top of page

Birinci Balkan Savaşı 6 hafta, ikinci Balkan Savaşı 4 hafta sürdü. Balkan Savaşı esnasında Balkanlı pek çok gayrimüslim mükellef firar etti. Bunların bir kısmı Bulgar, Yunan, Sırp ordularına iltihak etti. SavaÅŸ esnasında katledilen Türk nüfus kaynaklara göre 200 bini aÅŸmaktaydı. Ayrıca on binlerce insan salgın hastalıklardan can verdi. Osmanlı, 2.300.000’i aÅŸkın nüfusu barındıran sahayı savaÅŸta kaybetti. SavaÅŸ sonrası söz konusu nüfusun %38’i ocaklarında yaÅŸamayı sürdürürken %62’si ya katledildi veya göç etmek zorunda kaldı. Ä°ÅŸgal sahasının yanı sıra Balkan devletleri coÄŸrafyasında ikamet eden ve o devletlerin vatandaşı olan Müslümanlar da göç kervanına katıldılar. Balkan mültecilerinin toplam sayısı içiÅŸleri bakanlığı istatistiklerine göre 413.922’dir[24].

​

 

 

 

 

​

 

 

 

 

 

 

 

Balkan SavaÅŸlarının sonuçları[25]

I. Dünya Savaşında Åžark Mültecileri

Rusya, Birinci Dünya Savaşı esnasında DoÄŸu Karadeniz ve DoÄŸu Anadolu üzerinden Akdeniz’e ulaÅŸmayı planlamıştı. Birinci Dünya Savaşı esnasında Rus iÅŸgaline uÄŸrayan Erzurum, Van, Bitlis, Erzincan ve Trabzon topraklarında savaÅŸ öncesi 2.623.484 Müslüman mevcuttu. Bunun bir milyonu salgın hastalık, açlık ve katliam sebebiyle telef oldu. 800 bini Kasım 1916 tarihi itibarıyla mülteci konumuna düÅŸtü. 24 Mart 1918 tarihinde ise ülke dahilinde 825.991 mülteci ve 384.996 göçmen mevcuttu. Mültecilerin 324.826’sı Trabzon’dan, 287.474’ü Erzurum’dan, 102.808’i Van’dan ve 128.288’i Bitlis’ten gelmiÅŸti[26].

 

 

 

 

 

 

 

​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[27]

Erzincan Mütarekesi’ni (18 Aralık 1917) müteakip Ruslar iÅŸgal ettikleri yerlerden 1878 sınırına kadar çekilmeye baÅŸladılar. Mülteciler, bir an önce ocaklarına kavuÅŸma telaşına kapıldılar. Bu arada tehcire tabi tutulanların da geri dönmesi söz konusuydu. Geri dönmek durumunda olan Türk, Rum ve Ermenilerin sayısı yaklaşık 900 bini bulmaktaydı. Oysa iÅŸgal döneminde terk edilen yerleÅŸmelerde oturulabilecek bina hemen hemen kalmamıştı[28].

 

 

 

 

 

Dipnotlar

[1] Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Kemal Karpat

[2] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[3]http://tr.wikipedia.org/wiki/93_Harbi

[4] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[5] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[6] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[7] Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu

[8]http://www.kilimfilim.com/2013/10/tmc-yapimdan-balkan-harbi-1912-1913.html

[9] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[10] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[11] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[12] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[13] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[14] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[15] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[16] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[17] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[18] Balkanların Makûs Talihi: Göç, H. Yıldırım AÄŸanoÄŸlu

[19] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[20] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[21]http://tr.wikipedia.org/wiki/Birinci_Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1

[22]http://www.akintarih.com/turktarihi/osmanli/balkansavaslari/balkansavaslari.htm

[23] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[24] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi, (resmi rakamlar, kayıt altına alınamayan daha azla olması muhtemel)

[25] Balkanların Makûs Talihi: Göç, H. Yıldırım AÄŸanoÄŸlu

[26] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

[27]http://tr.wikipedia.org/wiki/Kafkasya_Cephesi

[28] Osmanlı’da Ä°skân ve Göç, Anadolu Üniversitesi

​

Girit Göçü

Girit 1699’da Osmanlı hâkimiyetine girdi. 1820’li yıllarda adada 129 bin Hıristiyan, 160 bin Müslüman yaÅŸamaktaydı. 1821’de Giritli Rumlar Mora isyanına destek verdiler. Bundan sonra 1865 yılına kadar üç kez daha isyan ettilerse de isyanlar her defasında Osmanlı kuvvetleri tarafından bastırıldı. 1897’de Yunanistan adayı ilhak kararını ilan etti. Buna karşılık 18 Aralık 1897’de Avrupa devletleri, Girit’in özerkliÄŸini ilan ettiler[16].

 

Girit’ten Anadolu’ya Müslüman halkın göçü 1899’da anayasanın ilan edilmesinden itibaren hız kazandı. 1912’de özellikle Girit Müslümanları Ä°zmir’e yöneldi. Göçler sonucu Müslümanların toplam nüfustaki payı %55’ten 1900’de %12’ye, 1912’de ise %9’a kadar gerileyecektir. 30 Mayıs 1913 Londra Barış AntlaÅŸması ile Osmanlı Devleti ada üzerindeki bütün egemenlik ve hâkimiyet haklarından vazgeçti. Bütün bu geliÅŸmelere raÄŸmen adada kalmayı sürdüren Müslümanlar mübadele sözleÅŸmesi sürecinde Türkiye’ye göç ettiler[17]. 1878-98 yılları arasında Girit adasından 175.900 kiÅŸinin Osmanlı Vilayetlerine göç ettiÄŸi belirtilmektedir[18].

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Girit Nüfusu 1821-1911

Balkan Savaşı Sonrası YaÅŸanan Göçler

93 Harbinden sonra imzalanan Berlin antlaÅŸması sonrası Balkanlardaki Türk hâkimiyetindeki topraklar Ä°ÅŸkodra, Kosova, Selanik, Manastır, Edirne ve Yanya olmak üzere altı vilayete ayrıldı. Bu topraklarda yaÅŸayan nüfusun toplamı Osmanlı’nın 1906/1907 tarihli nüfus sayımı sonuçlarına göre 4.158.182’dir. Bunun % 49.37’si Müslüman nüfustur. Balkan nüfusunun 1907 ile 1911 arasında dört yıllık bir süreçte %51’e yükseldi[19].

 

1879- 1912 arası Balkanlarda yeni bir proje üretilip sahneye kondu. Projenin ismi Makedonya idi. Proje Selanik, Kosova ve Manastır vilayetlerinin büyük bir kısmını kapsıyordu. Bu isim harita uzmanları tarafından ilkçaÄŸların derinliklerinden keÅŸfedilip 19. yüzyılda çizilen haritalara yazılmaya baÅŸlandı. Makedonya olarak tanımlanan coÄŸrafyanın nüfusu resmî sayım sonuçlarına göre toplam 2.911.721’dir. Buna göre Makedonya nüfusunun %51,8’i Müslümandı[20].

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​

 

 

 

 

 

 

 

[21]                                                                          [22]

Projenin gerçekleÅŸtirilmesi adına Balkan devletlerinden her biri kendi vatandaÅŸlarından veya vilayet-i selasede mukim Osmanlı vatandaşı gayrimüslimlerden çeteler kurdu ve hedef sahada tedhiÅŸ yöntemine baÅŸvurdu. Amaç, genel asayiÅŸi bozmak suretiyle büyük devletlerin müdahalesini saÄŸlamaktı. 1901 yılında Serez isyanı çıktı. Selanik’te tedhiÅŸ hadiseleri yaygınlaÅŸtırıldı. Daha sonra isyan Edirne, Manastır ve Üsküp’e sıçradı. Çoluk çocuk Bulgar köylüleri çete reislerinin emriyle daÄŸlara çekildikten sonra 300/400 kiÅŸilik Bulgar çeteleri Türk çiftliklerini ateÅŸe verdi. Söz konusu karışıklıklar, hatta küçük ve büyük ölçekteki isyanlar 1908’e kadar sürdü.[23].

​

93 Rus Harbi ve Göç

Bugünkü, Bulgaristan, Trakya ve Makedonya Osmanlı devletinin kök saldığı yerlerdir. Burada yaÅŸayan Müslüman halkın ezici çoÄŸunluÄŸu Türkmen ve Yörük idi yani OÄŸuz Türklerine mensuptu. Rumeli “Türk” halkının önemli bir kısmı Ä°slamiyet’i kabul eden yerli halklardan (Sırp, Hırvat, Rum, BoÅŸnak, Bulgar, Ulah v.s) oluÅŸmuÅŸ olup, birçoÄŸu eski dillerini konuÅŸmaya devam etmiÅŸtir.  Rumeli Müslümanlarının 1877-78 ve 1912-13’te 1 milyonu öldürülmüÅŸ, 2 milyondan fazlası da göçe mecbur edilmiÅŸlerdir[1].

 

93 Savaşı baÅŸlayınca Türk askeri makamları daha iyi savunma yapabilmek adına Tuna’ya kadar çekildiler ve sivil halka da Tuna’nın güneyine çekilmeyi tavsiye ettiler. Bu tavsiyeye Müslümanlar riayet ederken Bulgarlar uymadı. Osmanlı kuvvetlerinin baÅŸarılı olamaması sonucu 27 Haziran 1877’de Tuna’yı geçen Ruslar kısa sürede Balkanlar’a ulaÅŸtı[2].

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[3]

Ruslar iÅŸgal ettikleri sahada Bulgar idaresini kurmayı planlamışlardı ama sahada yaÅŸayan Bulgar nüfus azınlıktaydı. Büyük Bulgaristan’ın kurulmak istendiÄŸi sahada yaÅŸayan halkın %42’si Bulgar, %40’ı Müslümandı Türk nüfusu yok etme yöntemi uygulamaya karar verildi ve daha savaşın başında uygulamaya kondu. Türk halkı silahsızlandırıldı. Bulgarlar silahlandırıldı. Bulgar, Rus ve Kozaklar müÅŸtereken kitle imha harekâtı baÅŸlattılar. Türkler göç yollarında da Rus askerlerinin, Bulgar çetelerinin ve Kozak süvarilerinin planlı veya plansız saldırılarına maruz kaldılar. Saldırıdan kurtulmayı baÅŸaranlar soÄŸuk ve açlıktan telef oldu. SavaÅŸ esnasında Balkanlarda katliam, açlık ve hastalıktan 500 bin Türk öldü. Bu durumdan kurtulmayı baÅŸarabilen kılıç artığı 1.200.000’i aÅŸkın Türk can korkusuyla göç etmek mecburiyetinde kaldı[4].

 

SavaÅŸ döneminde Türk nüfus Åžumnu, Rusçuk, Silistre ve Rodoplar’da varlığını korudu. Zira bu sahaya Rus askeri girememiÅŸti. Bunun dışında Rus askerinin iÅŸgal ettiÄŸi sahadaki Türk unsur hemen tamamen yok oldu. Hastalık veya katliamdan kurtulmayı baÅŸarabilenler can havliyle yollara düÅŸerek Åžumnu, Makedonya, Batı Trakya, Rodoplar ve Ä°stanbul’a yığılmıştı. SavaÅŸ sonrası ocaklarına dönmesi beklenilen göçmenler mümkün mertebe Rumeli topraklarında yerleÅŸtirilmeye çalışıldı. Buralarda yerleÅŸtirilemeyenler zorunlu olarak Anadolu’daki vilayetlere sevk edildiler[5].

 

Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun Tuna eyaleti, Bulgarca konuÅŸan nüfusun önemli bir bölümünü içine alıyordu. Rodop DaÄŸlarında yaÅŸayan Bulgarların büyük bölümü 15. ve 16. yüzyıllarda Ä°slamiyet'i kabul etmiÅŸlerdi, ama ana dillerini konuÅŸmayı sürdürüyorlardı. Pomaklar olarak biliniyor ve Osmanlılar tarafından Müslüman topluluÄŸun bir parçası olarak görülüyorlardı.  Bulgaristan'ın bağımsızlığını ve Pomakların yaÅŸadığı bölgelerin çoÄŸunu kazanmasından sonra Pomaklar, "Bulgar" olarak deÄŸerlendirildiler ve geniÅŸ çaplı bir BulgarlaÅŸtırma -kimi zaman HıristiyanlaÅŸtırma- sürecinden geçtiler.

 

SavaÅŸtan sonra Balkan topraklarının %70’inin Rusların kontrolüne geçmesi devletlerarası dengeyi altüst etmiÅŸti. Batılı devletler devletlerarası dengeyi gözetecek bir harita çizmek üzere Berlin Kongresi toplandı. Berlin AntlaÅŸması ile sözde Osmanlı Devleti’ne baÄŸlı Bulgaristan Emareti kuruldu ve Türklere azınlık statüsü verildi. SavaÅŸ esnasında gerçekleÅŸtirilen katliamlara ve göçlere raÄŸmen yeni idarenin hâkimiyeti altında büyük bir Türk nüfusu bulunmaktaydı[6]. Bulgar nüfusuyla ilgili güvenilir bilgi, bizzat Bulgar hükümeti tarafından 1888 yılında, yani özerkliÄŸin kazanılmasından on yıl sonra yapılan resmi bir sayımla elde edildi. Sayım sonuçlarına göre Bulgaristan'ın kendi nüfusu 2.193.434 iken, DoÄŸu Rumeli'nin nüfusu 960.941 idi (bunlar özellikle Osmanlı yönetimindeki Edirne, Selanik, Manastır ve Kosova vilayetlerine dağılmışlardı) ve toplam sayı 3.154.375 olarak çıkıyordu. Bunlar arasında Türkçe konuÅŸan Müslümanların sayısı 607.372 idi; ayrıca Bulgarca konuÅŸan en az 200 bin Müslüman vardı. Böylelikle 1888 yılında Bulgaristan'ın kendi topraklarında ve DoÄŸu Rumeli'deki etnik Bulgarların toplam sayısının 2 milyon 130 bin olduÄŸu gösterilmiÅŸtir. Bu rakamlar, Osmanlı rakamlarına dayanan daha önceki tahminlerle uyumludur[7].

​

 

 

 

 

 

 

 

​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[8]

Kurulduktan sonra bu nüfusu yok etmek için dünya kamuoyuna raÄŸmen açıktan kitle imha siyasetini sürdüremeyen Bulgaristan, Türk toplumunu Türkiye’ye göçürmek suretiyle yok etmeyi plânladı. Uygulanan politika neticesinde Türk nüfusunun payı %40’lardan % 9,1’e kadar geriledi ama tamamen yok edilemedi. Bulgar istatistiklerine göre 1885’te Bulgaristan Emareti ve Åžarki Rumeli’deki Müslüman nüfusun toplamı 802.597’dir. Bu da toplam nüfusun %26.91’ini oluÅŸturmaktadır. 1910’da bu oran %13.18’e kadar geriledi. Ä°leriki yıllarda %10’un altına inecektir[9].

 

93 Harbi’nin bir diÄŸer cephesi de Kafkaslar ve DoÄŸu Anadolu topraklarıdır. Berlin AntlaÅŸması’yla Erzurum ve Trabzon vilâyetlerinde 700 bin kiÅŸinin meskûn olduÄŸu 36.000 km2 geniÅŸliÄŸindeki araziyi de Ruslara terk etti. Ä°ÅŸgal sonrası Kars sancağına katılan Oltu ve Ardahan’la birlikte bölgenin savaÅŸ öncesi yaklaşık 78 bin olan nüfusu Rus iskân siyaseti sonucu 1897’de 292 bine çıktı. Bu nüfus artışına raÄŸmen Türk nüfusu azaldı. Bu göç hareketi sonucu Rusların eline geçen bölgenin nüfus yapısı büyük oranda deÄŸiÅŸti. Rusların eline geçen Sohum ve Batum ile çevresinden Anadolu’ya yaklaşık olarak 120 bin göçmen geldi[10].

 

Resmî istatistiklere göre 1877-1891 tarihleri arasında Sohum göçmenleri hariç 700 binden fazla göçmen Rumeli’den Anadolu’ya sevk edilirken Kuban, Kırım, Kafkasya, Batum, Sohum ve Kars civarından Anadolu’ya en az 300 bin göçmen geldi. Bir baÅŸka söyleyiÅŸle Türk vilâyetlerinde bir milyondan fazla göçmen iskân edildi[11].

 

BoÅŸnak Göçü

Hırvatistan, Sırbistan ve KaradaÄŸ arasında 51.129 km2 geniÅŸliÄŸindeki bir toprak parçası üzerinde bulunan Bosna vilâyeti Osmanlı idaresinin son nüfusu bir milyonu biraz aÅŸmaktaydı. Bu nüfus aynı kökenden gelmesine raÄŸmen mezhep, din ve kültür farklılıkları yönünden Ortodoks Sırp, Katolik Hırvat ve Müslüman BoÅŸnak olmak üzere üç gruba ayrılmaktaydı. Bu grupların nüfus itibarıyla birbirine olan oranı yıllara göre deÄŸiÅŸiklik arz eder. Türk hâkimiyeti döneminde Bosna-Hersek nüfusunun %70’i Müslüman, %30’u Hıristiyandı[12].

 

Bosna-Hersek, 17. yüzyılın sonlarından itibaren Türk hâkimiyetinden çıkan topraklarda yaÅŸayan Müslümanların sığınağı olmuÅŸtu. 1687 sonrası Lika Slâvonya, Voyvodina ve Srem’in batısındaki Müslümanlar kitle halinde Bosna’ya çekilirken doÄŸudakiler ise Sırbistan’a ve daha güneye göç ettiler. Geride kalanların bir bölümü Katolik oldu. 1804 isyanı ve sonrasında Sırpların baskı ve zulmüne dayanamayan Müslüman ahalinin bir kısmı Kosova, Makedonya, Tuna ve Anadolu’ya iltica ederken bir kısmı da Bosna’ya sığındı. Çetniklerin katliamından kurtulmayı baÅŸaran KaradaÄŸlı Müslümanlar da Bosna’ya göç ettiler[13].

 

Doksanüç Savaşı’ndan sonra imzalanan Berlin AntlaÅŸması ile Bosna-Hersek’in idaresi Avusturya’ya bırakıldı. 1878’de Avusturya iÅŸgale baÅŸladı. 1882-1900 tarihleri arasında Bosna-Hersek’ten Türk hâkimiyetindeki topraklara 120 bini aÅŸkın göçmen geldi. Bu göçmenlerin yaklaşık yarısı ileriki tarihlerde ülkelerine geri döndü. Buna göre, söz konusu tarihler arasındaki gerçek göçmen sayısı 60 bin civarındadır. 1900 sonrası nüfus hareketi oldukça yavaÅŸladı[14].

 

BoÅŸnakların göç ettikleri yerlerin başında Yenipazar sancağı gelir. Sancak toprakları Sırbistan, KaradaÄŸ ve Bosna-Hersek göçmenlerinin sığınağı oldu. Kosova, Ä°ÅŸkodra ve Makedonya topraklarında da binlerce BoÅŸnak göçmeni birikmiÅŸti. Rumeli topraklarında yerleÅŸtirilemeyenler deniz ve kara yolu ile Ä°stanbul’a geliyordu. Anadolu’ya sevk edilen göçmenler daha ziyade Karahisar, EskiÅŸehir, Adapazarı, Biga, Ä°zmit, Ankara ve Anadolu demiryolları güzergâhına yerleÅŸtirildi[15].

Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Dağılırken Müslüman Nüfusun Göçü 

Osmanlılar

bottom of page