top of page

Tanzimat’tan II. Meşrutiyete

Kürtler arasında, 1840"lardan itibaren bazı isyanlar baş gösterdi. Kürt tarihinde önemli bir yere sahip olan Bedirhan ailesine, bu isyanlardaki öncü rolü sebebiyle hâlâ pek çok Kürt milliyetçisi tarafından efsanevi anlam yüklenir. Hâlbuki ne Bedirhan ailesinin isyanlarında ne de o dönemdeki diğer Kürt kalkışmalarının herhangi birinde milliyetçi motif yoktu. Bunlar, 1839 yılındaki "Gülhane Hatt-ı Hümayunu" ile başlayan Tanzimat dönemine tepki olarak gelişmiş hareketlerdi. Osmanlı, Tanzimat"la birlikte, daha önce geniş bir otonomi verdiği bölgeleri merkeze sıkı biçimde bağlamaya çalışıyordu. Buna tepki gösteren yerel liderler de ayaklanıyordu. Bunların kimisi Kürt, kimisi de Türkmen"di.[1]

 

Tanzimat süreci ile Osmanlı idarecileri, merkezi yönetimi güçlendirmek, etkili biçimde vergi toplamak ve kuvvetli ordular kurmak niyetindeydi. O dönemde pek çok eyalette vergi Osmanlı memurları tarafından değil, yerel yöneticiler tarafından toplanıyor, bunlar da topladıkları verginin ancak bir kısmını merkeze aktarıyordu. Merkezin güçlenmesi için etkili bir bürokratik yapının kurulması ve bu yolla eyaletlerin kontrol altına alınması gerekiyordu.[2]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[3]

Tanzimat döneminde, Osmanlı devlet sisteminde batılılaşma serüveni ile paralel reformlar, merkeziyetçileşme çabaları, özellikle İran ile akdedilen 1847 Erzurum muahadesi neticesinde Kürt beylikleri bir bir ortadan kaldırılır. Bu reform, değişim ve merkeziyetçileşme sürecinde Revandızlı Mehmed Bey, Babanlı Abdurrahman Paşa ve oğlu Mahmud Paşa, Botanlı Bedirhan Bey, Hakkârili Nurullah Bey, Şirvanlı İzzeddin Şîr olayları vuku bulur. Bu asayiş hadiselerine rağmen Kürtler ve aşiretleri, 19. Yüzyıl'ın ikinci çeyreğinden itibaren Nakşibendiyye-Hâlidiyye şeyh aileleri Osmanlıya bağlılıklarını sürdürür. Osmanlı devleti de bu olaylarda siyasi idamlar yapmadığı gibi, Batılı düvel-i muazzamanın zorlamalarına rağmen sürgünden öte bir uygulamaya başvurmaz. Bu durum, o dönemlerde, gerek Bedirhan Bey'in (Girit'e gönderildikten sonra Paşa), gerekse Şirvan beylerinin İstanbul'a gönderdikleri arîza metinlerinden de anlaşılmaktadır. Aynı şekilde, İran'a, Kacarlara karşı bir ayaklanma hareketine girişen ünlü Seyyid Taha En-Nehrî El-Hekkarî'nin oğlu Şeyh Seyyid Ubeydullah'ın Sultan II. Abdülhamîd'e gönderdiği arîza'da ve Mekke-i Mükerreme'ye zorunlu ikâmete gönderilirken yazdığı Farsça manzumede de bu bağlılık görülebilmektedir.[4]

 

Hamidiye Alayları ve Abdülhamid"in Kürt politikası

Sultan II. Abdülhamid, devletin Müslüman halklarını bir arada tutmaya büyük önem verdi. Doğudaki Ermeniler arasında gelişen fanatik milliyetçi çeteler, Abdülhamid"in bu bölgeye özel bir şekilde eğilmesine vesile oldu. Abdülhamid"in getirdiği çözümün çatısını da "Hamidiye Alayları" oluşturdu. Abdülhamid"in ismine kurulan bu alaylar, Güneydoğu"daki Kürt aşiretlerinden adam devşirilerek bölgeyi Osmanlı devleti adına korumak amacıyla kurulan yarı askeri birliklerdi. Giderek büyüyen Rus tehdidine ve Ermeniler arasındaki milliyetçi örgütlenmeye karşı güvenlik unsuru olan Hamidiye Alayları, aynı zamanda Kürtlerin devlete olan sadakatlerini pekiştirmek gibi bir amaç da taşıyordu.[5]

 

Aslında alaylar, Sultan Abdülhamid"in Kürtleri devlete daha da ısındırmak ve bağlılıklarını artırmak için yürüttüğü kapsamlı projenin parçasıydı. Projede Kürt önde gelenlerinin çocuklarının İstanbul"da eğitilmesi, bölgeye gönderilen din adamları yoluyla "Osmanlı" bilincinin güçlendirilmesi gibi unsurlar da vardı. İstanbul"da "aşiret mektepleri"nin açılması, bölgedeki medreselere maddi destek verilmesi bu projenin ayaklarını oluşturuyordu. Abdülhamid, ayrıca, yöreye gezici öğretmenler ve vaizler göndererek halkın eğitimine de önem verdi.[6]

 

Prof. Dr. Ercüment Kuran, Kürt aşiret reislerinin çocuklarının askeri okullarda okutulması ve bunlardan Harbiye mektebinden mezun olanlarının nizamiye ordusuna tayin edilmesinin önemine işaret eder ve hükmünü "Doğu Anadolu halkının devletle bütünleşmesinde Abdülhamid"in hizmeti büyüktür" şeklinde verir. Askeri bir misyonu da yerine getiren alaylar, doğudaki Rus destekli Ermeni çetelerine karşı koyar, gerilla tipi savaş verir.[7]

 

Kürtlerin Milliyetçiliğe Yüz Çevirişi

Milliyetçilik, modern çağda doğan bir olgudur. Modernizm öncesi dönemde, milliyetçilik yoktu. İnsanlar kendilerini şu veya bu milletin bir ferdi olarak değil, bağlı oldukları siyasi otoritenin (çoğunlukla bir kralın, padişahın veya derebeyinin) tebaası ve ait oldukları dini cemaatin bir parçası olarak görüyordu. Osmanlı tarihinde, devletin son birkaç on yılı sayılmaz ise kayda değer bir milliyetçilik bulmak mümkün değil. 19. yüzyıl sonlarında Osmanlı devletinin tebaası, kendini daha çok dinî temelde tanımlıyordu. Kürtler, kendilerini "Kürt"ten ziyade "Müslüman" olarak görüyordu.[8]

 

Jön Türk hareketiyle birlikte Kürt entelektüeller tarafından başlatılan milli bilinç oluşturma çabaları geniş Kürt kitleleri üzerinde etkili olmadı. The Kurds adlı kitabın yazarı Derk Kinane"ye göre Kürt ağaları, hanları, şeyhleri bu modern Kürtlerin milliyetçi çabalarından hiç etkilenmedi. Çünkü onları "dinsiz ve devrimci fikirlerin taşıyıcısı" olarak gördü ve kuşkuyla değerlendirdi. Kuşkuyla bakılanlar arasında elbette Türk milliyetçileri de vardı. 1909 yılında Sultan Abdülhamid’e karşı düzenlenen Jön Türk darbesinden ve bunun ardından iktidarı ele geçiren milliyetçi kadrodan rahatsız oldular. Yine de bu huzursuzluklar isyana dönüşmedi ve Kürtlerin Osmanlı devletine olan sadakati sürdü.[9]

 

Kürtlerin Osmanlı"ya sadakatinin en çarpıcı göstergesi, 1912’den 1918’e kadar aralıksız devam eden kanlı savaş yıllarıdır. Trablusgarp, Yemen ve Balkan Savaşları ile Birinci Dünya Savaşı"nda pek çok Kürt, Osmanlı ordusunda görev aldı. David McDowall, düzenli orduda görev yapmaya karşı evrensel bir gönülsüzlük olmasına rağmen binlerce Kürt"ün silahaltına girdiğini belirtiyor. Kürtler tüm bu savaşlarda, resmi dili Türkçe olan Osmanlı devleti adına savaşmıştı. Peki bu sadakat nereden geliyordu? McDowall"a göre, en önemli faktör Müslüman kimliğiydi.[10]

 

İttihat Terakki Dönemi

Bütün sıkıntılara rağmen vaziyet, II. Meşrutiyet/İttihat-Terakki devrine kadar aynı şekilde süregelir. Bu dönemde ilk siyasi idamlar baş gösterir. İlkin Şeyh Muhammed Barzanî'nin oğlu Nakşi-Kadirî meşayihinden Şeyh Abdüsselam Barzani ve 5 arkadaşının 25 Kasım 1914'te Musul'da vali Süleyman Nazif'in çabalarıyla idam edilmeleri; 1913'teki Genç sancağının Hacılar köyünden Şeyh Molla Selim'in öncülüğünde meydana gelen Bitlis hadisesi akabinde aralarında Hizan-Arvasi şeyh ailesi mensuplarının da olduğu 30 kişinin ve Şeyh Selim'in Van valisi Tahsin Uzer ve Bitlis valisi Mustafa Abdülhalik Renda'nın çabaları neticesi idam edilmeleri, İttihat-Terakki idaresinin gerçekleştirdiği siyasi idam furyasının başlangıcını teşkil etmiştir.[11]

 

Birinci Cihan Harbi sırasında ise Kürtler tüm bu olaylara rağmen, Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti Başkanı Seyyid Abdülkâdir dahil, Osmanlı Hanedanına, Abbasi Hilafetine bağlılık geleneğinden gelen sâikle, hilâfet makamına bağlı ve sâdık kalırlar. Savaş yılları boyunca Irak, Sarıkamış, Erzurum, Muş, Bitlis cephelerindeki savaşlarda topluca yer alırlar. Bunlar arasında, aşiret ağaları ve Hamidiye paşaları ile birlikte, Şeyh Mahmud Berzenci (1926), Ohin ve Norşin şeyhleri, Şeyh Septiler vs. Nakşibendi şeyhleri ön plana çıktığı gibi. İdam edilen Şeyh Abdüsselam Barzani'nin kardeşi Şeyh Ahmed Osmanlıların safında yer alır. [12]

 

 

Dipnotlar

[1]http://www.bilgiportal.com/zemin/yazi/1506/turkler-kurtler-ve-osmanlilar

[2]http://www.bilgiportal.com/zemin/yazi/1506/turkler-kurtler-ve-osmanlilar

[3]http://www.bizomaro.net/kultur/osmanli-cokusu-ve-gunumuz-kurt-sorunu-h6955.html

[4]http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MufitYuksel/osmanli-hanedani-ve-kurtler-2/31942

[5]http://www.bilgiportal.com/zemin/yazi/1506/turkler-kurtler-ve-osmanlilar

[6]http://www.bilgiportal.com/zemin/yazi/1506/turkler-kurtler-ve-osmanlilar

[7]http://www.bilgiportal.com/zemin/yazi/1506/turkler-kurtler-ve-osmanlilar

[8]http://www.bilgiportal.com/zemin/yazi/1506/turkler-kurtler-ve-osmanlilar

[9]http://www.bilgiportal.com/zemin/yazi/1506/turkler-kurtler-ve-osmanlilar

[10]http://www.bilgiportal.com/zemin/yazi/1506/turkler-kurtler-ve-osmanlilar

[11]http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MufitYuksel/osmanli-hanedani-ve-kurtler-2/31942

[12]http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MufitYuksel/osmanli-hanedani-ve-kurtler-2/31942

Dağılma Döneminde Kürtler 

Osmanlılar

bottom of page