top of page

Batılı Anlamda Resim

18. yüzyılın sonlarında kurulan askerî teknik okullarda (Mühendishane-i Berr-i Hümayun ve Mühendishane-i Bahr-i Hümayun) batılı tarzda teknik resim dersleri verilir. 19. yüzyılla birlikte bu askerî okullardan mezun olanlardan bir kısmı Avrupa’da güzel sanatlar alanında eğitim alırlar. Yurda döndüklerinde Avrupa resim anlayışında eserler verirler. 19. yüzyılda Avrupa’da ünlü ressamların atölyelerinde eğitim görenler arasında Şeker Ahmet Paşa (1841-1907), Süleyman Seyyid (1842-1913) ve Osman Hamdi Bey (1842-1910) gibi önemli sanatçılar bulunmaktadır. [1]

 

Osmanlıların son zamanlarında Osman Hamdi Bey’in çabalarıyla 1883 yılında kurulan Sanayii Nefise Mektebi Ali’de, Batılı anlamda güzel sanatlar eğitimi verilmeye başlanır. 1909 yılında Türk ressamlarının ilk meslek birliği olarak Osmanlı Ressamlar Cemiyeti kurulur. [2]

 

Türk resim tarihinde görülen ilk büyük gelişme, Sanayii Nefise’den mezun olarak Avrupa’ya gönderilen öğrencilerin 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın çıkması ile yurda dönüşlerinde yaşanmıştır. 1914 kuşağı olarak adlandırılan bu sanatçıların içerisinde; Avni Lifij (1886-1927), İbrahim Çallı (1881-1960), Feyhaman Duran (1886-1970) gibi sanatçılar bulunmaktadır. [3]

 

19. yüzyıl yağlıboya tuval resminin Türk resim tarihinde yer bulması ve Sanay-i Nefise (Güzel Sanatlar Yüksek Okulu) mektebinin resim eğitimi vermeye başlaması resim sanatı adına çağdaşlığın yolunu açacaktır.[4]

 

Osman Hamdi Bey (1842- )

31 Aralık 1842'de İstanbul'da dünyaya geldi. Ülkenin ilk maden mühendislerinden olan babası İbrahim Ethem Bey, 1877’de sadrazamlığa kadar yükselen bir devlet adamıydı. Oğullarının yurt dışında öğrenim görmesini isteyen babası onu hukuk öğrenimi için Paris'e gönderdi. Paris’te kaldığı 12 yıl boyunca hukuk öğrenimini sürdürürken o dönemin ünlü ressamlarından olan Jean-Léon Gérôme ve Boulanger'in atölyelerinde çıraklık yaparak iyi bir resim eğitimi aldı. Onun Paris’te bulunduğu dönemde Osmanlı Devleti resim öğrenimi için Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid’i Paris’e göndermişti. Bu üç kişi, Türk resim sanatının ilk kuşağını oluşturdu. Paris’te tanışıp evlendiği Marie adlı eşi ile 10 yıl evli kaldı.[5]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İstanbul’a döndüğünde Saray Protokol Müdür Yardımcısı olan Osman Hamdi, bu sırada Viyana’da düzenlenen Uluslararası Sergi’ye komiser olarak katıldı. Viyana’da iken tanıştığı adı Marie olan bir başka Fransız hanımla ikinci evliliğini yaptı. 1881'de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) müdürü Anton Dethier’in ölümü üzerine padişahın şahsi emri ile müze müdürlüğüne atandı. Müze müdürlüğü sırasında ilk Türk bilimsel kazılarını başlatan Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina (Muğla, Yatağan) ve Sayda (Lübnan)'da arkeolojik kazılar gerçekleştirdi. [6]

 

Müzecilik ve arkeoloji çalışmalarını sürdürürken resim yapmayı hiç bırakmadı. Resimlerinde okuyan, tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya açılmış kadın imgesini ele aldı. Dekor olarak tarihi yapıları, aksesuar olarak tarihi eşyaları kullandı. "Kaplumbağa Terbiyecisi" (1906), "Silah Taciri" (1908) Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerindendir. Sanatçı, 24 Şubat 1910 tarihinde Kuruçeşme’de(İstanbul) hayatını kaybetti.[7]

 

 

Dipnotlar

[1] Sanat Tarihi, Anadolu Ãœniversitesi

[2] Sanat Tarihi, Anadolu Ãœniversitesi

[3] Sanat Tarihi, Anadolu Ãœniversitesi

[4] Anadolu Uygarlıkları, Anadolu Üniversitesi

[5]http://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Hamdi_Bey

[6]http://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Hamdi_Bey

[7]http://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Hamdi_Bey

DiÄŸer Sanatlar 

Osmanlılar

bottom of page