Akdeniz’de Mücadele
Kapudân-i Deryâ Hayreddîn'den sonra Batı Akdeniz'de Habsburglu krala karşı mücadeleyi Piyale Paşa ve Turgut Reis başarıyla sürdürdüler.[1]Rodos’tan çıkarıldıktan sonra Şarlken tarafından kendilerine verilen Malta’ya yerleşen şövalyelere aynı zamanda Trablusgarb’ın idaresi de bırakılmıştı. 1510’da İspanyollar tarafından ele geçirilen Trablusgarb’ın fethini isteyen Sultan Süleyman, bu işle Barbaros’un yetiştirdiği usta denizci Turgut Reis’i görevlendirmiş ve fetih gerçekleşirse buranın beylerbeyi olarak tayin edileceği sözünü vermişti. 120 kadırgadan oluşan donanma Akdeniz’e açılarak Malta’yı topa tuttuktan sonra Trablusgarb’a yöneldi. Kuşatmaya dayanamayan şövalyeler teslim oldu. 1551 Ağustos’unda fethedilen Trablusgarb Kuzey Afrika’da yeni bir Osmanlı beylerbeyiliği olarak teşkil edildi. Kendisine söz verilmesine rağmen Turgut Reis ancak 1556’da Sultan Süleyman’dan talep etmesi üzerine Trablusgarb Beylerbeyi olarak tayin edilecekti. [2]
Akdeniz’de sular yine hareketlenmeye başlamış, Fransa Kralı Korsika’nın işgali için Osmanlılardan yardım talebinde bulunmuş ve ada için haraç ödemeyi önermişti. Böylece Fransız-Osmanlı işbirliği Akdeniz’de yeniden canlandı. 1553’te Fransa ile müşterek bir deniz harekâtının hazırlıklarına girişildi. Napoli ve Sicilya sahilleri vurulduktan sonra Ağustos ayında Korsika Adası zapt edilerek Fransa’ya kazandırılmış oldu.[3]
1555 Mart’ında Sultan Süleyman’ın fermanı üzerine kaptanıderya Piyale Paşa Akdeniz’de Fransız donanması ile ortak harekâtta bulunacak Osmanlı donanmasının hazırlıklarına girişti. Donanma aynı yılın Mayıs’ında denize açıldı. Piyale Paşa komutasındaki kırk beş kadırgadan oluşan Osmanlı donanması 1556 baharında Cezayir’e gitti. Cezayir Beylerbeyi Salih Paşa’nın da yardımıyla İspanya idaresindeki Oran, ertesi yıl ise İspanyol işgalinde bulunan Tunus’un Benzert şehri fethedildi. Bu başarıları üzerine Piyale Paşa, Cezayir-i Bahr-i Sefîd Beylerbeyiliği’ne getirildi. [4]
Turgut Reis[5]
Fransızların yeni bir yardım talebi üzerine harekete geçmesi emredilen Piyale Paşa, 1558’de bu kez 150 kadırgadan oluşan donanmayla Minorka Adası’nın en önemli şehri Ciudedela’yı ele geçirdi. Osmanlı donanmasının bu faaliyetleri Akdeniz’de gemi yüzdüremez hale gelen Avrupalı devletlerde büyük bir endişeye sebep olmuştu. Trablusgarb’ı yeniden ele geçirmek isteyen Malta Şövalyeleri, yeni bir Haçlı donanmasının hazırlanması için II. Philippe ve Papa’nın desteğini sağlamışlardı. Bu yeni ittifak Venedik ve Fransa’nın bile gizlice destek verdikleri geniş bir katılımla kurulmuştu.[6]
[7]
Trablus'u geri almak için 200 gemilik güçlü bir Haçlı donanması (Papa, İspanya, Malta) Andrea Doria kumandasında Trablus üzerine yürüdü ve Cerbe adasını işgal etti (14 Mart 1560). Piyale Paşa, Cerbe önünde müttefik donanmasını yakalayarak tam bir zafer kazandı. Bu zafer üzerine Osmanlı Divânı, Doğu ve Batı-Akdeniz arasında kontrol noktasında haçlı şövalyeler elindeki Malta adasını ele geçirme kararını verecektir.[8]
Osmanlılar yoğun bir şekilde Akdeniz’de faaliyet gösterirken Şarlken, 1556’da imparatorluk tacı ve İspanya tahtından feragat etmişti. İmparatorluk tacını giydiği ilk yıllardaki büyük Hıristiyan Avrupa ve cihanşümul dünya hâkimiyeti ideali için giriştiği siyasî, dinî ve askerî mücadelenin sonuçsuz kaldığını görmüş ve hastalığı dolayısıyla da artık yorgun düşmüştü. Şarlken, Kutsal Roma-Germen İmparatorluk tacını kardeşi I. Ferdinand’a, İspanya tahtı ve zengin sömürgelerini ise oğlu II. Philippe’e bıraktı. Şarlken’ın şahsında Habsburg hanedanı en büyük sınırlarına ulaşmıştı. Bu tarihten sonra hayli kırgın bir şekilde inzivaya çekilerek oğlunun mücadelesini izledi.[9]
Malta Kuşatması (1565)
Trablusgarb ve Cerbe’de elde edilen başarılar sayesinde Osmanlılar Doğu Akdeniz’den sonra Orta Akdeniz’de de hâkim konuma gelmişlerdi. Artık hedef şövalyelerin ana üssü olan ve aynı zamanda Batı Akdeniz’in kilidi konumundaki Malta’ydı.[10]
[11]
Büyük bir Osmanlı askerî gücü harekete geçirilerek ada kuşatıldı. 18 Mayıs-8 Eylül 1565 tarihleri arasında gerçekleştirilen şiddetli hücumlarda çok sayıda kayıp veren ve lojistik destek sınırlarının ötesinde bulunan Osmanlılar müstahkem Malta surlarını aşamadılar. Osmanlıların Akdeniz’deki faaliyetlerinde mühim roller oynamış tecrübeli denizci Turgut Reis, Malta kuşatmasında hayatını kaybetti. [12]
Kuşatmanın Hospitalier Şövalyeleri’nin zaferi ile sonuçlanması Avrupa’da büyük yankı uyandırdı. Kaynaklara göre değişen rakamlar ışığında Osmanlı kuvvetlerinin 25.000-35.000 arası kayıp verdiğinden bahsedilir. Özellikle Roma’da papa Malta’nın kurtulmasından dolayı kiliselerin çanlarını çaldırmıştır.[13]
1559’da Cateau-Cambresis Barışı, Avrupa’ya İspanyol üstünlüğünü getirmiş, Fransa iç savaşa girmiş olduğundan bu krallık Avrupa politikasında Osmanlıların başlıca müttefiki olmaktan çıkmıştı. 1565’de Malta başarısızlığı ve 1566’da Süleyman’ın son Macaristan seferi, Osmanlıların Orta Avrupa ve Akdeniz’de ilerlemelerinde bir duraklamanın başlangıcını simgeler. [14]
Dipnotlar
[1] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık
[2] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[3] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[4] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[5]http://www.devletialiyyei.com/onemli-kisiler/turgut-reis-969.html
[6] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[7]http://www.fussilet.com/index.php?topic=35650.0
[8] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık
[9] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[10] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[11]http://www.devletialiyyei.com/savaslar/malta-kusatmasi-1016.html
[12] Osmanlı Tarihi (1300-1566), Anadolu Üniversitesi
[13]http://www.devletialiyyei.com/savaslar/malta-kusatmasi-1016.html
[14] Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I, Anadolu Üniversitesi
Kanuni Sultan Süleyman(1520-1566) – 46 yıl