top of page

Kul (gulâm) sistemi Osmanlı devlet idaresinin temel kurumlarından biridir. Sarayda ve devlet hizmetinde kölelerden gençler yetiştirilmesi yöntemi Osmanlılara, Orta Doğu İslâm devletlerinden gelen eski bir gelenektir. Kulların menşei başlangıçta en çok savaş esirleri idi[i]

 

Osmanlı idaresi, kendi Hıristiyan halkından aynı amaçla çocuk toplama yöntemini getirmiştir. Devşirme oğlanı denilen bu çocuklar, esir sayılmazdı. Devşirme, Osmanlıların kul sistemine getirdikleri önemli bir yeniliktir.[ii] I.Bayezid devrinden itibaren kullara devşirmeden gelen çocuklar katılmıştır. [iii]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[iv]

 

Asker ihtiyâcı, şu dört kaynaktan karşılanmıştır: [v]

  1. Savaşlarda elde edilen Hıristiyan esirler,

  2. Devşirme sistemi çerçevesinde toplanan gayr-i müslim çocukları,

  3. Kapıkulu ordusu mensuplarının çocukları (kuloğulları),

  4. Esir pazarlarından satın alınan köleler

 

Edirne'nin fethinden (1361) sonra Rumeli'de hızlı fetihler sonucu savaş esirleri büyük artış gösterdi. Gazilerden Sultan için esir başına beşte bir pencik (penc-i yek) alınmaya başlandı. Genelde, her türlü ganimeti asker elinde bırakmak, cömertlik, siyaset kitaplarında en iyi politika sayılırdı. I. Murad Çandarlı'nın arzı üzerine "Tanrı buyruğu ne ise et" emrini verir. Bunun Şeriatta yeri olduğu ulemaca onaylandığından, Kara Rüstem'e Gelibolu geçidinde pencik toplama yetkisi verildi. Pencik her beş esirden biri yahut esir beş değilse değerinin beşte biri olarak toplanmaya başlandı. [vi]

 

Devşirme sistemi ise, savaş esirlerinin ihtiyâcı karşılamaması dolayısıyla uygulamaya sokulmuştu. Bu uygulamaya Sultan Yıldırım Bâyezid zamanında geçildiği belirtilir. Görevlendirilen memur, devşirme yapacağı bölgenin mahallî kadılarının, timarlı sipâhilerinin, köy kethüdâlarının ve kilise yetkililerin de yardımlarıyla 8 ilâ 18 yaş arasındaki gençlerden uygun olanları seçerdi. Sâdece bir oğlu bulunan âilelerin çocuğu alınmazdı. Birden fazla oğlu bulunanların çocuklarının ise, en gürbüzü, asker olmaya en elverişlisi seçilirdi. Devşirilen çocuğun iyi bir âileye mensup, orta veya uzun boylu olmasına dikkat edilirdi; kısa boylu, köse ve sanat erbâbı olanlarla şehir hayâtı yaşayanlar tercih edilmezdi. Gayr-i müslimlerden Yahûdî âilelerin çocukları devşirilmezdi. [vii]

 

Acemi Ocağı’na kaydedilen gençler, başlangıçta Gelibolu-Çardak-Lapseki arasında gidip gelen nakliye araçlarında çalıştırıldılar. Bunlara gündelik 1 akçe maaş bağlanmıştı. Bu uygulama sırasında sık sık firar hâdiseleri yaşanınca, uygulamadan vazgeçildi. [viii]

 

Yeniçeri Ordusunun Kurulması

Kitâb-ı Cihân-nümâ sâhibi Neşrî Mehmed Efendi, Acemi Ocağı için toplanan ve henüz savaşçı niteliği kazanmamış olan gayr-i müslimlerin yetiştirilmesiyle ilgili olarak Kara Halil Paşa’nın, “Bunları Türk’e verelim, hem Müslüman olsunlar, hem Türkçe öğrensinler; sonra getirelim yeniçeri olsunlar”dediğini aktarır. [ix]

 

Savaşlarda esir alınan Hıristiyan gençler, öncelikle Anadolu’daki Türk çiftçi âilelerinin yanına gönderildiler. Kara Halil Paşa’nın dediği şekilde, bu âilelerin yanında Türk-İslâm geleneklerine göre yetiştirildiler; hem müslüman oldular, hem Türkçe öğrendiler. Bu süre 3 ilâ 8 sene arasında değişmekteydi. Daha sonra Acemi Ocağı’na alınan bu gençlere gündelik 1 akçe ücret ödenirdi. Acemi Ocağı’nda yeterince kalan ve eğitimleri yeterli görülenler, buradan günlük 2 akçe ücretle Yeniçeri Ocağı’na nakledilirlerdi. [x]

 

Enderun

Devşirilenlerden uzun boylu ve yakışıklı olanlar, yönetim işlerine ve ilim öğrenmeye kabiliyeti bulunanlar, saraya alınıp husûsî bir eğitimden geçirildikten sonra öncelikle saray hizmetlerinde kullanılırlardı. Bunlar arasından en kabiliyetli olanları, ciddî bir enderûn eğitiminden sonra üst seviyede devlet makamlarına yükseleceklerdir. Osmanlı döneminde pek çok subayın, sancak beyinin, vezirlerin ve vezîr-i âzamların böyle bir eğitim neticesinde bulundukları makamlara geldiklerini biliyoruz. [xi]

 

Bu oğlanlar, 2-7 yıl bu saraylarda sıkı bir disiplin altında eğitim gördükten sonra çıkma denilen ikinci bir elemeden geçer ve en uygun görülenleri seçilerek pâdişâhın oturduğu saraya alınırlardı. Saraya alınmayanlar kapıkulu sipahi bölüklerinden verilirdi. Seçilenler yalnız okuma-yazma ve bedeni idmanlarla uğraşırlardı. İslâmî eğitimden sonra kendi özel eğilimine göre özel bir alanda derinleşmek imkânına sahipti. Odalarda türlü beceri ve fenler, yani hat, inşa, siyakat ve hesab, musiki de öğretilirdi. Bunlar kâtip sınıfına geçebilirlerdi. Oğlanlara beden kuvvetini geliştirme, binicilikte ve silâhşörlükte beceri kazanma imkânı verilirdi. [xii]

 

Lüzumlu bilgiler ve maharetler yanında saraydaki terbiyenin en önemli amacı, pâdişâhın hizmetinde kendisine mutlak bağlılık ve itaat duyguları aşılamaktı. Odalarda mutlak bir disiplin uygulanırdı. Yatma, kalkma, yemek ve istirahat için belli saatler belirlenmişti. Her istedikleri zaman konuşamazlar, dışarı ile ve aileleri ile ilişkide bulunamazlardı. ayrılan Menavino Enderun'da verilen terbiyeden güdülen gayeyi şöyle özetler: Tam Müslüman, kibar konuşmasını ve hareket etmesini bilen, edebiyata âşinâ, nâmuslu, nefsine hâkim çelebiler, centilmenler yetiştirmek.[xiii]

 

Yeniçeriler ve Bektaşilik

Yeniçerilerin Bektaşi tarikatını girmesi çok yaygın bir gelenekti. Ocağa "Hacı Beştaş Ocağı" denilirdi. Ancak Mevlevi, halveti, nakşi, melami olan yeniçeriler de vardır.[xiv]

Bektaşilik, dini ritüellerin azlığı nedeniyle bilerek devşirme sistemine adapte edilmiştir. Müslüman olmayan çocukların Osmanlıya ağır dini sorumluluklar altında adaptasyonunun zor olacağını düşünen Osmanlı sistem kurucuları, Bektaşiliğin rahat tarafından sistem yararına faydalanmışlardır. Sıkı bir eğitim sonucu elit bir askeri sınıf yaratılmış ve Osmanlı ordusunun piyade sınıfını oluşturulmuştur.[xv]

 

Bektaşiler diğer İslam tarikat gelenekleri gibi Osmanlının kuruluşunda etkin role sahiptir. Fetihlere ve İslam’ın yayılmasına hizmet eden dergâhlar balkanlarda tekke hayatının kurulmasına ve İslam’ın yayılmasına öncülük etmişlerdir. Bektaşiler balkanlarda en etkin dergâhtır. Düşünülebilir ki gayrimüslimlere Bektaşi dergâhları daha kolay bir İslam formu sunulmuştur.[xvi]

 

 

 

Dipnotlar

[i] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[ii] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[iii] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[iv] http://en.wikipedia.org/wiki/Dev%C5%9Firme

[v] Osmanlı Merkez ve Taşra Teşkilatı, Anadolu Üniversitesi

[vi] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[vii] Osmanlı Merkez ve Taşra Teşkilatı, Anadolu Üniversitesi

[viii] Osmanlı Merkez ve Taşra Teşkilatı, Anadolu Üniversitesi

[ix] Osmanlı Merkez ve Taşra Teşkilatı, Anadolu Üniversitesi

[x] Osmanlı Merkez ve Taşra Teşkilatı, Anadolu Üniversitesi

[xi] Osmanlı Merkez ve Taşra Teşkilatı, Anadolu Üniversitesi

[xii] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[xiii] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık

[xiv] http://egitimedair.net/tarih/1755-yeniceri-ocagi

[xv] http://www.uludagsozluk.com/k/yeni%C3%A7eri-oca%C4%9F%C4%B1-ve-bekta%C5%9Filik-ili%C5%9Fkisi/

[xvi] http://www.uludagsozluk.com/k/yeni%C3%A7eri-oca%C4%9F%C4%B1-ve-bekta%C5%9Filik-ili%C5%9Fkisi/

Osmanlı Devlet Yapısının Temel Örgütü:

Kul Sistemi

Osmanlılar

bottom of page