Reformların Yeniden Başlaması ve Son Bulması (1808)
Sekban-ı Cedid (1808)
II. Mahmud, şehzadeliğinden beri yenilik taraftarıydı. Nizam-ı Cedit ordusunu tekrar kurmak arzusundaydı. Yarım kalan işi kendisi tamamlayacaktı. Alemdar Mustafa Paşa başta olmak üzere, etrafında topladığı yenilikçiler de bunun bir an önce gerçekleştirilmesini istiyorlardı.[1]
Sened-i İttifak imzalandıktan sonra, süratle Nizâm-ı Cedit ordusunun yeniden teşkiline gidildi. Bu sefer ordunun ismi yeniçeri ocağı içerisinde bir birlik olan sekbanlara izafeten Sekban-ı Cedit olarak anıldı. Levent ve Selimiye kışlalarına yeniden asker alınmaya başlandı. Bu sırada Yeniçeri ocağının kaldırılması gibi fikirlerazınlıkta olsa da veya ıslah edilmesi düşüncesinin tatbik edilmesi telaffuz edilse deII. Mahmud bunun saltanat adına stratejik bir hamle olmadığının farkındaydı. Ziradevlete bağlı olan Yeniçeri kuvvetlerinin pasifize edilmesi, bütünüyle merkez teşkilatının âyânların eline geçmesi manasına gelebilirdi.[2]
Alemdar Mustafa Paşa’nın Tasfiyesi
Rusçuk yâranı, Sultan III. Selim aniden öldürüldüğü için II. Mahmud'u padişah yapmışlardı. İktidar ellerindeydi. Özellikle Alemdar Mustafa Paşa, gün geçtikçe sertleşiyor, suçluların yanı sıra masumların da canını yakıyordu. Zaman içinde bir diktatör gibi davranmaya başlamıştı.[3]Devlet geleneğini bilmediği gibiteşrifat kaidelerinden de bihaberdi. Gün geçtikçe,bu kabalığı ve diktatöryel davranışı padişahın ve yakın çevresinin gözünden kaçmıyordu. Özellikle, Sened-i İttifak anlaşmasının imzalanması adeta bardağı taşıranson damla olmuştu. [4]
Öte yandan Rusçuk yâranına mensup bazı paşaların, beylerin, önde gelenlerin gün gün zenginleşmesi kimsenin dikkatinden kaçmıyordu. Padişahın dahi kulağını tırmalayan rüşvet söylentileri, halk arasında yaygındı. Kaptan-ı Derya Ramiz Paşa'nın her gece gönül eğlendirdiği ve konağındaki musluklardan süt aktığı, Alemdar Mustafa Paşa'nın gününü gün ettiği iddiaları kahvelerde devamlı konuşuluyordu.[5]
Saraydakibu hoşnutsuzluğa ilaveten, yeniçeri askerinin de Alemdar Mustafa Paşa’ya kinleriartmaktaydı. Yeni ordunun ve Alemdar Mustafa Paşa’ya bağlı askerlerin gösterişli,heybetli görünüşleri, altın ve gümüştozluklarıyla birlikte süslü üniformalarının yanında, köşe başlarında sebze meyve satan, hamallık yapan gözden düşmüş yeniçeri askeri pejmürde bir haldeydi. Bu tezat durum aslında derinlerde yatan düşmanlığı besleyici özellikteydi.Nitekim bu hoşnutsuzluğun ne dereceye geldiği çok kısa süre bir içerisinde anlaşıldı. [6]
Gece yarısı kışlalarından çıkan 400 kadar yeniçeri, hücum edip Yeniçeri Ağası Mustafa Ağa'yı öldürdüler. [7]16 Kasım 1808’deBabıâlî’yi basarak Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’nın konağını kuşattılar. [8] Alemdar Mustafa Paşa direndi. Yeniçerilerin üzerine ateş açtı. Birkaçını yere serdi. Padişahın Sebgân-ı Cedit göndermesini ve kendisini asilerin elinden kurtarmasını uzun süre bekledi. Bir görüşe göre sabahtan ikindi vaktine kadar dayandı. Fakat padişahtan umduğu yardım bir türlü gelmiyordu. Yardım kapılarının yüzüne kapandığını görünce sığındığı mahzende bulunan cephaneliği ateşe verdi. Korkunç bir patlama meydana geldi. Kendisiyle birlikte yeniçeriler de öldü (15 Kasım 1808). [9]
Yeniçeriler, Alemdar’ı öldürdükten sonra Topkapı Sarayına hücum ettiler ve II. Mahmut’u istemediklerini, IV. Mustafa’yı tahta çıkarmaya karar verdiklerini ilan ettiler. II. Mahmut ağabeyini öldürmekte tereddüt ediyordu. Ancak eski padişahın asilerle işbirliği ettiği kesin şekilde anlaşılmıştı. Sultan Mahmut ayaklanmacıların yeniden tahta çıkarmak istediği Mustafa’nın durumu hakkında görüş isteyince, Paşalarla bazı ulema Mustafa’nın idamının uygun olacağı kararına vardılar. Şeyhülislam hemen fetva verdi. Sultan Mahmut biraz tereddüt ettikten sonra, kararın ve fetvanın gereğinin yapılmasını buyurdu. Bunun üzerine 14/15 Kasım gecesi Sultan Mustafa’yı boğdular.[10]
Artık Osmanlı hanedanından Sultan Mahmut dışında başka erkek kalmamıştı. Asiler, IV. Mustafa’nın öldürüldüğünü öğrenince Sultan Mahmut’a emniyetleri kalmadığını söylemeye başladılar. Padişahtan başka hanedanın hiçbir erkek üyesi bulunmamasına rağmen, saraya hücum ettiler ve Padişahı öldüreceklerdi. İsyancılara hanedandan kimsenin kalmadığı ve Sultan Mahmut’a itaat etmeleri bildirildiğinde o güne kadar işitilmedik uğultular yükseldi. “Padişah bir insan değil midir? Kim olursa olur. Esma Sultan olsun, Konyada’ki şeyh padişah olsun, Kırım Tatar hanzadelerinden padişah olsun.” Yeniçeriler için artık hanedanın hiçbir kutsallığı kalmamıştı.[11]
İki taraftan yüzlerce kişi ölmesine rağmen, asiler sarayı ele geçiremediler. Sarayda yiyecek kalmadığı gibi ayaklanmacıların suyollarını kesmesi nedeniyle su sıkıntısı da baş göstermişti. Bu durum da göz önüne alınarak savunmadan vazgeçilip yeniçerilerin püskürtülmesi kararı alındı. Sekban-ı Cedid ocağı ağası Süleyman Ağa buyruğundaki dört bin asker dört topla saraydan çıkıp saldırıya geçti. Bu ani hareketin yarattığı şaşkınlıkla ayaklanmacılar püskürtüldü. Sultan Mahmut, Unkapanı önünde demirli savaş gemilerine ayaklanmacıların karargâhı olan Paşa Kapısı’nın topa tutulması buyruğunu verip de top atışı başlayınca, yeniçeri ocağı ağaları padişahı alt edemeyeceklerini anlayıp ulemayı Sultan Mahmut’a gönderip atışlara son verilmesini isteme kararı aldılar. [12]
Sekban-ı Cedid Ocağının Kapatılması
Sultan Mahmut, bundan böyle benzeri olaylar çıkarmamaları şartıyla yeniçerileri affettiğini bildirdi. İş bitti sanılırken, ertesi günü 17 Kasım sabahı yeniçeri ileri gelenlerinden, Kandıralı diye tanınan birisi isyan bayrağını kaldırarak, Sultan’ın kendini öldürtmesi korkusundan dolayı saklananları bir araya topladı. Sultan Mahmut bu duruma bir son vermek için yeniçeri önderlerine ulema aracılığıyla isteklerini sordu. İstekleri Sekban-ı Cedit ocağının kaldırılması, Rusçuk yaranının iktidardan uzaklaştırılmasıydı. Padişah bu isteği yerine getirerek Sekban ocağının kaldırıldığını bildirdi. Ortaya çıkan Rus tehlikesine karşı ordunun bütünlük içinde olması için bu kararı vermek zorundaydı. II. Mahmut 18 Kasım 1808’de Sekban-ı Cedit’i ilga edince ihtilalciler, zaten ortada tahta çıkaracak şehzade kalmadığı için, II. Mahmut’un padişahlığına razı oldular. Sultan II. Mahmud'un ilk askeri reform girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı.[13]II. Mahmud iseyaklaşık 17 yıl sonra büyük bir otokrat olduğunu gösterinceye dek devlet işlerinitedricen yoluna sokmaya başladı.[14]
Dipnotlar
[1] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[2] Osmanlı Tarihi (1789-1876), Anadolu Üniversitesi
[3] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[4] Osmanlı Tarihi (1789-1876), Anadolu Üniversitesi
[5] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[6] Osmanlı Tarihi (1789-1876), Anadolu Üniversitesi
[7] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[8] Osmanlı Tarihi (1789-1876), Anadolu Üniversitesi
[9] Resimli Osmanlı Tarihi, Yavuz Bahadıroğlu
[10]http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Mahmud
[11]http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Mahmud
[12]http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Mahmud
[13]http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Mahmud
[14] Osmanlı Tarihi (1789-1876), Anadolu Üniversitesi
II.Mahmud(1808-1839, 31 yıl)