top of page

Arnavutluk İsyanı (1910-11)

1910’da Arnavutluk’ta isyan hareketleri başladı. Arnavutluk bölgesi mebusları, hükumete müracaat ederek şiddet hareketlerine başvurulmadan bölgeye bir nasihat heyeti gönderilmesini istediler. Ancak şiddet taraftarı olan İttihat ve Terakki mensupları, Mahmud Şevket Paşa komutasında büyük bir orduyu Arnavutluk’a gönderdiler. Pekçok kan dökülmesine sebep oldukları halde isyanı önleyemediler.[1]

 

Sultan Reşad, 16 Haziran 1911’de Kosova’ya gitti. 522 sene önce dedesi Murad-ı Hüdavendigar’ın zafer kazandığı yerde, yüz bin Arnavut ile Cuma namazı kıldı. Arnavutluk’taki yüzbinlerce Müslüman, Halife-i Müslimin ve Osmanlı Sultanı Reşad Hanı görebilmek için bütün sıkıntılara katlanarak yollara düştü. Sultan din ve millet farkı gözetmeden bütün halka bol ihsanlarda bulundu.[2]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Halife ile birlikte Cuma namazını kılmak için Sultan Murat Türbesine gelen Arnavutlar[3]

Gezinin amacı, son zamanlarda devamlı kargaşa içindeki Makedonya ve Arnavutluk halklarını devlete ısındırmak, asayişi sağlamaktır.Çok müspet tesirler yaratan gezi amacına ulaşmışsa da hükûmet, merkezdeki olaylarla ilgilendiğinden, bundan gereği gibi istifade edilememiştir. Zaten Arnavutlar arasında hızla yayılan milliyetçilik fikirleri ve ona paralel olarak devletin zayıflaması 1912 yılında kesin ayrılık ile sonuçlanmıştır.[4]

 

Araştırmacı yazar Yıldırım Ağanoğlu, “Balkanlar’ın Makûs Talihi: Göç” isimli kitabında olayı şöyle değerlendiriyor: “Jöntürklerin Balkanlar’ı elde tutabilmek için dini ikinci plana atıp Türkleştirme politikası uygulaması, Arnavut isyanının en önemli sebebidir. Bu durum, Türklerin Slavlara karşı üstünlüklerinde en önemli yardımcıları Arnavutları kaybetmelerine sebep olmuştur.”[5]

 

Trablusgarp Savaşı (1911-1912)

II. Meşrutiyet’in ilanı ile gelişen süreç merkezin Trablusgarb’a ilgisini azalttı. İtalyan milliyetçilerinin baskısı ile 1911 yılına doğru artık zamanı geldiğine inanan İtalya, Tarblusgarb’a saldırmak için hazırlıklara başladı. Buna karşılık, İtalya’nın böyle bir maceraya girişmeyeceğini düşünen ve o sırada iş başında bulunan İbrahim Hakkı Paşa kabinesi de bazı tedbirlere başvurdu. Ancak kısa bir süre önce çıkan Yemen isyanları sırasında, Trablusgarp’taki askeri tümenin Yemen’e sevk edilmesi yüzünden alınan bu yeni tedbirler yeterli olmadı.[6]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[7]

İtalya 28 Eylül 1911’de Babıâli’ye 24 saat mühlet tanıyan bir ültimatom vererek, Trablusgarp’ı işgal edeceğini bildiriyor ve bunun kolayca olabilmesi için, Osmanlı hükümetinin oradaki görevlilere gerekli emirleri vermesini istiyordu. Bu istek karşısında büyük şaşkınlık geçiren İbrahim Hakkı Paşa ve kabinesi toplanarak istifa etmeye karar verdi. 29 Eylül’de ültimatoma cevap veren Osmanlı hükümeti, İtalya ile Osmanlı Devleti arasındaki meselelerin dostane halledilmesinden yana olduğunu bildirdi ise de bir fayda temin edemedi ve aynı gün İtalya resmen Osmanlı Devleti’ne savaş açtı.[8]

 

Trablus şehri bombardımana tutuldu. Kenti savunmaya çalışan 8 bin kişilik Osmanlı kuvveti dayanamadı ve 5 Ekim'de İtalyanlar şehri ele geçirdi. 18 Ekim'de Derne'yi, 20 Ekim'de de Bingazi'yi ele geçiren İtalyanlar, buralara asker çıkartmaya başladılar. Osmanlı direnişi karşısında İtalyan kuvvetleri sahilden fazla uzaklaşamamışlardı.[9]

 

İstifa eden İbrahim Hakkı Paşa’nın yerine hükümeti Padişah’ın ısrarı ile soruna bir çözüm bulacağı zannedilen Said Paşa kurdu.Said Paşa ve kabinesi İtalya’ya karşı uluslararası hiç bir müttefik bulamadı. Artık herkesin kafasından geçen husus bölgeyi silahlı müdafaa etmekti. Ancak devletin bunu yapacak imkânları yetersizdi. Bu arada İttihatçılar bütün imkânsızlıklara rağmen savaş taraftarı görünüyorlardı. Bunu biraz da itibar meselesi kabul ediyorlardı. Bu yüzden harekete geçen, Enver, Mustafa Kemal ve Eşref (Sencer) Beyler ile diğer bazı Osmanlı subayları Mısır üzerinden bölgeye giderek, Trablusgarb’ın iç kesimlerinde, Bingazi ve Derne’de yerli halkı da teşkilâtlandırarak umutsuz ancak gururlu bir mücadeleye giriştiler. 1911 sonbaharından Kasım 1912 yılına kadar büyük çarpışmalar yaşandı, yer yer önemli başarılar da elde edildi. Bir yıl süren bu mücadeleden İtalyanlara büyük kayıplar verdirildi ama bir sonuç alınamadı. Ancak İtalyanlar da sahil kesiminden ileri geçemedi.[10]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal Trablusgarp’ta

Trablusgarp Savaşı devam ederken İtalyan kuvvetlerinin Libya sahillerine çakılıp kalmaları ve iç bölgelere bir türlü girememesi üzerine, İtalyan hükümeti, Oniki Ada ve diğer bazı Osmanlı şehirlerini baskı altına alarak ve tazyik ederek Osmanlı hükümetine barış antlaşmasını zorla imzalatmaya karar verdi. 24 Şubat 1912'de bir İtalyan filosu Beyrut'a saldırdı; limanda bulunan iki Osmanlı gemisi batırıldı ve şehir topa tutuldu. 4 Mayıs'ta İtalya kuvvetleri, Rodos Adası'na çıkarma yaptılar ve iki hafta içerisinde Rodos'u, daha sonraki 2 hafta süre içerisinde Oniki Ada olarak bilinen adalar grubunu ele geçirdi. Böylece 389 yıldır Osmanlı yönetiminde kalmış, yönetim merkezi Rodos Adası olan Cezair-i Bahr-i Sefid Eyaleti (Oniki Ada) tamamen İtalya'nın eline geçti.[11]

 

Temmuz 1912'de İtalya Osmanlı Devleti'ni barışa zorlamak için Çanakkale'de Osmanlı istihkâmlarını denizden topa tuttular. Ayrıca Ege Denizi'ndeki 12 adaya asker çıkardılar.[12]

 

Bu iç tartışmalara rağmen Osmanlı Devleti, şartlar ne olursa olsun, Trablusgarb’ı İtalyanlara terk etmemek azminde idi. Fakat Ekim 1912’de Balkan Savaşları’nın başlaması Osmanlı Devleti’ni İtalya ile anlaşmaya zorladı.[13] Çünkü Ege Denizi'ndeki İtalyan donanması, Makedonya'ya yardım gönderilmesini engelliyordu. 15 Ekim 1912'de İsviçre'nin Ouchy (Uşi) kentinde antlaşma imzalandı.[14]

  1. Osmanlı İmparatorluğu, Trablusgarp ve Bingazi'deki kuvvetlerini çekecek ve buraları İtalya'ya bırakacak,

  2. Osmanlı İmparatorluğu, Trablusgarp'taki Müslümanların haklarını koruyacak,

  3. İtalya Krallığı, On İki Ada'yı Osmanlı İmparatorluğu'na geri verecekti.Oniki Ada'yı Yunanistan'a kaptırma endişesi içinde kaldığı için adaları, savaştan sonra geri almak şartıyla İtalya'ya verdi. Ancak İtalya, Balkan Savaşları bitmesine rağmen adaları kendi topraklarına kattığını ilan etti.

 

Afrika’da 1.200.000 km2 vatan parçası elden gitti.[15]

 

 

 

Dipnotlar

[1]http://osmanlilar.gen.tr

[2]http://osmanlilar.gen.tr

[3]http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=278424

[4] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi

[5]http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-33887-26-100-yilinda-balkan-savaslari-gafletle-gelen-maglubiyet.html

[6] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[7]http://www.ailevadisi.net/tarih/356873-turk-tarihinin-onemli-savaslari-5.html

[8] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[9]http://tr.wikipedia.org/wiki/Trablusgarp_Sava%C5%9F%C4%B1

[10] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[11]http://tr.wikipedia.org/wiki/Trablusgarp_Sava%C5%9F%C4%B1

[12] http://tr.wikipedia.org/wiki/V._Mehmed

[13] Osmanlı Tarihi (1876-1918), Anadolu Üniversitesi

[14]http://tr.wikipedia.org/wiki/Trablusgarp_Sava%C5%9F%C4%B1

[15]http://osmanlilar.gen.tr

V.Mehmed Reşad (1908-1919, 11 yıl)

Osmanlılar

bottom of page