top of page

III.Selim Dönemi’nin Sonu

Nizam-ı Cedid hareketi ve III. Selim’in saltanatı, 1805 Selimiye Camii Vakası, 1806 II. Edirne Olayı ve 1807 Kabakçı isyanı gibi birbirini takip eden üç büyük hadisenin ortaya çıkardığı karmaşık bir muhalefet süreci neticesinde sona erdi. [i]

 

Olayların ilki, Üsküdar’da yeni kışlanın yanında inşa edilen Selimiye Camii’nin Nisan 1805’te tamamlanması ve ilk Cuma selamlığı töreni münasebetiyle yapılan hazırlıklara denk geldi. Olayın nedeni, yeni kurulan Tüfekçi Ocağı’nın Yeniçeri Ocağı’nın yerini alacağına dair o sırada piyasada dolaşan söylentilerdi. [ii]

 

II. Edirne Olayı’nın özelde III. Selim’in zorunlu askerlik uygulamasında ısrar etmesi; genelde ise, Nizam-ı Cedid’in İstanbul ve Anadolu’dan sonra Rumeli’de de uygulanması isteğinden dolayı patlak verdiği biliniyor.[iii]

 

25 Mayıs 1807’de çıkan ve Nizam-ı Cedid’e esas darbeyi indiren, Nizam-ı Cedid’in önderlerinden on birinin idam edildiği isyanda Kabakçı Mustafa isimli bir yeniçerinin ön plana çıktığı bilinmektedir.[iv]

 

Kabakçı Mustafa İsyanı ve III. Selim’in Tahttan İndirilmesi (1807)

Tarihimizde "Kabakçı Mustafa Vakası" olarak anılan bu isyan hareketi, biriken bazı problemlerin sonucudur. Sadece yeni bir ordunun kurulması karşısında belki kimse fazla ses çıkarmayacak, zamanla da buna alışacaklardı. Ancak Sultan III. Selim'in, bu işin üstüne fazlaca düşmesi sonucu, yeniçerilerin âdeta "üvey evlat" muamelesi görmeye başlaması, memnuniyetsizliği yaygınlaştınp derinleştirmiştir. Bir kere, askerin ihtiyaçları için hazineden ayrılan paranın büyük kısmım Nizam-ı Cedit alıyordu. Daha önemlisi Nizam-ı Cedit askerinin kılığı büyük ölçüde Avrupalı askerlerin kılığını andırıyordu. Bu kötü benzeyiş dindarlar arasında türlü söylentilere yol açıyor, "Hristiyanlara benzeme" şeklinde görülüyordu. [v]Dünyanın en kuvvetli askerî sayılan Osmanlıların Avrupalılardan askerî usul öğrenmesi ve Avrupa elbiselerini giymesi eleştirilerin odağına yerleştirilmişti. [vi]

 

Bir taraftan da yeni zenginler türemişti. "Devlet malından servetler yapıldığı" etrafa yayılmıştı. Gerçekten de sorumluluk duygusu taşımayan bazı sonradan görmeler büyük konaklar yaptırıyor, düşmanla dövüşüp vatan evlatlarının can verdiği bir sırada Boğaziçi'ndeki köşklerden saz sesleri sokağa taşıyordu. Ayrıca Sultan III. Selim şair ve musikişinas bir padişahtı. Zaman zaman beste yapıyor, zaman zaman bestekârları sarayında toplayıp musiki ve şiir konularını tartışıyordu. Osmanlılar dinî konularda son derece hassastılar. Yine de bütün işler yolunda gitseydi, padişahın sazına da sözüne de belki karışmazlardı. Ama işler ters gidiyor, bozgunlar yürek yakıyordu.[vii]

 

Hisse senedi durumuna gelmiş olan Yeniçeri ulufelerini satın alan bazı devlet ricali, din adamı, Fenerli Rumlar ve Yahudiler ile bazı İstanbullular için Yeniçeri Ocağı aynı zamanda bir gelir kapısı durumuna gelmişti. Asker ocaklarının yeni bir düzene tabi tutulması ile bu gruplar gelirlerinden mahrum kalmışlardı. Öte yandan Nizam-ı Cedit ordusunun ihtiyaçlarının büyük oranda Avrupa’dan temin edilmesi de askerî malzeme satan esnafın gelirini azaltmıştı.[viii]

 

Nizam-ı Cedidkarşısına Yeniçeri Ocağı’nın konumlandırılması doğru, ancak eksiktir. 18. yüzyıl sonu itibarıyla 400.000 esame sahibinin varlığı bildirilmektedir; oysa gerçekte askerlikle meşgul olanların sayısı 40.000’den fazla olmamalıydı.[ix]

 

Mevcut düzenden faydalananlar arasında subaylar, İstanbul’un orta ve yüksek tabakası ile merkezî hükûmete kafa tutmaya başlamış olan yerel iktidarlar (ayan, voyvoda, mütegallibe vb.), yüksek memurlar ve bazı din adamları bulunuyordu. Merkezî otoritenin zayıflamasıyla güçlerine güç katan yerel iktidarlar/ayanlar da yeni düzenin gelmesiyle Anadolu’daki iktidar bölgelerini büyük oranda kaybedeceklerdi.[x]

 

İsyanın kıvılcımı Laz yamaklardan çıktı. O sırada İstanbul Boğazı'nın iki yakasında Nizam-ı Cedit askerleri çadır kurmuştu. Aralarında Trabzon civarından getirilen iki bin Laz yamak da vardı. Zamanın boğaz nazırı (bakan) Raif Mahmud Efendi ile Bostancıbaşı Şakir Bey, Laz yamakları kıyafet değiştirmeye zorladılar. Sadaret Kaymakamı Köse Musa Paşa durumdan haberdar olunca çok sinirlendi. Adamları vasıtasıyla Laz yamaklara haberler saldı: "Padişah herkesi Nizam-ı Cedit kılığına sokmaya çalışır. Sizler yeniçerisiniz, Nizam-ı Cedit kılığına girmek size yakışmaz, tedbirinizi alın, kefere kılığına girmeyin!" Bir süre soma, kışkırtılmış Laz yamaklar ayaklandı: "Biz Nizam-ı Cedit olmayız!" diye bağıra çağıra meydana döküldüler. Böyle bir şey olmadığını kendilerine söyleyen Haseki Halil Ağa'yı öldürdüler. Canını kurtarmak için bir sandalla Büyükdere'ye kaçan Raif Mahmud Efendi yakalanarak öldürüldü. Böylece ihtilal kıvılcımı tutuşmaya durdu (25 Mayıs 1807). [xi]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[xii]

Kastamonulu Kabakçı Mustafa'yı kendilerine lider seçtiler. Topluca saraya doğru yola çıktılar. Bas bas bağınyorlardı: "Moskof oluruz da Nizam-ı Cedit olmayız!" "Biz kuloğlu kuluz. Nizam-ı Cedit elbisesi giymeyiz!" [xiii]

 

Kabakçı Mustafa İstanbul’a vardığında İstanbul halkından da büyük destek gördü.[xiv]Haber saraya geldi. Sultan III. Selim telaşlandı. Köse Musa'ya, şiddet kullanılmamasını emretti. "Onlar bu vatanın evlatlarıdır," diyordu, "iyilikle yola getirilsinler." Ama isyan büyüyerek saraya akıyordu. [xv]

 

Yeniçeriler grup grup isyancılara katılıyordu. İstanbul bir kere daha korkulu anlar yaşamaya başlamıştı.Sadaret Kaymakamı Köse Musa Paşa da işi ağırdan almaktaydı. Topçulara "ateş edilmemesi" emrini vermişti. Niyeti, yenilikçileri iktidardan uzaklaştırmaktı. Şehzade Veliaht Mustafa padişahlığa düşünüyordu. Şeyhülislam Ataullah Efendi de, aşırılığa kaçan yenilikçiliğe taraftar değildi. Bilginleri ağa kapısına çağırdı. Yeniçerilerle âlimler de böylece birleşmiş oldu. Kazanlar kalktı. Dükkânlar kapandı. Sokaklarda çığlıklar uğuldamaya başladı: "Nizam-ı Cedit olmayız! Kâfir kılığına girmeyiz!" [xvi]

 

Kabakçı Mustafa, yardakçılarıyla bir liste hazırladı. Listede adı yazılı 10 kişinin kelesini istiyordu. Bunlar yenilikçilerdi. Sultan II. Selim yalnızca üçünü kurtarabildi. Gözyaşları arasında: "Bütün bunlara sebep, benim yumuşaklığımdır. Benim için kan dökülmesin, benim yüzümden ümmet-i Muhammed'e zarar gelmesin. İstenirse feragat eylerim" dedi. O gece isyancıların temsilcileri Şehzade Veliaht Mustafa Bey'le görüşüp konuştular. Taht için kendisini düşündüklerini söylediler ve rızasını aldılar. Veliaht Mustafa Bey, "Ağalar, heman Allah'ın dediği olur, biz hükme tabiyiz" diyerek kabul ettiğini bildirdi. Bir gün önce "Nizam-ı Cedit ordusunun dağıtılması" yolunda verilen padişah emri de bir işe yaramadı. Çünkü konu Nizam-ı Cedit olmaktan çoktan çıkmış, "padişah değişikliği" konusu hâline gelmişti. Padişaha "tahttan indirildiği" bildirilen bir mektup yazıldı. [xvii]

 

İlginç olan, III. Selim’den sonra tahta geçecek olan IV. Mustafa’nın isyancılar lehine üstlendiği belirgin roldü. III. Selim’in Temmuz 1808’de öldürülmesi de IV. Mustafa’nın emriyle gerçekleşecektir. [xviii]

 

III. Selim’in Öldürülmesi (1808) - 48 yaşında

Sultan Selim Han, on dört ay Topkapı Sarayında nezaret altında yaşadı. Alemdar Mustafa Paşa, Sultan Selim Hanı tekrar tahta geçirmek istediyse de muvaffak olamadı. 28 Temmuz 1808 tarihinde Harem Dairesinde şehit edildi.[xix]

 

Dönemin Değerlendirilmesi

III. Selim’in zihnindeki reform programınınufukları çok daha geniş olmakla birlikte, muhafazakâr refleksler ve bunları siyasiistismar aracına dönüştüren statükocu devlet adamlarının hesapları, Nizam-ı Cedid programının tam anlamıyla hayata geçirilmesine fırsat vermemiştir. Söz konusu çevrelerin işbirliği ve tahrikleriyle çıkan Kabakçı Mustafa İsyanı III.Selim’in önce tahttan indirilmesine sonra da katline yol açmıştır. Rusçuk Yârânı olarak adlandırılan reformcu devlet adamlarının firarı ve reform programının askıyaalınmasıyla, bu dönem de Lale Devri gibi dramatik bir biçimde son bulmuştur.[xx]

 

Devlet, bu isyan sonucunda, geniş bir kitlenin yardımcı olduğu Yeniçeri Ocağı’na bir kere daha mağlup düşmüş oldu.[xxi]

 

 

 

 

Dipnotlar

[i] Osmanlı Devletinde YenileÅŸme Hareketleri  (1703-1876), Anadolu Ãœniversitesi

[ii] Osmanlı Devletinde YenileÅŸme Hareketleri  (1703-1876), Anadolu Ãœniversitesi

[iii] Osmanlı Devletinde YenileÅŸme Hareketleri  (1703-1876), Anadolu Ãœniversitesi

[iv] Osmanlı Devletinde YenileÅŸme Hareketleri  (1703-1876), Anadolu Ãœniversitesi

[v] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[vi] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[vii] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[viii] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[ix] Osmanlı Devletinde YenileÅŸme Hareketleri  (1703-1876), Anadolu Ãœniversitesi

[x] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[xi] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[xii]http://yavsanyayla.blogspot.com.tr/2009/05/iiiselim-1761-1808.html

[xiii] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[xiv] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[xv] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[xvi] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[xvii] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu

[xviii] Osmanlı Devletinde YenileÅŸme Hareketleri  (1703-1876), Anadolu Ãœniversitesi

[xix]http://osmanlilar.gen.tr/1699-1923.asp

[xx] Osmanlı Tarihi (1789-1876), Anadolu Üniversitesi

[xxi] Osmanlı Devletinde YenileÅŸme Hareketleri  (1703-1876), Anadolu Ãœniversitesi

III. Selim(1789-1807, 18 yıl) 

Osmanlılar

bottom of page