top of page

1768-70 Osmanlı-Rus Savaşı (I)

1768

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Kırım Giray Han’ın Göreve Getirilmesi 

Osmanlı İmparatorluğu Tarihi. Johann Wilhelm Zinkeisen. Yeditepe:2011

Divan-ı Hümayun tabii ki Tatarların yardımına oldukça güveniyordu. 1763'te Rodos'a sürgüne gönderilen kararlı bir Rus düÅŸmanı olan Kırım Giray Han, bu yüzden tekrar geri getirildi ve Kırım'ın hükümdarlığı bir kez daha kendisine verildi. 

​

Kırım Giray Han, Sultan III. Mustafa ile sefer planı üzerinde bizzat anlaÅŸmaya vardıktan sonra, deÄŸerli hediyelerle birlikte, Yeni Sırbistan'a akın etmek üzere daha sonra 10 bin sipahinin de katıldığı 100 bin Tatar'ın ve 1.500 konfedere Lehlerin kendisini bekledikleri Besarabya'ya gitmek üzere 1768'de Ä°stanbul' dan ayrıldı.

​

Hammer.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

SavaÅŸ ilânından sekiz gün sonra, devletin içinde bulunduÄŸu durum bakımından çok önemli bir deÄŸiÅŸiklik meydana geldi.  Bu, Kırım Hanı'nın deÄŸiÅŸtirilmesiydi. PadiÅŸah, ilân edilen savaÅŸta daha enerjik bir harekât için buna gerek görmüÅŸtü. Maksud Giray'ın yerine han olarak, Rusların çok korktuÄŸu Kırım Giray getirildi. Kırım Giray ikinci defa han oluyordu. 

​

1769

Kırım Girayın Rusya Seferi Ve Ölümü

Kırım Hanı, 1769 ÅŸubat sonlarında yüz bin askerle hareket etti.  Ordusunu üçe ayırdı: Otuz bin kiÅŸilik birlik Dönek'e yürüdü. Ä°kinci birlik, Özi nehrinin sol kıyısını takip ederek ilerledi. Üçüncü birliÄŸe bizzat kumanda eden han, Yeni Sırbistan'a saldırdı. Han'ın bu birliÄŸi bölgeyi karşı durulmaz bir sel gibi yıkıp geçti ve yaÄŸmaladı.

​

Kırım Türkleri bu sefer sırasında elde ettikleri ganimetleri korumak ve gözetlemekte inanılmaz kabiliyetlerini gösterdiler.  Hemen hemen her askere, ganimet olarak yarım düzine esir, iki düzine sığır, beÅŸ-altı düzine koyun düÅŸüyordu.

​

Orduda sert bir disiplin hüküm sürüyordu. Bir haç resmiyle alay eden, hakaret sayılacak hareketlerde bulunan Nogaylara, bu hareketin yapıldığı kilisenin önünde yüzer sopa vurulmuÅŸtu. Ä°zinsiz olarak bir Polonya köyünü yaÄŸmalayanlar da atlarının kuyruÄŸuna baÄŸlanmış, ölünceye kadar sürüklenmiÅŸlerdi.

​

Kırım Giray, bu seferden dönüÅŸünden bir ay sonra öldü. Onu, Eflâk voyvodasının casusu olan Rum hekim Siropulo zehirlemiÅŸti. 

​

Devlet Giray Kırım Hanı ilân edildi. Fakat bu güçsüz bir handı.

​

Zinkeisen.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Tatarların bu ilk akını ve yiÄŸit liderlerinin adı, Moskova'ya kadar Rusya'nın tamamında büyük bir dehÅŸet yaratmıştı. Hanın daha iyi bir mevsimde var gücüyle Lehistan' a saldıracağından korkuluyordu. Ölüm karşısında duyulan dehÅŸet, bilhassa Ä°stanbul'da çok büyüktü, zira burada savaşın devam ettirilmesinde adeta son Tatar kahramanı diye tanımladığı Kırım Giray Han'ın yiÄŸitliÄŸine ve saÄŸgörüsüne büyük umutlar baÄŸlanmıştı. Halefi Devlet Giray, bu umutları gerçekleÅŸtirecek çapta bir adam deÄŸildi. Bu yüzden Kırım Giray Han'ın hiç beklenmedik ölümü, meseleye hakim olanlar için bu uÄŸursuz savaşın olumsuz akıbetinin adeta ilk darbesi gibi idi.

​

68-74-1.png

(Vikipedi'den alınmıştır)

​

Hammer.jpg

Johann Wilhelm Zinkeisen'in Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Tarihi (Yeditepe:2011) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Osmanlı Ordusunun Harekete Geçmesi

Ä°mparatoriçe Katerina, sonbaharda ilân edilen savaşı ilkbaharda gereÄŸi gibi karşılayabilmek için kış boyunca hazırlanmıştı.

​

Osmanlı sadrazamı Ä°stanbul'dan Tuna kıyısına hareket etmiÅŸti ve henüz yolda idi. Bu sırada Prens Galiçin, Hotin'i kuÅŸatmak üzere Turla (Dinyeper) nehrini geçti. Hotin'e saldırmasından üç gün sonra maÄŸlup olarak geri çekildi.

Galiçin'in Hotin'de baÅŸarı saÄŸlayamaması, yenilip Turla’nın ötesine çekilmesi, Ä°stanbul'da büyük sevinç yarattı.  

Mayıs baÅŸlarında sadrazam karargâhını BabadaÄŸ'dan Ä°sakçı'ya nakletti. Burada yirmi gün kalarak ihtiyaç duyulan savaÅŸ malzemelerini tamamlamaya çalıştı.

​

Başkomutanın Yetersizliği ve Sonu

Strateji konusunda hiç tecrübesi bulunmayan sadrazam yani baÅŸkomutan, ordunun ileri gelenlerini bir savaÅŸ meclisi halinde topladı ve onlara ÅŸöyle dedi: 

«Orduyu hangi noktaya sevk edelim? Benim seferle ülfetim (savaÅŸ tecrübem) yoktur. Harekâtın nasıl olacağını, devletimizin yararına en uygun hareketin ne olacağını siz tespit edeceksiniz.  DüÅŸündüklerinizi hiç tereddüt etmeden söyleyin ve beni aydınlatın!»

​

Onun bu bilgisizliÄŸi ve itirafı orada bulunanları ÅŸaÅŸkına çevirdi. Hayâl kırıklığı içinde herkes birbirinin yüzüne baktı. Bazıları Hotin'e, Özi ve Bender'e doÄŸru hareket edilmesine taraftar olduklarını, bir hücum halinde buralarda daha baÅŸarılı karşı   konulacağını   söylediler.   Bazıları   da   her   ÅŸeyden   önce   Tuna'yı geçmelerini, sonra da duruma göre hareket edilmesini tavsiye ettiler. Sadrazam da bu sonuncu görüÅŸe katıldı. 

Jorga.png

Nicolae Jorga'nın Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Tarihi (Yeditepe: 2005) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Gerçek bir savaÅŸ adamı olan Moldovancı Ali PaÅŸa, Hotin’de bulunan birliklerin yönetimini devraldı ve 12 AÄŸustos’ta Rusları geri çekilmeye zorlamayı baÅŸardı. Moldovancı Ali PaÅŸa, AÄŸustos ayında sadrazam tayin edilmiÅŸ ve Bender halkı tarafından lanetlenerek, Han Tepesi’ne geri çekilen selefi Mehmed Emin PaÅŸa, Edirne’ye götürüldü. Burada, kaderinden kaçmak için hastalık ve ruhsal bozuklukları öne sürdüÄŸü yerde, cellat kendisini bekliyordu.

DaniÅŸmend.jpg

Ä°smail Hami DaniÅŸmend'in Ä°zahlı Osmanlı Tarihi Kronplojisi (Bab-ı Ali: 1960) adlı eserinden  kısaltılarak ve kısmen sadeleÅŸtirilerek alınmıştır. 

Ordunun Dinyester (Turla) Nehrinin Karşısına Geçirilmesi ve Köprü Faciası

Ä°kinci Hotin zaferinde düÅŸmanın karşı yakaya atılmış olmasından ÅŸevke gelen askerin taarruz isteÄŸi ve selefinin harekete geçmesindeki gecikme yüzünden uÄŸradığı akıbet karşısında böyle bir harekete mecbur olduÄŸundan bahsedilen Ali PaÅŸa’nın elindeki araçlar kâfi gelmediÄŸi için, 2 Eylül günü Hotin önlerinde güçlendirdiÄŸi köprünün iki başını yük arabaları ile güçlendirmek mecburiyetinde kalmıştır. Nihayet ordu ilk defa karşı yakaya geçmiÅŸ, 800 Moskof tepelenmiÅŸ, fakat Türk kuvvetlerinin dağınıklığından istifade eden düÅŸman tekrar bölgeyi ele geçirince asker geri çekilmiÅŸti.

​

Karşı yakaya 12 bin kiÅŸi geçirilmiÅŸse de iki başı yük arabaları ile güçlendirilen köprü, suların yükselmesine dayanamayarak tam ortasından çökmüÅŸ, birçok asker dalgalar içinde kaybolup gitmiÅŸ, Tatar askerlerinin ustalıklarıyla mühim bir kısmı beri yakaya nakledilmiÅŸ ve nakline imkan olmayan 600 asker de Ruslarla çarpışa çarpışa Bender’e giderken bir kaç yüz ÅŸehit vermiÅŸtir. Bu felaket üzerine dağılacak hale gelen ordunun artık orada tutulmasına imkân kalmadığından bahsedilir.

​

Hotin’in BoÅŸaltılması ve Ruslar tarafından iÅŸgali

Köprü faciasının asker arasında meydana getirdiÄŸi panikten dolayı orduyu götürmek mecburiyetinde kalan Serdar-ı-Ekrem Moldavancı Ali PaÅŸa 20/21 Eylül gecesi hareket etmiÅŸtir.

 

KuÅŸatmadan dolayı harap olan Hotin’de ancak 20 günlük erzak kalmış olduÄŸu için, köprü faciası üzerine bütün muhafızları kaçmış ve hatta savunma kumandanı vezir Abaza PaÅŸa da nihayet 5-6 adamıyla kaçmaya mecbur olmuÅŸ ve iÅŸte bu yüzden 300 topu ve mükemmel cephanesiyle bomboÅŸ kalan Hotin kalesini düÅŸmana bırakıp giderken baÅŸkumandan üzüntüsünden aÄŸlamıştır.

​

Ruslar Osmanlıların «Memleketeyn» dedikleri Eflak ve BoÄŸdan voyvodalıklarını kolayca istilaya muvaffak olmuÅŸlardı. 

​

BaÅŸarısızlığından dolayı azledilen Moldovancı’nın sadareti 4 ay, 1 gün sürmüÅŸtü. 

​

1770

DaniÅŸmend.jpg

Ä°smail Hami DaniÅŸmend'in Ä°zahlı Osmanlı Tarihi Kronplojisi (Bab-ı Ali: 1960) adlı eserinden  kısaltılarak ve kısmen sadeleÅŸtirilerek alınmıştır. 

Mora Zaferi

1768 senesi içinde hazırlanıp o senenin sonlarına doÄŸru hareket eden bir Rus donanması ManÅŸ ve Cebelitarık yoluyla Akdeniz’e girmiÅŸ ve bir müddet evvel Ä°kinci Katerina’nın yolladığı papaz kılıklı casusların Osmanlı idaresine karşı hazırladıkları Mora isyanını alevlendirmek üzere ilerlemeye baÅŸlamıştı. Aslında donanmayı bir takım Ä°ngiliz subayları idare etmektedir. Bunlar bir Ä°ngiliz filosuyla Rus donanmasına katılmışlardı.

​

Ä°stanbul’daki Fransa sefiri böyle bir Rus donanmasının Baltık denizinden Akdeniz’e geleceÄŸini çok önceden haber vermiÅŸse de Akdeniz’in dış denizlerle baÄŸlantısından bîhaber bulunan devlet erkanının coÄŸrafî havsalası öyle bir ihtimali bir türlü kabul etmediÄŸi için maalesef hiçbir tedbir almamışlardı. 

​

Mora’nın en mühim merkezleri Ruslarla müttefikleri olan asi Rumların taarruzlarına uÄŸramıştır. Bir taraftan Mora seraskeri Muhsinzade Mehmet PaÅŸa’nın karadan ve bir taraftan da Kapdan-ı-Derya Hüsameddin PaÅŸa kumandasındaki donanmanın denizden taarruzu Rusların Rumları bırakıp çekilmesiyle neticelenmiÅŸ, 9 Nisan zaferinde 70 bin kiÅŸilik bir Rum ordusu tepelenmiÅŸ ve bundan sonra diÄŸer taraflardaki kılıç-artıkları da kolayca temizlendiÄŸi için Muhsinzade Mehmet PaÅŸa «Mora fatihi» diye anılmaya baÅŸlamıştır.

​

ÇeÅŸme Faciası

Akdeniz Rus donanmasına karşı harekete memur olan Kapdan-ı-Derya Hüsameddin PaÅŸa’nın idaresindeki Osmanlı donanmasının 20-25 parça kadar tuttuÄŸu anlaşılmaktadır. Hüsameddin PaÅŸa Türk donanmasının yarısını Sakız vesair adalardan icap edenlere bıraktıktan sonra on gemiyle Mora’ya hareket edip Anabolu kalesine dört gemiyle asker ve mühimmat taşırken diÄŸer altı Osmanlı gemisi Rus hizmetindeki Ä°ngiliz amiralinin taarruzuna uÄŸramış, bu karşılaÅŸmada Osmanlı gemilerinin beÅŸi kaçmışsa da «Kapudane» gemisine kumanda eden ve bir müddet sonra «Gazi Hasan PaÅŸa» ismiyle Derya-Kaptanlığa yükselen en büyük Türk denizcilerinden Cezayirli Hasan Bey yalnız kendi gemisiyle harbe devam edip düÅŸmanlarını bile hayran eden bir kahramanlıkla çarpıştıktan ve Rusların bir «Üç anbarlı» sını batırdıktan sonra Anabolu kalesine çekilmiÅŸtir.

​

Hasan Bey Osmanlı filosuna iltihak ettikten sonra düÅŸmanın derhal takibini istemiÅŸse de Hüsameddin PaÅŸa Rusların iaÅŸe buhranına uÄŸradıklarından ve kendisinin adalarda bırakmış olduÄŸu gemilerle birleÅŸmek lüzumundan bahsederek bu haklı teklifi kabul etmemiÅŸtir.

​

O sırada kara ordusunun ileri hareketi süratle inkiÅŸaf etmekte olduÄŸu için, Mora’ya çıkarılmış olan Rus kuvvetleri asi Rumları en gerekli anda yalnız bırakıp gemilerine çekilmiÅŸti.  Osmanlı donanması Ruslarla tekrar karşılaÅŸmıştır. DüÅŸman donanması üç filodan mürekkeptir. Buna karşı sahil tahkimatına dayanarak hilali bir vaziyet alan Türk donanmasının 6 Temmuz günü giriÅŸtiÄŸi muharebe dört saat sürmüÅŸ ve iÅŸte o sırada amiral Elphinston’un gemisi Cezayirli-Hasan Bey’in kumandasındaki Osmanlı kapudanesine yanaÅŸmış, çok ÅŸiddetli bir güverte harbi olurken zor vaziyette kalan düÅŸman kumandanı Türk gemisini yakmaya teÅŸebbüs etmiÅŸse de iki gemi birden infilak etmiÅŸ, Türk gemisinden Hasan Bey’le bir kaç zabit denize atılarak güçlükle kurtulabilmiÅŸlerdir.

​

MeÅŸhur ÇeÅŸme faciası, Türk üstünlüÄŸüyle nihayet bulan iÅŸte bu muharebe üzerine Riyale kumandanı Cafer Bey’in yaptığı yanlış bir hareketin neticesidir; Yangının kendi gemilerine sirayetinden korkan Cafer Bey filosunu kaldırıp Cezayirli Hasan Bey’in itirazına raÄŸmen ÇeÅŸme limanına iltica etmiÅŸ ve onun bu hatası diÄŸer Osmanlı gemilerinin de aynı limana dolmasıyla neticelenmiÅŸtir. Tabiî bu suretle Osmanlı donanması düÅŸman için kolayca yakılabilecek toplu bir hedef teÅŸkil etmiÅŸ demektir. Böyle bir fırsattan istifade etmekte pek tabiî olarak kusur etmeyen amiralin bir Ä°ngiliz subayı kumandasında ve gece karanlığında iki «ateÅŸ gemisi» sevk ettiÄŸinden bahsedilir. Bu iki geminin iltica için gelmekte olduÄŸuna hükmeden bazı Osmanlı kaptanları atılan kundaklar ÇeÅŸme limanını dolduran Türk gemilerinde hemen yangın çıkarıp müthiÅŸ infilaklara sebep olmuÅŸ, infilak sesleri ta Atina’da bile duyulmuÅŸ gerek bu yüzden gerek düÅŸman gemilerinin bombardımanından ÇeÅŸme kasabasıyla kalesi yanıp yıkılmış ve Osmanlı donanmasından saÄŸlam kurtulan tek bir büyük gemi de düÅŸman eline geçmiÅŸtir. Bu facia üzerine Hüsameddin PaÅŸa azledilmiÅŸtir.

​

DüÅŸman bu unutulmaz muvaffakiyeti üzerine Ä°ngiliz amiralin Rus baÅŸkumandanına Çanakkale boÄŸazının derhal zorlanmasını teklif ettiÄŸinden bahsedilir. Ä°stanbul’un büyük bir tehlike geçirmiÅŸ olduÄŸundan bahsedilirse de zayiata uÄŸramış yirmi küsur düÅŸman gemisinin o haliyle Osmanlı payitahtını ele geçirmeye muvaffak olamayacağı ve hatta boÄŸazdan içeri girmekle adeta bir ÅŸiÅŸe içine girmiÅŸ olacağı da unutulmamalıdır. Ä°ÅŸte bundan dolayı ÇeÅŸme faciası düÅŸman donanmasının yalnız Limni adasını altmış gün muhasara etmesiyle neticelenmiÅŸ ve gene o sırada Ä°stanbul hükümeti Çanakkale BoÄŸazını büyük bir süratle tahkim ettirmiÅŸtir. Çanakkale tahkimatında bilhassa Baron de Tott’un uzmanlığından çok istifade edilmiÅŸtir. ÇeÅŸme vakıası Ä°ngiliz amiralin eseri olduÄŸu halde Rus baÅŸkumandanı Rusya’da büyük bir deniz kahramanı sayılmış, o tarihten itibaren «Tschesmeskji=ÇeÅŸmeli» lakabıyla anılmaya baÅŸlamıştır.

​

Cesme.jpg

Kagul (Kartal) felaketi ve Bender faciası

Osmanlıların «Memleketyn» dedikleri Eflak’la BoÄŸdan’ın birçok yerleri bu sırada Rus istilası altındadır. Bir taraftan 60 bin Rus ve Kalmuktan mürekkep bir düÅŸman ordusu Bender kalesini muhasaraya giderken, bir taraftan da BoÄŸdan’da kışlamış olan 30 bin kiÅŸilik bir Rus ordusu Tuna’nın sol sahilinde Kartal=Kagul sahrasının on saat ilerisinde «Tabur» kurmuÅŸ vaziyettedir. Vezir-i azam Halil PaÅŸa ilkönce Kırım hanı ikinci Kaplan Giray’la Rumeli beylerbeyi ve BoÄŸdan seraskeri Abdi PaÅŸa’yı ve bunlara yardıma sevk etmiÅŸse de bütün bu kuvvetler geri çekilip serdarın bizzat hareketine lüzum gösterdikleri için, Halil PaÅŸa 27 Temmuz günü Ä°sakçı’dan Kartal yakasına geçmiÅŸ ve bu suretle Romanzoff ordusu önden Türk-Tatar kuvvetleri arasında kalarak bir çember içine düÅŸmüÅŸtür.

​

Osmanlı ordusunun 50 bini Kırım-Tatarlarından olmak üzere 180 bin mevcudundan bahsedilir. Fakat artık bu ordu 59 sene evvelki Prut ordusundan bile bin kat intizamsız bir kalabalıktan ibaret olduktan baÅŸka, Ruslar da istiklal vaatleriyle Tatarları elde etmiÅŸ ve hatta gizli bir anlaÅŸma bile akdetmiÅŸ oldukları için, Kırım kuvvetlerinden hemen hiç istifade edilememiÅŸtir. Çok muktedir bir asker olan Kont Romanzoff iÅŸte bu vaziyetten ve bilhassa topçu üstünlüÄŸünden istifade edip gece karanlığında taarruza baÅŸlamış, 8 saat süren çetin ve ustalıklı bir muharebeden sonra bu sabah saat dokuz buçuÄŸa doÄŸru 30 bin kiÅŸilik kuvvetiyle 180 binlik Osmanlı-Kırım ordularını maÄŸlup edip toplarıyla ağırlıklarını ele geçirmiÅŸ, bizim firarilerden elli bini kılıçtan geçmiÅŸ ve hatta Serdar-ı-Ekrem bile güçlükle çekilebilmiÅŸtir.

​

Bu müthiÅŸ facia Bender, Akkerman, Kili, Ä°smail, Ä°brail ve BükreÅŸ kalelerinin üstüste düÅŸmesiyle neticelenmiÅŸ ve bu suretle Türk ordusu Tuna’nın sol sahilinden el çekmek mecburiyetinde kalmıştır. Bilhassa Bender kalesinin düÅŸmesi unutulmaz bir haile ÅŸeklini almış ve bu kanlı sahnede karılarıyla çocuklarını düÅŸman eline bırakmak istemeyen Türkler canlarından çok sevdikleri insanları kendi elleriyle öldürmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bu müthiÅŸ facianın bir hususiyeti de Rus zayiatının muazzam yekûnudur; hatta Ä°kinci Katerina’nın o kadar pahalıya mal olmuÅŸ bir zaferden müteessir olduÄŸu bile rivayet edilir.

E.J.Ericson.jpg

Prof.Dr. Edward J.Ericson'ın Osmanlı Askeri Tarihi (Ä°ÅŸ Bankası: 2017) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır. 

Kartal Muharebesi

Osmanlı seferi ordusu art arda gelen felaket haberleriyle zaten zayıf olan moralini iyice kaybetti ve bir türlü sayı üstünlüÄŸünü kullanarak Rus ordusunun ilerleyiÅŸini durduramadı. Oysa Rus ordusu BoÄŸdan ve Eflak eyaletlerinin saÄŸlıksız coÄŸrafyasında hastalık ve açlıktan kırılıyordu. Küçük ve orta çaplı bir dizi çatışmayı takiben, iki ordunun ana unsurları 1 AÄŸustos 1770’de Kartal (Kagul) ovasında sonunda karşı karşıya geldiler. Rus ordusu muzaffer ama muharebe gücünü büyük ölçüde kaybetmiÅŸ bir orduydu. Osmanlı ordusu ise sayısal üstünlüÄŸe sahip ve daha zinde olmasına raÄŸmen, moralsiz ve lidersizdi. Rusların askeri açıdan baÅŸarısız gece taarruzu, ordunun önemli bir kısmının gece boyunca firar etmesine neden oldu. Ertesi gün Osmanlı birlikleri, topçu ateÅŸ koruması altında mevzideki Rus piyadesi karşısında baÅŸarı ÅŸansı olmayan taarruzlara kalkıştıktan sonra dağıldılar. Böylelikle ayakta zor duran Rus ordusu, Tuna nehrinin kuzey bölgelerinin önemli bir kısmını denetimi altına almış oldu.

​

Kartal ve ÇeÅŸme felaketleri Osmanlı idaresini nihayet harekete geçirdi. Çıkar çekiÅŸmesi yüzünden görev verilmeyen ihtiyar ama tecrübeli subaylar kritik komuta görevlerine atandılar. Ancak geç verilen bu karar savaşın kaderini deÄŸiÅŸtiremedi. Ne Silahdar Mehmed PaÅŸa ne de Muhsinzade Mehmed PaÅŸa peÅŸpeÅŸe gelen yenilgi ve felaketlerle moralleri tamamen bozulmuÅŸ, ordudan ziyade bir güruh halindeki Osmanlı seferi ordusunu tek baÅŸlarına düzeltebilirlerdi.

Osmanlılar

bottom of page