top of page

Hicaz - Yemen Cephesi

I. Dünya Savaşı boyunca Osmanlı İmparatorluğu 4 Tümenlik bir kuvvetle Arabistan'daki kutsal İslam şehirlerini korumaya çalıştı. 7. Kolordu'nun birer tümeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konuşlandırılmıştı. Uzaklık sebebiyle bu tümenlere yeni asker, malzeme ve silah desteği sağlanamıyordu.[1]

 

Şerif Hüseyin’in Ayaklanması

23Mayıs 1915 tarihli Şam Protokolü’yle gelecekteki Arap Krallığı’nın sınırları belirlendiği gibi 7 Haziran 1916’da İngiltere’nin istekleri doğrultusunda yapılan anlaşma ile de İngiltere’nin destekleriyle Arap Devletinin kurulması planlanmıştır.[2]

 

Şerif Hüseyin, İngilizlerin de yardımıyla hazırlıklarını tamamlayarak 9 Haziran 1916 tarihînde Cidde, Mekke ve Taif’te isyanı başlatmıştır.[3]27 Haziran 1916 tarihînde yayımladığı bildiri ile Osmanlı Devleti’ne karşı bir ihtilal yapacaklarını ilan eden Şerif Hüseyin bildirisinin sonunda şunları söylemekte idi: “Biz şimdi hâlâ İttihat ve Terakki Hükümeti’nin boyunduruğu altında inleyen topraklardan tamamen ayrılmış durumdayız. İstiklalimiz mükemmel ve kelimenin tam manasıyla tamamlanmış olup her türlü yabancı müdahale veya kontrolünden tümüyle masun durumdayız”. Bu bildiri ile Osmanlı Devleti’ne savaş ilan eden Şerif Hüseyin, Ekim ayında da kendisini Arabistan Kralı ilan etti, İngiltere de bunu hemen kabul etti. [4]

 

Şerif Hüseyin’in bildirisindeki İttihat Terakki karşıtlığı İngiliz propagandasının da temel aracı olarak Hindistan Müslümanlarını savaşa dahil etmek için kullanılmıştır. “Dinsiz ittihatçıların elinde esir olan Halife-Padişahı kurtarmak için savaşıyoruz” propagandası oldukça etkili olmuştur. [5]

 

İsyan karşısında Türk kuvvetleri Hicaz’daki yerlerin Şerif Hüseyin’in eline geçmesine mani olamamışlardır. İngiliz Kraliyet donanmasının sağladığı destekle Cidde bir hafta içinde Arapların eline geçmiştir. Mekke’nin bütün mahallelerine hakim bir tepede bulunan Ecyad Kalesi 25 gün süren muhasara ve muharebeden sonra düşmüştür. Haziran ayının ortalarında İngiliz donanmasının yardımıyla Cidde’yi, bir müddet sonra (19 Eylül) Taif’i ele geçiren Şerif Hüseyin, Kızıldeniz kıyısındaki limanları da ele geçirince Medine’ye sahip olmanın artık zor olmayacağına inanmıştır.[6]

 

Medine Müdafaası

Mekke, Cidde ve Taif’in düşmesinden sonra mücadele Medine çevresinde cereyan etmiştir. İsyancıların hedefi Medine’nin bir an önce ele geçirilmesi olduğundan şehrin etrafı kuşatılmıştır. İngilizler ise Türk kuvvetlerini bulundukları yerde tutmak ve Medine’nin can damarı olan demir yoluna saldırmak istiyorlardı. Türk kuvvetlerinden önemli bir kısmı Hicaz’a gönderilmiş olduğundan asıl cephe olan Sina cephesinde etkili olmayı hesap ediyorlardı. Medine’yi sonuna kadar savunmayı düşünen Fahrettin Paşa’nın görüşüne karşı Almanlar ise Medine’nin elde tutulmasının anlamsız ve gereksiz olduğunu düşünüyorlardı.[7]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[8]

1917 Şubatında Hicaz Seferi Kuvvetleri'ne atanmak üzere, Şam'a gelen Mustafa Kemal Paşa, Hicaz'ın boşuna savunulmayıp boşaltılmasını istedi. Manevi sebeplerden dolayı bu istek uygulanmadı. Komutanlık ataması da yapılmadı.[9]

 

Medine Komutanı Fahreddin Paşa, bütün imkânsızlıklara rağmen Medine’yi 2 yıl 7 ay müdafaa etti. İstanbul Hükümeti Medine’yi terk etmesini istediğinde Fahreddin Paşa’nın cevabı; “Peygamberin kabrinin bulunduğu Medine’deki Osmanlı bayrağını kendi elimle indiremem” oldu. [10]

Mondros Mütarekesi imzalanmasından sonra mütarekenin 16. Maddesi gereği Fahreddin Paşa’nın direnişi bırakıp teslim olması gerekiyordu ama o bunu reddetti. Osmanlı Devletinin teslim olmasına rağmen Fahreddin Paşa 72 gün daha Medine’yi savunmaya devam etti. Medine 13 Ocak 1919’da Fahreddin Paşa’nın etkisiz hale getirilmesinden sonra teslim oldu. Fahreddin Paşa’nın Peygamberimize ve onun şehrine gösterdiği bağlılık bütün İslam dünyasında takdir ve sempati uyandırdı.[11]

 

Yemen Cephesi

İmparatorluğun en uzak noktasında bulunan ve buraya ulaşacak kuvvetlerin geçmeleri gereken Irak, Filistin, Hicaz cephelerinde muharebelerin devam etmesi Yemen cephesine yeteri kadar yardım gönderilmesine imkân vermedi.[12]

 

Yemen'de İmam Yahya Osmanlılara bağlı kalırken Asir'de Seyyid İdris de ayaklanmaya katıldı.[13]İmam Yahya yerlilerden oluşturduğu kuvvetlerle savaşın sonuna kadar Ordu ile birlikte savaştı. Osmanlı kuvvetleri Yemen’i I. Dünya Savaşı sonuna kadar savundular. Mondros Mütarekesi gereği Asir bölgesindeki birlikler 19 Ocak 1919’da İngilizlerle yapılan bir protokolle teslim oldu. Yemen’deki Osmanlı birlikleri de aynı tarihlerde silahlarını teslim etti. Yemen’deki Türk askerleri ve sivil memurlar 5 kademede buradan alınarak İngiliz esir kamplarına götürüldüler. Bununla birlikte İmam Yahya’nın yanında Yemen’de önemli miktarda Türk asker ve sivil aileler de kalarak, daha sonra kurulan Yemen idaresinde önemli katkılar sağladılar.[14]

 

 

 

Dipnotlar

[1]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1

[2] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[3] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[4] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[5] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[6] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[7] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[8]http://tr.wikipedia.org/wiki/Medine_m%C3%BCdafaas%C4%B1

[9]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1

[10] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[11] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[12] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[13]http://tr.wikipedia.org/wiki/I._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1

[14] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

I.Dünya Savaşı

Osmanlılar

bottom of page