Bağımsızlık ve Sonrası
Osmanlı Beyliği’nin Bağımsızlığını İlan Etmesi (1299)
Aşıkpaşazade, Osmanlı Devletinin kuruluşunu yani Osman Bey adına ilk hutbe okunmasını Tevarih-i Âl-i Osman adı verilen kitabında şöyle anlatır: ”Karacahisar’ı alınca şehrin evleri boş kaldı. Germiyan ilinden ve başka yerlerden hayli adamlar geldi. Az zamanda mamur oldu. Birçok kiliseleri de mescit yaptılar pazar da kurdular. Halk toplanıp: ”Cuma namazını kılalım ve bir kadı istiyelim” dediler. Dursun Fakı derler bir aziz kişi vardı. O halka imamlık ederdi o da gelip Osman Gazi’nin kayınatası Ede Balı’ya söyledi. Daha söz bitmedi Osman Gazi geldi sorup isteklerini bildi(öğrendi). ”Size ne lazımsa onu yapın” dedi. Dursun Fakı :”Hânım! Sultandan (3. Alaettin Keykubat) izin gerekir” dedi. Osman Gazi dedi ki: ”Bu şehri ben kendi kılıcımla aldım. Bunda sultanın ne dahli(katkısı) var ki izin alayım? Ona sultanlık veren Allah bana da gaza ile hanlık verdi. Eğer minneti şu sancak ise ben kendim dahi sancak kaldırıp kâfirlerle uğraştım. Eğer o ben Selçuk Hanedanındanım derse ben de Gök Alp oğluyum derim. Eğer bu ülkeye ben onlardan önce geldim derse Süleymanşah dedem de ondan evvel geldi”. Halk razı oldu kadılığını ve hatipliği DursunFakı’ya verdi. Cuma hutbesi -Osman Bey adına- ilk önce Karacahisar’da okundu, bayram namazını orda kıldılar. Bunun tarihi hicretin 699′unda (28 Eylül 1299) vaki oldu. Kadı konuldu, Subaşı konuldu, pazar kuruldu ve hutbe okundu. Bu halk kanun ister oldular…” Daha sonra Anadolu Selçuklu Sultanı 3. Alaettin Keykubat (1298-1301) Osmanlı Beyliğinin bağımsızlığını tanıyarak geleneklere göre bağımsızlık simgesi olarak ak sancak(1), davul, kılıç ve kaftan gönderdi.[1]
Bizansla İlk Karşılaşma, Koyunhisar Muharebesi (1301)
Osman Gazi’nin gaziyan için gösterdiği son büyük hedef, İznik olacaktır. İznik, Anadolu Selçuklu Saltanatının kurucusu Selçuklu Süleymanşah (1078-1086) payitahtı olup 1097’de Haçlıların aldığı İznik’tir. İznik, uc Türkleri için tekrar İslama kazandırılması gerekli bir kutsal amaçtı.İznik şehri kuşatılır. İznikliler imparatora haberci gönderip şayet yardım gelmezse teslim olmak zorunda kalacaklarını bildirirler.[2]
Devamlı genişleyip, teşkilâtlanan Osmanlı tehlikesini huduttaki tekfurlarla hâlledemiyeceğini anlayan Bizans Kayseri hassa kumandanlarından birini Osman Gâzi üzerine sefere gönderdi. Bizans kuvvetleriyle Osman Gâzi 1301’de İznik’in kuzeydoğusundaki Koyunhisar Kalesi mevkiinde karşılaştılar. 27 Temmuz 1301 târihinde yapılan Koyunhisar Muhârebesinde Osman Gâzi muzaffer oldu. [3]
Bir imparatorluk ordusuna karşı kazanılan bu zafer, Osman’ı bölgede karizmatik bir bey durumuna getirmiştir. Onun bu zaferle şöhretinin Kastamonu bölgesine kadar yayıldığı ve gazilerin onun bayrağı altına koşuştukları kaydedilir. Osmanlı yazarı Yazıcızade de, 1300’den sonra Osman’ın şöhretinin uzak İslam memleketlerine kadar yayıldığınıve her taraftan “göç göç ardına Türk evleri gelip dolduğunu” kaydeder.[4]
Bursa’nın Kuşatılması (1313)
Harmankaya Tekfuru Mihal Osman Gâzinin maiyetine girip, Müslüman oldu. Köse Mihal Gâzi adını alarak, pekçok muhârebeye katıldı. Osmanlı Devletine çok hizmeti geçti. Marmara sâhilinden Karadeniz istikâmetinde gazâ akınlarına devâm eden Osmanlılar, 1313’te Akhisar, Geyve, Lüblüce, Lefke, Hisarcık, Tekfurpınarı, Yenikale, Karagöz ve Yanıkçahisar kalelerini fethettiler. Bursa, Osmanlı arâzisi ortasında bırakıldı. 1313 yılından îtibâren Bursa kuşatmaya alındı. [5]
Sakarya ve Kocaeli Bölgeleri’nin Fethi (1317)
1317 yılında Orhan Gâzi ve kumandanlarından Konur Alp, Sakarya ve Karadeniz istikâmetindeki Karatekin, Ebesuyu, Karacebeş, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci kalelerini fethedip, bu mevkileri Osmanlı hâkimiyetine aldılar. Akça Koca, Sakarya Nehrinin batısından İznik Kalesine kadar olan mevkiyi fethetti. Buralara, adına izafeten, Koca-eli denildi. [6]
Bursa’nın Fethi (1326)
Osman Gâzi, hem yorulmuş hem de hastalanmış durumdaydı. Gazâ akınlarıyla yetişip, yiğitliği, cesâreti, bilgisi ve dînine sadâkatiyle Müslümanların takdirini kazanan oğlunun idâre tarzını sağlığında görebilmek için, son yıllardaki fetih hareketlerinde ve siyâsî hâdiselerde Orhan Gâziyi vazifelendirdi. 1321’de Orhan Gâzi’yi Mudanya seferine gönderdi. Mudanya feth edilip, Bursa ablukası daha da kuvvetlendi. Akınlara devam edilerek 1323’te Akyazı, Ayanköy, 1324’te Karamürsel, 1325’te Orhaneli denilen Atranos feth edildi. [7]
1314 yılından beri çevresini ablukaya alıp, kuşatma hâlinde tuttuğu Bursa’nın fethini görmek istiyordu. Orhan Gâzi 6 Nisan 1326 târihinde Bursa’yı fethedip, Osman Gâzinin ve Müslümanların arzusunu yerine getirdi. Gâzilerin akınları netîcesinde, Bolu, Kandıra da feth edildi. [8]
Kaynaklar
[1]http://www.tarihnotlari.com/osmanli-devletinin-kurulusu/
[2] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık
[3]http://osmanlilar.gen.tr/1389-1451.asp(Erişim Tarihi 05.08.2013)
[4] Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık
[5]http://osmanlilar.gen.tr/1389-1451.asp(Erişim Tarihi 05.08.2013)
[6]http://osmanlilar.gen.tr/1389-1451.asp(Erişim Tarihi 05.08.2013)
[7]http://osmanlilar.gen.tr/1389-1451.asp(Erişim Tarihi 05.08.2013)
[8]http://osmanlilar.gen.tr/1389-1451.asp(Erişim Tarihi 05.08.2013)
Osman Gazi (1258-1326, 45 yıl)