top of page

II. Abdülhamid Döneminin Sonu

Abdülhamid Han’ın Tahttan İndirilmesi (1909)

27 Nisan 1909 günü Ayan ve Mebuslar Meclisi toplandı. Ayan’dan Gazi Ahmed Muhtar Paşa, kürsüye gelerek, önceden kararlaştırıldığı gibi Padişah’ın hal’ edilmesini teklif etti. Fetva emini Hacı Nuri Efendi, padişahın tahttan indirilmesi için hiçbir sebebin bulunmadığını söyleyince, söylediklerini yapacak birini bulup fetva yazdırdılar.

 

Hareket Ordusu İstanbul'a dayandığı sırada Sadrazam Tevfik Paşa'ya padişah şu teklifi yapmıştır.

"Mademki beni istemiyorlar, saltanatı biraderime bırakırım. Devleti o idare etsin. Fakat bir komisyon mu, meclis mi, ne derseniz deyiniz, kurulup benim bu olayda suçumu meydana koymalıdır." Sadrazam Tevfik Paşa, padişahın teklifini, 31 Mart Olayı yüzünden padişahı suçlayan Said Paşa'ya bildirdi. Said Paşa'nın cevabı ibret vericidir: "Ya padişah temize çıkarsa bizim durumumuz ne olur!" [1]

 

Hal’ kararını Padişah’a tebliğ için, Ayan ve Mebusanı temsilen bir heyet seçilmiş ve Yıldız Sarayına gönderilmişti.[2]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[3]

Sultan Abdülhamid Han’a hal’ini tebliğ için Yıldız’a gönderilen heyetin teşekkül tarzı ise, Türk tarihinin en yüz kızartıcı hadiselerinden birisi oldu. Bütün Osmanlı tebeasını temsil etmesi gerektiği iddiası ile teşekkül olunan heyette tek bir Türk yoktu. Bunlar; Yahudi Emanuel Karasso, Arnavut Esat Toptani, Ermeni Aram Efendi ve Padişah’ın uzun seneler yaverliğini yapmış olan katışık soydan Arif Hikmet Paşa idiler. Padişah, hal’ kararını tebliğe gelenlerin kimler olduğunu, mabeyin başkatibi Cevad Beye sorup öğrenince;

“Bir Türk padişahına, İslam halifesine hal’ kararını bildirmek için bir Yahudi, bir Ermeni, bir Arnavut ve bir nankörden başkasını bulamadılar mı?”

demekten kendini alamadı.

  • Emanuel Karasso: Yahudi, aynı zamanda da Selanik milletvekilidir. Daha önce de Abdülhamid'den Filistin'de Yahudiler için toprak isteyen heyetin içinde bulunmuştur. Hatta Emanuel Karaso'yu göstererek, diğerlerine: "Bunun aranızda ne işi var?" diye acı acı sormuştur.[4]

  • Arnavut Esat Toptani: Jandarma paşasıdır. Padişahın tahttan indirilmesinden ancak birkaç sene sonra Arnavutluk'un istiklali için Osmanlı Devleti'ne silah çekmiş, çetecilik yapmıştır. [5]

  • Ermeni Aram Efendi: Ermeni çetecilerle her zaman irtibat hâlindedir. Emeli, Doğu vilayetlerimizde Ermenistan Devleti'nin kurulmasıdır. [6]

  • Gürcü Arif Hikmet Paşa: Padişahın uzun seneler yaverliğini yaptı.[7]1908'de Bahriye Nazırlığına getirildi.[8]

  •  

Abdülhamid’in Padişahlık Sonrası Hayatı ve Vefatı(1918)

İttihatçılar, o gece (27 Nisan 1909) Sultan Abdülhamid Hanı İstanbul’dan çıkararak, kontrol altında tutabilecekleri Selanik’e naklettiler. Sultan Abdülhamid Han, Selanik’te üç yıldan fazla kaldı. Yunanistan’ın Osmanlı Devletine harp ilan etmesi üzerine, Büyük kabine denilen Gazi Ahmed Muhtar Paşa kabinesi, Sultan Abdülhamid Han’ın Selanik’te muhafazası zorlaşacağından, İstanbul’a nakledilmesini kararlaştırdı. Sultan Reşad da bu kararı tasdik etti. İstanbul’a getirilen eski padişah, ikametine tahsis olunan Beylerbeyi Sarayına yerleştirildi. Abdülhamid Han, Harb-ı Umuminin sonuna yaklaşıldığı 1918 yılının Şubat ayı başında hastalandı. 77 yaşında vefat etti ve Çemberlitaş’taki Sultan Mahmud türbesine defnedildi. [9]

 

II. Abdülhamid Han Döneminin Değerlendirilmesi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sultan Abdülhamid zamanında[10]:

  • 1876’da Mekteb-i Mülkiyeyi yaptırdı

  • 1880’de Hukuk Mektebi ve Divan-ı Muhasebatı (Sayıştay) kurdu. Beyoğlu Kadın Hastanesini yaptırdı.

  • 1881’de Güzel Sanatlar Akademisi,

  • 1883’te Yüksek Ticaret Mektebi,

  • 1884’te Yüksek Mühendis Mektebi ve Yatılı Kız Lisesi açıldı.

  • 1886’da Terkos Suyunu İstanbul’a getirtti ve Mülkiye Lisesini açtı.

  • 1889’da Bursa’da İpekçilik Mektebini yaptırdı.

  • 1891’de Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi

  • 1890’da Bursa demiryolunu ve Aşiret Mektebini yaptırdı.

  • 1891’de Üsküdar Lisesi ve Rüşdiyye Mektebleri ve yeni postane binası ve Osmanlı Bankası ve Yafa-Kudüs demiryolu ile Ankara demiryolu yapıldı.

  • 1892’de Hamidiye Kağıt Fabrikası, Kadıköy Havagazı Fabrikası ve Beyrut Limanı Rıhtımını yaptırdı.

  • 1893’te Osmanlı sigorta şirketi, Küçüksu Barajı ve Manastır-Selanik demiryolu yapıldı.

  • 1894’te Şam-Horan demiryolu ve Eskişehir-Kütahya demiryolu yapıldı. Hamidiye Yüksek Ticaret Mektebi ve Galata-Tophane Rıhtımı, Dolmabahçe Saat Kulesi inşa edildi.

  • 1895’te Beyrut-Şam demiryolu, Darülaceze binası, mum fabrikası, Afyon-Konya demiryolu, Sakız Limanı Rıhtımı, şimdiki İstanbul Lisesi binası, İstanbul-Selanik demiryolu yapıldı. Ereğli kömür ocakları çalıştırıldı.

  • 1896’da Tuna Nehrinde Demirkapı Kanalını, Kapalıçarşı tamirini yaptırdı. Akıl Hastanesini,

  • 1900’de Medine-i münevvereye kadar telgraf hattı yaptırdı.

  • 1902’de Hamidiye Hicaz demiryolu Zerka’ya kadar işledi. Kağıthane’deki Hamidiye suyu İstanbul’a getirildi. Yeni balıkhane, Haydarpaşa Rıhtımı, Maden Arama Mektebi, Şam’da Tıbbiye-i Mülkiye yapıldı. Haydarpaşa’da

  • 1903’te Askeri Tıbbiye Mekteb-i Şahanesi,

  • 1904’te Dilsiz ve Sağırlar Mektebi açıldı. 1904’te Bingazi’ye telgraf hattı yapıldı.

  • 1905’te İstanbul-Köstence kablosu döşendi. Haydarpaşa İstasyon Binası yapıldı. Beşiktaş Tepesindeki Yıldız Sarayı ve önündeki camiyi yaptırdı.

 

Osmanlı tarihinin en canlı eğitim hamlesi, Abdülhamid dönemine rastlar. Sevan Nişanyan'ın hesaplamalarına göre Türkiye, Abdülhamid dönemiyle kıyaslanabilecek bir okullaşma düzeyine yeniden ancak 1950'li yıllarda ulaşabilmiştir. Mesela 1895'te TC sınırlarına tekabül eden bölgede bine yakın (835) ortaokul ve lise bulunuyorken 1923'te bu sayı 95'e düşmüştür. 1895'teki yüz bine yakın öğrenci sayısı (97.837), 1950-51 sezonunda aşağı yukarı aynı seviyede seyretmektedir (90.356). Öncesiyle kıyasladığımızda Abdülhamid dönemindeki eğitim patlaması daha görünür hale gelir. Tahta geçtiği yıl 250 olan rüşdiye sayısı 1909'da 900'e, 6 olan idadi sayısı 109'a çıkmıştır. 1877'de İstanbul'da sadece 200 tane modern ilkokul varken 1905'te 9 bine çıkmıştı. Her yıl ortalama 400 ilkokul açılmıştır ki, bu, Cumhuriyet döneminde bile kırılamamış bir rekordur.[11]

 

İlk kız okulları II. Abdülhamid zamanında açılmıştır. Nitekim bilgili bir kişi olan Abdüllatif Suphi Paşa'nın ilk defa bir kız sanat okulu açma teşebbüsünde tereddüt geçirmesi ve titizlenmesi üzerine Abdülhamid, Sen mektebi aç, ben arkandayım, diyerek açıktan destek vermiş ve çevresini, daima kızların okuması için ilk adımları atmaya teşvik etmiştir.[12]

 

Abdülhamid Han, İstanbul-Eskişehir-Ankara ve Eskişehir-Adana-Bağdad ve Adana- Şam-Medine demiryollarını yaptırdığı zaman, başka memleketlerde bu kadar demiryolu yoktu. Din bilgileri, fen ve edebiyat ile ilgili pekçok kitap bastırdı. Köylere kadar kurslar açtırdı. Parasız kitaplar gönderdi. Harp gücünü kaybetmiş olan eski gemileri Haliç’e çekip Avrupa’da yapılan üstün vasıflı kruvazörler, zırhlılar ile donanmayı kuvvetlendirdi. Askeri, subayı öyle şerefli olmuştu ki, bir kahvenin önünden bir binbaşı geçerken, kahvede oturanlar ayağa kalkarak saygı gösterirlerdi. Sonra hiçbir devirde onunki kadar mektep açılmamış, o kadar çok insan yetişmemiştir. Birinci Dünya Savaşının ve Milli Mücadelenin bütün başarılı kumandanları onun Harbiye’sinden yetişmiş insanlardı. [13]

 

Osmanlı Devletinin son parlak dönemini yaşatan bu büyük devlet ve siyaset adamı, devrinde dünyanın dört büyük gücünden biri olan ve 7 milyon küsur kilometre kareden fazla olan ülke toprağını İttihatçılara teslim ederken:“Türkiye’yi on sene idare edebilirlerse bir asır idare edebildik diye sevinsinler.” demiş ve muhtemel neticeyi daha o anda işaret etmiştir. [14]

 

Muhaliflerinin başı olan Ahmed Rıza Bey, Cumhuriyet devrinde yazdığı hatıralarında ona övgüler yağdırdı. Bu korkunç pişmanlığın en açık örnekleri Süleyman Nazif, Rıza Tevfik Bey ile diğer bazı şairlerin yazdıkları şiirlerle dile getirildi. Rıza Tevfik Bölükbaşı; Sultan Abdülhamid’in Ruhundan İstimdad adlı şiirindepişmanlığını dile getiriyordu;[15]

 

Tarihler adını andığı zaman,

Sana hak verecek hey Koca Sultan,

Bizdik utanmadan iftira atan

Asrın en siyasi padişahına.

Divane sen değil meğer bizmişiz,

Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz,

Sade deli değil edepsizmişiz,

Tükürdük atalar kalbigahına...

 

 

 

Dipnotlar

[1] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[2]http://osmanlilar.gen.tr

[3]http://veyselsahiner.blogspot.com.tr/2012/02/sultan-abdulhamiti-kizdiran-heyet.html

[4] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[5] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[6] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[7]http://home.arcor.de/abdulhamidhan/liderlik/tarihinyuezkarasi.html

[8]http://tr.wikipedia.org/wiki/Arif_Hikmet_Pa%C5%9Fa

[9]http://osmanlilar.gen.tr

[10]http://osmanlilar.gen.tr

[11]http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Abd%C3%BClhamid

[12]http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Abd%C3%BClhamid

[13]http://osmanlilar.gen.tr

[14]http://osmanlilar.gen.tr

[15]http://osmanlilar.gen.tr

II.Abdülhamid (1876-1909, 33 yıl) 

Osmanlılar

bottom of page