin evlerini yağmalayarak Ahmed’in İstanbul’a gelişinden memnun olmadıklarını gösterdiler ve yolladıkları bir mektupla onun hemen İstanbul’dan gönderilmesini talep ettiler. [8]

 

6 Mart 1512 günü yeniçeriler, padişah sarayı önünde toplanıp Şehzade Selim'in padişah olması için gövde gösterisinde bulundular. Sarayın önü ana baba gününe dönmüştü. Yeniçeriler, vezirleri ve sipahileri önlerine katarak sarayın avlusuna yığılmışlardı. Dağıtmak için yapılan teşebbüsler sonuçsuz kalmıştı. Sultan II. Bayezid, yeniçeri ağalarından birkaçını çağırttı. Geldiler. Padişah sordu: "Asker evlatlarımız ne ister?" "Padişahım, asker kısmını bilirsiniz. Cenk olmazsa yerinde duramaz. Onları savaşa, savaşta zafere götürecek genç padişahlar lazım. Oğlunuz Şehzade Selim'i tahtta arzu ederler." Sultan II. Bayezid bunu istediklerini zaten biliyordu, bir de ağızlarından duymak istemişti. Ayrılması gerektiğini biliyordu. Kendisi ne zamandır saraydan çıkmıyor, seccadeden başkaldırmıyordu. "Pekâlâ ağalar," diye konuştu, "varın yeniçeri evlatlarıma söyleyin: Padişahlığı oğlumuz Selim Han'a terk ediyoruz. Allah, padişahlığını mübarek etsin. Tuttuğu yol kolay gelsin..." [9]

 

II. Bayezid bu isyan karşısında mutedil davranarak yeniçerilerin taleplerini kabul etti. Bunu haber alan Ahmed de Gebze’ye çekilmek zorunda kaldı. Selim’in gücü karşısında bir şey yapamayacağını anlayan II. Bayezid yapılması düşünülen sefer için askerin başına Şehzade Selim’in serasker olarak geçmesine onay verdi. Durum hemen Selim’e bildirildi. O da babasına itaat edeceği ve İstanbul’a geleceği cevabını verdi. II. Bayezid de 27 Mart 1512 tarihinde Şehzade Selim’i serdar olarak atadığını resmen duyurdu. [10]

 

Şehzade Selim, 19 Nisan 1512 Pazartesi günü parlak bir merasimle İstanbul'a girdi. Sultan II. Bayezid, 24 Nisan günü tahttan çekildiğini açıkladı. Elinden tutup oğlu Selim'i tahtına oturttu: "Oğlum Sultan Selim Han'ı yerime nasbeyledim; Allah mübarek eyleye" dedi. Sultan Selim hürmetle babasının elini öptü. Tekbir sesleri arasında Osmanlı tahtına oturdu. [11]

 

Vefatı (1512) – 65 yaşında

Sultan Bayezid, Dimetoka'ya hareket etti. Sultan Selim, babasını şehir dışına kadar uğurladı. Babasının arabasının yanında yaya yürüyordu. At getirdiler, ama binmedi. Böylece babasına hürmet gösteriyordu. Ama II. Bayezid, ömrünün son günlerindeydi. Dimetoka'ya varamadı. Hastalandığı için Çekmece'de durmak zorunda kaldı. Nihayet 26 Mayıs 1512 günü vefat etti... Cenazesi büyük bir alayla İstanbul'a getirilip kendi adını taşıyan Bayezid Camisi'nin avlusuna gömüldü. [12]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[13]

Dönemin Değerlendirilmesi

Tahta geçtiğinde 511.000 km²'si Asya'da, 1.703.000 km²'si Avrupa'da olmak üzere toplam 2.214.000 km² olan imparatorluk toprakları, vefatında yaklaşık olarak 2.375.000 km² idi.[14]

 

Bayezid zamanında da fetihler sürdü. Yeni zafer sayfaları tarihimize eklendi ama tarihçiler, İkinci Bayezid'den daha fazlasını beklemekte haklıdır. Çünkü babası Fatih Sultan Mehmed'den dünyanın en kuvvetli ordusunu, en güçlü devlet teşkilatını ve ağzına kadar dolu hazineyi devralmıştı... Sultan II. Bayezid bir savaş adamı olmaktan çok, ilim, din ve tasavvuf adamıydı. Hele yaşlılığında kendini büsbütün dine vermişti.[15]

 

II. Bayezid’in otuz bir yıllık saltanatı bir önceki döneme kıyasla, gazanın durduğu bir dönem olarak göze çarpar. Kardeşi Cem Sultan’la girişmiş olduğu saltanat mücadelesini galip bitirmekle birlikte, onun 1495 yılındaki vefatına kadar olan dönemde Batı’ya karşı daha barışçıl bir siyaset takip etmiş ve diplomasiye ağırlık vermiştir. Öte yandan, gerekli olduğu durumlarda sefere çıkmaktan çekinmemiş ve Boğdan’a yönelik düzenlenen sefer bu dönemde cereyan etmiştir. Arnavutluk, Macaristan ve Lehistan’la olan mücadele de bu dönemin askeri gelişmelerindendir. [16]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[17]

II. Mehmed döneminin hızlı reformları ve durmaksızın devam eden seferleri Osmanlı tebaası için gerek maddi, gerekse de psikolojik olarak ciddi bir yorgunluk kaynağı idi. Buna karşın II. Bayezid’in babasının reformlarını dengelemesi, bürokrasiyi güçlendirip kanunları yeniden tanzim ettirmesi ve kültürel faaliyetleri desteklemesi gibi tutumları Osmanlı tebaası ve elitleri nezdinde bir rahatlama vesilesi olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden kaynaklarda genel olarak barışsever, tebaasının haklarını korumaya özen gösteren ve halkın işlerini görmeyi esas kabul eden bir padişah olarak tanınır. [18]

 

Bayezid, babası zamanında devletleştirilmiş emlâk ve evkafın büyük bir kısmını sahiplerine geri verdi ve bunun için çağdaş yazarlar tarafından adâleti, Şeriata bağlılığı göklere çıkarıldı. Devrin büyük tarihçisi Kemal Paşazâde, onun saltanatını, Fâtih devrinde yapılmış büyük fetihleri teşkilâtlandırma ve böylece imparatorluk yapısını kuvvetlendirme, adâlet ve hakka dayanan bir idare kurma devri olarak selâmlar. [19]

 

Bayezid devri (1481-1520) kültür bakımından da Fâtih zamanındaki cereyanlara bir tepkiyi simgeler. O, babası zamanında İtalyan sanatkârları tarafından Yeni Saray'ın duvarlarına yapılmış freskoları söktürüp pazarda sattırdı. Amasya'da beraberinde gelen ulemanın etkisi altında Şeriatın her alanda uygulayıcısı ve dikkatli bir takipçisi olarak kanûn ve nizamlarda, idarede, Fâtih devrinde çok genişleyen örfi devlet kanunları alanını daralttı. İtalya’ya götürülen Cem’e karşı halka kendini sevdirmek ve saltanatını kuvvetlendirmek için Şeriatı gözetici oldu.[20]

 

Cem tehlikesi kalktıktan sonra Beyazıd, o zamana kadar görülmemiş büyüklükte bir donanma inşaasına başladı. Şimdi Osmanlılar Avrupa’da haçlı hazırlıklarına karşı sert bir şekilde cevap vermeye kararlı idiler. Venedik- Osmanlı Savaşı (1499-1502), Osmanlı donanmasının artık Akdeniz’in hakimi Venedik’le açık denizde boy ölçüşebilecek bir duruma geldiğini gösterdi. II. Beyzıd’ın en önemli başarıları arasında, Osmanlı Devleti’ni üstün bir Deniz Devleti durumuna getirmiş olması da vardır. [21]

 

II. Bayezid dönemi kültürel bakımdan hareketli bir devredir. Müeyyedzade Abrurrahman, Molla Lutfi, İdris-i Bitlisi, Kemalpaşazade, Tacizade Cafer ve Sadi Çelebiler, Zembilli Ali Efendi, Necati, Zati, Firdevsi gibi âlim, şair ve sanatkârlar II. Bayezid döneminin önde gelen isimlerindendir. Kemalpaşazade ve İdris-i Bitlisi’ye özel olarak tarih kaleme aldırmıştır. Öte yandan ilginç şekilde Batı’daki sanat hareketlerinin gözden kaçırılmadığı da söylenebilir. İtalyan Rönesans’ının en önemli temsilcilerinden Leonardo da Vinci, II. Bayezid’e yazdığı bir mektupta Haliç ve Boğaziçi’nde bir köprü yapma talebinde bulunmuştur. Michelangelo’nun da yine benzeri şekilde bazı projelerle İstanbul’a gelmeye niyet ettiği, keza Amerika kâşifi olarak tanınacak olan Kolomb’un daha önce ona başvurduğu rivayet edilir. Bu dönemde II. Mehmed devrine nispetle Doğu ve Batı kültürünün dengelendiği ve özellikle Doğu’nun kendisine has kültürel birikiminin daha çok ön plana çıkarıldığı söylenebilir.[22]

 

Sultan Bayezid’in mührünü taşıyan sayısız yazma eserin Türkiye ve Avrupa kütüphanelerinde bulunması onun kültür faaliyetlerini açıkça göstermektedir. Bayezid Han vaktinin çoğunu mütalaa ile geçirir, okuduğu kitaplar hakkında düşüncesini yazardı. Namına çok eser yazılmıştır. O, eserlerin açık ve anlaşılır bir dil ile yazılmasını emrederdi. Bu yönüyle Türk diline verdiği ehemmiyet ortaya çıkmaktadır. [23]

 

Yaptırdığı en önemli eserler arasında Amasya’da medrese, cami ve zaviye, Edirne’de bir darüşşifa ve İstanbul’da Bayezid Camii, medrese ve imareti başta gelmektedir. [24]

 

 

 

Dipnotlar

[1] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[2] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[3] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[4] http://en.wikipedia.org/wiki/Bayezid_II

[5] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[6] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[7] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[8] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[9] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[10] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[11] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[12] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[13]  http://www.uslanmam.com/turk-kulturu/651291-sultan-ii-beyazit-turbesi-eminonu.html

[14] http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Bayezid

[15] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[16] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[17] http://www.sosyalciler.com/2011/10/osmanli-imparatorlugu-2-bayezid-donemi.html

[18] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[19] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[20] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[21] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[22] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi

[23] http://osmanlilar.gen.tr    

[24] http://osmanlilar.gen.tr    

II. Beyazıd (1481-1512, 31 yıl) 

Osmanlılar

bottom of page